https://drive.google.com/file/d/0ByYH0OJLiIbrRDQ0OHFxZDZXUFE/view?usp=sharing bu linke tıklayarak aşağıdaki notları pdf olarak indirebilirsiniz...
Çağdaş Eğitimin Boyutları:
1. Öğretim
2. Yönetim
3.
Öğrenci Kişilik Hizmetleri
Aşağıda öğrenci kişilik
hizmetleri çerçevesinde öğrencilere sunulan hizmetler kısaca açıklanmıştır:
1.Sağlık Hizmetleri: Sağlık
eğitimi, sağlığı koruma, sağlık kontrolleri yaptırma, bulaşıcı hastalıklar ve
korunma yolları, tanı ve tedavi merkezleri.
2.Sosyal Yardım Hizmetleri:
Öğrencileri burs ve barınma konusunda bilgilendirme, beslenme/ulaşım ek iş konusunda
yardımcı olma gibi hizmetleri kapsar.
3. Rehberlik
hizmetleri: Öğrencilere sunulan psikolojik yardım hizmetlerini kapsar.
4. Özel
Yetiştirme Hizmetleri: Özel yfetenekleri geliştirme fırsatlarına yardımcı olma,
gereksinim duyulan alanlarda kurslara yönlendirme, verimli ders çalışma
becerileri kazandırma, başarısızlık nedenleri konusunda öğrenciyi
bilgilendirme.
5.Sosyal ve
Kültürel Hizmetler: Serbest zaman etkinlikleri ve serbest zamanı verimli
kullanma alışkanlıkları, ilgi ve becerilerine göre öğrencileri serbest zaman
etkinliklerine yönlendirme.
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK
NEDİR?
Birey, kendi yaşamında
karşılaştığı kişisel sorunlar karşısında çözüm için kendisi bir çıkış
bulamadığında bir uzman desteğine gereksinim duyar. Bu amaçla kurulan
"Rehberlik Servisleri" değişik yöntemlerle bireye yardımcı olur.
Rehberlik hizmetleri birinci derecede, bireylerin "karar verme"
konusunda yaşadığı sorunlara yardımcı olur.
Genelde rehberlik ve psikolojik
danışma kavramları birlikte kullanılır. Oysa psikolojik danışma, rehberlik
hizmetlerinin bir bölümünü oluşturur. Bu ilişki şöyle şematize edilebilir:
BAŞLICA
REHBERLİK TANIMLARI
1. Rehberlik
öğrencilere uyum sağlaması, problem çözmesi ve olgunlaşması için yapılan
yardımdır.
2. Rehberlik,
bireye kendini , çevresini anlaması ve bu yolla gizil güçlerini kullanabilmesi
için yapılan yardım sürecidir.
3. Rehberlik,
bireyin kendini ve çevresini tanımasına yardım sürecidir.
4. Rehberlik,
kendi istek ve imkanları ile toplumda kendine açık gelişme imkanlarını ve
beklentileri tanıması ve bunları en iyi biçimde uzlaştırabilmesi için bireye
yapılan profesyonel ve sistematik yardımdır.
5.
En kapsamlı tanım: Rehberlik, bireye
kendini tanıması, anlaması, problemlerini çözmesi, çevresindeki imkanların
farkına varması ve buna göre sağlıklı kararlar alıp uygun seçimler yaparak
nihayetinde kendini
gerçekleştirmesi için uzmanlarca yapılan sistematik ve
profosyonel bir yardım sürecidir.
Bu tanımın vurguladığı noktalar
şöyle özetlenebilir:
1. Rehberlik
bireyi tanıma işidir.
2. Rehberlik
bireyin kendisini tanımasına yardım etmektir
3. Rehberlik
bireye, çevredeki imkanları tanıtma işidir.
4. Rehberlik,
bireyin potansiyelleri doğrultusunda kararlar alması ve seçimler yapmasına
yardım etmektir.
5. Rehberlik
bireyin kendisini gerçekleştirmesine yardım etme işidir.
6. Rehberlik,
uzmanlar tarafından yapılan bir iştir.
7. Rehberlik
bir süreçtir, devamlılık gösterir.
8. Rehberliğin
merkezinde birey vardır.
Kendini Gerçekleştirmiş Bireylerin Özellikleri
1. Kendi
potansiyellerine güvenirler ve var olan potansiyellerini kullanabilirler
2. Geçmiş
ve gelecekte yaşama yerine, "şimdi ve burada"yı yaşarlar, yaşamdan
doyum alırlar.
3. Kendisini
ve başkalarını olduğu gibi kabul ederler,
4. Spontane
(doğal) davranabilirler, yapmacıklıktan hoşlanmazlar.
5. Sosyal
becerileri gelişmiştir,
6. Yalnız
kalıp, bağımsız davranabilirler, kendilerini gerçekçi bir gözle anlamaya
çalışırlar.
7. Kültürün
ve toplumun etkisine karşı direnebilirler
8. Başkalarını
ve kendini takdir edebilirler,
9. Evrensel
insanlık ilişkilerine girebilirlerdendi kültüründen olmayan kişilerle de )
10. Demokratik
bir yapıya sahiptirler
11. İyi
bir espri anlayışına sahiptirler, (Espri yaratıcı kişilik özelliğidir)
12. Yaratıcılığını
kullanabilmesi ve dış etkenler karşısında kendisi olabilme özelliği
13. Sorumluluklarının
farkındadırlar ve sorumluluk almaktan kaçınmazlar
14. Savunucu
değildirler, savunma mekanizmalarını çok fazla kullanmazlar.
15.
Olayları değerlendirirken sadece kendi
deneyimlerini ön plana almazlar.
REHBERLİĞİN İLKELERİ
1. Her
birey seçme özgürlüğüne sahiptir:
Çağımızda
insanın kendi yönünü çizme, kendi hayatı hakkında karar verme özgürlüğüne sahip
olduğu kabul edilmektedir. Rehberliğin görevi de bireyin seçenekleri
algılamasına yardımcı olmaktır.
2. İnsan
Değerli ve Saygıya Layık Bir Varlıktır:
Rehberliğin
temelinde, insan hak ve sorumlulukları ile yakından ilgili demokratik ve
insancıl bir anlayış vardır. Yani birey; dini, dili, milliyeti, ırkı, sosyal
statüsü, fiziksel ve sosyal özellikleri ne olursa olsun değerli bir varlık
olarak görülmelidir.
3. Rehberlik
Hizmetlerinden yararlanmak İsteğe Bağlıdır, Zorlama Yoktur:
Kişisel
rehberlik çalışmalarında hiçbir birey psikolojik yardım almaya zorlanamaz;
ancak bazı mesleki ve eğitsel rehberlik çalışmalarında, grup rehberlik
etkinliklerinde gönüllük esası aranmayabilir.
4. Rehberlik
ve Psikolojik danışma Hizmetlerinde Gizlilik Esastır:
Rehberlik
hizmetlerinde danışanın iç dünyası ile ilgili paylaşımları onun izni olmadan
bir başkasıyla konuşulamaz. Bireylerin psikolojik danışmaya ve rehberliğe karşı
güven duyup duymamaları, tamamıyla bu ilkenin yerine getirilmesiyle oluşur.
5. Rehberlik
Hayat Boyu Yararlanılabilecek Bir Hizmettir:
Gelişim
doğumdan ölüme kadar olan bir süreçtir. Rehberlik ihtiyaç duyulduğunda herkese,
hangi yaş döneminde olursa olsun verilebilecek bir hizmettir. Ancak yardımın
sürekli oluşu ile yardım alan kişinin hayat boyu birilerinden yardım beklemesi
farklı şeylerdir.
6. Rehberlik
Hizmetleri İşbirliği İle Yürütülen Bir Hizmettir:
Rehberlik
hizmetleri bu alanda uzman bir kişinin koordinasyonunda okuldaki öğretmen,
yönetici ve diğer personelin ortak çalışmalarını gerektirir.
7. Rehberlik
Hizmetleri Tüm Bireylere (Öğrencilere) Açık Bir Hizmettir:
Rehberlik
hizmetlerinden sadece uyum problemi yaşayan, herhangi bir özrü bulunan veya
normal dışı davranışlar sergileyen bireyler değil, tüm bireyler yararlanabilir.
Rehberliğin işlevinin bozuk davranışları düzeltmek ve sorunlara çare bulmaktan
çok, kişiliği koruma (Koruyucu rehberlik) ve geliştirme olduğu unutulmamalıdır.
8. Rehberlikte
Bireysel Farklılıklara saygı esastır:
Her birey
kendine özgü bir varlıktır. İlgi, yetenek, değer ve tutumlarıyla başkalarından
farklılıklar gösterirler. Farklı yaratılışı olan, faklı çevrelerden gelen
bireylerin ihtiyaçları da farklı olacaktır. Rehberlik çalışmalarında bu farklar
mutlaka dikkate alınmalıdır.
9. Rehberlik
Hizmetleri Hem Bireye Hem de Topluma Karşı Sorumludur:
Birey kişisel
ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasında bir çatışma yaşıyorsa ve bu
konuda uzmandan yardım isterse, uzman bireyin hem kendi isteklerini yerine
getirmesine yardımcı olmalı, hem de topluma ayak uydurmasını sağlamalıdır.
10. Rehberlik
Hizmetleri Eğitimin Ayrılmaz Bir Parçasıdır:
Rehberlik uygulamaları her okulun
amaç ve ihtiyaçlarına uygun alanlarda yoğunlaştırılmalıdır. Uygun bir okul
rehberlik programı, çevre koşulları ve özellikleri ile öğrenci nitelikleri ve
ihtiyaçlarının düzenli ve sistemli olarak değerlendirilmesi temeline
dayandırılmalar. Okulun etkili bir öğretim programı, etkili bir rehberlik
programını gerektirir. Öğretim ve rehberlik hizmetleri karşılıklı olarak
birbirine bağımlıdır.
11. Rehberlik
hizmetlerinde profesyonellik önemlidir.
12.
Kurum amaç ve ihtiyaçlarına uygun davranmayı
gerektirir. (ilköğretim -ortaöğretim farkı)
REHBERLİK NE DEĞİLDİR?
1. Rehberlik
yardımı, bireye tek yönlü olarak dorudan doğruya yapılan bir yardım değildir.
Yardımı alan danışan ve psikolojik danışman arasında karşılıklı saygı ve güvene
dayalı bir ilişki sürecinde gelişir.
2. Rehberlik
hizmetlerinin temelinde bireye acıma duygusuyla yaklaşmak, onun sorunlarının
onun adına çözmek gibi bir anlayış yoktur.
3. Rehberlik,
bireyin sadece duyusal yanı ile ilgilenmez
4. Rehberlikte
kullanılan bütün yöntemler ve teknikler amaç değil araçtır.
5. Rehberlik
hizmetleri, ders değildir.
6. Rehberlik
bir disiplin görevi değildir, rehberlik yargılamaz ve ceza vermez.
7. Rehberlik
ve psikolojik danışmanlık her türlü sorunu hemen çözebilecek sihirli bir güce
sahip değildir.
8.
Rehberlik yardımı sadece "sorunlu"
öğrencilere verilen bir yardım değildir.
REHBERLİĞİN ORTAYA ÇIKMASINI
GEREKTİREN NEDENLER
S Meslek çeşidinin artması,
seçimin zorlaşması ve beraberinde ders çeşidinin artması S Bireysel farkların
eğitimde dikkate alınmasının zorunluluğu S Çağdaş eğitim anlayışının
benimsenmesi
S Demokratik yaşamın karar verme gücüne sahip
bireyler gerektirmesi S Eğitimde bireyin duygusal yönüne verilen önemin giderek
artması S Psikometrideki gelişmeler S Okul yapısındaki değişme ve gelişmeler S
Boş zamanlan değerlendirme gereksinimi S Okullarda uyumsuzluk sorunları S
Öğrenci başarısızlıkları
BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE
REHBERİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA YAKLAŞIMLARI
1. Kriz
Yönelimli Yaklaşım
2. Tedavi
edici(yardım edici) yaklaşım
3. Önleyici/Koruyucu
Yaklaşım
4.
Gelişimsel Yaklaşım
1. KRİZ
YÖNELİMLİ YAKLAŞIM:
Aniden ortaya çıkan problemler
sonucu ortaya çıkan problemler sonucu gelişen travmalara karşı bireyi normal
hayata döndürmek için yapılan rehberliktir. Bu hizmette önemli olan,en erken
zamanda bireyin problemlerine "travma yönetimi " anlayışıyla
müdahale etmektir.
Örneğin SAL'
daki 2 öğrencinin öldürülmesi sonrasında yapılan çalışmalar, deprem sonrası
depremzedelere yapılan psikolojik destek çalışmaları , çok yakınını kaybetmiş
ve travma yaşayan bir öğrenciye verilecek destek eğitimi ya da ÖSS veya KPSS
'ye gireceği sırada evrakını kaybeden bir öğrenciye verilecek hizmet kriz
yönelimli bir çalışmadır. "Şimdiki
zaman” ile uğraşır. (Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
2. ÇARE
BULUCU YAKLAŞIM:
Bireyde
problemler ortaya çıktıktan sonra yapılması gereken hizmetleri kapsar. Örneğin
sınav kaygısı veya iletişim problemi yaşayan bir öğrenci yaşayan bir öğrenci
için yapılması gereken, varolan sorunu ortadan kaldırmaya yönelik
çalışmaktır.Yani ok yaydan artık çıkmıştır ve probleme yönelik olarak
yapılabilecek ne varsa onu yapabilmek önemlidir. Örneğin öğrencinin ergenlik
döneminde ailesi ile kuşak çatışması yaşadığını varsayalım. Bu çatışmaya
yönelik neler yapılabileceği üzerinde çalışmak çare bulucu rehberlik
kapsamındadır. "
Geçmiş zaman” ile uğraşır.(Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
3. ÖNLEYİCİ/KORUYUCU
YAKLAŞIM:
Bireyleri travmalara ya da zorlu
yaşam olaylarına karşı (ergenlik problemleri, depremler, henüz oluşmamış sınav
kaygısı) dirençli hale getirmek ve başaçıkma yöntemleri kazandırmak amacıyla
verilen bir hizmettir. Diğer bir ifadeyle, özellikle bazı olumsuz sonuçlar
çıkmadan yapılması gereken bir hizmettir. Bir anlamda koruyucu hekimlik gibi de
düşünülebilir.
Rehberlik ve Psikolojik
danışmanlıktaki bu yaklaşım, problemleri önlemeyi düşünmektedir, örneğin bir
erkek öğrencinin fiziksel olarak bir öğretmene vurmasını beklemek yerine,
öğrenciye bazı iletişim becerilerini öğretmek daha iyi olur; o zaman problemler
eylem haline konulmak yerine tartışılabilir, önleyici/koruyucu yaklaşım
problemlere katılıp onları önlemeyi amaçlar.
Toplumun,
gençlerin yapmalarına engel olmak istedikleri konular çok ve çeşitlidir. Bu
yaklaşımdaki temel problem, önlemek istediğimiz şeyi bilmek durumunda
olduğumuzdur. Eğer öğrencilerimizin imla-noktalama açısından kötü bir mektup
yazmalarını önlemek istiyorsak, onlara dil bilgisini, noktalama işaretlerini ve
paragraf yazmayı öğretiriz. Eğer öğrencileri sınıfta yıkıcı olmaktan uzak
tutmak istersek, onlara uygun sınıf davranışlarını, öğretmenlerin ihtiyaçları
ve tarzlarıyla başa çıkabi lme becerilerini öğretiriz. "Gelecek zaman "
ile uğraşır. (Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
4.
GELİŞİMSEL YAKLAŞIM:
Gelişimsel rehberlik anlayışının
ortaya çıkışı, bu hizmetlere öncülük eden ülke olarak Amerika da 20.yüzyılın
ikinci yarısında olmuştur. 20. yüzyıl süresince rehberlik hizmetlerinden
beklenen işlev; önce meslek seçme ve işe yerleştirme(1900- 1920) , sonra okula
uyum ve eğitsel başarı Ülkemizde son 10 yıldır sözü edilmeye başlayan gelişimsel
yaklaşım A.B.D de 1960'lı yıllarda geleneksel rehberlik ve psikolojik
danışma yaklaşımlarına tepki olarak doğmuştur.
Gelişimsel
rehberliğe göre bireyin gelişimsel ihtiyaçları rehberlik hizmetlerinin temelini
oluşturur ve buna göre PDR
hizmetlerinin amacı, öğrencinin her gelişim dönemine ait gelişim
görevlerini başarıyla gerçekleştirilmesini sağlamak ve kolaylaştırmaktır.
Gelişimsel
rehberlik bireyin sürekli gelişim halinde olduğu, bir gelişim basamağını başarı
ile geçirenlerin daha sonraki gelişim basamağının gelişim görevlerini de daha
iyi başaracağı gerçeğine dayanmaktadır. Bireyin gelişimsel ihtiyaçları
rehberlik hizmetlerinin temelini oluşturur ve buna göre PDR hizmetlerinin
amacı; öğrencinin her gelişim dönemine ait gelişim görevlerini başarıyla
gerçekleştirilmesini sağlamak ve kolaylaştırmaktır. Diğer bir deyişle
gelişimsel rehberlik anlayışı; öğrencinin büyüme ve gelişme süreci içinde
kişisel-sosyal, eğitsel ve mesleki gelişim alanlarında temel ihtiyaçlarını
karşılama ve bu alanlarda döneme özgü gelişim görevlerini yerine getirmede
gerekli yeterlilikleri kazandırmayı amaçlar
Gelişimsel rehberliğin Dayandığı Temel İlkeler
S Rehberlik hizmetleri eğitim
sürecindeki tüm öğrencileri kapsar,
S Gelişimsel anlayışta
rehberliğin işlevi bireye yaşam donanımları ve yaşam becerileri kazandırmak
olmalıdır. Bu beceriler öğrencileri yetişkinliğe hazırlamanın bir parçası
olarak vurgulanırlar.
S Rehberlik etkinliklerinin
işlevi çocukların ve ergenlerin gelişimini desteklemek ve kolaylaştırmaktır.
Öğrencilerin etkili ve yeterli bir şekilde öğrenmesi ancak bu şekilde
gerçekleşebilir,
S Rehberlik hizmetleri yaşamın
her döneminde geçerli olan temel ihtiyaçları ve farklı gelişim dönemlerine özgü
" gelişim ihtiyaçlarını" karşılamaya yöneliktir.
S Gelişimsel Rehberlik Toplam
Eğitimsel Süreçlerin Bütünleyici Bir Parçasıdır.
S Gelişimsel rehberlik anlayışı
sınıf rehber öğretmeninin "anahtar" işlevini kabul eder. Ancak
profesyonel uzman müşavirliğini okul rehber öğretmeni yürütür.
S Gelişimsel rehberlik yaklaşımı,
çocukların özel gereksinimlerini, risk durumlarının erkenden tanınmasını
gerekli kılar. Buna göre krize
müdahale ve problem
çözümü için yardım hizmetleri sürecin bir parçası olarak kabul
edilir.
S Gelişimsel yaklaşımda,
yaşamlarındaki problem alanları ortaya çıkmadan önce öğrencilerin kendileri ve
diğerleri hakkında daha fazla şey öğrenme fırsatları vardır. Kişiler arası bir kriz başlarına gelmeden önce
kişiler arası becerileri öğrenirler. Eğer bir kriz durumu meydana gelirse,
kendilerini problemden uzak tutmak için öğrendikleri becerilere
başvurabilirler.
S Öğrenciler savunma veya saldırı
durumunda olmadıkları zaman genellikle öğrenmeye daha açıktırlar, öğrenciler
gelişimsel rehberlik aracılığıyla nasıl pozitif olunacağını ve diğerleriyle
daha etkili etkileşime girileceğini öğrendikçe öğrenmeye daha aktif olarak
katılırlar, olumlu okul çevreleri oluşturmaya yardımcı olurlar.
S Gelişimsel yaklaşım esnek bir
yaklaşımdır ve dolayısı ile öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için her
türlü imkanları kullanır.
S Rehberlikte gelişimsel yaklaşım
öğrenme ortamının önemini vurgular, öğrenme iklimini oluşturmada düzenli
çalışmak için tanıtım yapar. Okul içinde personel olduğu kadar öğrenci ve
öğretmenleri de tanıtır. Bu sebeple personel arası ilişkiler bu yaklaşımın
ayrılmaz bir parçasıdır ve okuldaki herkes akademik, sosyal ve kişisel yardımcı
olarak düşünülür.
S Gelişimsel rehberlik hizmetleri
yürütülürken bireylerin gelişim özelliklerini, ihtiyaçlarını, beklentilerini ve
sorunlarını iyi tanımak gereklidir.
S Gelişimsel yaklaşım, insan
gelişiminin doğasını, pek çok bireyin çocukluktan yetişkinliğe kadar
olgunlaşmak için yaşadığı dönemler dahil olmak üzere dikkate alır. Bu yaklaşım
duyguların, düşüncelerin ve davranışların sıkı şekilde birbirine bağlı olduğunu
ve bunların öğrenildiğinin farkındadır. Bu nedenle, öğrenme ve yeniden öğrenme
için en çok arzu edilen şartlar gelişim için önemli düşüncelerdir. Nihaî amaç
ise öğrencilerin etkin ve yeterli şekilde öğrenmelerine yardım etmektir.
S Gelişimsel rehberlik anlayışına
sahip bir öğretmenin, öğrencilerinin her birinin bedensel, psikolojik, sosyal
ve zihinsel yönden gelişmelerini kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olması
önemlidir. "Gelişimsel
rehberlik Yaşam boyu" rehberlik anlayışıyla uğraşır.
S Öğrencilerin ilgilerini
çekebilmek çok dolaylı bir işlem olarak görünebilir. Fakat becerili öğretmenler
ve danışmanlar, gelişimsel yaklaşımda, heyecana ve kriz durumunun bölünmüş
enerjisine güvenmek yerine öğrencileri motive etmeyi tercih ederler. Gelişimsel yaklaşım, kriz
yaklaşımı, tedavi edici yaklaşım ve önleyici/koruyucu yaklaşımları birleştirir
ve aynı zamanda bireyin bütünsel gelişimine sağlamaya yönelik bir anlayışa
dayanır. Gelişimsel rehberlik yaklaşımı, çocukların özel
gereksinimlerini, risk durumlarının erkenden tanınmasını gerekli kılar.Buna
göre krize müdahale ve problem çözme hizmetleri sürecin bir parçası olarak
kabul edilir. Geleneksel
anlayışları da kapsar-Çağdaş bir yaklaşımdır)
GELENEKSEL YAKLAŞIM
|
GELİŞİMSEL YAKLAŞIM
|
1. Kriz odaklıdır.
|
1. Gelişmeyi sağlayıcı ve kolaylaştırıcı yardım
hizmeti
|
2. Problemli öğrencilere
yöneliktir.
|
2. Tüm öğrencilere yönelik
|
3. Bilgi verme ve yöneltme
ekseninde odaklanma
|
3. Tüm gelişim alanlarına
yönelik yeterlik kazandırma
|
4. Uzman odaklıdır.
|
4. Öğretmen odaklı
|
5. Tepkiseldir.
|
5. Yaratıcı ve esnek
|
6. Görev yönelimlidir.
|
6. Hedef
yönelimli(Kazanımlar)
|
7. Var olanı korur ve
sürdürür. (Statükocu-Kapalı)
|
7. Var olanı değerlendirir ve geliştirir(gelişmeye
açık)
|
8. Öğretimden
ayrıştırılmıştır.
|
8. Öğretimle kaynaştırılmış
|
9. Bağımsız uygulamalar
şeklinde yapılmaktadır.
|
9. Sürekli, ardışık, aşamalı
uygulamalar
|
10. Profesyonel müdahale.
|
10. Profesyonel hizmet
|
11. Test ve teknikler
önemlidir.
|
11. Test ve teknikler önemli
değildir.
|
12. Psikolojik Danışma
ağırlıklı.
|
12. Sınıf Rehberliği ve
etkinlik ağırlıklı.
|
13. Ortaöğretim ağırlıklı
yürütülür.
|
13. Tüm kademelere dönüktür.
|
14. Tedavi-sağaltım
ağırlıklı.
|
14. Öğrenme odaklıdır.
|
15. Geleneksel Psikolojik
Danışma Kuramları ağırlıklıdır.
|
15. Gelişimsel kuramlar
ağırlıklıdır.
|
16. Amaç KENDİNİ
GERÇEKLEŞTİRME
|
16. Çeşitli yeterlilikler
kazandırma.
|
KAPSAMLI REHBERLİK PROGRAMIN YAPISI
Psikolojik
danışma ve rehberlik hizmetleri kapsamında ilk ve orta dereceli okullarımızda,
2006 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde geliştirilen "Kapsamlı
psikolojik danışma ve rehberlik programları" uygulanmaya başlamıştır.
Program hazırlanırken kişisel
- sosyal, eğitsel ve mesleki rehberlik alanları temel
alınmıştır.
Rehberliğe ilişkin bu alanlar yaygın
biçimde kullanılmakla birlikte, program içerisinde hazırlanan yeterlik alanları
ve kazanımların birden
çok alana uygun olması nedeniyle sınıflamalar yeterlik alanlarına
göre yapılmıştır.
Programda yer alan ve yukarıdaki gelişim alanlarıyla
ilgili 7 yeterlik alanı:
l.Okula ve Çevreye Uyum
2. Eğitsel
Başarı
3. Kendini
Kabul
4. Kişiler
arası İlişkiler
5. Aile
ve Toplum
6. Güvenli
ve Sağlıklı Hayat (Örneğin zararlı alışkanlıklardan, şiddetten uzak durma )
7. Eğitsel
ve Mesleki Gelişim'dir.
Eğitsel,
mesleki ve kişisel-sosyal alanlar nasıl birbiri ile ilişki içinde ve tam olarak
birbirinden soyutlanamaz ise söz konusu yeterlik alanları da birbiri ile
ilişkilidir ve birbirinden tam olarak soyutlanamaz.
Program Öğeleri ve Süreçler:
1.
Rehberlik Müfredatı: Amacı; tüm öğrencilere
normal büyüme ve gelişim bilgisi sağlamak ve yaşam becerilerini kazanmalarına
ve kullanmalarına yardımcı olmaktır. (Sınıf ve Grup Etkinlikleri diye ikiye
ayrılmaktadır.)
2.
Bireysel Planlama: Öğrencilerin kişisel ve
mesleki gelişimleriyle birlikte kendi öğrenmelerini planlamaları ve
yönetmelerine yardımcı olacak etkinlikleri içerir. (Bireyi Tanıma, Bilgi Verme,
Yerleştirme, İzleme Hizmetleri)
3.
Müdahale Hizmetleri: Öğrencilerin acil
sorunlarını gidermeye ve ihtiyaçlarını karşılamaya dönük hizmetlerdir.
(Müşavirlik, Psikolojik Danışma, Kriz Danışmanlığı, Sevk Hizmetleri)
4.Sistem
Desteği: Programın oluşturulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesini sağlamaya
yönelik yönetimsel ve eğitsel kaynaklardır. (AR-GE, Öğretmene müşavirlik,
Topluma ulaşma, Danışma kurulları, personel ve çevreyle ilişkiler.),
YENİ REHBERLİK PROGRAMININ GENEL
ÖZELLİKLERİ
Yeni
rehberlik Programı bir ders
gibi görünse de bunu ders olarak algılamaktan çok, yaşantı
sağlamaya, tutum, değer ve beceri kazandırmaya yönelik bir süreç olarak
düşünmek daha doğrudur.
Özellikleri:
l.
Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik
programları gelişimsel rehberlik modeline dayanmaktadır.
2. Kapsamlı
rehberlik programı bütün okulların eğitim programlarının bütünleyici bir
parçasıdır.
3. Kapsamlı
psikolojik danışma ve rehberlik programı "Okul rehberlik ve psikolojik
danışma programı" değil, bu programın bir parçasıdır.
4. Kapsamlı
psikolojik danışma ve rehberlik programı okuldaki öğretim programlarıyla
bağlantılı ve etkileşim içindedir.
5. Programlar
hazırlanırken, okul rehber öğretmeninin (psikolojik danışman) rolü ve
görevlerinden çok programın
içeriği üzerinde odaklanılmıştır.
6. Programın
içeriğindeki sınıf etkinliklerinin yürütülmesinden okul sınıf rehber
öğretmenleri sorumludur.
7. Kapsamlı
psikolojik danışma ve rehberlik programı okuldaki öğretim programlarıyla
bağlantılı ve etkileşim içindedir.
8. Rehberlik
programı, öğretim programlarından ayrı bir program olsa da bu durum rehberlik
programı ile öğretim programlarının birbirinden kopuk olduğu anlamına gelmez.
9. Kapsamlı
program, rehberlik müfredatı çerçevesinde planlanan hedeflere ulaşmak için,
okulun bütün personelinin yardımını gerektirir. Bu nedenle, Kapsamlı psikolojik
danışma ve rehberlik programları" okul personelinin görevlerinin
belirlenmesi bir ihtiyaçtır.
10.
Gelişimsel Rehberlik anlayışına dayalı rehberlik
programları müşavirlik
hizmetleri veren psikolojik danışmanları da kapsar. Psikolojik danışmanlar aynı
zamanda grupla ve bireysel psikolojik danışma hizmetlerini yürütmekten sorumlu
oldukları gibi, profesyonellik gerektiren sınıf içi-sınıf dışı grup rehberlik
etkinliklerini düzenlemekten, risk gruplarıyla, çatışma çözme becerilerine,
iletişim konularına yönelik çalışmalarda da bulunurlar.
REHBERLİK HİZMETLERİNİN
YÜRÜTÜLMESİNDE İKİ FARKLI GÖRÜŞ
Okullarda rehberlik hizmetlerinin
yürütülmesinde iki temel görüş/yaklaşım ileri sürülür. Biri, bu hizmetlerin
öğrencilerle bireysel ve yüz yüze ilişkiyle sunulması amacıyla yetiştirilmiş
rehberlik uzmanlarının kullanımını vurgulayan "Uzman merkezli rehberlik programı"
yoluyla bu hizmetlerin gerçekleştirilebileceğini savunan görüştür. Diğeri ise
rehberlik uzmanının öğretmenlere "müşavirlik" hizmeti yapmak üzere
kullanılmasını benimseyen "Öğretmen merkezli rehberlik programı"
yoluyla bu hizmetlerin
öğretmenler tarafından yürütülmesini savunan görüştür.
Eğitim sistemimizin koşulları,
kuşkusuz daha uzun yıllar ikinci görüşün benimsenmesini gerektirmektedir.
Gerçekte hangi görüş benimsenirse benimsensin, rehberlik programının merkezini,
öğretmen-öğrenci
etkileşimi oluşturur. Eğitim sürecinde, öğrencinin gelişimi ve uyumu açısından
öğretmenin etkili ve çok önemli bir rolü vardır. Bu yüzden de rehberlik
hizmetlerinin yürütülmesinde öğretmen anahtar konumundadır. Okulda öğretmenin
öncelikli görevi ders vermektir. Ancak, öğretmen aynı zamanda, rehberlik
hizmetlerini yürütecek takımın vazgeçilmez, en önemli üyesidir. Çünkü öğretmen,
öğrencinin her yönüyle
gelişimi ve uyumundan birinci derecede sorumludur. Kuşkusuz,
öğretmen, öğrenciyle daha
uzun süre bir arada olduğu için onun gelişimini daha yakından
izleme, eğitimsel, mesleki, kişisel ve sosyal problemlerini daha iyi tanıma ve
ilgilenmeye uygun bir konumdadır. İlgili yönetmelikler incelendiğinde,
"psikolojik danışma" dışındaki bütün rehberlik hizmetlerinde
öğretmene önemli görevler yüklendiği görülür.
Ancak bu
görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi, öğretmenlerin, hizmet öncesi ve
hizmet-içi eğitimleri sırasında bu konuda yeterli bilgi ve beceri donanımına
sahip olmalarına ve gerekli anlayışı kazanmalarına bağlıdır.
BAŞLICA REHBERLİK MODELLERİ
(Rehberlik programları yapılırken
dikkate alınanlar) Yaklaşımlardan hareketle ortaya çıkarlar.
Rehberlik
hareketinin başlangıcından günümüze bir çok rehberlik modeli geliştirilmiştir.
Rehberlik modellerinin belli başlı amaçlarını ise; bireyin meslek seçimine
yardım etmek, tıpkı eğitim süreci gibi bireyi toplumsal yaşama uyum
sağlayabilecek becerilerle donatmak, eğitimi bireysel ihtiyaçlara göre
ayarlamak ve bireyin sorunlarının kaynakları üzerinde odaklanarak çözmeye
çalışmak, bireyin karar verme gücünü geliştirmek ve gelişim süreci boyunca
bireyin topyekun
gelişimine yardımcı olmak gibi konular oluşturmaktadır. İlk rehberlik
çalışmalarının başladığı 1895 yılından bu yana rehberlik anlayışında çeşitli
değişme ve gelişmeler olmuştur. Aşağıda rehberlik anlayışında meydana gelen bu
değişme ve gelişmeleri içeren rehberlik modelleri verilmiştir.
1-
PARSONS MODELİ
Adı rehberliğin babası olarak
kabul edilen Frank Parsons'un rehberlik uygulamalarından alan bu model;
rehberliği mesleğe
yöneltme ile özdeş tutmaktadır. Parsons'un amacı endüstri
bölgelerinde iş aramakta olan bir çok vasıfsız göçmenin kısa bir eğitim
programından geçtikten sonra uygun bir işe yerleştirilmelerine yardımcı
olmaktı. Parsons'un mesleki rehberli k çalışmalarını üç aşamada
sınıflandırabiliriz
1- Bireylerin
incelenmesi
2- İşlerin/mesleklerin
çözümlenmesi
3- Bu
iki kaynaktan elde edilen verilerin karşılaştırılıp eşleştirilmesi
Bu anlayış rehberliği, mesleğe
yöneltme ile eş anlamlı olarak görüyordu. Mesleki rehberlik terimini ilk ortaya
atan kişi olan Parsons mesleki rehberliği meslek için hazırlamada, mesleğe giriş
yollarını aramada, mesleği seçmede etkili ve başarılı bir çalışan haline
gelmede genç insanlara dönük bir yardım hizmeti olarak tanımlamıştır.
Parsons'un yaptığı rehberlik, bugün özellik-faktör kuramı adı verilen rehberlik
yaklaşımının da başlangıcını oluşturmaktadır.
2-
REHBERLİĞİ EĞİTİM SÜRECİ İLE KAYNAŞTIRAN MODEL
Bir süre sonra, kişilere tam işe
yerleştirilecekleri sırada yapılacak rehberliğin geç kalınmaya yol açacağı ile
ilgili görüşler ortaya çıktı. İşte bu görüşler doğrultusunda hayata hazırlanırken
yapılacak rehberliğin daha anlamlı olduğu ortaya kondu ve rehberlik eğitim
süreci ile kaynaştırılmaya başlandı.
Bu model eğitim ve rehberliğin
özdeş oldukları sayıltısına dayanmakta ve bireyin toplumsal yaşamda ihtiyaç
duyacağı yeterlilikleri eğitim sürecinde kazanması gerekliliğini savunmaktadır.
Bu modele göre rehberlik eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu modelin savunucularının
başında Brewer gelmektedir. Brewer'e göre rehberlik her şeyden önce eğitimin bir parçasıdır
ve başlıca amacı bireyin okula ve okul dışındaki çevresine uyumunda yardımcı
olmaktır. Bu anlayışa göre eğitim ile rehberlik arasında amaç, yöntem ve
sonuçları bakımından bir fark yoktur; rehberlik ve eğitim birbiri ile özdeş iki
hizmet alanıdır. Bu modele göre, öğrencilere müfredat programları içinde
meslekler, boş zamanlarını değerlendirme, verimli ders çalışma yoları gibi
konularda bilgi vererek rehberlik yardımı gerçekleştirilebilir.
Bu model
rehberlik hizmetlerinin tıpkı konu alanlarının(ünite-konu) öğretilmesi gibi
sınıf içinde verilebilecek bir hizmet olduğu anlayışını getirmiştir. Bunun
sonucu olarak okul programlarında grup rehberliği için saatler ayrılmaya
başlanmıştır.
3-
REHBERLİĞİ KLİNİK YAKLAŞIM OLARAK ELE ALAN MODEL
(ÖZELLİK - FAKTÖR YAKLAŞIMI) Bu model, bireysel farklılıkların belirlenerek
eğitimin bireyselleştirilmesi üzerinde odaklanmaktadır. Klinik model aslında
Parsons'un modeline benzemektir. (Ama Parsons olaya
sadece mesleki rehberlik açısından bakmış M.B) . Bu model bireye karar vermeden
yardım etmeden önce, onun ayrıntılı olarak incelenmesine ağırlık verir. Williamson'un öncülük ettiği bu modele göre bir
sorunun, bir güçlüğün nedenini
ortaya çıkarmak, o sorunun çözümünde en önemli aşamadır. Sorunun kaynağı
belirlendikten sonra, yani tanı doğru bir biçimde yapıldıktan sonra sorunları
giderecek önerilerde bulunulur. Bu modele göre danışman bir uzman, bir otorite
olarak danışana bazı çözüm yolları önerebilir, ancak danışan da kendisine
önerilen yollardan birini seçmekte özgürdür. Klinik model bireyi tanımada kesin
sonuçlar veren ölçme araçlarının kullanılmasına ağırlık verdiği için bilimsel
bir yöntem sayılır. Klinik model bugün rehberlik ve psikolojik danışmada
kullanılan birçok ölçme aracının geliştirilmesine, toplu dosya siteminin
oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Çare bulucu yaklaşımdan etkilenmiştir.
4-
REHBERLİĞİ KARAR VERME SÜRECİNE YARDIM OLARAK
ELE ALAN MODEL
Teknolojinin sağladığı imkanlar
doğrultusunda toplumun giderek demokratikleşmesi bireylere daha fazla seçme
özgürlüğü tanımıştır. Bu bağlamda, bireyler daha sık karar verme
yaşantısıyla karşılaşmaya başlamışlardır. Yani bu model rehberliği bir karar verme süreci
olarak tanımlamaktadır.
Birey sürekli olarak karar
vermesini gerektiren yol ayrımlarıyla karşı karşıya kalır. Bu modele göre,
rehberlik hizmetleri bireyin iş ve meslek seçimi kararları sırasında ihtiyaç
duydukları olgusal bilgiyi sağlamak amacıyla başlatılmıştır. Bu gereklilik
artarak devam etmekte, demokratik toplum yaşamı, sık sık bireylerin tercihler
yapmasının gerektirecek durumlar yaratmaktadır. Bu modele göre; bireyin
toplumda kendisine açık olan fırsatları arasında kendi ilgi ve yeteneklerine
uygun seçimler yapabilmesi ve böylece gerçekçi kararlar olabilmesi için
rehberliğe ihtiyacı vardır.
Bu model
rehberliği sürekli bir hizmet olarak ele almamakta, yalnızca bireylerin belli
konularda karar vermekte güçlükleri olduğunda, doğru kararlar alabilmeleri için
gerekli olan profesyonel müdahaleleri içermektedir. Rehberliği toplumun bireye
sunduğu eğitsel, mesleki ve benzer seçenekler arsından arasından bireyin
kendisine en uygun olanına karar vermesine yardım süreci olarak gören bu modele
göre rehberlik hizmetlerinde bireyin sağlıklı kararlar alabilmesi için gerekli
yardımlar verilmelidir.
REHBERLİĞİN DAYANDIĞI TEMELLER
Rehberlik ve psikolojik danışma
alanındaki kavramlar köklerini, psikoloji, sosyoloji ve felsefeden almıştır.
Yani rehberlik, psikolojinin, sosylojinin ve felsefenin temelleri üzerine inşa
edilmiştir. Rehberliğin dayandığı temeller bir çok kaynakta;
a) Psikolojik
Temeller
b) Sosyolojik
Temeller
c) Felsefi
Temeller
olmak üzere
3' e ayrılmıştır.
a) Rehberliğin
Psikolojik Temelleri:
Rehberliğin
konusu bireydir. Bu özelliği bakımından rehberliğin üç temelinden birini,
konusu insan olan psikoloji bilimi oluşturmaktadır. Psikoloji biliminin ortaya
koyduğu bireysel farklılıklar, öğrenme, algı, cinsel gelişim, kişilik gelişimi,
i lgi ve benlik gelişimi gibi konulardaki bilgiler rehberliğin psikolojik
temellerini oluşturmaktadır. Rehberliğin psikolojik temellerini açıklarken bazı
noktaların açıklanması gerekir.
Her birey birbirinden farklıdır: Bireysel
ayrılıklar da denilen bu özellik aynı anne babadan dünyaya gelen ve aynı
çevrede büyüyen bireylerin birbirlerinden farklı olabilecekleri ve hiçbir
şekilde birbirleri ile aynı olamayacağını ifade etmektedir. İnsanlar hem
bedensel,hem psikolojik nitelikleri bakımından farklı nitelikte olduğu gibi
cinsiyet açısından da ilgi ve yetenekleri farklıdır . Rehberlik hizmetlerinin
programlanması ve yürütülmesi sırasında bu farklılıklar dikkate alınmak
zorundadır.
Her birey kendi
içerisinde psikolojik özellikler açısından farklılıklar gösterebilir: Bu
düşünce insanların birbirinden
farklı olabileceği gibi kendi
içlerinde de çeşitli özellikler bakımından farklılıklara sahip olabileceğini
ortaya koymaktadır. Örneğin bir birey "zeki" olarak tanımlanabilir;
fakat bu bireyin matematiksel-mantıksal zekası çok iyiyken, sözel-dilsel zekası
çok da iyi olmayabilir. Yine rehberlik hizmetleri programlamasında ve
yürütülmesinde bu içsel farklılıkların dikkate alınması durumu zorunludur.
Kişilik Özellikleri ve
öğrenme süreci: Kişilik, bireyin doğuştan getirdiği kalıtımsal
özellikler, geçmiş yaşantıları ve çevrenin etkisi altında oluşmaktadır.
Rehberlik hizmetleri hitap edeceği grubun çevresel şartlarını, gelişim
düzeylerini, kişisel özelliklerini ve öğrenme durumlarını dikkate alarak
hazırlanmalıdır. Bireysel farklar ve bireylerin kendi içindeki farklıkları
öğrenme sürecini olumlu yada olumsuz etkileyebilir.
b)
Rehberliğin Sosyolojik Temelleri:
İnsan sosyal
bir varlıktır. Doğduğu andan itibaren bireyi kuşatan bir sosyal çevre vardır.
Birey yaşam sürecini bu sosyal çevre içerisinde geçirir. Bireye sunulacak
yardımlar bu sosyal çevresiyle birlikte ele alınmak durumundadır. Bu açıdan
rehberlik, bireyi sosyal ilişkiler örüntüsü içinde ele alır. Bireyin sosyal
çevresine uyumunu engelleyen faktörlerin ortadan kaldırılmasında birey yardıma
ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu da yine rehberlik hizmetleri yolu ile olacaktır.
Rehberliğin sosyolojik temellerini 4 alt başlık altında inceleyebiliriz.
1.
Kültür Boşluğu: Çağdaş kültürün değişik öğeleri
aynı hızda değişmeye uğramaz; bazı öğeler diğerinden hızlı gelişir. Eğitim ve
endüstri 2 değişkendir. Endüstride yapılan değişmeyi eğitim geç takip ediyorsa,
yani her ikisi arasında uyum yoksa kültür boşluğu meydana gelir.
Kültür boşluğu genelde maddi kültürün(bilim ve teknoloji) manevi kültürden daha
hızlı değişmesinden meydana gelir. Kültür boşluğu toplumsal çözülmeyi
beraberinde getirir. Toplumsal çözülme, alkol ve madde bağımlılığına,
intiharlara, şiddete neden olur. Bu durum ise rehberlik ve psikolojik danışmayı
gerekli kılar.
2.
Yabancılaşma: Yabancılaşma, toplum, kültür ve
başka alanlardaki gelişmelere karşı bireylerde görülen kayıtsızlık, ilgisizlik
ya da bireylerin kendilerinden ve diğerlerinden uzaklaşma şeklinde ifade
edilir. Güçsüzlük duygusu, yaşamın anlamsızlığı, yalnızlık duygusu, işe
yaramama duygusu yabancılaşmanın en önemli belirtileridir.
3.
Kuşak çatışması: 25-30 yaş farkı olan bireylerin
oluşturduğu gruplar için kullanılan bir kavramdır. Kuşak çatışmasının bireysel
nedenleri, ergenin kimliğini kazanma ve kanıtlama süreci ile ilgilidir.
Sosyo-kültürel nedenler ise teknolojik değişmeler, bilgi patlaması, eğitim
alanındaki gelişmeler, savaşlar gibi nedenlerden kaynaklanır.
4. İş
Yaşamındaki Yenilikler: Sanayi alanında
ve teknolojideki değişmelerle demokratik bir yönetim şeklinin
yaygınlaşması insanı bazı yeni
meslekler edinmeye ve değişik sahalarda çalışmaya yöneltmiştir. Günümüzde
insanlar artık tek bir meslekte kalmayıp başka mesleklere de ilgi
duymaktadırlar. İşte rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bu noktada
devreye girerek, iş sahalarını ya da mesleklerini değiştirmek isteyen kişilere
yardım etmek istemektedir.
c) Rehberliğin
Felsefi temelleri:
Felsefe rehberlik etkinliklerine
ruh ve yön verir. Toplumun insana bakış açısı, insanın değerliliği rehberlik
hizmetlerinin etkenidir. Bilimle felsefe arasında ilişki vardır. Felsefe bilime
uzun vadede ulaşacağı amaçlara varmasında ışık tutar. Karmaşık bir varlık olan
insanı inceleyen psikoloji de felsefeden doğmuştur.
Felsefeleri bireye ve topluma
dönük olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. Bireye dönük felsefelerde,
bireyin kişisel bütünlüğü, kişisel mutluluğu ve özüne karşı sorumluluğu
önemlidir. Topluma dönük felsefelerde, toplumun mutluluğu ve refahı önemlidir
ve bunun da bireye yansıyacağı varsayımından hareket edilir. Bu nedenle
toplumun istek, ihtiyaç ve şartları, bireyden daha önemli kabul edilir.
Psikolojik danışma ve rehberlik bu 2 grup felsefeye göre amaç, işlev ve
yöntemini belirler.
Kısacası
rehberlik anlayışı toplumun temel felsefesinden etkilenir. Rehberliğin
dayandığı felsefi temel, eğitim felsefesi ile bütünleşmek durumundadır.
Rehberliğin felsefi temeli en açık bir biçimde felsefenin alt dalı olan eğitim
felsefesinde somutlaşmıştır. İnsanı temel alan, demokrasinin gelişmesine önem
veren, fırsat ve imkan eşitliğini gözeten, bilginin yeniden yapılandırmasından
yana olan çağdaş felsefi yaklaşımlar bugünkü eğitim felsefesini ortaya
çıkarmıştır. İşte bu eğitim alanındaki felsefi anlayışlar, rehberlik hizmetinin
dayandığı en önemli temelini oluşturmaktadır.
REHBERLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ Rehberliğin
Amerika'daki Gelişimi?
1- Öğrencileri
olanaklarından haberdar etmek anlamında ilk rehberlik denemesi 1895 yıllarında
başlamıştır.
2- 1908
yılında Boston' da Frank Parsana ilk mesleki büroyu kurmuştur.
3- 1909/1915
yılları arasında rehberlik uygulamalarının yaygınlaştığı görülmektedir. 1915'te
öğrencilere, öğretmenlere ve velilere meslekler hakkında bilgi vermek üzere
"Baston Enformasyon Dairesin" den sonra 1915'te "Boston Mesleki
Rehberlik Dairesi" kurulmuştur.
4- İlk
mesleki rehberlik kongresi 1910'da Boston da toplanmıştır. Ulusal düzeyde
mesleki bir örgüt kurmanın ilk adımları atılmış ardından "Ulusal Mesleki
Rehberlik Derneği " kurulmuştur.
5- 1958'de
kabul edilen "Ulusal Savunma Eğitim Yasası" ile P.D.R. hizmetleri
parasal desteğe kavuşmuştur.
6- 1952
yılında ülke içinde etkinlik gösteren dernekler arasında bütünlük sağlanmış,
kişilik ve rehberlik hizmetleri bünyesinde toplayan "Amerikan Kişisel ve
Rehberlik Derneği "kurulmuştur.
7-
1957 yılında APGA (Reh. Psk. Dan. Ve Kişilik
Hizmetleri Derneği) kurulmuştur.
Türkiye'de Rehberliğin Gelişimi?
1. İlk
defa 1953-54 ders yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagojik ve Özel Eğitim
Bölümlerinde rehberlik bağımsız bir ders olarak programda yer almıştır.
2. 1953
yılında Amerikalı eğitim uzmanlarının girişimleri ile 1953 yılında eğitimde
kullanılacak ölçme araçlarını geliştirsek üzere Talim ve Terbiye Dairesi'ne
bağlı Test ve Araştırma Bürosu kurulmuştur.
3. 1955
yılında İstanbul'da, 1956 yılında Ankara' da Deneme Lisesi'nin ders programları
rehberliği esas alan bir eğitim anlayışıyla hazırlanmış ve uygulanmaya
geçinmiştir.
4. 1959
da İstanbul ve İzmir'de daha sonra diğer illerimizde Rehberlik ve Araştırma
Merkezleri açılmıştır.
5. 1960'dan
sonra ülkemizde planlı kalkınma dönemi başlamıştır. 2. Beş yıllık kalkınma
planında öğrencilerin ilgi ve değerlerine göre meslek seçmeleri gerektiği
belirtilmiştir.
6. 1969
yılı içinde, öncelikle öğrenci şayisi fazla okullardan başlamak üzere mesleki
rehberlik, yöneltme hizmetini görecek personelin yetiştirilmesi ve faaliyete
geççesine başlanmıştır.
7. Rehberlik
konusu ilk olarak 7. Milli eğitim Şurası'nda ele alınmıştır.
8. 8.
Milli eğitim Şurası'nda programların
a) Yükseköğretime
b) Mesleğe
ve Hayata
c) Hem
yükseköğretime hem mesleğe ve hayata hazırlamak üzere çeşitlendirilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
9. 9.
Milli eğitim Şurası'nda ayni görüsü benimsemiş ve orta öğretimin birinci sınıfı
" Yöneltme sınıfı " haline getirilmiştir.
10. 1970
yılında Milli eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi orta dereceli
okullarımızda rehberlik servislerinin kurulusu ve görevi ile ilgili esasları
hazırlayıp 24 okulda uygulamaya geçmiştir.
11. 1974
yılında toplanan 9. Milli eğitim Şurası'nda rehberlik çalışmalarının amaç ve
tekniklerinin ayrıntılı olarak belirten bir rapor tartışılmış ve bu raporda
sözü edilen görevlerin yürütülebilmesi için programlarda iki saatin rehberliğe
ayrılmasına karar verilmiştir.
12.
Ülkemizde
2547 şayili Yükseköğretim Kanunu ile 1981 yılında yüksek öğretimde yapılan yeni
düzenlemeler sonucunda P.D.R. alan eğitiminde Psikolojik Hizmetler Ana bilim
Dalları içinde yerini almış, P.D.R. lisans programları başlatılmıştır.
Rehberlik Türleri
Şekil -7: Rehberlik
Türleri
A-HIZMET ALANLARINA GÖRE
REHBERLİK TÜRLERİ
1- Eğitim
Alanında Rehberlik:
Okullarda
öğrencilerin, bedeni zihni, ahlaki ve sosyal yollardan Türk Milli Eğitimin
amaçlarına uygun bir şekilde gelişebilmeleri, kendi problemlerini
çözebilmeleri, çeşitli alanlarda beklenen uyumları sağlayabilmeleri, ilgi ve
yetenekleri yönünden bir öğrenim görebilmeleri ve bir mesleğe, bir işe
yönelebilmeleri hususunda kendilerin sistemli ve sürekli bir yardım sağlamak
amacıyla rehberlik çalışmaları düzenlenmesi gerekmektedir.
2- Sağlık
alanında Rehberlik
İnsanın sağlığını koruyucu, temel
bilgiler edinmesi, sağlık kurumlarından etkin bir şekilde yararlanması bu
konuda yapılabilecek iyi bir rehberlik hizmetini gerekli kılmaktadır.
Sağlık ocağı,
sağlık evi ve Ana çocuk sağlığı merkezi gibi sağlık kurumlarının sunduğu
hizmetler arasında ruh ve beden sağlığını korumaya yönelik çalışmaların da
yürütülmesi sağlanmalıdır.
3- Sosyal
Yardım alanında Rehberlik
Ülkemizdeki
bütün kurumları, huzurevleri, çocuk esirgeme kurumu, Kızılay derneği, sosyal ve
dayanışma kurumu gibi kurumlar oluşturmaktadır.
4- Endüstri
Alanında Rehberlik
Endüstri
alanında sanayi kuruluşları, işçi sendikaları, iş ve işçi bulma kurumu gibi
kurumlarda da son yıllarda rehberlik hizmetlerine yer verilmektedir.
5- Adalet
Alanında
6- Spor
Alanında
7-
Askeri Alanda
B-ÖĞRETİM BASAMAKLARINA GÖRE
REHBERLİK TÜRLERİ
1- Okul
Öncesi Eğitimde Rehberlik
Gelişim kuramcılarının hemen
hepsi 0-6 yaş döneminin, çocuklarda hem bedensel ve zihinsel hem de sosyal
gelişim açısından ayrıca dil gelişimi ve çocuğun kendini fark etmesi ve ifade
etmesi açısından en önemli dönem olduğunu kabul etmektedirler.
Bu dönemde verilen eğitim,
çocuğun ilerdeki yıllarına yön vermektedir. Çocukluk yıllarında kazanılan
davranışların büyük bir kısmının, yetişkinlikte bireyin tavırlarını, alışkanlıklarını,
inançlarını ve değerlerini, özetle kişilik yapısını biçimlendirdiği
bilinmektedir.
Özellikle bu dönem için rehberlik
hizmetleri, çocuğun kendini kabul, özgüvenini geliştirme, benlik kavramını
oluşturma, sosyalleşmeyi sağlama, bağımsızlığını kazanma, bedenini kullanma,
merakını gidererek hayal ve isteklerini açığa vurma gibi gereksinimlere yönelik
etkinlikleri kapsayacaktır.
Ayrıca
mesleki rehberlik alanında da bu dönem mesleki gelişim sürecinin başlangıcı
kabul edildiğinden çocuğun bu döneme özgü mesleki gelişim görevlerini
gerçekleştirmesine yönelik etkinlikler planlanmalıdır.
2- İlköğretimde
Rehberlik
İlköğretim kavramı, 6-14 yaşları
arasındaki çocukların devam etmesi düşünülen 8 yıllık öğretim sürecini ifade
eder.
Birinci kademedeki çocuklar, beşinci
yıla kadar ikinci çocukluk dönemi özelliklerini yaşarlar. Bu yıldan sonra
ergenlik dönemine girmektedirler. Böylelikle ikinci kademe öğrencileri, birinci
kademe öğrencilerinden farklı, bedensel, cinsel, bilişsel, duyuşsal ve
toplumsal sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadır.
Anlaşılacağı gibi, eğitsel ve
mesleksel rehberlik alanındaki etkinlikler ilköğretimde uygulanacak rehberlik
programında ağırlıklı olarak yer almak durumundadır. Yine şu söylenebilir ki,
ilköğretim süresince öğrencilere verilecek rehberlik hizmetlerinin temel amacı,
her yönden bireylerin kendilerini tanıyabilmelerini sağlamaktır. Bu noktada
yani, bireylerin öğrenim yaşantıları üzerinde düşünüp, hazırlanan öğretim
ortamlarını çeşitli yeteneklerini ortaya çıkaracak uyarıcılar olarak
değerlendirmelerinde,
gelecekteki hedeflerini belirlemede, olumlu benlik tasarımları oluşturmada,
kendini tanırken, aynı zamanda kendine güven de duymada, gelecek için gerek
meslek seçiminde gerekse kendi niteliklerini farklı mesleklerle
karşılaştırmada, ilköğretim öğretmenlerine büyük rol düşmektedir.
3-
Orta Öğretimde Rehberlik
Temel hedefi, bireyleri
yükseköğretime ve yaşama hazırlamaktır.
Bireyin kimliğini
aradığı kararsızlıklar, belirsizlikler yaşadığı, kendi bedenindeki değişimleri,
değerlerinde ve tutumlarındaki farklılaşmayı hissettiği ergenlik basamağı,
yardıma gereksinim duyulan en önemli devrelerden biridir.
Ortaöğretimde Mesleki Rehberlik
Mesleki rehberlik, gerçekte yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
Ortaöğretimde
de mesleki rehberlik hizmetlerinin temel amaçları, bireyin karar verme ve
problem çözme becerilerini öğrenmesi, meslekleri inceleme ve mesleki
tercihlerini belirlemesi, çalışma alışkanlıkları ve işbirliği becerilerini
geliştirmesi, bireysel-sosyal becerileri oluşturma ve geliştirmesi, yaşam tarzı
ve boş zaman etkinlikleri ile meslek tercihi ilişkisini kurması, iş arama ve iş
bulma yollarını öğrenmesi şeklinde belirtilebilir. Böylece, pek çok mesleki
rehberlik etkinliği ile, gençlerin mesleki gelişimlerini sağlıklı sürdürmeleri
ve mesleki olgunluğa ulaşmalarına yardımcı olunabilmektedir.
İlköğretim ile ortaöğretim
okullarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin farklılaştırılmasın
gerektiren unsurlar şöyledir:
1- Öğrencilerin
gelişim ve gereksinim ihtiyaçları birbirinden farklıdır.
2- Öğrencilerle
kurulan ilişkinin biçimi birbirinden farklıdır
3- Okulların
eğitim programları birbirinden farklıdır
4- Öğrencilerin
psikolojik gelişim özellikleri birbirinden farklıdır.
5- Okulların
örgütsel nitelikleri birbirinden farklıdır
6-
Rehberlik uygulamalarında kullanılan yöntemler
araç ve hizmetlerin alanlarına göre tür ve yoğunlukları birbirinden farklıdır.
4-
Yükseköğretimde Rehberlik:
Üniversite öğrencileri,
bağımsızlık, cinsel kimlik ve kişisel benlik yönünden gelişimlerini sağlayarak,
uygun davranışları edinirlerken, öğretimleri süresince, beslenme, barınma,
başarılı olma, aile kurmaya hazırlık, kız-erkek arkadaş ilişkilerini sağlıklı
sürdürme, mali koşullarını uygun tutma, sağlığını koruma ve doğal olarak
seçtiği meslek için hazırlık yapma gibi sorunlarla da baş etmek zorundadır.
Üstelik bunlarla baş ederken, en ağır sorumluluk kendi omuzlarındadır.
Yükseköğretim kurumlarındaki
gençlerin belirtilen ve daha sayabileceğimiz kendilerine özgü sorunlarıyla baş
edebilmeleri, rehberlik hizmetlerinin etkin şekilde bu kurumlarda işlev
görmesiyle mümkündür.
OKUL ÖNCESİ
|
İLKÖĞRETİM
|
ORTAÖĞRETİM
|
1. Kendini koruma, özgüven,
benlik kavramı, sosyalleşme
2. Eğitsel açıdan, okula uyum,
ilköğretime hazır olma
3. Mesleki açıdan her mesleğin
değerli olduğu, kendilerini tanımaları amaçlanır
4. Okul yaşamı, meslek
seçiminde önemlidir. Meslekler her iki cinsiyet için de geçerlidir.
5. Öğretmen merkezlidir.
|
1. Kademe
1. Öğretmen merkezli. Koruyucu-
önleyici
2. Kendini tanıma, olumlu
benlik, sosyalleşme.
3. Daha çok grup rehberliği.
2.Kademe
1. Önleyici rehberlik yoğundur.
2. Öğrenci merkezlidir.
3. Uygun yönlendirme için
kendini tanıma.
4. İmkânlardan haberdar etmek.
5. Yöneltme hizmeti verilir.
6. Erinlik-ergenlik, enerjiyi
kanalize etme, sosyal faaliyet.
|
1. Öğrenci merkezli yürütülür.
2. Psikolojik Danışma
ağırlıklıdır.
3. Mesleki rehberlik yoğun.
4. Akran danışmanlığı ve akran
arabuluculuğu yoğundur.
5. Karar verme çağlarıdır.
6. Gelişimsel yaklaşım, krize
müdahale gibi hizmetler verilir.
|
C) BİREY
SAYISINA GÖRE REHBERLİK ÇEŞİTLERİ:
Bireysel Rehberlik - Grup
Rehberliği:
Bireyin uygun seçimler
yapabilmesi, kararlar alabilmesi ve çevresine uyum sağlayabilmesi için bazı
bilgilere ihtiyaç vardır. Bunlar; program, okul ve meslek seçimine ilişkin
çevredeki bireye açık olan çeşitli fırsatlar; yada burs, kredi, yurt olanakları
vb. birçok konuyla ilgili çeşitli bilgiler olabilir. Bu tür etkinliklerde ele
alınan temaları psikolojik danışmada olduğu gibi bireyin psikolojik gelişiminden
çok doğru kararlar verebilmesi ve doğru seçimler yapabilmesi için gereksinim
duyduğu olgusal bilgilerin sağlanmasına yönelik olması, grup rehberliğini
oldukça kalabalık çalışabilmesini olanaklı kılmaktadır.
Ayrıca burada karşılaşılan bazı
yanılgıları işaret etmek yararlı olacaktır.
S Grup Rehberliği, grup süreci,
grup dinamiği benzerdirler.
S Grup Rehberliği'nin amacı
grubun gelişmesidir.
S Grup Rehberliği temelde bilgi
vermek etkinliğidir.
S Grup Rehberliği bireysel
rehberliğin yerini alabilir.
S Grup Rehberliği'ni okuldaki
herhangi bir sorumlu yürütebilir.
S Grup Rehberliği bireyselliği ve
yaratıcılığı önleyebilir.
Eğitim
uygulamalarında, yetişmiş eleman sorunu, ekonomik nedenlerden dolayı grup
rehberliği yaygın olarak kullanılmaktadır. Grup Rehberliği, rehber uzmanı ile
20-25 öğrenci arasında ve grup ortamında tartışma, soru-cevap tipi iletişim ve
bir ölçüde bilgi verme aktarma yoluyla cereyan eden etkileşimi kapsamaktadır.
Grup Rehberinin bazı temel
amaçları şunlardır:
1. Okul
çevresini en iyi biçimde kullanmak, uzun süreli eğitsel ve mesleki amaçlar
geliştirmek ve varsa okuldaki test programının amaçlarını ve işlemlerini
tanımak için öğretmene yardımcı olarak bilgileri sağlamak, yaymak.
2. Gruba
özgü büyüme ve gelişim sorunlarını tartışmak için olgusal bilgi ve kaynak
sağlamak
3. Gruptaki
öğrencilerin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik dünyaları hakkında
düşünmelerini sağlamak.
4. Öğrencileri
okulda mevcut öğretime yardımcı etkinliklere yöneltmek ve yönlendirmek.
5.
Bireysel rehberliğe ve bireysel Psikolojik Danışmaya
olanak sağlamaktır.
2.
Bireysel Psikolojik Danışma- Grupla Psikolojik
Danışma:
Psikolojik Danışma konusunda
yeterli düzeyde kuramsal donanımı ve pratiği olan uzman personel tarafından,
profesyonel düzeyde sunulan bu hizmetler; danışmanla-danışanlar arasında yüz
yüze, samimiyet, güven, saygı ve sevgiye dayalı özel bir psikolojik ilişkiyi
gerektirmektedir.
Grupta
psikolojik danışmadan birden fazla danışanın aynı anda yararlanma imkânına
sahip olması bu danışma türünün diğerine göre daha ekonomik olması anlamına
gelmekteyse de psikolojik danışma yardımının danışana bireysel olarak mı yoksa
grup içindemi verilmesi gerektiğine karar verilmesinde, danışanın probleminin
belirleyici olduğunu belirtmek gerekir.
D)
TEMEL İŞLEVLERİNE GÖRE REHBERLİK ÇEŞİTLERİ:
1. Uyum
Sağlayıcı Rehberlik
Eğitim
kurumlarında, uygulanacak rehberlik programlarında uyum sorunu gösteren, bazı
özel sorunları olan bireyler göz ardı edilemez. Rehberliğin temel işlevlerinden
biri de, bu bireylerin uyum sorunlarının nedenlerini bulup, incelemek, böylelikle
bireylerin uyum sağlayıcı yeni davranışlar geliştirebilmeleri için gereken
önlemleri alabilmektir. Ciddi problemle ri ve uyumsuz davranışları olan
Direyler, genelde sayıca çok olmasalar da, hemen ele alınmak durumundadırlar.
Okuldaki görevli danışmanlar, uyum sorunlarını, bireyi teşhis ve terapötik
teknikleri kullanarak, psikolojik danışma yaparak tanıyıp ortaya
çıkarabilirler. Bazen de öğrenciler kendi istekleriyle danışmanlara
başvurabilirler. Kısaca rehberliğin "uyum sağlayıcılık" işlevi, uyum
sorunu olan öğrencileri tanıyarak, psikolojik durumunu düzeltmek ve mevcut
ortama uyum sağlamalarına yardımcı olmak anlamına gelir.
2. Yöneltici
Rehberlik
Rehberliğin bu işlevi, bütün
bireylerin bireysel özelliklerinin birbirlerinden farklı olduğu ve bu farklı
bireysel niteliklere göre geliştirilmeye, yöneltilmeye gereksinimleri olduğu
gerçeğine hizmet eder. Bu nedenle her birey ya da öğrenci için gerekli bir
rehberlik işlevidir. Rehberlik bu işlevini, hem bireylerin özelliklerini ve hem
de yaşanılan toplumun insan gücü gereksinimlerini dikkate alarak
gerçekleştirir.
Özellikle de,
bireylerin gelecekte mutlu, doyumlu olabilecekleri uygun alanlara
yöneltilmelerinde, zamanında yardım edilmesi oldukça önemlidir. Rehberliğin bu
fonksiyonu, bireyi tanıma tekniklerini kullanarak onun yeteneklerinin, ilgi ve
gereksinimlerinin, kişilik özelliklerinin ve içinde bulunduğu koşulların ortaya
çıkarılarak, bireyin de bunları anlamasını sağlayarak, okul içinde bir alan
seçmesinde veya bir meslek seçmesinde ona yardımcı olur.
3. Ayarlayıcı
Rehberlik:
Bu işlev,
daha çok program yapıcılar ve eğitim planlayıcılarına yardım eder. Rehberlik bu
işleviyle, gençlerin ilgilerine, yeteneklerine ve gereksinimlerine uygun eğitim
faaliyetlerinin hazırlanmasında görev alan yetkililere, gerekli bilgileri
sunar. Çünkü, eğitim kurumlarındaki danışmanlar, öğrencilerin sorunlarını,
bireysel niteliklerini, gereksinimlerini, koşullarını, özlemlerini, istek ve
değerlerini, gelecekte karşılaşabilecekleri sorunları en iyi tanıma olanağına
sahip bireylerdir. Bu nedenlerle bireyleri tanıma, değerlendirme ve izleme
yoluyla topladıkları bilgileri, rahatlıkla program yapıcıların,
geliştiricilerin hizmetine sunabilir ve böylelikle program geliştirme ve
iyileştirmede yapılabilecek değişiklikler ve yararlılıkların dayanağı
olabilirler.
4. Geliştirici
Rehberlik:
Rehberliğin
"geliştirici" işlevi, özellikle gelişimsel rehberlik anlayışının
ortaya çıkışıyla belirginleşmiştir. Bir gelişim dönemini yaşayan birey ya da
öğrencinin, bu dönemi ne kadar uygun ve başarılı yaşarsa, ardından gelecek
dönem ve gelişim dönemlerini de başarıyla yaşayacağı anlamını taşıyan bu
anlayış, okul rehberlik programlarında, bireylerin gelişim dönemlerin i dikkate
almayı gerekli kılmıştır. İşte, bireyin en iyi şekilde gelişmesini sağlayabilecek
yaklaşımların düşünce ve davranışların eğitim kurumlarında yerleşmesini
sağlamak ve gelişmeleri engelleyen faktörleri ortadan kaldırmak için yapılan
tüm etkinlik ve çabalar rehberliğin "geliştirici işlevi" olarak
görülmektedir.
5. Önleyici
Rehberlik:
Rehberliğin
önleyici işlevi, özellikle bazı olumsuz durumları ortaya çıkmadan ve bu
durumların birey üzerinde yaratacağı olumsuz sonuçlar görülmeden önlenmesini
vurgular. Örneğin; kalabalık sınıflarda kolaylıkla ortaya çıkabilecek, sınıf
disiplinini sağlama zorluğu ve diğer uyumsuzlukların önlenmesi konusunda bazı
çalışmalar yapılması gerekebilir. Eğitim kurumlarında, demokratik ortamların
oluşturulması, sınıflarda ve okulda disiplin ve özgürlüklerin dengeli bir
şekilde yaşanması için yapılan çalışmalar ve olumsuzlukların ortaya çıkmadan
önlenmesi rehberliğin "önleyici işlevini" göstermektedir.
6. Tamamlayıcı
Rehberlik:
"Tamamlayıcı rehberlik"
rehberliğin öğretim etkinliklerini tamamlayıcı bir anı olduğu gerçeğini
vurgular. Okullarda yürütülen eğitim-öğretim etkinliklerinin, yeterli düzeyde
verimli olabilmesi ve amaçlarına ulaşabilmesi için rehberlik hizmetleriyle
birlikte gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için de
eğitimcilerin, öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin rehberlik bilgileriyle
donatılmaları özellikle de gelişimsel rehberlik anlayışını kavramaları
önemlidir.
Bütün bu
işlevlerine göre rehberlik türlerini inceledikten sonra, belirtilmesi gereken
önemli nokta; herhangi bir rehberlik uygulamasında bu işlevleri farklı
ölçülerde görebilmenin mümkün olduğudur. Çünkü hedef, tüm bu işlevlerin
bireylerin farklı gereksinimlerini karşılamaya yönelik olmasıdır.
7. Kriz
Yönelimli Rehberlik:
Bu yaklaşımda bireye yaşamının çeşitli
dönemlerinde meydana gelen olağanüstü olaylar ve kriz durumlarında yardım
edilmesi esastır.
8. İyileştirici
Rehberlik:
Bireyin eksik
yanları ve hatalı davranışları üzerine odaklanır ve bunları tamamlayıcı bir rol
üstlenir. Örneğin; okulda benlik saygısı düşük öğrencilere veya başarısız
öğrencilere yönelik olarak bireysel ve/veya grup çalışmalarının yapılması gibi
E)
PROBLEM ALANLARINA GÖRE REHBERLİK TÜRLERİ:
1- Eğitsel
rehberlik
2- Kişisel
rehberlik
3-
Mesleki rehberlik
1- EĞİTSEL
REHBERLİK
Eğitim süreci, öğrencinin
"öğrenmesi ve başarılı " olması üzerine odaklanmıştır. Rehberliğe
düşen önemli bir görevlerden biri de "öğrenmeyi kolaylaştırma ve başarıyı
artırma" konusunda yardımdır. Yani bireyin eğitim yaşamı ile ilgili bütün
sorunlarına yönelik olarak düzenlenen psikolojik yardımlar eğitsel rehberlik
olarak adlandırılabilir.
Eğitsel rehberlik hizmetlerinin temel amacı,
öğrencilerin akademik
etkinliklerdeki başarılarını artırmalarına yardımcı olmaktır.
Eğitsel rehberlik planlı ve
sistemli bir süreçtir. Daha çok grup rehberliği olarak verilir. Sadece psikolojik
danışmanların değil, diğer öğretmenlerin de yerine getirebileceği bir rehberlik
türüdür.
1. Okula
yeni gelen öğrencilere okul yönetiminin, okul kurallarının ve ders dışı sosyal
etkinliklerin tanıtılması.
2. Öğrenme
stillerini belirleme
3. Etkili
çalışma becerilerini kazandırma
4. Zamanı
etkili kullanma becerisini kazandırma
5. Sınav
kaygısı ile baş etmeye yardımcı olma
6. Çalışma
ortamını düzenleme becerisi
7. Okuma
alışkanlığı kazandırma
8. Ders
araç gereçlerini etkili kullanma becerisi kazandırma
9. Çok
boyutlu düşünme becerisi kazandırma
10. Dikkat
toplama egzersizi yaptırma
11. Motivasyonu
artırıcı çalışmalar yapma
12. Ders
dinleme becerisi kazandırma
13. Not
tutma becerisi kazandırma
14.
Kaynaştırma eğitimindeki öğrencilerin gelişimini
izleme
Psikolojik Danışman'ın Eğitsel Rehberlik
Kapsamında Görevleri:
1. Okulun
tür ve özelliklerine göre gerekli eğitsel ve mesleki rehberlik etkinliklerini
planlar, programlaştırarak uygular veya uygulanmasına rehberlik eder,
2. Eğitsel,
mesleki ve bireysel rehberlik çalışmaları için öğrencilere yönelik olarak
bireyi tanıma tekniklerini yürütür,
3. Sınıflarda
yürütülen eğitsel ve mesleki rehberlik etkinlerinden, uygulanması rehberlik ve
psikolojik danışma alanında özel bilgi ve beceri gerektirenleri uygular,
4.
Öğrencilerin ilgi, yetenek ve akademik başarıları
doğrultusunda eğitsel kollara yönetilmesi konusunda branş ve sınıf rehber
öğretmenine bilgi verir ve işbirliği yapar.
Öğrenmeye karşı olumlu tutum
kazandırılmasında ilköğretimin I. Kademesi çok önemli b ir yere sahiptir.
2- KİŞİSEL-SOSYAL
REHBERLİK
Kişisel rehberlik, bireyin
eğitsel ve mesleki sorunlarının dışında kalan problemlerine yapılan yardımı
ifade eder. Bu düşünceye göre kişisel rehberlik, bireylerin kendileri ile
ilgili kişisel problemlerinin çözümü için bireye yapılan yardımlardır. Bu
görüşler rehberliği belli alanlarda karşılaştığı problemlere çözüm bulmalarına
yardım eden "çaresel
ve düzeltici” bir hizmet olarak kabul eder. Kuşkusuz rehberliğin
yeni gelişmeye başladığı yıllarda bu anlayış benimsenmiştir. Ancak gelişimsel
rehberlik anlayışında "kişisel-sosyal rehberlik " farklı bir şekilde
ele alınmaktadır.
Gelişimsel yaklaşıma göre bireyin
gelişimi süreklidir ve bütündür. Bu düşünceden hareketle, her ne kadar eğitsel,
kişisel-sosyal ve mesleki rehberliği kesin çizgilerle birbirinden ayırmak ve
sınırlar koymak doğru değilse de böyle bir yapay ayırım bazı hizmetlerin
sağlanması açısından fayda sağlamaktadır.
Gelişimsel rehberlik anlayışı
çerçevesinde yapılacak rehberlik çalışmalarına rağmen bireyin zaman zaman
sorunlar yaşaması normaldir. Böyle durumlarda da kişisel-sosyal rehberlik
devreye girer.
Yakın zamana kadar öğretmen ve
konu merkezli eğitim anlayışında öğrencilerin daha çok akademik başarılarıyla
ilgilenilmiş ve daha çok akademik zekalarına (IQ) yönelik eğitim ve öğretim
hedefleri belirlenmiştir. Ancak çağdaş ve demokratik anlayışın benimsendiği ve
öğrenciyi merkeze alan eğitim anlayışının gelişimine paralel olarak, günümüzde
öğrencilerin sadece IQ'larına değil, EQ olarak adlandırılan duygusal zekalarını
geliştirmeye yönelik hedefler de belirlenmektedir. Duygusal zekası (EQ) yüksek
ya da düşük dediğimiz bireylerin sahip olduğu ya da olması gerektiği özellikler
e bakıldığında, bunların daha çok sosyal beceriler olduğu ve kişisel rehberlik
hizmetlerinin kapsamına girdiği görülmektedir.
Bu becerilerin, temel iletişim
becerileri, problem çözme becerisi, etkili karar verme becerisi, kızgınlık ve
stresle başa çıkma becerisi gibi yaşamı kolaylaştıran, ruh sağlığını korumaya
yönelik ve yaşamın her alanındaki doyumu etkileyen beceriler olduğu görülmektedir.
Bu beceriler
öğrenilebilir ya da geliştirilebilir beceriler olmakla birlikte, birebir
akademik bir ders konusu olmadığı ve sadece bir ders saati içinde
kazandırılamayacağı da açıktır. Bir birey akademik başarısı nedeniyle çok iyi
bir meslek elemanı olabilmekte, ancak aynı ölçüde iyi bir eş, iyi bir baba ya
da yönetici olup olamayacağı duygusal zekasıyla açıklanabilmektedir.
Psikolojik Danışman'ın Kişisel
Rehberlik Kapsamında Görevleri:
1. Atılganlık/Girişimcilik
becerileri geliştirme
2. Günlük
yaşam becerileri geliştirme
3. İletişim
becerileri geliştirme
4. Sorun
çözme becerilerini geliştirme
5. Öfkeyle
başetme becerileri geliştirme
6. Kaygıyla
başetme becerileri geliştirme
7. Çatışma
çözme becerileri geliştirme
8. Karar
verme becerileri geliştirme
9. Zaman
yönetimi becerileri geliştirme
10. Özsaygı
geliştirme becerileri geliştirme
11. Sorumluluk
ve görev bilinci geliştirme
12. Oto
kontrol becerisi geliştirme.
13. Özgüven
geliştirme
14. Davranış
problemleri olan çocuklara müdahale
15. Kendini
tehlikelerden koruma ve güvenli yaşam
16. Olumlu
benlik algısı geliştirme
17. Kendini
ve başkalarını anlama ve kabul etmesini sağlama,
18. Ailenin
ve toplumun değerini anlama ve kabul etme
19. Birlikte
çalışmayı ve iş birliğini öğrenme
20.
Toplumun bir parçası olma duygusunu geliştirme
3- MESLEKİ
REHBERLİK
Genel olarak söylemek gerekirse
mesleki rehberlik çalışmaları bireyin kişisel nitelikleri ile mesleklerin gerektirdiği
özellikler arasında bağlantı kurma ve böylece bireye uygun olan
meslekleri ortaya çıkarma, doğrudan doğruya bir seçim yapma ve karar verme
sürecidir. Rehberlik ve psikolojik danışma uzmanları, birey hakkında elde
ettikleri bilgileri mesleklerl e ilgili toplanmış olan bilgilerle örtüştürmeye
çalışırlar.
Mesleki rehberlik hizmetlerindeki
mantık oldukça basit ve geçerlidir. Bireyler birbirlerinden farklı özelliklere
sahiptir. Meslekler de çeşitli niteliklere sahip olmayı gerektirir. O halde
birey kendi özelliklerine uygun mesleği seçerse başarılı ve mutlu olur.
Mesleki rehberlikte önemli adım
bireyin, meslek seçimi yapmanın yaşamındaki en önemli kararlardan biri olduğunu görmesini
sağlamaktır.
Mesleki rehberlik eğitim
sürecinde her öğrenciye; mesleki tercih yapması, kendi potansiyellerini
maksimum düzeyde ortaya koyabileceği mesleğe yönelmesi, iş yaşamına ve mesleğe
hazırlanması için verilen hizmetleri kapsar. Bu hizmetlerde aşağıdaki hususlara
dikkat edilmesinde fayda vardır.
S Hizmetler bir süreç olarak ele
alınır, okul öncesi eğitim ve ilköğretimin başlaması ile birlikte bu hizmetler
verilmeye başlanır.
S Hizmetlerde öğrencinin içinde
bulunduğu gelişim dönemi ve bireysel özellikleri dikkate alınır.
S Öğrenciye ve velisine;
öğrencinin özellikleri, iş dünyası, meslekler ve bunları edinme yollarına
ilişkin güncel bilgiler sistemli olarak aktarılır.
S Öğrenci,
bir meslek alanı veya mesleği seçme baskısı altında bırakılamaz. Çünkü birey
"seçme özgürlüğü" ne sahiptir.
Mesleki rehberlik çalışmaları şu üç aşama
etrafında toplanmaktadır:
1- Bireyleri
tanıma
2- Mesleklerin
incelenmesi.
3-
Bireyin kişisel nitelikleri ile mesleklerin
gerektirdiği özellikler arasında bağlantı kurma.
MESLEK SEÇİMİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER:
1. Biyolojik
faktörler: (Cinsiyeti, fiziksel özellikleri, özür durumu, kalıtsal
hastalıkları)
2. Psikolojik
faktörler: (Bireyin duygusal özellikleri, psikolojik ihtiyaçları)
3.Sosyal ve Ekonomik Faktörler:
(Bireyin sosyal çevresinin bireyden beklentileri, mesleğin para getirisi)
4. Şansla
İlgili Faktörler: (Ekonomik krizler, doğal felaketler, savaşlar)
5. Politik
Faktörler: (Herhangi bir siyasi partiye yakınlık veya uzaklık)
1- Yetenek:
Doğuştan sahip olunan gizil gücün, çevre ile etkileşimi sonucu geliştirilmiş
kavramdır. Yani bir işi yapmadaki ustalıktır. (Genel + Özel yetenek)
2- İlgi:
Bir kişi, nesne ya da faaliyete karşı hoşlanma hoşlanmama durumudur. Bireyin
uzun süre zorlama olmadan belli bir nesne ya da faaliyette odaklanmasıdır.
3- Değer:
Bir meslekte yapılan işlerden sağlanan doyumdur. Kazanç, onay, güvence, statü
gibi kavramlarla ilgilidir.
4- Kariyer
5- Yetkinlik
Beklentisi: Kişinin bir işi yapabileceğine denir. Kendine duyduğu güven,
inançtır.
6- Psikolojik
Gereksinimler
7- Sosyo-ekonomik
Düzey
8-
Cinsiyet
MESLEKİ GELİŞİM SÜRECİNİN
AŞAMALARI (İsaacson'a göre)
1. Aşama: Uyanış ve
Farkında Olma (5-12 yaşlar)
Bu dönem çocukta meslek
bilincinin oluşmaya başladığı dönemdir. Okul öncesi dönemden başlayarak ilkokul
dönemini kapsar (5-12 yaş arası). Çocuk bu dönemde, çevresindeki insanların
farklı uğraşları olduğunu, çeşitli mesleklerin varlığını görmeye ve anlamaya
başlar. İlkokulun son yıllarında ise çocuk, kendisi ve diğer insanlar arasında
ilgiler, yetenekler, amaçlar ve motivasyon yönünden farklılıkların ve
benzerliklerin farkına varmaya başlar.
2. Aşama:
Meslekleri Keşfetme ve Araştırma (13-15 yaşlar)
Bu dönem ilköğretimin II.
basamağı olan 12-15 yaşlarını kapsar. Çocuk bu dönemde kişilerin ve mesleklerin
ortak olan yönlerini ve farklı nitelikleri üzerinde daha çok bilgi sahibi
olmaya, yeni yönleri keşfetmeye ve anlamaya başlar. Meslekleri keşfetme,
inceleme ve araştırma dönemi bir bakıma çoğumuz için ömür boyu sürer. Bu
dönemde birey meslekleri ve özelliklerini inceler ve araştırma sürecine girer.
3. Aşama: Karar
Verme (16-18 yaşlar)
Gencin lise yıllarını, 15-18
yaşlarını kapsayan bu dönemde birey artık kendisi ve meslekler hakkında
oluşturduğu algılara dayanarak, bilgileri değerlendirerek eşleştirmeye,
birbirine uydurmaya ve geleceğine ilişkin idealler oluşturmaya başlar. Bu ideal
ve düşünceler başlangıçta geçici olabilir ancak giderek daha açık ve temel bir
plan yapmaya başlar ve genç mesleki kararını oluşturur.Yani birey geleceği ile
ilgili meslek tercihleri yapmaya başlar.Birey ,kendisi ile mesleki özellikler
arasındaki ilişkileri gerçekçi analiz çalışmaları ile yapar ve kendisine uygun
meslekleri belirler.
4. Aşama: Hazırlık
Aşaması (19-23 yaşlar)
18-23 yaşlan arasını kapsayan bu
dönemde birey, seçtiği alan, okul veya yaptığı etkinliklerle mesleğe hazırlanmaya
başlar. Meslekle ilgili beceriler geliştirmeye, bilgi birikimi oluşturmaya ve o
alanda mesleki tutumlar geliştirerek mesleği icra etmeye hazır duruma gelir.
Aynı zamanda o meslek alanında iş araştırmaya başlar ve hazırlık dönemini
uzatarak sürdürebilir.
5.
Aşama: Mesleğe
Yerleşme (23- )
Bireyin iş
dünyasında yerini alarak çalışmaya başladığı dönemdir. Bu dönemde birey
kazandığı bilgi ve becerileri uygu - lama alanına koyar. Mesleği icra ederken
bir yandan da mesleki gelişimini sürdürür.
Mesleki Olgunluk: Bireyin içinde
bulunduğu gelişim döneminin mesleki gelişim görevlerini yerine getirmeleri ve
bir sonraki dönemin mesleki gelişim görevlerine hazır hale gelmeleridir.
1. PSIKANALITIK
KURAMLAR:
Freud'a göre psikolojik sağlığı
yerinde olan kişilerde meslek seçimi gelişigüzel bir karar değildir. Farkında
olmadığımız bilinçdışı güdülerimiz bizi mesleğe yönlendirir. Bilinçdışı güdüler
meslek seçimi için yeterli olduğu için psikolojik sağlığı yerinde olan
bireylerin meslek seçimi konusunda rehberliğe ihtiyacı yoktur. Çünkü kişinin
bilinçdışı dürtüleri onun hangi alanda doyum sağlayacağını söyleyen en iyi
rehberdir. Psikanalitik kuramcılara göre rehberlik, ancak egoya güç kazandırmak
için nevrotik kişilere verilmesi gereken bir yardımdır.
Bu kuramda
bilinçdışı güdülerin yüceltilmesi söz konusudur. Sadistlik güdüsü olan kişi
kendini "cerrah'V'kasap" gibi mesleklere yönelip kendini bu şekilde
yüceltebilir. Böylece güdüsünü doyurmuş olur. Psikanalistlere göre bu
"bilinçdışı güdüler" 0-6 yaş arasında ortaya çıktığı için meslek, bu
güdülerin doyumu için bir fırsattır.
2. ANNA
ROE'NİN İHTİYAÇLAR KURAMI:
Psikanalitik yaklaşım, meslek
seçimini bilinçdışı güdülerle ve savunma mekanizmaları ile açıklarken, Roe ise
meslek seçme kararında ihtiyaçların önemli olduğunu ileri sürmüştür. Roe' ye
göre bireyin çocukluğunda geçirdiği yaşantılar ve anne babası ile ilişkilerinde
yaşadığı doyum-doyumsuzluk, onun ilgi ve yeteneklerinden hangilerini
geliştireceğini belirler. Roe meslekleri "insanlarla ilgili" ve
"insanlarla ilgili olmayan" diye ikiye ayırmıştır. Roe'ye göre aile
ortamında sevgiye doymamış kişi, ya insanlardan uzaklaşıp nesnelerle uğraşan
meslekleri seçecek ya da sevgi ihtiyacını doyurmak için insanlarla ilgili
meslekleri tercih edecektir.
Roe'nun kuramı Maslow'un
ihtiyaçlar hiyerarşisine dayanmaktadır ve Holland gibi kişilik temelli
kuramlara dayanmaktadır.
Koruyucu
Aile, Otoriter/Soğuk Aile ve Demokratik Aile olmak üzere meslek seçiminde 3 tür
aile tipinden bahsetmektedir.
3. GİNZBERG'İN
GELİŞİM KURAMI:
Meslek seçimini bireyin gelişim
süreci olarak gören Ginzberg'e göre, birey mesleğini bir anda verdiği
gelişigüzel bir kararla değil, hayat boyunca oluşan ve gelişen, büyük ölçüde
"geri dönülmez" olan davranış örüntüleri ile seçer. Ginzberg'e göre
mesleki gelişim süreci:
a)
Fantezi (Hayal) Dönemi (6-11 yaş): Bu dönemde
çocuklar mesleklere yönelik seçimlerini kendi fantezi dünyalarından oluşturur,
Yani çocuklar çevresindeki insanlara karşı geliştirdiği özdeşime göre, model
alma yoluyla meslek tercihlerini ifade ederler. (Örneğin teyzesi öğretmen olan
Aslı'nın da öğretmen olmak istemesi)
b)
Geçici Seçimler Dönemi (11-17) yaş: Bu dönem
bireyin ilgileri, yetenekleri ve değerlerinin gelişimine bağlı olarak oluşan
bir dönemdir. Kapasite çok fazla dikkate alınmaz.
c)
Gerçekçi Seçimler Dönemi (17-23): Birey bu
dönemde ilk olarak mesleklere yönelik billurlaşma (netliğe yakın) gösterir.
Sınırladığı meslekler için araştırma ve keşfetme söz konusudur. Birey seçim
yelpazesini daralttıktan sonra ön tercihlerini belirler. Yani birey bu dönemde
şekillenmiş tercihlerine göre gerçekçi kararlar verir. Ginzberg'e göre Gerçekçi
Seçimler Dönemi; keşfetme, billurlaşma ve belirleme aşaması olmak üzere 3
aşamada incelenebilir.
Bu
dönemlerdeki yaş sınırlamaları çok kesin değildir. Bireyin gelişim hızına göre
değişebilir. Bütün bunları dikkate alan Ginzberg, bu kuramını " Meslek
seçimi, bireyin meslek hazırlığı, amaçları ve çalışma dünyasının gerçekleri
arasında en üst düzeyde uyumu bulmak için yaşam boyu süren bir karar verme
sürecidir" şeklinde yeniden düzenlemiştir.
4.SUPPER'İN BENLİK KURAMI:
Supper,
meslek seçimini benlik tasarımının bir ifadesi olarak ele almaktadır. Benlik
tasarımı ise bireyin kendisini nasıl gördüğüdür. Bu görüşe göre bireyin kendisi
hakkındaki algılarından edindiği izlenimler sonucu oluşan "benlik
tasarımı" onun meslek seçiminde de etkili olur. Supper're göre insanlar
psikolojik ve mesleki olmak üzere 2 dil geliştirirler ve benlik tasarımlarına
uygun mesleklere yönelirler. Bunu yaparken de bu dilleri kullanırlar. Birey
kendine olumlu ya da olumsuz sıfatl ar yükler, böylece benlik (olumlu-olumsuz
benlik) ortaya çıkar. Bir de mesleklere yönelik sıfatlar vardır. (kaba,
mekanik, disiplinli vb.) bireyin kendisine yüklediği sıfatlarla o mesleğin
prototipine yüklediği sıfatlar ne kadar benzerse o mesleği seçme eğilimi artar.
Supper meslek seçiminde "Mesleki Olgunluk" kavramından
bahsetmektedir. Mesleki olgunluk seviyesi bireylerin meslek kararı vermelerini
önemli ölçüde etkilemektedir.
Supper meslek seçiminin bir gelişim sürecinde oluştuğunu ileri sürer
ve bu süreci 5 basmakta ele alır.
a)
Büyüme Dönemi (0-14 yaşlar) : Büyüme dönemi
Ginzberg'in Fantezi döneminden pek farklı değildir. Supper'e göre bu dönemde
birey çevresindeki kişilerle özdeşim kurarak meslek seçimi hakkında bazı
düşünceler ortaya koyar.
b)
Araştırma (Keşif) Dönemi (15-24 yaşlar) : Bu
dönem "ben" kavramında billurlaşmanın olduğu dönemdir. Araştırma
dönemi bireyin kendisini, mesleki rolleri ve iş dünyasını keşfettiği aşamadır.
Bu dönemin özellikleri arasında; bireyin billurlaşma ihtiyacını fark etmesi,
ilgilerini ve değerlerini ayırt edebilmesi, tercih ettiği mesleklerle ilgili
bilgi toplaması, tercih ettiği mesleklere ilişkin planlar yapması, meslek
seçiminde yelpazeyi daraltıp kendine en uygun olanına yönelmesi sayılabilir.
c)
Yerleşme Dönemi (25-44 yaşlar): Bu dönemde birey
eğitimini tamamlayıp mesleki arayışlar içine girer. Bu dönemin başında iş
değiştirmeler sıkça yaşanabilir. Mesleki doyum düşüktür, çünkü beklentiler
fazladır. Birey bu dönemde güvenli bir mesleki benlik oluşturur.
d)
Koruma Dönemi (45-64 yaşlar) : Birey gençlere
yetişmek için kendisini daima yenilemek zorundadır. Bu dönemdeki birey var olan
benlik kavramını korumaya ve bulunduğu konumun en iyisini gerçekleştirmeye
çalışır.
e)
Çöküş Dönemi(65 ve üzeri): Birey geçmiş
deneyimlerini aktarma yolunu seçer. Bu dönemde bireylerin meslek ve iş
hayatları dolayısıyla doyuramadıkları hobileri gerçekleştirmek için beceriler
kazanmalarına yardımcı olmak gerekir.
Mesleki
gelişim görevlerini yerine getirme mesleki olgunluk kavramını ortaya
çıkarmıştır. Mesleki olgunluk araştırma döneminden çöküş dönemine kadar uzanan
mesleki gelişim doğrusu üzerinde yer alır. Aynı zamanda gelişimin derecesini
belirlemede kullanılır. Mesleki gelişim doğrusu üzerinde yer alan mesleki
olgunluk sadece gelişim dönemlerinde oluşan davranışların tüm birimleriyle
değil, ama belli bir yaşam döneminin gelişimsel görevleriyle başa çıkmada
ortaya konan davranışların daha arıtılmış ve daha küçük birimleri ile
tanımlanabilir. Bireylerin mesleki olgunluk düzeyleri onların aynı zamanda
mesleki kararlarını vermeyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Mesleki olgunluğun
düşük olması bireyin uygun bir mesleki karar verebilmesi için gerekli olan
davranışları henüz kazanamadığını göstermektedir.
5. TİEDEMAN
VE O'HARA'NIN KİMLİK KURAMI:
O'hara ve
Tiedeman meslek gelişimini bir kimlik gelişimi olarak görürler. Bu kurama göre,
meslek gelişimini etkileyen tek ve en etkili faktör bireyin kişilikleridir. Bir
başka deyişle, O'Hara ve Tiedeman 'a göre meslek gelişimi, bireyin kimlik
gelişimi ile aynı anlama geliyor. Bu kuramcılara göre benlik, bireyin kendini
algılamasından çok, kendini değerlendirmesidir. Bu benlik kavramının oluşması
yaşam boyu sürer. Birey eğitimi sırasında ve meslek yaşamı sırasında çeşitli
sorunlarla uğraşırken benlik ve mesleki kimlik birbirini etkiler. Birey mesleki
anlamda bir durumdan diğerine geçtikçe, yani kariyerinde değişiklik yaşadıkça
benlik de değişikliğe uğrar. Meslek seçimi süreci, mesleki kimliğin gelişme
süreci olup, benlik bu kimliğin merkezindedir.
6. HOLLAND'IN
KİŞİLİK KURAMI
Holland'a
göre meslekler bazı kişilik özelikleri gerektirir. Bu kişilik özellikleri ise
mesleklerin oluşturduğu bazı çevrelerde bulunurlar. Holland 6 "tip mesleki
çevre" belirlemiş ve bu çevrelere uygun 6 tip kişilik olduğunu ileri
sürmüştür. Holland insanların, tanımladığı 6 kişilik tipinden birine sahip
olduğunu ve o kişiliğe uygun mesleklerden birini seçtiğini savunur. İnsanlar
sahip oldukları beceri, yetenek, tutum ve değerleri kullanmalarına imkan
sağlayacak çevreleri ararlar.
Holland'a göre kişilik özellikleriyle mesleki yönelişler, diğer bir deyişle, meslekler arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Bu kuram, kişilik dinamiği ile mesleklerin yürütüldüğü çevre veya mesleklerin gerektirdiği etkinlikler arasındaki ilişkiye dayanır. Meslek seçimi kişiliğin yansıması, bireyin çevre ile ilişkisinde benimsediği uyum yönteminin bir mesleki etkinlik alanında ifadesini bulmasıdır. Holland 6 kişilik tipi ve buna uygun 6 tür mesleki çevre tanımlamıştır. Bunlar;
KİŞİLİK TİPİ
|
BELİRGİN ÖZELLİKLER
|
BASKIN TALEPLER / ETKİNLİKLER
|
TİPİK MESLEKLER
|
GERÇEKÇİ / REALİST
|
Sabırlı ve hoşgörülü,
pratik, maddeci, erkeksi, anti sosyal, uygucu, içten, doğal, sebatkar,
içgörürleri ve başarma güdüleri fazla gelişmemiş
|
- Kas faaliyeti, motor
koordinasyonu gerektiren işler
- Açık havadaki işler
- Mekanik, sistematik
çalışmalar
- Nesneler, eşyalar,
makineler ve hayvanlarla ilgili etkinlikler
|
Otomobil Tamirciliği / Her
çeşit Araç Teknisyenliği, Elektrikçi / Mühendisliği, Ziraat ile ilgili
Meslekler, Ormancılık / Denizciler Beden Eğitim Öğretmenleri
|
ARAŞTIRICI/
AYDIN/
ENTELEKTÜEL
|
Entelektüel, analitik
düşünce yapısına sahip, rasyonel, eleştirel, titiz, sabırlı, yöntemci,
bağımsız, çekingen, içedönük (popüler olmaktan hoşlanmayan)
|
- Analitik gözlem yapma
- Sistematik, denemesel
çalışmalar
- Bilimsel çalışmalar
- Fiziksel, biyolojik veya
kültürel olguları araştırma
|
Biyolog, Genetikçi,
Matematikçi, Kimyager, Fizikçi, Araştırma Analizcisi, Astronot, Antropolog,
Tıp Teknisyeni
|
ARTIŞTIK / SANATÇI
|
Heyecan ve coşkuları
dengesiz, hayalci, fevri, karmaşık, sezgileri güçlü, bağımsız, duygusal,
uygucu olmayan (atipik) duyarlı ve etkileyici
|
- Estetik faaliyetler
- Tutkulu, bağımsız,
sistematik olmayan aktiviteler
- Sanatsal etkinlik ve
ürünler yaratma
- Bağımsız, yaratıcı
çalışmalar
|
Yazar, Ressam, Aktör,
Tiyatro Sanatçısı / Öğretmeni, Müzisyen, Kompozitör, Dekoratör, Mimar
|
SOSYAL
|
Yardımsever, sorumluluk
sahibi, sosyal işbirliğine yatkın, empati kurabilen, arkadaş canlısı, içten,
sabırlı, nazik, anlayışlı
|
- insanlarla birlikteliği
saptayan aktiviteler
- Başkalarını eğiterek,
geliştirmek, yardım etmek vb.
- Başkalarını ikna etme, yönlendirme
|
Sosyal Hizmet Uzmanları
Rehabilitasyon Danışmanları Psikolog, Psikolojik Danışman Halkla ilişkiler
Uzmanı Üniversite Hocaları, Öğretmenler
|
GİRİŞİMCİ
|
Dışadönük, enerjik, kendine
güvenli, atılgan, fevri, ikna yeteneği yüksek, sabırsız, meraklı, maceracı,
iyimser, sosyal, konuşkan
|
- Başkalarını ikna etmeye
yönelik faaliyetler
- Sosyal, eğlendirici
etkinlikler
- Organize edilmiş çalışmalar
|
Satıcılık, Pazarlamacılar,
Komisyoncular, Menajerler, Politikacılar, Avukatlar
|
GELENEKSEL
|
Dikkatli, titiz, itaatkar,
tutarlı, esnek olmayan, düzenli, sebatkar, vicdanlı; özdenetimli, hayal
gücünden yoksun, dengeli
|
- Sistemli, kurallara bağlı
aktiviteler
- Nesnelerle ilgili
sistematik çalışmalar
- Kayıt tutma, hesaplama,
kontrol işlemleri, veri işleme makineleri kullanma
|
Banka Veznedarı,
Kütüphaneci, Daktilograf, Postacı, Muhasebeci, Kitapçı, Finans Elemanı
|
Birden fazla kişilik tipine uyan bireylerde
mesleki kararlar gecikecek, birey çatışma yaşayacaktır. Bu nedenle meslek
seçimi çok sağlıklı olmayacaktır.
7. KATZ-GELATT'IN
KARAR KURAMLARI
Diğer
kuramlar meslek seçimini akılcı değil, duygusal etmenlere bağlı bir seçim
olarak görürken karar kuramı, bireyin psikodinamiğini ortaya çıkaran ve benlik
tasarımına bağlı olan meslek seçimine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Karar
kuramcılarına göre bireylerin meslek seçimini yaşamın her anında karşı karşıya
kaldığımız karar verme durumları belirlemektedir. Karar kuramları meslek
seçiminin yaşam boyu verilen ve birbirine dayalı bir takım karar örüntülerinin
ürünü olduğunu söyler. Karar verme duyuşsal değil, bilişsel bir süreçtir, bu
nedenle öğrenilir. Önemli olan, bireye karar verme becerilerini öğretmektir.
8. ÖZELLİK
- FAKTÖR KURAMI:
Parsons'un
ortaya attığı kuramdır. Bu kurama göre bireyin doğuştan getirdiği birtakım özellikleri
vardır(Yetenek, ilgi vb.). Bu özellikler birbiriyle sürekli etkileşim
halindedirler. Mesleki rehberlik sürecinde bu özellikler ortaya çıkarılabilir
ve bireyin potansiyelleri ortaya konulabilir. Bunun yöntemi ise gözlem, test ve
envanter gibi ölçme araçlarıdır. Danışmanın görevi bireyin özelliklerini
bilimsel yöntemlerle incelemek, onun zayıf ve güçlü yönlerini belirlemek ve
başarılı olacağı alanları kendisine göstermektir. Yani uygun çivileri uygun
deliklere yerleştirmek özellik-faktör kuramının bir cümleyle ifadesidir.
9. EKONOMİK
VE SOSYAL YAKLAŞIMLAR:
Bireyin
içsel dünyasını dikkate alan psikologların aksine, bu yaklaşım meslek seçimini,
bireyin dışındaki bazı sistemlerin işleyişine bağlamıştır. Ekonomistler meslek
seçimine arz/talep ve net fayda mantığıyla (pragramatizm) yaklaşırken;
sosyologlar ise meslek seçiminin aile yapısı, kültür, okul ve arkadaşlık
ilişkilerinin etkisi ile biçimlendiğini savunmuşlardır.
Not: Ginzberg, Super , Tiedeman ve O'hara Gelişim Kuramcılarıdır.
Okullardaki Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Hizmetleri
Okulda PDR hizmetleri, öğrencinin
kendini daha iyi tanıması, özelliklerinin farkında olması, kendisine açık olan
fırsatları ve seçenekleri tanıması, kendisi için gerçekçi kararlar alabilmesi,
potansiyellerini geliştirebilmesi, karşılaştığı engel ve sorunlara karşı uygun
baş etme becerileri gösterebilmesi ve çevresine dengeli bir uyum yapabilmesi
için yürütülen psikolojik yardım hizmetleridir.
PDR
programının başarısı, öğretmenlerin bu programı kabul etmeleri, desteklemeleri
ve uygulamalarına bağlıdır. Bu nedenle psikolojik danışmanın okuldaki öğretim
kadrosu ile yakın ilişki ve işbirliği içinde olması gerekir.
DOĞRUDAN ÖĞRENCİYE DÖNÜK HİZMET
ALANLARI
1. PSİKOLOJİK
DANIŞMA HİZMETLERİ
S Psikolojik danışma hizmetleri
tüm rehberlik hizmetlerinin temelini, özünü ve merkezini oluşturur.
S Bu hizmetler diğer rehberlik
hizmetlerine göre daha profesyonel düzeyde yürütülen hizmetlerdir. Kendine özgü
ilkeleri, teknikleri, etik kuralları ve yaklaşımları vardır. Okullarda bu
hizmet, bu konuda kuramsal ve uygulamalı bir eğitimden geçmiş, gerekli bilgi ve
becerileri kazanmış psikolojik danışmanlarca yürütülür.
S Psikolojik danışma, bireyin
kendini daha iyi tanıması, sorunlarının kaynaklarının farkına varması,
sorunlarıyla başetme becerisi kazanması, kendisi için daha gerçekçi kararlar
alabilmesi ve sağlıklı bir kişisel gelişim sürdürebilmesi amacıyla bireyle
karşılıklı yüz yüze kurulan psikolojik yardım ilişkisi olarak tanımlanabilir.
S Bu yardıma ihtiyacı olan ve
yardım alana "Danışan", yardım edene ise "Psikolojik
danışman" yada kısaca "Danışman" denir.
S Psikolojik danışma uygulaması sadece
bir danışan ile danışman arasındaki bir görüşme ise buna "bireysel
psikolojik danışma", birden fazla danışanla aynı anda görüşme şeklinde
yürütülüyorsa buna da "grupla psikolojik danışma" denilmektedir.
S İster grupla isterse bireysel
olsun danışmanla danışan arasında yüz yüze kurulan bir ilişkidir.
S Psikolojik danışma
hizmetlerinde karşılıklı saygı, güven, samimiyet, içtenlik ve gönüllülük
vardır.
S Psikolojik danışma, bir anda
olup biten bir iş değil, zaman isteyen bir süreçtir.
S Bireysel
danışmadaki oturum sayısını, yani görüşmelerin ne kadar süreceğini genellikle
danışanın sorununun niteliği ve danışmaya olan ihtiyacı belirler.
Bireysel Psikolojik Danışma ile Grupla Psikolojik Danışma Farkı
BİREYSEL PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
|
GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
|
1. Tek danışan
2. 50-55 dakika
3. Yardım alınır
4. Daha kolaydır
5. Öğrenilen sosyal yaşama zor
aktarılır
6. Sorunlar derinlemesine ele
alınır
7. Oturum sayısı az (8-10)
8. Ekonomik değil (1 kişi)
9. Sorunu danışmanla paylaşır
|
1. 8-12 danışan
2. 90 dakika
3. Yardım alınır ve verilir
4. Zordur, danışman liderdir
5. Öğrenilen sosyal yaşama
kolay aktarılır
6. Sorunlar daha yüzeysel
paylaşılır
7. Oturum sayısı fazla (10-11)
8. Ekonomik (8-12 kişi)
9. Başkalarında da benzer
sorunlar olduğunu görür
|
Grup Rehberliği ile
Grupla Psikolojik Danışma Farkı
|
Gruplara
alınmayacak kişiler:
S
Çok karmaşık sorunları olanlar S Ürkek ve içe kapanık kişiler S Saldırgan
davranışı olanlar S Kendini gösterme çabasında olanlar S Kaygı ve kuşku düzeyi
yüksek olanlar
Grubun olumsuz
yönleri
S Derin duygulara girilmez S Gizliliği sağlamak zordur S Grup üyeleri
birbirinden etkilenebilir S Bazı bireyler pasif ve silik kalabilir
S Grup içindeki görüş ayrılıkları
bireyleri olumsuz etkileyebilir.
Grubun olumlu yönleri
S Empatiyi sağlar.
S Sorun paylaşma alışkanlığı kazandırır S Gruba ait olma duygusu
geliştirir.
S
Ortak problemlere farklı yönden bakmayı sağlar S Başkalarının çözüm yollarından
yararlanır S Problemlere herkesin sahip olduğunu anlar
Not: Grupla psikolojik danışmada danışanlar seçilirken yaş ve
sosyo-ekonomik düzey açısından homojen, cinsiyet ve kişilik özellikleri
bakımından heterojen olmasına özen gösterilir.
REHBERLİK, PSİKOLOJİK DANIŞMA VE
PSİKOTERAPİ
"Psikolojik danışma''
kavramı bazen "görüşme" ve "psikoterapi” kavramları ile birlikte
ve hatta aynı anlamda kullanılmaktadır. Aralarındaki fark ise:
1. Psikolojik danışmanlar,
danışma psikologları
|
Uygulayıcı
|
1. Psikiatristler, klinik
psikologları
|
2. Danışan (normal)
|
Yardım alan kişi
|
2. Hasta (anormal)
|
3. Değişme, uyum ve kendini gerçekleştirme
|
Amaç
|
3. Tedavi, iyileştirme, bilinçaltına inme, analiz
|
4. Okul ve sosyal kurumlar
|
Yer
|
4. Hastane ve klinikler
|
5. Kısa, devamlı değil
|
Süre
|
5. Uzun, devamlı
|
6. Önemsiz, gerekli
olmayabilir
|
Psikolojik araçlar
|
6. Önemli ve gerekli
|
7. Bireysel ve grupla
|
Yaklaşım biçimi
|
7. Daha çok bireysel
|
8. Psikolojik ilişki içinde
görüşme
|
Yöntem
|
8. Psikoterapi, medikal
terapi
|
2.ORYANTASYON
(YENİ DURUMA-ORTAMA ALIŞTIRMA) HİZMETLERİ
Bu alandaki
hizmetler, öğrencilere okulu ve okulda bulunan olanakları tanıtmak amacı ile
düzenlenen çalışmaları kapsar. Çoğunlukla öğretim yılı başında ve okula yeni başlayan
öğrencilere verilen bir hizmettir. Fakat bazen öğrencileri yeni gelişmeler ve
uygulamalardan haberdar etmek amacıyla okulun mevcut öğrencilerine de bu hizmet
verilebilir. Bu nedenle öğretim yılı içinde bu amaçla yapılabilecek bazı
çalışmalar da oryantasyon hizmeti kapsamında değerlendirilebilir. Ancak
genellikle oryantasyon hizmetiyle daha çok okula yeni başlayan öğrencilerin
okul ve çevresi hakkında bilgi edinmeleri ve okula uyum sağlamaları amacıyla
yapılan çalışmalar kastedilmektedir.
Okulda oryantasyon hizmetleri
içinde düşünülebilecek çalışma ve uygulamalar aşağıda verilmiştir;
S Okulun kısa bir tarihçesi ile
tanıtılması.
S Okulun fiziksel durumu ve
olanakları hakkında bilgi verme.
S Okulun bulunduğu yakın çevre
hakkında bilgi verilmesi
S Okulun eğitim programı hakkında
bilgi verme.
S Ders dışı etkinlikler hakkında
bilgi verme.
S Okul kuralları hakkında bilgi
verme.
S Okuldaki öğrenci kişilik
hizmetleri ve PDR hizmetleri hakkında bilgi verme.
Oryantasyon hizmetleri sadece
öğrencilere değil aynı zamanda yöneticilere, öğretmenlere ve velilere açık
olmalıdır. Oryantasyon çalışmaları sürekli olmalıdır. Bu hizmet verilirken PDR
tekniklerinden yararlanılır.
Oryantasyon
hizmetlerinin koruyucu-önleyici ve uyum sağlayıcı işlevi vardır.
3. ÖĞRENCİYİ
TANIMA HİZMETLERİ
Öğrencilere etkili ve verimli bir
rehberlik hizmeti sunabilmenin temel koşullarından biri onları çeşitli yönleri
ile tanımaktır. Öğrencinin fiziksel ve kişisel özellikleri, yetenek ve
ilgileri, güçlü ve zayıf yönleri, başarı durumu, amaç ve beklentileri, ailesel
özellikleri v.b. yönleri hakkında edinilecek bilgiler ona verilecek psikolojik
yardım hizmetlerinin niteliğini ve önceliğini belirleyecektir. Bu nedenle
öğrenciyi tanıma hizmetleri, doğrudan öğrenciye dönük hizmetlerden bilgi
lendirme, yöneltme ve yerleştirme, izleme ve psikolojik danışma hizmetlerinin
önkoşulu niteliğindedir.
Tanıma hizmetleri sayesinde
öğrenci kendisini daha iyi tanıyacak, özelliklerinin farkına varacak, daha
gerçekçi ve isabetli yönelimlerde bulunacaktır.
Öğrencileri
tanımak amacıyla çeşitli tekniklerden yararlanılmaktadır. Bu tekniklerin bir
kısmı uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirirken, bir kısmı da uzmanlık
gerektirmeden öğretmenler tarafından kullanılabilmektedir.
4. BİLGİ
TOPLAMA VE BİLGİLENDİRME HİZMETLERİ
Bu hizmet alanı, öğrencilerin
ihtiyaç duyabilecekleri her türlü bilgiyi toplayarak bunları öğrencilerle
paylaşma şeklinde yürütülen çalışmaları kapsar. Bu bilgilerin bir kısmı okul
içi program, uygulama ve etkinliklerle ilgili iken, bir kısmı da öğrencilerin
işine yarayabilecek okul dışı bilgilerdir. Gerek okul içinden, gerekse okul
dışından toplanabilecek bilgileri eğitsel, mesleki ve kişisel bilgiler olarak
üç grupta toplamak mümkündür.
Eğitsel bilgiler; öğrencinin
öğrenim yaşamı boyunca ihtiyaç duyabileceği okul içi eğitsel etkinlikler,
program ve derslerin içerikleri, okul kuralları, okulda ve okul çevresinde
yararlanabileceği eğitsel olanaklar, verimli çalışma ve başarılı olma yolları
ve üst eğitim kurumları hakkındaki bilgilerdir. Mesleki bilgiler; öğrencilerin
ilgi, yetenek ve kişilik özelliklerine uygun mesleki yönelimde bulunabilmeleri
amacıyla meslekleri tanıtıcı bilgilerdir. Kişisel bilgiler ise, öğrencilerin
kişisel gelişim ve uyumunu desteklemeyi amaçlayan bedensel, zihinsel,
psiko-sosyal gelişim ve kişiler arası ilişkilerle ilgili bilgilerdir.
Öğrencileri bilgilendirme
çalışmaları rehberlik hizmetlerinin çeşitli uygulama alanları içende
yürütülebileceği gibi derslerde öğretmenler kanalıyla da yapılabilir.
Bilgilendirme amacıyla okulda
konferans veya panel düzenlenebilir, tanıtım amaçlı gezi ve incelemeler
yapılabilir.
Bilgilendirme
hizmetlerinden ihtiyaca göre velilerin ve öğretmenlerin de yararlanması
sağlanmalıdır.
5. YÖNELTME
VE YERLEŞTİRME HİZMETLERİ
Bu hizmet alanı, yukarıda
açıklanan öğrenciyi tanıma, bilgi toplama ve bilgilendirme hizmetleriyle
bağlantılı ve bir anlamda bu hizmetlerin devamı olarak, öğrencilerin kendi
ilgi, yetenek ve ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli okullara, programlara,
seçmeli derslere, sosyal, kültürel ve eğitsel etkinliklere, iş ve meslek
alanlarına yönelmeleri ve yerleştirilmeleri amacıyla yapılan çalışmaları
kapsar. Amaç öğrenciyi yönlendirmek ve zorlamak değil, onun kendine uygun
alanlara yönelmesini, kendisi için daha doğru seçimler yapmasını sağlamaktır.
Bunun için yapılacak en önemli
yardım, öncelikle öğrencinin kendisini ve seçeneklerini iyi tanıması
konusundadır.
Öğrenci ile
birlikte öğrencinin geleceğine dönük önemli kararlar verilirken, örneğin üst
okullara, iş ve meslek alanlarına yerleştirilme gibi konularda öğrencinin
veliyle de görüşmesinde yarar vardır. Böyle bir yaklaşım, psikolojik danışmanın
ve öğretmenin, öğrencinin aile durumumu ile ilgili gerekli bilgiler edinmesinin
yanında velinin bu konuda sorumluluk almaşlımı da sağlayacaktır.
6. İZLEME
HİZMETLERİ
İzleme hizmetleri, yöneltme ve
yerleştirme hizmetleri sonucunda öğrencilerin yerleştirildikleri programlar,
etkinlikler, üst okullar ya da iş ve meslek alanlarındaki başarı durumlarının
ve yaşadıkların uyum güçlüklerinin incelenmesi bir izleme çalışmasıdır.
İzleme hizmetleri, okulda
sunulmakta olan diğer hizmet alanlarının da ne derece etkili ve yararlı
olduğunu ortaya koyacaktır.
İzleme
hizmetleri kapsamından yapılması gereken bir diğer çalışma da mezunların
izlenmesidir. Bu tür çalışmalar için mezunlarla iletişimi sürdürmek gerekir. Bu
amaçla mezunlara mektup veya anket gönderilebilir, mezunlar günü düzenlenebilir
ya da mezunlar derneği kurulabilir.
7.SEVK (REFERE) HİZMETİ
Rehberlik Servisinin olmadığı
yada yetersiz kaldığı zamanlarda yararlanılan hizmet alanıdır. Kişisel
problemler, kişilikle ilgili bozukluluklar, burs, barınma gibi hizmetler başta
olmak üzere her konuda bu hizmetten faydalanılabilir.
Bu hizmet için:
Rehberlik Araştırma Merkezleri
Sosyal Yardım Kuruluşları
Psikiyatri Servisleri
Özel Eğitim Uzmanları gibi
kişiler ve kurumlara yönlendirme yapılabilmektedir.
DOLAYLI YOLDAN ÖĞRENCİYE DÖNÜK
HİZMET ALANLARI
1. KONSÜLTASYON
(MÜŞAVİRLİK) HİZMETLERİ
Bu hizmet alanının amacı,
okuldaki yönetici ve öğretmenlerin daha yeterli ve ortak bir anlayışa sahip
olmasını ve böylece okuldaki çalışmalarda bu anlayışın esas alınmasını ve tüm
olanakların bu anlayışa uygun bir biçimde kullanılmasını sağlamaktır.
Diğer bir
deyişle psikolojik danışman ile öğrencinin eğitimi ve yetiştirilmesi ile ilgili
bir ya da daha fazla sayıda kişinin (öğretmen, yönetici, veli ) işbirliği
içinde, öğrencinin gelişmesine yönelik olarak kurdukları yardım ilişkisidir.
Okullardaki konsültasyon
hizmetleri kapsamında yapılabilecek bazı çalışmalar şöylece sıralanabilir:
S Okulda PDR programını hazırlama
ve uygulamada okul yöneticisi ve sınıf rehber öğretmenleriyle yardımlaşma.
S Okul yöneticisi ve öğretmenlere
okuldaki PDR hizmetleri hakkında tanıtıcı bilgiler verme.
S PDR hizmetlerinin
yürütülmesinde benimsenmesi gereken ilke ve anlayışlar hakkında bilgi verme.
S Okuldaki olanakların PDR
hizmetleri için daha uygun olarak kullanılmasında okul yönetimiyle işbirliği
sağlama.
S Okulda PDR hizmetleri
kapsamında yapılan çalışmaları ve sonuçlarını sözel olarak ya da raporlaştırarak
okul yöneticisi ve öğretmenlerle paylaşma.
S Okul eğitim programının
öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve gelişmelerine daha uygun hale getirilmesi için
okul yönetimiyle işbirliği yapma.
S Özel ihtiyaçları ve problemleri
olan öğrencileri tanımak ve bunlara yardım etmek isteyen öğretmenlere yardımcı
olma.
S Öğretmenlerden beklenen
sınıf-içi rehberlik uygulamalarında öğretmenlerle yardımlaşma.
S Okul
yöneticisi ve öğretmenlerin PDR ile ilgili kitap, dergi ve benzeri yazılı
dokümanlardan yararlanmalarını sağlama.
2. ARAŞTIRMA
VE DEĞERLENDİRME HİZMETLERİ
Okullardaki PDR hizmetleri
bilimsel ve profesyonel düzeyde yürütülen hizmetlerdir. Bu nedenle yapılacak
çalışmaların gerçekçi olarak belirlenmesi ve yapılan çalışmaların da
etkililiğinin değerlendirilmesi araştırma ve değerlendirme hizmetleri ni
zorunlu hale getirir.
Okullardaki PDR hizmetleri
kapsamında düşünülebilecek araştırma ve değerlendirme çalışmalarından bazıları
aşağıda verilmiştir.
S Öğrencilerin çeşitli alanlara
ilişkin sorunlarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesi,
S Öğrencilerin başarılarını
olumsuz olarak etkileyen okul-içi ve okul-dışı faktörlerin belirlenmesi,
S Öğrenci, öğretmen ve velilerin
okuldaki rehberlik hizmetlerine ilişkin algı ve beklentilerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerin okula uyum sorunlarının
ve öğrenme güçlüklerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerin ilgi, yetenek ve
bazı kişilik özelliklerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerle yürütülen
psikolojik danışma, grup rehberliği, psikolojik eğitim gibi çalışmaların
sonuçlarının değerlendirilmesi,
S Öğrencilerin PDR hizmetlerinden
yararlanma düzeyleri ile daha çok hangi hizmetlerden yararlandıklarının
belirlenmesi,
S Çeşitti
konularda psikolojik ölçme aracı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılması.
3. ÇEVRE
VE VELİ İLE İLİŞKİLER
Okulun ,
çevrede psikolojik danışma ve rehberlik yardımı veren başka kuruluşların
çalışmalarını tanıması ve bunlarla yakın işbirliği yapması gerekir. Çevrede
psikolojik danışma ve rehberlik yardımı veren diğer kuruluşların tanınması ve
bunlarla yakın ilişkilerin kurulması, okulun, gerektiğinde psikolojik danışma
ve rehberlik yardımı almak üzere bu kuruluşlara öğrenci gönderebilmesi için de
zorunludur. Bir yandan çevre ile yakın ilişkiler ve işbirliği sürdürülürken,
öte yandan da öğrencilere ve velilere çevrede psikolojik danışma ve rehberlik
yardımı veren başka uzman ve kuruluşlar hakkında tanıtıcı bilgiler verilmeli;
gerekliğinde buralardan psikolojik yardım almaları için veliler ve öğrenciler
teşvik-edilmelidir.
4. OKUL
REHBERLİK PROGRAMI HAZIRLAMA
PDR hizmetleri rasgele verilen
hizmetler değil, belli bir programa dayalı sistemli hizmetler bütünüdür. Hangi
kurumda olursa olsun verilecek rehberlik hizmetlerinin önceden hazırlanacak bir
programa ve plana bağlı olarak yürütülmesi gerekir. Böylece çalışmalar daha
ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülecektir.
PDR programları hazırlanıp
geliştirilirken kurumun özellikleri, amaçları, ihtiyaç ve beklentileri dikkate
alınmak zorundadır. Bu nedenle tek tip PDR programı yok, bir anlamda kurumlara
göre PDR programı vardır. Okul dışındaki kurumlar için geliştirilmiş PDR
programı ile okullar için geliştirilmiş programlar farklılık gösterecektir.
Okullar için geliştirilmiş programların da bazı farklılıklar göstermesi
doğaldır. Çünkü okulların amaçları, işleyiş biçimleri, öğrenci özellikleri ve
ihtiyaçları, öncelik verilmesi gereken çalışmalar gibi noktalar açısından
farklılık gösterebilir.
Okullarda öğretim yılı başlamadan
önce hazırlanan ve bir öğretim yılı boyunca yapılacak PDR çalışmalarını
gösteren programa "Okul PDR Programı" denilebilir. Bu programı
hazırlamada ve geliştirmede en önemli sorumluluk okulda görevli psikolojik
danışmana düşerken, işbirliği ilkesine dayalı olarak okul müdürü ve sınıf
rehber öğretmenlerine de bazı görev ve sorumluluklar düşmektedir.
1. PSIKANALITIK
KURAM
Yaklaşımın kurucusu Freud'dur. Bu
kurama göre insan davranışları biyolojik ihtiyaçlar ve cinsel güdüler
tarafından etkilenir. İnsan davranışları esas olarak bilinç-altı süreçlerle
bağlantılıdır.
Freud'a göre insanoğlunun davranışlarına
yön veren iki temel dürtü vardır. Bunlar cinsellik ve saldırganlıktır. Freud toplum tarafından hoş karşılanmayan ve
baskı altına alınmaya çalışılan bu iki dürtünün bilinçaltına itildiğini öne
sürmek tedir. Bu kuram dil sürçmeleri, unutmaları bu isteklerin ifadesi olarak
görür.
Freud'a göre kişilik id, ego ve
süperego olmak üzere üç temel yapıdan meydana gelmektedir. İd, kişiliğin ilkel
yanını oluşturmakta ve haz ilksine göre çalışmaktadır. Süperego, kişiliğin üçüncü
ve en son gelişen birimidir. Toplumun inandığı ve kabul etiği doğrulara göre
hareket eder ve üst-ben olarak da adlandırılır. Ego, ise id'i denetim altında
tutmaya çalışan ve gerçeklik prensibiyle çalışan kişilik birimidir. İd'in
düşüncesizce isteklerini mantık süzgecinden geçirerek dizginlemeye çalışır.
Bu üç öğe birlikte çalışır. Psikolojik sağlık bu üç öğe arasındaki
dengeye dayanır. Kuram'a bağlı PDR hizmetlerinin amacı bu dengeyi sağlamaktır.
Hayat ve ölüm içgüdüsü olmak üzere
güdüleri ikiye ayırır. Kişilik ilk 6 yılda oluşmaktadır.
Bilinç-Bilinçaltı-Bilinçdışı
İnsanın belli bir alanda farkında
olduğu iç ve dış uyarıcılar bütünü bilincin içeriğini oluşturur.
Fikirlerin çağrışımı ile
kolaylıkla hatırlanabilecek zihin muhtevası bilinçaltı katmanında bulunur.
Bilinçdışı ise mantıklı bir
düzeni olmayan birbiri ile çelişik içgüdü ve arzulardan, içsel ve çocuksu
dürtülerden oluşan zihin kısmıdır. Kişinin davranışlarının kendisi tarafından
bilinmeyen köklerini oluşturan bilinçdışı Freud'un üzerinde en çok durduğu
kavramların başındadır.
Uyguladığı
tedavi yöntemi serbest çağrışım, Transferans, hipnoz ve rüyaların analizidir.
Danışmada geçmiş yaşantılar önemli rol oynar.
2. DAVRANIŞÇI
YAKLAŞIM
John. B. Watson tarafından
daha çok psikanalitik kurama tepki olarak geliştirilen davranışçılık zihnin
incelenmesini tümüyle reddederek organizmanın davranışlarıyla ilgilenilmesi
gerektiğini savunmuştur.
Davranışçı psikolojik danışma
görüşü insanı mekanik bir varlık olarak ele almaktadır. İnsan çevresi ile
sınırlıdır. Kişilik tamamen doğumdan sonraki öğrenmelerle oluşmaktadır.
Davranışçı psikolojiye göre,
nesnel yöntemlerle ölçülemeyen gözlenemeyen zihinsel süreçlerin incelenmesinin
bir anlamı yoktur. Davranışçılar öğrenmeyi, uyarıcı ve tepki arasındaki bağla
açıklamakta ve içebakış yöntemini tümüyle reddetmektedirler.
Davranışçı
yaklaşıma göre, tedavi edilmesi gereken davranışlar uyumsuz ve bozuk
davranışlardır. Davranış tedavisinin amacı ise, bu bozuk davranışların yerine
uyumlu davranışların kazandırılmasıdır.
Davranışçı Terapistlerin
Görüşleri:
1. Bütün
davranışlar öğrenilmiştir.
2. İnsan
davranışları doğuşla getirilen yapının çevre etkileşimi ürünüdür.
3. İnsanı
anlamak için onun gözlenebilir davranışlarını incelemek gerekir.
4.
İnsan davranışlarının gerisinde benlik tasarımı,
bilinç dışı gibi gözlenemeyen faktörleri aramak yersizdir.
Kullanılan Teknikler:
Sistematik duyarsızlaştırma,
Yeniden biçimlendirme, Atılganlık eğitimi, Model alma yada Model gösterme,
Taşırma, Kaçınma
Tedavi boyunca terapist yetkili
bir uzman, öğretmen gibi davranır. Bu anlayışa göre insan her şeyin üstesinden
gelecek güce sahip değildir.
Danışma
süreci içinde test ve benzeri psikolojik ölçme araçları kullanılabilir.
3.
GERÇEKLİK TERAPİSİ
Gerçeklik terapisinin savunucusu
Glasser'dir.
Glasser gerçeklik terapisini şöyle tanımlar:
Bireyin kendi davranışının sorumluluğunu bireye yükleme. Bu da ruh sağlığına
eşittir. Terapi, danışanların amaçlarına ulaşmada başarılı olabilmeleri için
onların daha gerçekçi
ve daha sorumlu olabilecekleri
şekilde eğitim vermektir.
Glasser'e göre insanın asıl amacı
başarılı bir kimlik kazanmaktır. Bunun için de öncelikle sorumlu davranışı
üstlenme ve gerçeği kabul etme şarttır. Eğer insan sorumluluktan kaçar, gerçeği
inkar ederse yalnızlaşır ve başarısız bir kimlik edinir.
Glasser'e göre insan, ihtiyaçlarım başkalarını rahatsız
etmeden doyurmanın yollarım da küçük yaşta öğrenmemişse, başarısız bir kimlik
geliştirir ki, bu da olumsuz davranışların kaynağını oluşturur.
Psikolojik Danışmanın amacı;
bireye başarılı kimlik kazandırmaktır.
Psikolojik danışma sürecinde
amaç, danışanın otomatik olarak geliştirdiği olumsuz düşünceler şemasına
ulaşmak, danışanın kendi düşüncelerini tanımasına yardımcı olmak ve bu aşamadan
sonra da düşüncelerini değiştirmektir.
Bireyde 5 tür gereksinim olduğunu
söyler. Bunlar, Sevgi ve ait olma, hayatta kalma, özgürlük, güç ve eğlencedir.
Sağlıklı birey bu beş gereksinimi başkalarını engellemeden karşılayabilen
bireydir.
Bu yaklaşımda
ev ödevleri verme, sorun
çözme becerileri kazandırma, atılganlık eğitimi çalışmaları yapma
gibi teknikler kullanılır.
5. AKILCI-DUYGUSAL
YAKLAŞIM (ABC Kuramı)
Temel Sayıltıları
Ellis; psikanalizin yüzeysel ve
bilimsel olmayan bir tedavi şekli olduğunu düşünerek hümanistik, felsefi,
davranış yaklaşımları birleştirmiş ve akılcı duygusal davranışçı görüşü ortaya
koymuştur.
Bireylerin duyguları,
inançlardan, yorumlardan ve davranışlardan etkilenmektedir.
İnsanın mantıklı dayanma gücü
vardır ama mantıksız düşüncelere yönelme eğilimi de mevcuttur.
İnsan,
mantıksız düşünceleri kafasına yerleştirmekle ruhsal rahatsızlığını kendi
yaratmaktadır görüşünü savunur.
Amacı
Düşünceler yoluyla danışanda
iyileşme sağlamayı hedefler.
Danışanın duygusal
rahatsızlığının temelinde yanlış düşünce ve inançların olduğu; onun bu yanlış
inançlardan kurtulması sağlanarak, gerçekçi, hoşgörülü bir yaşam felsefesi
kazanmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Bireyin mantıklı duygularla
yüzleşip kendisi ile ilgili iç görü kazanmasını hedefler.
Bireylerin
rasyonel olmayan inançlara da sahip olduğunu söyler. Bu nedenle akılcı-duygusal-davranışçı
danışma sürecinde danışanların kendi kendilerini değiştirip yenilenmeleri
amaçlanır.
5. GEŞTALT
PSİKOLOJİK DANIŞMA GÖRÜŞÜ
Geştalt kuramı öğrenmede ve eğitimde
geniş bir biçimde uygulanmaktadır. Geştalt psikolojik danışma görüşünün öncüsü
F. S. Perls'dır.
Gestalt
psikolojik danışma yaklaşımına göre, insan bir bütün olarak çalışır. Organizma
bir bütündür. Her birey, organizmasında mevcut parçaların toplamı değil, bu
paçaların bir bütünlük içinde koordinasyonu ile bir sistemdir.
Her sistemde bir denge vardır,
insan da dengeli bir sistemdir. Dengenin bozulması tüm sistemi etkiler.
Dengesizliği gidermek için organizmada sürekli bir çaba vardır. İşte, Geştalt
psikolojik danışma görüşüne göre organizmadaki bu denge hali psikolojik
sağlığın temelidir. Dengesizlik durumları bireyin psikolojik sağlığını bozar.
Geştalt psikolojik danışma anlayışında danışmanın amacı danışandaki bu
dengesizliği gidermektir.
Psikolojik danışma sürecinde
danışanın geçmişini incelemek önemli değildir.
Test ve
benzeri psikolojik ölçme aracı uygulamak gerekmez. Teşhis önemli değildir.
Danışan üzerinde hiçbir sınırlama ve kontrol yoktur.
6. HÜMANİST
DANIŞMA YAKLAŞIMI:
Psikanalitik
ve davranışçı yaklaşımlara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Hümanist danışma
kuramına, "insancıl", "birey merkezli" "danışandan hız
alan" veya" danışan merkezli " danışma kuramı da denilmektedir.
En önemli iki temsilcisi Carl Rogers ve Maslow'dur. Hümanist danışma kuramının
en önemli temsilcisinden birisi olan Rogers, insanların kendilerini tanımlama
ve algılama biçimlerinden oluşan "öznel benlik" kavramının önemi
üzerinde fazlaca durmuştur.
Gerçek benlik
ile, ideal benlik
arasındaki fark özsaygı ya da benlik saygısı denen kavramları oluşturur.
Özsaygı bireyin benliğine olan saygısıdır.Eğer bireyin gerçek benliği ile(özben), ideal benliği
arasındaki( benlik tasarımı) arasındaki fark büyükse özsaygı düşük, bu fark küçük ise özsaygısı yüksek
olur.
Diğer önemli
hümanist danışma kuramcısı Maslow ise kendini gerçekleştirme kavramını öne
sürerek, uygun ortam oluştuğunda her insanın gizil güçlerinin farkına
varacağını ve kendisini gerçekleştireceğini savunmuştur. Maslow, sağlıklı bir
kişiliğin oluşması için gerekli olan ihtiyaçların oluşturduğu piramit olan
ihtiyaçlar hiyerarşisi kavramını ortaya atmıştır.
Yine bu danışma
kuramına göre insanlar özlerinde
iyidirler, değerlidirler
ve saygıya layıktırlar.
Diğer bir söylemle birey iyilik ve doğruluk temelleri ile donatılmıştır ve
gelişme güdüsüne sahiptir.
Psikolojik danışmanın amacı;
bireyin benlik kavramında bozulan dengesini yeniden yapılandırmaktır. Bunun
için ise, bireyi güdümlü bir şekilde yönlendirmekten çok, onu anlamak, ona
koşulsuz saygı ve güven ortamı sunmak önemlidir.
Danışma
sürecinde, danışmanın sahip olması gereken bir takım terapötik beceriler
(saygı, saydamlık, güven, koşulsuz kabul, empati, bağdaşım içinde olma) vardır.
Sahip olunan bu beceriler, danışmada kullanılacak onlarca teknikten ve bireyi
etiketlemekten başka bir işe yaramayan teşhislerden daha iyidir. Hümanisti
yaklaşımın hem danışma ortamına, hem de eğitime yansımasında hizmetin odağında
birey vardır.
7. FENOMENOLOJİK
DANIŞMA YAKLAŞIM:
Bu danışma kuramına en önemli
katkıyı sağlayan kişiler Kelly ve Combs'tur.
Fenomen kişinin kendini ve dış
dünyayı kendine göre algılayan öznel (kendine ait) yaşantısına denir.
Bu yaklaşımı savunan kişiler,
bireyin dışarıdan gözlenen özellikleri yanında, iç dünyalarının da olduğunu
savunmuşlardır. Yani, insanı anlamanın yalnızca dış görünüşe bakarak
yapılamayacağını, bireyin iç dünyasına da girmek gerektiğini belirtmişlerdir.
Yani, dışardan gözlemlenen davranışlar, gözleyen bireylere göre farklı anlamlar
taşıyabilir; ancak o davranışı anlayabilmek için o davranışı yapan bireye,
davranışının ne anlama geldiğini sormak, bireyin iç dünyasına inmek, yine onun
yardımı ile bunu yapmak gerekir. Çünkü her bireyin sürekli değişen bir algı
alanı ve fenomenolojik dünyası vardır.
Bireyin bütün algılamaları onun
fenomenolojik benliğini
oluşturur. Fenomenolojik danışma kuramına göre, bireyin algıları ile
fenomenolojik benliği arasında uyuşmazlık olan birey çatışma yaşar ve bu algılarını
reddetmek, yok saymak için savunma
mekanizmaları kullanmaya başlar. Böylece birey, zamanla yetersiz
fenomenolojik benliğe sahip bir birey haline dönüşebilir ve psikolojik
danışmaya ihtiyaç duyabilir.
Bu kurama göre yaşamın temel
amacı da sürekli olarak yeterli bir benliğe sahip olmaktır. Her insanın kendine
özgü bir algılama tarzı vardır. Örneğin; Farklı iki kişiye mutluluğun resmini çizdirsek
ikisi de farklı resimler ortaya koyacaklardır.
Psikolojik
danışmanın amacı; bireyin yeterli bir fenomenolojik benliğe sahip olmasını
sağlamaktır.
8. VAROLUŞÇU
PSİKOLOJİK DANIŞMA GÖRÜŞÜ
Varoluşçu psikolojik danışma,
genel olarak varoluşçu görüşün psikolojik danışma görüşüne aktarılması ile
başlatılmıştır. Varoluşçu psikolojik danışma görüşünde, insan hürdür. İnsan
çevreden ve kendi içgüdülerinden kurtulmak için çaba gösterir.
Dış çevre bireyin kendi yaşam
yolunu belirleyemez. İnsanın kendi yaşamı çeşitli sorumlulukları birinci
derecede yine kendisinin kabul etmesi gerekir. İnsan duruk (statik) bir varlık
değildir, insan sürekli ilerleme, gelişme ve bir şey olma durumundadır, insanın
varoluşu onun gelişmesi için temel unsurdur.
Psikolojik danışmanın amacı,
özetle, bireyin kendisi için yeniden sorumluluklar kabul edebilme düzeyine eriş
mesine ve yeniden bağımsızlık kazanmasına ve böylece varoluşunu yeniden
yaşayarak tüm kapasitelerini değerlendirebilecek bir duruma erişmesine yardımcı
olmaktır.
Varoluşçu psikolojik danışma
yaklaşımında danışman, danışanla birlikte "dün" veya
"yarın" dan daha çok, "bugün" üzerinde durmaya; "yaşam
ne idi ne olacaktı" yerine, "yaşam şimdi nedir" sorusu ile
ilgilenmeye çaba göstermek durumundadır.
Danışman ya da terapist gerekli
gördüğü durumlarda çeşitli teknikler uygulayabilir. Danışanın hayat hikâyesi
önemli olabilir. Teşhis gerekli olabilir.
Test ve
benzeri psikolojik ölçme araçları kullanmanın pek yeri yoktur. Danışan üzerinde
hiçbir sınırlama yoktur.
9. DANIŞANDAN
HIZ ALAN
Kurucusu Rogers.
Hümanistik anlayışı esas alır.
İnsan değerli bir varlıktır.
Bağımsızlık önemlidir.
İnsan davranışı benlik kavramı
ile ilişkilidir. İnsanın kendini algılaması davranışlarını etkiler.
İnsan davranışlarındaki tek güdü
"Kendini gerçekleştirme"dir. Kendini gerçekleştiren birey çağdaş,
güvenilir, iyi ve psikolojik sağlığı yerinde olan insandır.
Her insan çevresine onu
algıladığı gibi tepkide bulunur. Her bireyin kendi algı alanı vardır. Bu
anlayışa "fenomonoloji"
denir.
Merkezde danışan vardır. Danışan
üzerinde hiçbir sınırlama yoktur. Hayat hikayesi, ölçme araçları ve testler
önemli değil. Empati kurabilmek önemlidir.
Danışman ile danışan arasında
koşulsuz kabul, saygı, empati, güven önemlidir.
"Fenomonolojik kişilik
kuramı" da denir. Gerçek bireyin olayı algılayış biçimine göre değişir.
İnsan algılara göre davranır.
Rogers'e göre
bireyin benlik bilinci kendisiyle ilgili algılamalarını kapsar. Benlik bilinci
her zaman gerçeği yansıtmayabilir. Psikolojik sağlık benlik bilinciyle kendi
yaşamı arasındaki uyumdur. İkisi arasındaki fark büyüdükçe psikolojik sağlık
tehlikeye girer.
10. EKLEKTİK
PSİKOLOJİK DANIŞMA
Eklektik psikolojik danışma
aslında başlı başına bir kuram değildir. Belirli bir görüşe bağlı kalmaksızın,
çeşitli görüşlerden yararlanarak danışmanların kendilerine Özgü olarak
geliştirdikleri psikolojik danışma yaklaşımına eklektik psikolojik danışma
denir.
Eklektik danışman psikolojik
danışma sürecinde tüm tavırları ve hareket tarzları bakımından bütünlük içinde
kendine özgü ve tutarlı bir psikolojik danışma görüşü bulunan uzmandır. İşte,
psikolojik danışmanların mesleki kişilikleri de onların bu, kendini özgü ve
tutarlı görüşleri ile oluşur ve gelişir.
1.
Raport Kurma: Danışman ve danışan arasında
kurulan yakın, dostane, sıcak ilişkidir. Saygıya dayanan, duyguların
paylaşıldığı bir ilişkidir. Yani danışman ile danışan arasındaki insancı-iyi
insan ilişkileridir.
2. Yansıtma
Psikolojik danışma sürecinde,
danışanın duygu ve tutumlarının farkına varmış ve anlamış olması büyük önem
taşır. "Yansıtma", görüşme sırasında ortaya çıkan danışana ilişkin
duygu ve düşüncelerin içeriğini ve niteliğini değiştirmeden, danışmanın, uygun
bir ifade ile danışana geri iletmesidir.
Danışmanın,
bireyin duygu ve düşüncelerini kendisine yansıtmasındaki amaç, kişiyi dinlediğini,
onunla empatik bir anlayış içinde olduğunu göstermek, kişinin kendi duygu ve
düşüncelerinin farkında olmasını sağlamak, kişiyi onun açısından anlamaya
çalışmak, onu anladığını ifade etmek ve danışmanın yanlış anladığı şeyler
olmuşsa danışana bunları düzeltme olanağı vermektir.
3. Yüzleştirme:
Danışanın sözleri arasındaki tutarsızlıklara yada sözleri ile davranışları
arasındaki çelişkilere dikkat çektiği zaman danışman "yüzleştirme"
yapmış olmaktadır. Yüzleştirme, danışanın sözleri arasındaki ya da sözleriyle
davranışları arasındaki tutarsızlıkları görmesini sağlamaya dönük bir
tekniktir.
Amaç, danışanın yüzleşmek istemediği duygu
ve düşünceleri görmesini sağlamaktır.
4. Yorumlama:
Yorum danışanın ifade ettiği duygu, düşünce ve olaylar arasında bağlantılar
kurma ve davranışlarının, farklı olmadığı duygusal nedenlerini gösterme
tekniğidir. Derindeki Duyguların farkına varılmasını sağlar. Bir anlamda
yansıtma tekniğine benzer.
"Yorumlama, bireyin
fikirleri, davranışları, duyguları, tutumları ile bağıntılı olarak danışmanın
yaptığı değerlendirme sonuçlarına ilişkin açıklama ve yargılamadır".
Yorumlama, danışmanın kendisini anlaması amacına yönelik olarak yaptığı temel
yardım yöntemlerinden biridir.
Ancak,
yorumlama çok ustaca ve seyrek olarak yapılmalıdır. Yorumlamanın tam zamanında
yapılması kişi üzerinde olumlu yönde çok etkili olabileceği gibi, olumsuz
etkileri de olabilir, zihnini de karıştırabilir ve ilişkiler bozabilir.
Yorumlamanın tam zamanını kestirmek çok zordur, ama genellikle kişinin kendini
anlatmaya karşı olan direniş ve savunma mekanizmalarının azaldığı, danışman ile
olan ilişkileri geliştiği zaman yorumlama için hazır olduğu kabul edilmektedir.
5. Yüreklendirme
(Cesaret Verme): Danışanı değersizlik ve yetersizlik duygusundan kurtarıp,
kendine güven sağlaması amacı ile kullanılmaktadır. Alınacak bir karardan
dolayı bireyi desteklemeyi amaçlamaktadır. Ancak yanlış kullanımı durumunda
bireyde hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratabilmektedir. Bu nedenle dikkatli
ve yerinde kullanmak gerekmektedir.
(Örneğin
zayıf yönlerinize takılmamaya çalışın. Kuvvetli yönlerinizin de ne kadar
belirgin olduğunu fark etmeyi deneyin. Yapabileceğini düşünüyorum, gözlerinin
içindeki ışıltının farkındayım)
6. Soru
sorma: Danışmanın danışanı iyi duyamadığı veya tam olarak anlayamadığı bir konu
üzerinde danışana sorduğu soruları ifade eder. Bazen uzun süren bir sessizlik
durumunu bozmak için de kullanılabilir.
Görüşme sırasında sorulan sorular
açık, yargısız ve tarafsız olmalı; kişiyi belli tipten cevaplar vermeye
koşullandırıcı ve yöneltici olmamalıdır. Soru sorarken kişiyi korkuya, kaygıya
düşürecek, şüphe içinde bırakacak bir tutuma girilmemeli ve kişi özel
yaşantılarından dolayı suçlanmamalıdır.
Görüşme zamanı soru-cevap
şeklinde geçmemeli, sorular psikolojik danışma süreci içinde uygun zamanlara
dağıtılarak sorulmalı ve daha çok açık uçlu, serbest cevap isteyen sorular
tercih edilmelidir. Hiç soru sorulmaması veya çok az sorulması halinde de kişi
de kendisi ile ilgilenilmiyor kanısı uyanabilir. Ayrıca, görüşmenin tüm ağırlığı
danışanda kalır. Fikir ve du ygu akışını engellemeden uygun zamanlarda sorulan
sorular, görüşmenin verimini arttırdığı gibi, kişiyi de dinlendirir.
Böyle bir durumda neler
hissettiniz?
Her zaman
yapılanlar bunlar sözüyle neyi kastettiğiniz?
7. Kendini
Açma: Danışmanın yeri ve zamanı geldikçe kendi duygu, düşünce ve yaşantıları
ile paylaşımda bulunmasıdır. Danışman ile danışanı yakınlaştıran bir tekniktir
ama çok sık kullanılması halinde danışman'ın model alınmasına yol açabilir.
Bireye farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır.
Psikolojik danışma ve rehberlikte
amaç olarak bireylerin çevresine, kişisel ve sosyal uyum sağlaması, kendisi ile
ilgili doğru kararları alması ve uygun planlan yapması beklenir. Bireyin gerçekçi
ve doğru kararlar alabilmesi için kendisine ilişkin objektif ve kullanışlı
bilgilere ihtiyacı vardır. Psikolojik danışmanın da bireylere yardım etmesi
için öncelikle yardım edeceği bireyin niteliklerini, tutum ve değerlerini,
yaşantılarını bilmesi, anlaması ve bireyi tanıması ve bunun için de birey
hakkında bilgi toplaması gerekir.
Psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetlerinde bu hizmetlerden yararlanacak bireyleri türlü yönleri ile tanıma
genel olarak önemlidir. Ancak, özellikle okullarda öğrencilerin değişik yönleri
ile tanınması psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin etkililiği
bakımından daha önemlidir. Bundan dolayı bireyi tanıma hizmetleri tüm
psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri arasında geniş yer tutar.
Okullarda doğrudan doğruya
öğrencilere dönük olarak sunulan tüm psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetlerinin etkililiği öğrenciler hakkında toplanan bilgilerin yeterliğine ve
geçerliliğine bağlıdır.
Eğitimde rehberlik yoluyla bireyi
tanımanın amacı, bireyler arası farklılıkları ortaya çıkarmak ve her bireyin bu
farklılıkları oluşturan özellikleri yönünden sürekli ve tüm halinde gelişmesine
yardım olanağı sağlamaktır.
Bireyin
tanınmasının esas amacı, elde edilen bilgileri bireyle kendini gerçekçi biçimde
tanımasına, kendisinin, kendisinin başkalarından olan farklılıklarını görmesine
yardım etmektir. Kendini tanıyan, kendisi hakkında nesnel bilgilerle donanan
bireyin vereceği kararlar daha sağlıklı ve gerçekçi olacaktır.
Bireyi Tanımada Temel İlke ve
Anlayışlar
1. Bireyi
tanımanın asıl amacı, onun kendisini tanımasına yardımcı olmaktır.
2. Bireyi
tanıma çalışmaları tüm öğrencilere yönelik olmalı ve tüm öğrencileri
kapsamalıdır.
3. Bireyi
tanıma hizmetlerinin etkili ve başarılı olması için, okuldaki öğrenci ile
ilgili olan herkesin (öğretmenler, yöneticiler, uzmanların) işbirliği
içerisinde takım halinde çalışması gereklidir.
4. Bireyi
tanıma hizmetlerinde öğrencileri tanıma hizmetleri süreklidir.
5. Bireyi
tanıma hizmetler ile bireyler hakkında toplanan bilgiler geçerli ve güvenilir
olmalıdır.
6. Bireyi
tanıma hizmetleri çerçevesinde okullarda öğrencilere hakkında toplanan özel ve
gizli olmayan bilgilerden öğrencilerin yanı sıra öğret menlerin, yöneticilerin
ve velilerin de yararlanması sağlanmalıdır.
7. Bireyi
tanıma hizmetleri sürdürülürken mesleki etik kurallarına mutlaka uyulmalıdır.
8. Bireyi
tanıma teknikleri arasında her durumda herkese uygulanan ve herkes tarafından
kabul edilen bir teknik yoktur. Bütün teknikler belli amaçlarla belli
koşullarda uygulanabilen önemli tekniklerdir.
9. Bireyi
tanıma teknikleri birer araçtır. Teknik uygulamak amaç haline getirilmemelidir.
10. Geçerlilik
ve güvenirlik katsayıları ne kadar yüksek olursa olsun, sadece bir ölçme aracı
bireyi tanımak için yeterli değildir. Öğrenci ile ilgilielde edilen bilgilerin
hepsibireyi tanımada kullanılmalıdır.
11. Bireyi
tanıma hizmetleri sadece duygusal sorunu olan öğrencilere değil, tüm
öğrencilere yönelik olmalıdır.
12.
Bireyi tanıma teknikleri aracılığıyla elde
edilen bilgiler sınıflandırılmalı, özetlenmeli, dosyalanmalı ve en kısa zamanda
planlı bir biçimde kullanılmalıdır.
BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİNİN
SINIFLANDIRILMASI
Bireyi
tanımanın esas amacı, elde edilen bilgileri bireyle paylaşarak bireyin kendini
gerçekçi biçimde tanımasına yardımdır. Kendisi hakkında nesnel bilgilerle
donanan bireyin vereceği kararlar daha sağlıklı olacaktır.
Bireyi tanıma teknikleri çeşitli
kaynaklar incelendiğinde, genel olarak;
1) Testler
2)
Test Dışı Teknikler olmak üzere iki grup içinde
sınıflandırıldığı görülmektedir. Buna göre çeşitli yetenek, başarı, kişilik,
ilgi ve tutum testler ve envanterlerini "Testler" grubunda, anket,
görüşme, gözlem, sosyometrik teknikler vb. daha birçok teknik ise "Test
Dışı Teknikler" grubunda sınıflandırılmaktadır.
A- PSİKOLOJİK TESTLER
Psikolojik test, bireylerin
yetenekleri, becerileri, edimleri, güdüleri, tutumları savunmaları vb. hakkında
bilgi verecek soruların sorulmasına ortam ve olanak sağlayan sistemli bir
yaklaşımdır.
Psikolojik
testler ölçtükleri nitelikleri sayısal değerlerle ifade ederler, ancak herhangi
bir bireyin herhangi bir psikolojik testten almış olduğu puanlar tek başına bir
anlam taşımazlar. Bireylerin testten almış olduğu puanlar bir grup ile veya
birey in ait olduğu grupların normları ile karşılaştırıldığında anlamlılık
kazanır.
Psikolojik Ölçme Araçlarında
Bulunması Gereken Teknik Özellikler
1.
Amaca Uygunluk: Bir test seci lirken öncelikle
seçilen testin amaca uygun olup olmadığına karar verilmeli, dikkat edilmelidir.
2.
Geçerlilik: Bir testin geçerliliği, ölçmeyi
amaçladığı özelliği ne ölçüde ölçtüğünü ifade eden, ölçmek istediği değişkeni
başka değişkenlerle karıştırmadan tam ve doğru olarak ölçebilme derecesidir.
3)
Güvenirlik: Güvenirlik kavramı ile anlatılmak
istenen şey; ölçme aracının değişik zamanlarda vermiş olduğu sonuçlar
bakımından hep aynı kalması, sonuçların uygulamadan uygulamaya değişmemesidir.
Güvenirlik bir derece sonucudur.
Bir ölçme aracının güvenirliğini
saptamada duruma göre şu dört yoldan birine başvurulabilir.
1) Testin
Tekrarı Yöntemi,
2) Testi
Yarılama Yöntemi
3) Paralel
Formlar Yöntemi,
4) Kuder-
Richardson Yöntemi.
4) Kullamşlılık:
Kullanışlı bir test; geliştirme, uygulama ve puanlama bakımından pratik
olmalıdır. Kullanışlı testin hazırlanma ve uygulanma süresi kısa olmalıdır.
Elde edilişi ucuz olmalıdır. Test, uygulayıcı ve cevaplayıcıların kolayca
anlayabileceği nitelikte olmalı; cevaplama yönergesi açık olmalıdır.
İstatistiksel hesaplamalar ve karşılaştırmalar bakımından bazı kolaylıklara
sahip olmalıdır. Sonuçların yorumlanması basit olmalıdır. Kullanışlı test her
yönü ile çok özel koşullar gerektirmemeli; her ortamda kolayca
uygulanabilmelidir.
5) Objektiflik:
Bir aracın objektif olması vermiş olduğu puanlara, değerlendirmeyi etkileyecek
derecede uygulayıcının kanılarını karıştırmaması demektir
6) Ekonomiklik:
Kuşkusuz bir ölçme aracı geliştirme ve uygulaması belirli bir maliyeti
gerektirir. Uygulanacak olan testin fazla bir maliyeti gerektirmemesi üzerinde
önemle durulmalı, uygulayıcı en ekonomik aracı seçmelidir.
7)
Testin Normları: Psikolojik testin bireye
sağladığı puan tek başına bir anlam ifade etmez. Ancak uygun bir değer veya
puanlarıyla karşılaştırılıra bir anlam ifade eder. Bireyin durumuna uyan ve
bireyin şimdiki veya gelecekte içinde olabileceği grubun puanlarıyla
karşılaştırılıra bir anlam ifade eder.
PSİKOLOJİK TESTLER
1.
Yetenek Testleri, Bireylerin zihinsel ya da
akademik yetenekleri hakkında bilgi toplamak amacı ile hazırlanmış araçlardır.
Maksimum performansı ölçerler. Bu testler zihinsel performansın çeşitli
yönlerini, mümkün olduğu kadar öğrenme yoluyla kazanılması güç ve becerileri
ölçen testlerdir.
Özel Yetenek testleri ise, Spearman'ın
teorisindeki "s" özel yetenek faktörünü, bireyler arasındaki müzik,
resim, sanat gibi özel ve farklı zihin yeteneklerini ölçmeyi amaçlayan
testlerdir.
Genel yetenek
testleri için "Zeka Testleri" terimi de kullanılmaktadır. Spearman'ın
iki faktör teorisindeki "g" genel yetenek faktörünü ölçen testlerdir.
Bu testlerde, zihinsel sürecin çeşitli boyutları, sözlü ve yazılı anlatımı
kolayca kav rama, sözcükleri seçme, bunların oluşturduğu kavramları tanıma ve
anlama, basit hesap işlemlerini kolayca ve çabuk yapabilme, nesnelerin yer,
uzay ve zaman ilişkilerini görebilme, düşünce ve mantık kurallarına uygun
çözümler üretme gibi yönleri ölçülmektedir.
2. Başarı
Testleri, Öğrencilerin okullarda öğrenme etkinliklerinde kazandıkları akademik
bilgileri ölçmeye yarayan psikolojik testlere başarı testleri denilmektedir.
Başarı testleri maksimum performansı ölçen testler içerisinde yer alır. Başarı
testlerinde öğrenilenlerin ölçülmesi amacıyla belirli bilgi düzeyleri için yine
belirli bir ünite ya da ders alanlarında hazırlanmış testlerdir. Başarı
testleri herhangi bir konunun, bir ünitenin veya bir deste öğrenciye aktarılan
bilgilerin ne kadarının öğrenildiğini anlamaya yarayan ölçme araçlarıdır.
Standart
başarı testleri ise, belirli bir konu, ünite veya konu alanını esas alarak
hazırlanmış, bireyin öğrenme çevresini ve içinde bulunduğu özel koşulları
dikkate almayan hazırlandığı alanda genel olarak kullanılabilen standart ölçme
araçlarıdır. ÖSS deki testler standart başarı testlerine bir örnek olarak
verilebilir.
Akademik Yetenek ve Akademik Başarı Karşılaştırması
A. Başarısı
yeteneklerine uygun olanlar
B. Yeteneklerinin
altında başarı gösterenler
C. Yeteneklerinin
üstünde başarı gösterenler
-Ülkemizdeki not sistemi dikkate
alındığında 25 puana kadar fark normal kabul edilmektedir.
A-) Yetenek-başarı tablosunda kendinden
bekleneni veren öğrencilerdir.
a- Hem başarısı hem de yeteneği üstün olan öğrenciler (akademik
programlı)
b- Hem yeteneği hem de başarısı düşük olan
öğrenciler (mesleki yönlendirme)
B-) Yetenekleri altında başarı gösteren öğrenciler:
1. Daha
önce alması gereken kavram ve becerilerde yetersiz olması (okuma-hesap)
2. Görme,
işitme gibi fiziksel problemleri olması
3. Okul
dışında bir işte çalışma zorunluluğu
4. Aileye
yardım etme
5. Derslere
ilgisizlik
6. Okul
ve derslere devamsızlık
7. Öğretmen-öğrenci
problemi
8. Arkadaş
grubunun olumsuz etkisi
9. Çalışma
alışkanlıklarını bilmemesi
10.
Benlik tasarımının yetersizliği ve duygusal
bozukluklar.
Bu tür öğrenciler için grup rehberliği,
grupla ve bireysel psikolojik danışma ve yetiştirme kursları açılabilir.
C-) Yetenekleri üstünde başarı
gösterenler:
Olumlu gibi görünse de çok da
olumlu sayılamayacak bir durumdur. Genelde baskı ve zorlama ile bu duruma ulaşılmaktadır.
Bu zorlama da psikolojik sağlığı ve uyum problemlerini ortaya çıkarabilecektir.
1. Aşırı
baskı ve zorlama
2. Aşırı
başarısızlık korkusu
3. Çalışma
alışkanlıklarının çok iyi olması
4. Fazla
çalışma
5. Güdülenme
(fazla)
6. Türlü
eksikliklerini ödünleme isteği
7. Arkadaş
çevresinin olumlu etkisi
8.
Öğretmenlerin olumlu etkisi
3. Kişilik
Envanterleri, Psikolojik danışma ve rehberlikte, bireyin, psikolojik danışma
yardımı almasını gerektirecek bir kişilik bozukluğu olup olmadığı, bireyin
(öğrencinin) gitmek istediği mesleğe uygun kişilik örüntüsüne sahip olup
olmadığı, gelecekte bazı durumlar için bireyin kendisi hakkında kestirmeler
yapılması, bir sorunun çözümü amacıyla başvuran bireye doğru tanı
konulabilmesi, psikolojik danışmaya gereksinim duyan bireylerin belirlenmesi,
psikolojik danış ma ve rehberlik uzmanına bireyler hakkında kararlar vermesine
yardım edilmesi, bireyin kendisini kişi olarak daha iyi anlamasında bireye
yardım etmek, bireylerin kişilik gelişimlerini izlemek ve çeşitli sektörlerde
işe başvuran adayın işin gerektirdiği kişilik özelliklerine sahip olup
olmadığını belirlemek, böylece uygun kişiyi seçmek amacıyla kişilik
envanterleri kullanılmaktadır.
Kişilik envanterlerinin bazı
sınırlılıkları vardır. Bunlardan biri, kişilik envanterlerinin normal denilen grubun
sınırları dışında kalanları ayırmada etkili ama, normal sınırlar içinde kalan
kişilik niteliklerini ayırt etmede pek kesin olmamasıdır.
Kişilik envanterleri, objektif
kişilik envanterleri ve projektif kişilik testleri olarak iki grupta
incelenmektedir.
Bu testleri uygulamak, puanlamak ve
puanları yorumlamak ve test sonuçlarına dayalı olarak bireylere yardım etmek
uzmanlık gerektirir.
4. İlgi
Envanterleri, İlgi; bireyin bir şeyden hoşlanıp hoşlanmama derecesini
göstermektedir. Birey, sınırlı da olsa eğer bir nesneye, etkinliğe adeta
bağlanmış ise o nesneye veya etkinliğe ilgi duyduğu söylenebilir.
Ülkemizde psikolojik danışma ve
rehberlik hizmetleri kapsamında, öğrencilerin ilgilerini ölçmek ve onlara uygun
bir alana veya mesleğe yönlendirmek amacıyla kullanılmaktadır.
İlgi envanterlerinin puanlaması,
yorumlanması ve sonuçlara dayalı olarak öğrencilerin yönlendirilebilmeleri
psikolojik danışma ve rehberlik uzmanlarının işidir.
5. Tutum
Envanterleri, Tutum, bireylerin belirli bir objeyi, kişiyi, grubu, kurumu veya
bir düşünceyi kabul ya da reddetme yönünde davranmaya dönük duygusal bir hazır
oluş hali veya eğilimidir. Tutum testleri veya ölçekleri, bireyin duygusal,
düşünsel ve davranışsal eğilimlerini ölçmek amacıyla hazırlanmış araçlardır.
Psikolojik danışma ve rehberlikte
öğrencilerin okul, aile, dersler, öğretmenler vb. konulardaki tutumlarının
ölçülmesi onların davranışlarını anlama bakımından önemli bilgiler ve ipuçları
verebilir. Anne - babaların çocuk yetiştirme tutumları, anne ve babalarının
ailedeki tutumu, algılanan anne - baba tutumları tutum test ve ölçekleri ile
ölçülebilmektedir.
Tutum testlerinin en tanınmış
olanları,
Thurstone'un (Eşit Görünen
Aralıklar Tekniği) Ölçekleri,
Likert Ölçekleri (Toplamalı
Sıralama Tekniği),
Guttman Ölçekleri (Birikimli
Ölçekleme Tekniği),
Ospoot'un
Duygusal Anlam Ölçeklerindir.
Tutum
testlerinin sonuçlarını değerlendirerek elde edilen bilgileri kullanarak yardım
edecek olan kişilerin uzman olmaları gerekmektedir. Bireyin duygusal, düşünsel
ve davranışsal eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılmaktadır. Tutum
envanterleri ilgi ve kişilik envanterleri kadar sık kullanılmazlar. Tutumlar
oldukça zor ölçülebilir. Tutumlar Likert tipi derecelendirme ölçekleri ile daha
uygun olarak ölçülmektedir.
Kişilik, ilgi, tutum ve yetenek testleri muhakkak uzmanlarca
yapılmalıdır. (Hazırlama-uygulama-değerlendirme)
B-TEST DIŞI TEKNİKLER
1. KENDİNİ
ANLATMA (SELF-REPORT) TEKNİKLERİ
Kendini anlatma tekniklerinin
temel özelliği, bilgi kaynağının hakkında bilgi toplanan bireyin kendisi
olmasıdır. Birey kendisi hakkındaki bilgileri kaynak kişi olarak doğrudan
kendisi vermektedir.
Kendini
anlatma teknikleri grubuna giren bilgi toplama yöntemlerinin tümü için en
önemli hata kaynaklarından birisi sosyal kabul hatasıdır. Birey verdiği cevabın
kendisini riskli bir durum ortaya çıkaracağını düşünürse cevabını değiştirip
yalnız ama sosyal yönden kabul görebilecek bir cevap verebilmektedir.
Anket:
Bireyin ailesi, kişisel
nitelikleri, çeşitli konulara ilişkin duygu ve düşünceleri hakkında bilgi etmek
amacıyla hazırlanmış yazılı sorular grubudur. Bu soruların neler olacağı ve
soru sayısı araştırmacının amacına bağlı olarak değişmektedir. Anketler çok
sayıda sorulardan oluşması ve kısa sürede çok sayıda kişiye uygulanarak birçok
konuda bilgi toplanması nedeniyle başta araştırmacılar olmak üzere hemen herkes
tarafından yaygın olarak uygulanan bir tekniktir. Anket sorularını hazırlamak
uzmanlık işidir.
Ankette dört soru sorulabilir:
1. Açık
uçlu sorular;
2. Kapalı
uçlu sorular:
3. Evet
hayır şeklinde yanıtlanan sorular:
4.
Derecelendirilmen sorular:
Anketler:
1. Gruplara
uygulanabilir.
2. Bireylerle
görüşülerek uygulanabilir.
3. Posta
ile yollanarak uygulanabilir.
4.
Telefon görüşmesi yaparak uygulanabilir.
Problem (sorun) Tarama Listeleri:
Problem tarama listeleri,
bireylerin belli başlı üzüntülerini, gereksinimlerini, sağlık, beden gelişimi,
okul, ev, aile, meslek, gelecek, insan ilişkileri, toplumsal değer ve tutumları
ve kişilik özellikleri gibi alanlarla ilgili sorunlarını genişliğine saptama,
bireylerin ve grubun sorunlarının giderilmesi yönünde yardım etmeyi amaçlayan
bilgi toplama araçlarıdır.
Psikolojik
danışma ve rehberlikte bireyin çeşitli sorunlarını ortaya çıkarılması, bireyi
kaygılardan ve onun çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapmasını engelleyen
tüm sorunların belirlenebilmesi, sorunların çözümünü sağlamak üzere bireye
yapılacak psikolojik danışma ve rehberlik yardımlarının programlanabilmesi,
bireyin sorunlardan arınık bir bütün haline gelebilmesi ve başarılı olabilmesi
için problem tarama listelerinden geniş ölçüde yararlanılmaktadır.
Problem tarama listesi
genellikle;
1. Sağlık
ve bedensel gelişim,
2. Okul
yaşamı,
3. Ev
ve aile yaşamı,
4. Başkalarıyla
ilişki kurma,
5. Kız
ve erkek arkadaşlığı,
6. Gelecekteki
öğrenim ve iş yaşamı,
7.
Bireylerin kendi iç dünyası ya da benlik
tasarımı ile ilgili alanlardaki problemleri kapsar
Amacı:
Bireyin sahip olduğu önemli
problemleri saptayarak bu problemlerini çözmesi, için öğrenciye yardım etmek ve
böylece öğrencinin bir bütün olarak gelişmesine, okula uyum sağlamasına ve
akademik başarısının yükselmesine katkıda bulunmaktır.
Problem
tarama listeleri, o okulun özellikleri, öğrencilerin gereksinimlerini, gelişim
dönemlerini dikkate alarak hazırlanmalıdır. Problem tarama listelerinde 40-50'
den fazla soru sorulmamalıdır.
Otobiyografi:
Otobiyografi, bireyin geçmiş ve
şimdiki yaşantısı ile geleceğe ilişkin planlarını yazılı olarak anlatmasıdır.
Otobiyografinin amacı: Bireyin davranışlarının gerisinde yatan gereksinimleri,
bastırılmış duyguları, tutumları ortaya çıkarmak ve baskı altında tutulan duygu
ve düşünceleri ifade ederek bireyin rahatlamasını sağlamak; bireyi dolaylı
olarak farklı yönleriyle tanımaktır. Ayrıca otobiyografi bireye zayıf ve üstün
yanlarını, başarı ve başarısızlıklarını, insan ilişkilerini ve yaşantılarını
anımsama fırsatı vermektir.
Bireylere otobiyografi
yazdırılırken genellikle iki yol benimsenebilir: bunlardan birisi olarak,
bireyin kendisi hakkında her konuda istediği gibi serbestçe yazması
istenebilir. Buna kontrolsüz ya da sınırsız otobiyografi denir. Bir başka yol
ise, yazılacak konu ya da alt konuları sınırlamaktır. Bu durumda bireyin sadece
belirli bir konu etrafında, örneğin, aile özgeçmiş i, başkaları ile ilişkileri,
ilgileri, geleceğe ilişkin kaygıları gibi konulardan biri hakkında serbestçe
yazması istenir.
Otobiyografi
bireyi tanıma teknikleri içinde geçerliliği en düşük olan tekniklerden biridir.
Bu nedenle otobiyografiden elde edilen bilgiler, diğer bireyi tanıma teknikleri
aracılığı ile elde edilen bilgilerle değerlendirilmelidir. Birinci elden bilgi
sağlar ve görüşmeye göre daha ekonomiktir. Öğrencinin duygusal boşalımını
sağlar. Ancak subjektiftir.
Otobiyografinin yararlı yanları:
1. Öğretmen,
öğrencinin önemli duygularını, tutumlarını, yaşantılarını öğrenebilir.
2. Uygulama
ve değerlendirilmesi görüşmeden daha az zaman alır.
3.
Öğrenci, kendini ve yaşantılarını anlatırken
içini boşaltır.
Otobiyografinin sakıncaları:
1. Elde
edilen bilgiler, başka kaynaklardan elde edilenlerle denetlenmedikçe rehberi
yanıltabilir.
2. Yaş,
zeka ve yazma yeteneği yazma tekniğini etkiler ve bu da rehberi yanlış
yargılara götürebilir.
3.
Öğrenci-imgeleminin genişliği dolayısıyla
gerçekleri değiştirebilir.
Otobiyografinin Değerlendirilmesi
Birey hakkında bilgi toplama
aracı olarak sık sık otobiyografi tekniğine başvurmak hem mümkün değil, hem de
doğru değildir. Çünkü otobiyografi yorumu bakımından sübjektif olduğu gibi,
geçerliliği diğer tekniklere göre daha düşüktür. Bu nedenle, otobiyografiden
elde edilen sonuçların diğer bilgi toplama teknikleri ile elde edilen
sonuçlarla birlikte değerlendirilmeli ve kullanılmalıdır.
Otobiyografinin-uzunluğu-kısalığı,
yer verilmeyen kişi ve olaylar, genel izlenimler (karamsarlık, kızgınlık,
mutluluk), otobiyografideki tutarsızlıklar, anlatımdaki özen ve tutum (tekniği
önemsediğini) değerlendirmede önemlidir.
Otobiyografilerin yazdırılma amaçları
öğrencilerle paylaşılmalı ve öğrenciler sonuçları hakkında
bilgilendirilmelidir. Hem eğitsel hem de kişisel sosyal konularda otobiyografi
tekniğine başvurulabilir.
Otobiyografilerin Yorumlanması
1.Otobiyografinin uzunluğu ya da
kısalığı
2. Yazıdaki
genel izlenim
3. Anlatımdaki
özen ve tutum
4. Öyküde
yer verilmeyen önemli olaylar ve kişiler
5. Otobiyografinin
genelindeki tutarsızlıklar
6.
Yazıdaki eksiklikler
Arzu-istek listesi:
Kendini anlatma teknikleri
içerisinde yer alan arzu yada istek listesi, öğrencinin doyurulmamış
gereksinimlerini, isteklerini, açığa vurmadığı duygularını, umut ve
beklentilerini ortaya çıkarmak amacıyla düzenlenen sorulardan oluşturulur.
Arzu ya da
istek listeleri daha çok okul öncesi eğitimi ve ilköğretim düzeyinde kullanılmaktadır.
Bu yolla öğretmenler ve uzmanlar çocuklar hakkında çeşitli bilgiler elde etmek
ve onları tanıma fırsatı yakalamaktadırlar.
Anı Defteri (Günlük):
Anı
defterleri de öğrencilerin kendini anlattıkları tekniklerden biridir. Bazı
öğrenciler, en gizli dilek, istek sevinç ve üzüntülerini günü gününe, anı
defteri diye adlandırılan deftere yazmaktadırlar. Bu defter, böyle kişiler için
güvenilir, rahatlıkla içlerini dökebilecekleri bir sırdaşdır. Bu yönüyle
bakıldığında günlüklerin bireyi rahatlatıcı-terapötik bir işlevi vardır.
Öğrenci Tanıma Formu:
Öğrenci tanıma formu; formun
doldurulduğu tarihi, öğrencinin kimliğini ve fotoğrafını, veli ve ev adresini,
aile yapısını ve ilişkilerini, ekonomik ve sosyal durumunu, bedensel gelişimini
ve sağlığını, toplumsal gelişimini, duygusal gelişimini, ilgilerini, geleceğe
yönelik planlarını ve mesleksel eğilimini, okul eğitimini ve başarı durumunu,
okul dışı etkinliklerini içerecek biçimde düzenlemektedir.
Öğrenci
tanıma formuyla bilgi toplamanın en büyük sakıncası ise toplanan bilgilerin
güvenilir olmayabileceğidir. Onun için, bu form aracılığı ile elde edilen
bilgilen sınıf rehber öğretmeni, doğruluklarını başka teknik ve araçlarla da
sınadıktan sonra, varsa psikolojik danışmanın da görüşlerini alarak, öğrencinin
kişisel dosyasındaki ilgili bölümlere özet olarak işlene cek duruma
getirmelidir.
2. GÖZLEMSEL TEKNİKLER
Gözlemsel
teknikler veya gözleme dayalı teknikler; bireyin çeşitli teknikler yoluyla
dışarıdan gözlenmesi sonucunda birey hakkında bilgi toplanması esasına dayanır.
Gözlemsel teknikler içinde gözlem, derecelendirme ölçekleri, vak'a kaydı, vak'a
incelemesi, teknikleri yer almaktadır.
1-
Gözlem:
Gözlem belirli bir nesnenin,
olayın, bir kişinin veya grubun gerçek durumunu ve niteliklerini bilmek amacı
ile dikkatli ve planlı olarak incelenmesidir.
Gözlem,
gözlem yapılırken, benimsenen davranışlara göre ve uygulamadaki yaklaşım
biçimine göre; sistemli gözlem (planlı, denetimli gözlem) ve sistemsiz gözlem
(rastlantısal, gelişigüzel, plansız, denetimsiz gözlem), katılımlı gözlem ve
katılımsız gözlem olarak çeşitlere ayırmak mümkündür.
2- Gözlem
Listeleri:
Gözlem listeleri, gözlemcinin
dikkatini gözlenebilir, belirli kişilik özelliklerine ve davranışlarına
yöneltmek amacıyla hazırlanmış ve gözlemlerin kaydedilmesinde kullanılan
araçlardır. Gözlenecek davranış ifadelerini içeren ve gözlemlerin işaretlenmesi
yoluyla kaydedilmesi için kullanılan araçlardır.
Gözlem listeleri, gerekli eğitsel
önlemleri almak ve çeşitli kişilik ve davranış sorunlarına yardımcı olmak
amacıyla daha çok okul öncesi eğitim ve özel eğitim alanında çocukların bütün
halinde gelişmelerini izlemek için kullanılmaktadırlar.
Gözlemi yapan kimse çocuğu veya
öğrenciyi gözleyerek öğrencide veya çocukta gözlediği betimleyici ifadelerin
karşısına, o özellik öğrencide varsa ve gözlemci de gözlemişse "evet bu
ifade gözlendi" anlamında bir (V) işa reti veya parantez içerisine (x)
koyarak belirtir.
Gözlem
listesinde davranışın süresi, sıklığı ve nedenleri belirtilmediği için daha
sınırlı bir tekniktir.
3- Anekdot:
Anekdot, Vak'a Kaydı, Olay Kaydı
veya Olay Yazımı olarak da adlandırılmaktadır. Genel olarak Anekdot, bir bilgi
toplama tekniği değil gözlem sonuçlarının kaydedilmesi amacı ile geliştirilmiş
özel bir formun adıdır. Anekdot, herhangi bir öğrencinin belli bir ortamda,
özgül bir davranışının ayrıntılı olarak betimlenmesidir.
Anekdot,
uzman, öğretmen ve yöneticilerin zaman zaman tanık oldukları ve önemli
gördükleri iyi ve kusurlu olduğunu düşündükleri öğrenci davranışlarının sürekli
olarak objektif ve ayrıntılı şekilde kaydedip saklamaları tekniğidir.
4- Derecelendirme
Ölçekleri:
Bireylerin doğal ya da sistematik
olarak düzenlenmiş koşullarda gözleme olanağı buldukları diğer kişilerin
nitelik ve davranışları hakkında edindiği izlenimleri, gözlem sonuçlarını
sayısal olarak belirtmeye yarayan araçlardır.
Derecelendirme ölçekleri bir
bireyin belirli bir konuda çeşitli davranış özellikleri hakkında sıralanmış
açıklayıcı ifade ya da cümlelerin bireyi tanıma ve gözlemi yapan kişi
tarafından işaretlenmesini esas alır.
Derecelendirme ölçekleri, bireyin
bazı nitelikler bakımından derecelemesi amacıyla da kullanılmaktadır.
Derecelendirme ölçeklerinin çok çeşitleri vardır.
1) Sayısal
derecelendirme: Sayısal derecelendirme ölçeklerinde, değerlendirilen bireyin
üzerinde durulan davranışı sıralama biçiminde sayısal olarak verilir.
Davranış
|
Gelişmişlik Derecesi
|
Ders içerisindeki dikkat derecesi
|
1 2 3 4 5
|
Arkadaşlarıyla uyumu
|
1 2 3 4 5
|
2) Grafiksel
derecelendirme: (a- yatay grafiksel, b-dikey grafiksel),
Uyumlu Uyumsuz
|--------- 1-------- 1-------- 1--------- 1
1 2 3 4 5
3)
Betimsel grafiksel derecelendirme ölçekleri: Bu ölçeklerde grafiksel derecelendirme ölçeklerinden farklı olarak derecelerin sayılarla belirtilmesi yerine, betimsel anlatımlara yer verilir.
5-
Özellik Kayıt:
Bireylerin
çeşitli özelliklerinin gözlemlenerek kayıt edildiği tekniktir. Gözlemi yapan
öğretmen, öğrencide gözlemlediği nitelikleri kaydeder ve öğrenci ile ilgili
düşüncelerini yazar.
3.SOSYOMETRİK TEKNİKLER
(Başkalarından Bilgi Alma Esasına Dayanan)
1-
Sosyometri
Bir grubu oluşturan bireylerin
sosyal ilişkileri, grubun yapısı, birbirleriyle olan ilişkilerin duygusal
biçimleri, grup içindeki alt gruplar, grubun genel görünümü, ahengi grup
bütünlüğü hakkında objektif bilgi edinmek için kullanılan güvenilir bir
tekniktir. Grup ilişkilerini değerlendirmeye yarayan sosyometri, bireylerin
grup içinde kabul edilme derecesini, rolleri ve etkileşim biçimleri hakkında
bilgi sağlar. Sosyometri bireyi tanımak için onu tanıyan başkalarından bilgi
alma esasına dayanır. Sosyometri, grubun yapısını, alt grupları, lider ve terk
edilmiş öğrencileri ortaya çıkaran bir grup tekniğidir.
Lider: Grup tarafından en çok
seçilen ve en yüksek puanı alan öğrencidir.
Terk Edilmişler (Seçilmeyenler):
Hiçbir üye arkadaş olarak seçmemiştir.
Karşılıklı Çekenler: Grup içinde
sadece birbirlerini seçenler.
Klikler: Büyük gruptan soyutlanmış
kendi aralarında birbirlerini seçenler.
İki Yönlü İlişki: İki öğrencinin
karşılıklı olarak birbirlerini seçmesidir.
Tek Yönlü İlişki: Bir kişinin
karşısındaki kişiyi seçmesine karşın, diğerinin onu seçmemesidir.
Reddedilen:
Grubun çoğunluğu tarafından seçilmeyendir.
2-
Kimdir Bu? (Bil-Kim) Tekniği
Gözlemsel teknikler içerisinde
yer alan Kimdir Bu? Tekniği; Bil - Kim veya Bu - Kimdir? gibi adlarla da
anılmaktadır.
Kimdir bu
tekniği birbirlerini tanıyan bir grup içindeki bireylerin birbirleri hakkındaki
görüşlerine dayanmaktadır. Kimdir bu tekniği, bir grubun sosyal dokusu
içerisinde bireylerin kendilerini ve içerisinde bulundukları gruptaki diğer
bireyler tarafından nasıl algılandıklarını, ilişki biçimlerini, kabul ve red
derecelerini anlamaya ve böylece bireylerin birbirlerini ve kendilerini
değerlendirmesine yarayan bir tekniktir.
4. ETKİLEŞİME
DAYALI TEKNİKLER
1-
Görüşme:
Görüşme, bireyi tanıma
çalışmalarında en yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Belli bir amaçla yüz
yüze gelen iki veya daha fazla kişinin, sözel ve sözel olmayan davranış ve
teknikler kullanarak yaptıkları bir etkileşim sürecidir.
Bireylerin giyim-kuşamı, beden
dili, ses tonu ve genel davranışlarını doğrudan gözleme olanağı bulur.
Görüşmenin en üstün yanlarından biri budur.
Görüşmenin
Avantajları
|
Görüşmenin
Dezavantajları
|
S Görüşmede bireyin söyledikleri ve vücut dili
değerlendirilerek bir yorum yapılabilir.
S Bireye görüşme teknikleri uygulayabilmek
için bireyin okuma yazma bilmesine gerek yoktur.
S Görüşülen kişilerin üzerinde başkalarının
doğrudan etkisi yoktur. Bu daha yalın bir izlenimin oluşturulmasını sağlar.
S Yüzyüze bir etkileşim sürecidir. Birey
hakkındaki bilgiye vasıtasız olrak ulaşılabilir.
|
S Görüşme tekniği ekonomik değildir S Bireyin
verdiği bilgilerin doğru olduğu kabul edilmektedir
S Görüşme tekniği, taraflar açısından
sübjektif olduğundan elde edilen bilgiler yanlış yorumlanabilir.
S Görüşmede taraflara uygun yer, zaman, süre
belirlemek oldukça zordur.
S Görüşmede elde edilen bilgiler görüşülen
bireyin vermek istedikleri bilgiler ile sınırlıdır.
|
Görüşmenin Aşamaları
a. Planlama:
Görüşme için planlama önemlidir. Görüşmenin zamanı, yeri ve içeriği görüşme
için program yapılmadan önce kararlaştırılmalı ve her iki taraf için de uygun
bir zaman seçilmelidir.
b. Uygulama:
Uygulama esnasında görüşmeyi yapacak kişinin görüşmenin içeriği ile ilgili bir
öngörü sahibi olması, görüşecek kişi ile iyi ilişkiler geliştirebilmesi
gerekir. Görüşülen kişinin kendini açabilmesi için sıcak ve samimi bir orta m
yaratabilmek önemlidir. Görüşme esnasında sorulacak sorular iyi seçilmeli,
bunlar görüşülen kişinin sosyokültürel düzeyine uygun ve farklı anlamlar
uyandırmayacak biçimde net olmalıdır.
c.
Raporlaştırma: Görüşmeci, görüşme içinde
yaşananları not alarak ya da görüşme sonunda kaydederek rapor oluşturabilir.
2- Psikodrama:
Bireyin kendisi için kaygı ve
üzüntü kaynağı olan psikolojik problemini rol alarak bir grup karşısında gerçek
yaşamda olduğu gibi oynayarak ortaya koymasıdır.
Uzmanlık gerektirmektedir.
Önceden yazılmış roller oynanmaz, tamamen sponten olunmalıdır.
Günlük
yaşamda bize sıkıntı veren olayları tekrar yaşayarak, bunların yarattığı etkiyi
kontrol altına alırız.
3- Sosyodrama:
Bir grubun müşterek problemli ele
alınır. Problemli ferdin, gruptaki diğer fertlerle olan ilgi ve ilişki şekline
dikkat edili r. Ele alınan problem grubun müşterek sosyal bir problemidir.
Sosyodramada problem, olayın
akışına bırakılır. Önceden kurgu yapılmaz.
Bu şekilde bireyler problemlerine
gerçekçi bir açıdan bakmayı öğrenir ve alışkanlık kazanırlar.
Sosyodramada her birey kendisinin
değil başkasının rolünü oynar.
Psikodramadan
ayrılan temel özelliği budur.
4-
Oyun Terapisi:
Önceden hazırlanmış bir oyun
ortamında serbestçe oynarken, çocukların duygu ve davranışlarını gözlem yoluyla
incelemesine dayanan terapi şeklidir. Özel oluşturulan odalarda yapılır.
Oyun terapisi; çocukla terapist
arasında kurulan, çocuğun kendi iç dünyasını keşfettiği, bir ilişki sürecidir.
Bu süreçte çocuk bazı duygu ve deneyimleri yaşama şansı bulur. Ayrıca, çocuğun
gerçek dünyası oyundur. Oyun, terapistin çocuğun dünyasına girmesini sağlayan
en iyi yoldur. Bu nedenle oyun terapisi sürecinde çocuk, geçmişte yaşadığı
önemli olayları ve kendisini etkileyen duygularını tekrar yaşayabilmektedir.
Ergenlik öncesi ve sözel
iletişimde zorlanan çocuklarda etkilidir.
Aşırı
hareketli çocuklarda az oyuncak kullanılmalıdır.
Oyun terapisinin kullanıldığı problem durumları:
S Öğrenme güçlüğü
S Cinsel istismar
S Saldırganlık, bağlanma güçlükleri
S Konuşma güçlükleri
S Duygusal huzursuzluk
S Korku, kaygı, yas, benlik kavramı problemi
S Sosyal uyum problemleri, çekingenlik
S Travma sonrası vb.
5-
Ev Ziyaretleri
Okullarda danışman ve öğretmenler
zaman zaman öğrenciler hakkında daha fazla bilgi toplamak ve bireyin içinde
yaşadığı çevre hakkında bir fikir edinmek, çevrenin birey üzerindeki olası
etkilerini kestirebilmek için ev ziyaretlerinde bulunması yararlı olabilir.
Ev ziyaretleri çocuğun aile
ortamı hakkında ilk elde edilen bilgi toplamaya olanak vermesi bakımından
etkili bir bilgi toplama tekniğinidir. Ev ziyaretleri ayrıca ailenin psikolojik
danışma ve rehberlik hizmetlerine karşı ilgi ve yardımını artırdığı gibi, aile
ile okul arasında sıkı bir işbirliği ve yakınlık meydana gelmesinde önemli bir
rol oynar. Bu şekilde veli, okulda yönetici, uzman ve öğretmen arasında yeterli
ve ortak bir rehberlik anlayışı daha kolay sağlanabilir.
Ev
ziyaretlerinin amacı, çocuğun ev yaşamı ile ilgili çeşitli bilgileri toplamak
ve onu daha iyi tanıyarak onun kendi kendisini tanımasına ve problemlerinin
çözümüne yardımcı olmaktır.
5-
DİĞER TEKNİKLER
1- Toplu
Dosya
Öğrenci hakkında toplanan çeşitli
bilgilerin kaydedildiği araçtır. Öğrencilere daha iyi yardım edebilmek için
çeşitli tekniklerle öğrenciler hakkında toplanan bilgilerin sistemli bir
şekilde kaydedildiği dosyadır.
Toplu dosyada bulunan
bilgilerden; yöneticiler, öğretmenler, veliler, psikolojik danışmanlar ve
öğrencinin kendisi yararlanır.
Toplu
dosyada; kimlik, ev ve aile, okul başarısı, fiziksel gelişim, test ve envanter
sonuçları, katıldığı etkinlikler gibi bilgiler yer alır.
Dosya bilgilerinin gizlilik düzeyleri
1. Düzey
^ herkese açık ^ boy, kilo, cinsiyet vs.
2. Düzey
^ sorumlu kişilere ^ aile ile ilgili bilgiler
3. Düzey
^ öğrenci veya veli onayı ile ^ test sonuçları vs.
4.
Düzey ^ psikolojik ve psikiyatrik inceleme,
tıbbi ve yasal işlemler. Bu bilgi toplu dosyalarda yer almamalı.
2- Zaman
Çizelgesi
Öğrenciyi tanımada bize bilgi
sağlayacak bir diğer yol ise onun günlük zamanını nasıl değerlendirdiğini,
hangi aktivitelere ne kadar zaman harcadığını ve buna ilişkin duygu ve düşüncelerini
öğrenmektir. Bu nedenle öğrencilere doldurulacak zaman cetvelleri bu bilgileri
sağlamanın yanısıra öğrencinin "zamanı iyi kullanma" konusunda
kendini disipline edebilmesine de yardımcı olabilir.
Zaman
çizelgesi, öğrencinin zamanını iyi kullanması amacıyla, günün saatlerine
bölünmüş bir sayfaya, gösterdiği etkinliklerin türünü, süreleriyle birlikte
yazacağı bir çizelgedir.
3- Vak'a
İncelemesi
Bireyi (öğrenciyi) bir bütün
halinde tüm yönleriyle ayrıntılı olarak derinlemesine incelemektir. Vak'a
incelemesi genişliğine değil derinlemesine bilgi toplamayı esas alan bir
tekniktir.
Vak'a incelemesi herkese
uygulanmaz. Buna göre psikolojik danışma ve rehberlikte vak'a incelemesi
tekniği özel problemleri, öğrenme güçlüğü, sosyal uyum zorlukları olan ve
normal yardımların dışında özel ilgi ve dikkat isteyen bi reyler ya da
öğrenciler üzerinde uygulanabilir. Vak'a incelemesinde test veya test dışı
olmak üzere soruna göre bir takım teknikler kullanılabilir.
Vak'a
incelemesinde, bireyin sorununun niteliğine göre, bireyin sağlık muayenesi
istenebilir, bireyin kendisinden, ailesinden diğer tanıdıklarından gereken
bilgiler alınabilir. Birey özgeçmişi, akademik özgeçmişi, okul çevresi, sosyal
yaşantısı ve gelişimi insan ilişkileri, sosyal destek alıp almadığı incelenir
ve bunun için gerekirse çeşitli test ve envanterler uygulanabilir.
4- Vak'a
Konferansı:
Bir bireyin davranışlarını daha
iyi anlayabilmek için bir grup danışman veya uzmanın bir araya geldiği
toplantıdır.
Bireysel
yorum veya incelemelerden daha önemlidir. Yönetici ve öğretmenler de
katılabilir.
5- Bibliyoterapi:
Bibliyoterapi, kitaplar
aracılığıyla insanların duygusal sorunlarını çözmelerini sağlamayı amaçlayan
bir yöntemdir. Burada amaç yine kişinin kendini tanıması, sorunların kaynağını
fark etmesi ve bunlarla nasıl baş edebileceğini öğrenmesidir. Esasında
bibliyoterapi ile yapılan iş doğru zamanda doğru kişinin doğru kitapla
buluşmasını sağlayarak duygusal olarak rahatlamasına yardımcı olmaktır.
Günümüzde bibliyoterapi, kitaplar
aracılığı ile bireyin sorunlarını çözebilmesine yönelik bir yardım tekniği
olarak kabul edilmiştir. Aslında karmaşık ve iddialı gibi görünmesine karşın
"bibliyoterapi" oldukça yalın bir süreci ifade eder: Edebiyat la
(edebi eser) okuyucunun kişiliği arasındaki dinamik bir ilişkinin kurulmasıdır.
Bu ilişki bir psikolojik danışmanın denetiminde kurulabildiğinde, okuyucu
duygusal sorunlarıyla yüz yüze gelebilir ve olumlu değişimler yaşayabilir.
Bibliyoterapide kitap seçiminde
dikkat edilmesi gereken belli noktalar bulunmaktadır. Bibliyoterapide faydalanılabilecek
kitaplar;
• Bireyin
okuduğu, etkisini yaşam boyu hissettiği
•
Danışmanın danışan için seçtiği
•
Kişinin kendi seçtiği kitaplardır.
Psikolojik danışman danışma
sürecinde danışanı için kitap seçerken danışanının okuma düzeyi ile ilgi ve
ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Sonuç olarak
bibliyoterapi her ne kadar psikolojik danışma sürecinde duygusal sorunlarını
çözmede kullanılsa da burada anılmasının nedeni bireyin kendini tanımasına,
anlamasına olanak vermesindendir.
6- Veli
Konferansı (Veli Toplantıları)
Veli konferansında danışman veya
varsa danışmanlarla öğrenci velisi bir araya gelerek çocuk hakkında önemli
gördükleri konular hakkında görüşmeler yaparlar.
Psikolojik danışma ve rehberlik
uygulamalarında danışmanlar ile velilerin ara sıra bir araya gelmeleri
psikolojik ilişki içinde çocuğun başarı ve uyum durumu özel ihtiyaçları ve
problemleri ya da dikkate değer başka bir davranış özelliği hakkında karşılıklı
olarak görüşmeleri gerekir. Bu amaç için veli konferansı uygun bir tekniktir.
Veli konferansında gerekli
görüldüğü durumlarda veli ile birlikte bu konferansa öğrenci de alınabilir.
Veli konferansı öğrenci ile veli
ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra okul aile
ilişkilerini pekiştirmekte velinin okulun amaç ve ihtiyaç ve programları
hakkında bilgi sahibi olması konusunda bilgilendirilmesinde önemli yararlan
sağlamaktadır.
En genel
anlamıyla iki kişi arasındaki mesaj alış verişidir. Mesaj veren (Kaynak), mesaj
alan (Alıcı), İletişim yolu (Kanal), iletilen (Mesaj) ve mesajla ilgili dönüt
iletişimin temel unsurlarıdır.
İLETİŞİM
ENGELLERİ
1. Emir
Vermek, Yönlendirmek: Bu iletiler, öğrenciye duygularının, gereksinimlerinin ya
da sorunlarının önemsiz olduğunu anlatır. Öğrenci öğretmenin duygu ve
gereksinimlerine göre davranmak zorundadır: "Senin susamış olman beni
ilgilendirmez, yerine otur ve cezan bitinceye kadar bekle."
Bunlar öğrenciye o anda ki davranışının kabul edilemez olduğunu
söyler: "Sızlanmayı kes, bebek değilsin."
Böyle iletiler öğretmenin gücünü korkuya dönüştürür. Öğretmenin
söylediklerini kendilerinden daha büyük ve güçlü biri tarafından verilen
gözdağı olarak algılarlar: "Sınıftan çık."
Öğretmenlerin bu tür davranışları ile, öğrencilerden karşılık verme,
direnme, bağırıp çağırma gibi olumsuz davranışlar ve düşmanca duygular
yaratabilir. Bu iletiler, öğretmenin, öğrencinin karar ve yeteneğine güven
duymadığını gösterir. "Bu akşam bir çalışma çizelgesi yap, yarın bana
göster."
2. Uyarmak,
Gözdağı Vermek: Bu iletiler emir verme ve yönlendirmeye benzer ama çocuğun
vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerirler: "Ağlamayı kes,
yoksa seni gerçekten ağlatacak bir şey yaparım."
Bunlar, öğretmenin öğrencilerinin isteklerine ve gereksinimlerine
saygı duymadığını anlatır: "Yazını zamanında bitiremezsen bitirinceye
kadar burada kalırsın."
Öğrenciyi korkutur ve sindirir: " Kendine çeki düzen vermezsen
velini çağıracağım."
Emir verme, yönlendirme gibi uyarı ve gözdağı vermek de düşmanlık
yaratır.
Öğrenciler bazen uyarı ve gözdağına şöyle karşılık verirler: "Ne
olacağı umurumda değil. Ben yine bildiğimi yaparım." Bazen de yalnızca
öğretmenin vereceğini söylediği cezayı uygulayıp uygulamayacağını görmek için
yapmaları yasaklanan şeyleri yaparlar.
3. Ahlak
Dersi Vermek: Bu tür ilişkilerle dış otoritenin ve zorunlulukların gücü
öğrenciye karşı kullanılır. Öğrenciler, genellikle "yapmalısın,
etmelisin"lere karşı koyar ve kendilerini daha güçlü savunurlar.
Ahlak dersi veren iletiler öğrenciye, öğretmenin onun yargısına
güvenmediğini, başkalarının doğruluğuna inandığını şeyleri kabul etmesinin onun
için daha iyi olacağı düşüncesini verir: "Doğru olanı yapmalı, müdüre ne
biliyorsan anlatmalısın."
4. Öğüt
Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek: Bu tür iletiler öğretmenin, öğrencinin
sorunlarını kendi kendilerine çözebilme yeteneği olmadığına inandığının
kanıtıdır.
Bunlar, bazen öğrenciyi öğretmenine bağımlı yapar, kendisi için
düşünmesini engeller ve her sorununda, çözümü kendi dışında bir otoriteden
beklemeye başlar.
Öneri üstünlük tavrı olarak görülür. Bu da bağımsızlık elde etmeye
uğraşan gençler için çok sinir bozucudur. Önerme, önerinin üstünlüğünü
gerektirdiği için, öğrenciler kendi kendilerine, düşünce geliştirmek yerine,
önerene karşı çıkarak çok gereksiz zaman harcarlar. Onlara göre zaten öğretmen
öğrenciyi anlasa, çözüm önermezdi. Öğrencilerin genel düşüncesi şudur: "
Benim ne hissettiğimi, ne düşündüğümü gerçekten anlasanız böyle saçma
önerilerde bulunmazsınız."
5. Öğretmek,
Nutuk Çekmek, Mantıklı Düşünceler Önermek: Öğretmen öğrenci ilişkisinde sorun
olmadığı zamanlarda öğretme, nutuk çekme öğrenciler tarafından kabul
edilebilirken, sorunlu dönemlerde kabul edilemez. Sorunu olan öğrenciler
"öğrenmeye" aşağılık duygusu, yetersizlik duygusu ile tepki
gösterebilirler.
Mantık ve gerçekler öğrencinin mantıksız ve bilgisiz olduğunu
hissettirdiği için genellikle içe kapanıklık ve küskünlük ortaya çıkar.
Öğrenciler de yetişkinler gibi yanlışlarının gösterilmesinden
hoşlanmazlar. Sonuna kadar düşüncelerini savunurlar. " Ben haklıyım ve
bunu kanıtlayacağım" diye düşünürler.
Nutuk çekme etkisiz bir öğretim yöntemidir. Uygun kullanılmadığı zaman
yalnızca etkisiz olmakla kalmaz, nefret edilen bir yöntem olur. Öğrenciler
sıkılır ve dinlemeyi bırakırlar.
Öğrenciler bazen öğretmenin "gerçek"lerini çürütmek için
sonuçsuz yöntemlere başvururlar. Öğretmenin görüşlerini yalnızca ders dışı
konularda değil, ders içinde de eleştirirler. Alışa gelmiş öğrenci
tepkilerinden biri şudur. " Siz bu günü anlamak için çok yaşlısınız."
Öğrenciler kendi sorunları hakkında öğretmenlerinden daha fazla gerçek
ve geçerli bilgiye sahiptir. Bu yüzden öğretmenin düşünceleri, öğrenciler
tarafından bir güç gösterisi olarak yorumlanır.
6. Yargılamak,
Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak Bu iletiler, öğrenciler üzerinde
öbürlerinden daha olumsuz etki yapar. Benlik kavramı, çocuğu yetiştiren ve onun
yaşamındaki en önemli yetişkinler olan ana-baba ve öğretmenlerin yargı ve
değerlendirmeleri ile biçimlenir. İşte bu nedenle, olumsuz değerlendirmeler
çocuğun benlik saygısının aşınmasına neden olur ve karşı eleştiri için onu
kışkırtır. Sonuçta öğrenciler de öğretmenlerine aynı biçimde tepki verir.
Öğrencilerin saygısızlığından yakınanlar, çoğunlukla olumsuz değerlendirmeleri
çok sık kullanan öğretmenlerdir.
Değerlendirme yapmak öğrencileri çok etkiler. Değerlendirilme korkusu
ile duygularını saklar ve yardım için başkalarını ararlar. Bu tür iletilere öz
imgelerini korumak için kızgınlıkla karşılık verir ve katı bir savunuya
çekilirler. Bir öğrenciye tembel olduğunu söylemek onu kızdırır ve hiçbir zaman
çalışmaya yüreklendirmez. En kötüsü de olumsuz değerlendirmelerin
yenilenmesidir. Sık sık olumsuz değerlendirilen öğrenciler sevilmediklerini,
işe yaramadıklarını ve hiç bir şeyi hak etmediklerini düşünürler.
Bu tip öğrenciler kendilerine zarar verebilecek bir kişilik
geliştirebilirler.
7. Övmek,
Aynı Düşüncede Olmak, Olumlu Değerlendirmeler Yapmak Öğretmenler, genel inancın
tersine, övmenin olumsuz değerlendirme kadar zarar verdiğini duyunca
inanmazlar. Öğrencinin öz imgesine uymayan olumlu bir değerlendirme kızgınlık
uyandırır: " Ben iyi bir öğrenci değilim." Öğrenciler bu iletileri,
öğretmenin kendilerini yönlendirme ve istediğini yaptırma girişimi için
kurnazlık olarak yorumlarlar: " Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu
çalışacağım?"
Öğrenciler haklı olarak, öğretmen olumlu yargılıyorsa başka bir zaman
da olumsuz yargılayabilir sonucunu çıkarır. Ayrıca yargılamanın, üstünlüğü
hissettirdiğini de düşünür. Övgünün çok sık kullanıldığı bir sınıfta, övgünün
yokluğu eleştiri olarak yorumlanabilir. " Resmim hakkında iyi bir şey
söylemediniz, demek ki beğenmediniz." Başkalarının yanında övmek,
öğrenciyi utandırır. Öğrencilerin çoğu " iyi örnek" olarak gösterilmeyi,
" kötü örnek" gibi aşağılayıcı bulur.
Çok fazla övülen öğrenci ise buna alışır hatta övülmeye gereksinim
duymaya başlar: " Bakın öğretmenim benim kâğıdıma bakan. Resmim ne güzel,
değil mi?", "Öğretmenim bakın, eşyalarımı Hasan ile
paylaşıyorum."
Öğrenciler, övgüyü sık kullanan öğretmenin gerçekte kendilerini
anlayamadığını ve bu olumlu değerlendirmeleri, onları anlamak için
yitirecekleri zamanı kazanmak için kullandıklarını düşünür.
8. Ad
Takmak, Alay Etmek Öğrencilerin benlik imajları üzerinde olumsuz etki yapar.
Öğrenciler bu tip iletilere genellikle aynı tür ileti ile tepki verir:
" Şimdi bebek gibi davranan kim?"
Öğrencileri etkilemede bu tip iletileri kullanan öğretmenler hayal
kırıklığına uğrar. Öğrenciler öz eleştiri yapacakları yerde, özürlerini
kapatmak için öğretmenlerin kullandığı iletileri kullanır: " Ben bebek
değilim; bebekler böyle davranmaz. B en böyle davranırım."
9. Yorumlamak,
Analiz etmek, Tanı Koymak: Bu tip iletiler öğrenciye, davranışın nedenlerinin
öğretmeni tarafından bilindiğini anlatır:
"Bunu başkalarının ilgisini çekmek için yapıyorsun." Bu
amatörce yapılan psikanaliz öğrenciye gözdağı gibi gelebilir ve sıkıntı verir.
Öğretmenin çözümlemesi doğruysa, öğrenci kendini çıplak olarak açıkta kalmış
hisseder ve utanır. Eğer yanlışsa ki çoğunlukla böyledir, öğrenci yersiz
suçlandığı için kızar.
Öğrenciler bu iletileri öğretmenin kendini çok akıllı ve bilgili
sanmasının ve üstün olması nedeni ile Tanrı gibi içlerini okumasının bir kanıtı
olarak görürler. " Nedenini biliyorum" "içini okuyorum"
gibi iletiler öğrencinin konuşma isteğini yok eder. Düşüncelerini öğretmenle
paylaşmamasını öğretir ve çok tehlikelidir.
10. Güven
Vermek, Desteklemek, Avutmak, Duygularım Paylaşmak Yüzeyde bu iletiler sorunlu
öğrencilere çok yararlıymış gibi görünür, ama gerçekte böyle değildir.
Öğretmenin karmaşık duygular yaşayan öğrencisine güven vermeye çalışması onda
anlaşılmadığı izlenimini uyandırabilir.
Öğretmenler, öğrencilerin olumsuz duygularından etkilenmediklerinden
onları avutmaya çalışırlar. Böyle durumlarda güven verici ve destekleyici
iletiler öğrenci tarafından, öğretmenin onun duygularını değiştirmesini
istediği biçimde anlaşılır: " Her şey düzelecek, yarın kendini daya iyi
hissedeceksin."
Öğrenciler öğretmenlerin bu çabalarının kendilerini değiştirmek için
olduğunu sezer ve onlara güvenmezler. Acıma, öğrencinin duygularını incitir ve
iletişimini bozar; çünkü öğrenci öğretmenin, duygularını değiştirmeye
çalıştığının ayardındadır.
Hiç kimse, kendisine gerçeği algılayamadığının söylenilmesinden
hoşlanmaz. Güven vermenin her türlü, sorunlu kişinin abarttığını, gerçekte ne
olup bittiğini anlamadığını ve bir bakıma " gerçek dışı" duygular
taşıdığına hissettirir.
Bu nedenle öğrenciler de kendilerine destek veren öğretmenlerin
çabasına düşmanca tepki verir.
11. Soru
Sormak, Sınamak, Çapraz Sorgulamak Sorunlu olduğu zaman öğrenciye soru sormak
onda güvensizlik ve kuşku uyandırır. " Dün akşam ödevini sana söylediğim
gibi yaptın mı?" Öğrenciler bazı soruların, onları tuzağı düşürmek ve
eksiklerini bulmak için sorulduğunu düşünür: " Ne kadar çalıştın? Bir saat
mi? O zaman iyi bir notu hak etmiyorsun." Soruların nedenlerini anlamayan
öğrenciler onları gözdağı aracı olarak algılar ve soruya soru ile tepki verir:
" Niçin bilmek istiyorsunuz?"
Sorunlu öğrenciye soru soran öğretmenler, öğrencide, sorununu çözmede
ona yardımcı olacağı yerde, sorunu onun adına kendisinin çözmesi için bilgi
topladığı izlenimini uyandırır: " Kuzenin artık sizde kalacakmış, bu
konuda ne düşünüyorsunuz?"
Sorunu olan öğrenciye sorununu çözme amacı ile sorulan her soru, onun
konuşma özgürlüğünü sınırlar ve bir sonraki iletisini sanki dikta ettirir.
" Bu duyguyu ilk ne zaman farkettin?" diye sorarsanız, öğrenci
yalnızca bu duygunun ilk ortaya çıkışını anlatacak, başka hiç bir şey
anlatmayacaktır. Avukatlar gerçeği saklamaya çalışan sanıkları konuşturmak için
çapraz sorgulama yöntemini öğrenir. Ancak yene de konuşmak istemeyen tanıktan
yeterli bilgiyi alamazlar. Demek ki sorgulama, açık ve yapıcı iletişimi
kolaylaştırmak için yararlı değildir.
12. Sözünden
Dönmek, Oyalamak, Alay Etmek, Şakacı Davranmak, Konuyu Saptırmak: Böyle
iletiler yüzünden öğrenci, öğretmeninin onunla ilgilenmediğini, duygularına
saygı göstermediğini, belki de onu dışladığını düşünür.
Öğrenciler sorunlarını dile getirmek istediklerinde çok ciddidirler.
Şakayla, espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmişlik, bir kenara
atılmışlık duygusunu uyandırır.
Öğrencileri başından savmak, o anki düşüncelerinden saptırmak, ilk
başta başarılı gibi görülebilir. Ancak kişinin üzerinde konuşulmayan duyguları
yeniden çıkaracaktır; çünkü ertelenen sorunlar çözümlenmemiş sorunlardır.
Milli Eğitim Bakanlığında
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesinden Özel Eğitim
Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü sorumludur.
Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü 30.4.1992 tarihi ve 3797 sayılı yasayla kurulmuştur.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma
Hizmetleri İl Danışma Komisyonunun Oluşumu ve Görevleri
Bu komisyon eylül ve haziran
ayları olmak üzere yılda en az iki kez toplanır.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma
Hizmetleri İl Danışma Komisyonu Milli Eğitim Müdürü Veya Yardımcısı/Şube Müdürü
Başkanlığında;
1. İlçelerde
şube müdürleri,
2. Rehberlik
ve araştırma merkezi müdürü/müdürleri,
3. Rehberlik
ve araştırma merkezinin/merkezlerinin rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri bölüm başkanları,
4. İlköğretim
ve orta öğretim kurumlarından seçilen birer okul müdürü, metropol illerde metropolü
oluşturan ilçelerden birer okul müdürü,
5. Değişik
türden eğitim-Öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma
servislerinde çalışan en az üç psikolojik danışmandan oluşur.
Görevleri
Rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri il danışma komisyonu aşağıdaki görevleri yapar.
a) Eylül
ayında yapılacak toplantıda, il ve ilçelerde yapılması düşünülen rehberlik ve
psikolojik danışma çalışmalarına ilişkin gerekli ihtiyaçları belirler,
çalışmalarla ilgili önerileri değerlendirir ve bunların sağlanması yönünde
karar alır.
b) Haziran
ayında yapılacak olan toplantıda il ve ilçelerde yapılan rehberlik ve
psikolojik danışma çalışmalarının sonuçlarını değerlendirir. Sonraki öğretim
yılı için önerilerde bulunur.
İl/İlçe Düzeyinde Rehberlik Hizmetlerinin Örgütlenmesi:
İl veya ilçelerdeki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinden
sorumlu rehberlik ve araştırma merkezleridir (RAM). RAM'lar psikolojik danışma
ve rehberlik hizmetinden başka il veya ilçe düzeyinde özel eğitim
hizmetlerinden de sorumludur.
RAM'lar il
düzeyinde tüm özel eğitim ve rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinden
sorumludur. Son yönetmeliğe göre RAM'larda psikolojik danışmandan başka
psikolog, çocuk gelişimcisi ve eğitimcisi, sosyal çalışmacı, özel eğitimci,
psikometrisi, eğitim programcısı da yer almaktadır.
RAM' larda Görevli Psikolojik
Danışmanların Görevleri
a) Öğrencilerin
veya bireylerin kendilerini ilgileri, yetenekleri, meslekî değerleri gibi
yönleriyle tanımalarına, meslekler hakkında bilgi edinmelerine, kendi özelliklerine
hangi mesleklerin uygun olduğunu fark etmelerine, çevreleri ile olumlu
ilişkiler ve daha verimli çalışma alışkanlıkları geliştirebilmelerine, eğitimle
ilgili sorunlarını ve güçlüklerini giderebilmelerine yönelik psikolojik yardım
hizmetlerini verir. Bu öğrenciler veya bireyler için gerekli resmî işlemleri
yapar.
b) Çalışma
alanında yer alan eğitim-öğretim kurumlarının özellik, kademe, türlerine göre
ayrı olmak üzere çerçeve programı ve etkinlik programlarının hazırlanmasına
ilişkin çalışmaları organize eder ve bu çalışmalara katılır. Bu çalışmanın ön
hazırlığı olarak kurumdaki önceki uygulama sonuçlan, kurumun özellikleri ve
çeşitli boyutları incelenir.
c) Psikolojik
ölçme araçlarım standartlarına uygun olarak uygular, değerlendirir, sonucunda
gerekli rehberlik hizmetini
verir.
d) Rehberlik
ve psikolojik danışma servislerine yönelik olarak yöneltme kapsamındaki
çalışmaları organize eder, düzenlenmiş çalışmalara katılır ve bu çalışmalar
doğrultusunda çeşitli yayınlar hazırlar.
e) Rehberlik
ve psikolojik danışma servislerinin ihtiyaç ve sorunlarını belirlemeye yönelik
çalışmaları yürütür.
f) Eğitim-öğretim
kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinden gelen çalışma
rapor ve programlarım inceler, değerlendirir ve değerlendirme sonuçlarını genel
bir rapor haline getirir. Bu rapora bölümündeki elemanların görüş ve
Önerilerini de ekleyerek Bölüm Başkanına iletir.
g) Hizmetlerle
ilgili çeşitli araştırma-geliştirme çalışmalarına katılır.
h) Eğitim-öğretim
kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde görev yapan
psikolojik danışmanlara, verilecek hizmetlere ilişkin rehberlikte bulunur.
ı)Psikolojik danışmanı bulunmayan
okullar öncelikli olmak üzere okulların ve öğrencilerin gereksinimleri
doğrultusunda yöneticilere, öğretmenlere, gerekli durumlarda ailelere yönelik
toplantı, panel ve konferans gibi el kinlikler düzenler, gerekli hizmet içi
eğitim etkinliklerini önerir.
i) Alanla
ve bölümün hizmetleriyle ilgili bilimsel gelişmeleri izler, uygulamalarında bu
gelişmelerden yararlanır.
j) Merkezde
diğer meslek elemanlarıyla ekip çalışması yapar ve görevlerine ilişkin
kayıtları usulüne uygun şekilde tutar,
k)
Merkez müdürünün vereceği hizmetle ilgili diğer
görevleri yapar.
RAM' larda Görevli Psikologların
Görevleri
Merkezde görevli psikolog
aşağıdaki görevleri yapar:
a) A
tipik özellikleri, uyum güçlükleri, sorunları veya özürleri bakımından
incelenmesi ve tanınması gereken danışanlar için tanılama çalışması yapar.
b) Bu
çalışmalar için gerekli psikolojik ölçmeleri yapar, yöntem ve teknikleri
kullanır ve bunların sonuçlarını değerlendirir.
c) Danışanlara
kendi alanı ile ilgili olan psikolojik yardımları verir, gerekli terapi
çalışmalarını yürütür.
d) Gerektiğinde
danışanları çevrede psikolojik yardım veren başka kurum ve kuruluşlara
yönlendirir.
e) Çevrede
ve okullarda alanıyla ilgili araştırmalar yapar veya yapılanlara katılır.
Sonuçlan, önerileriyle birlikte ilgililere
iletir,
f) Alanı
ve bölümünün hizmetleriyle ilgili bilimsel gelişmeleri izler, uygulamalarında
bunlardan yararlanır.
g) Merkezdeki
diğer meslek elemanlarıyla ekip çalışması yapar ve görevlerine ilişkin gerekli
kayıtları usulüne uygun şekilde tutar.
h) Merkez
müdürünün vereceği hizmetle ilgili diğer görevleri yapar.
RAM idari bölümden başka özel
eğitim ve rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölümlerinden oluşmuştur.
Rehberlik yönetmeliğinin 29. maddesine göre RAM rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri bölümü personeli aşağıdaki gibi belirtilmiştir.
Rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri bölümü, bölüm başkanının sorumluluğunda merkezin çalışma alanının kapsamına
göre yeterli sayıda psikolojik danışman, psikolog, psikometrisi, eğitim
programcısı ve sosyal çalışmacıdan oluşur.
Rehberlik yönetmeliğinin 31.
maddesine göre RAM'ların özel eğitim bölümü personeli aşağıdaki gibi
belirtilmiştir.
Özel eğitim hizmetleri bölümü,
bölüm başkanının sorumluluğunda merkezin hizmet verdiği çalışma alanının
kapsamına göre yeterli sayıda çeşitli branşlarda özel eğitimci, psikolog,
psikometrisi, çocuk gelişimi ve eğitimcisi, sosyal çalışmacı ve psikolojik
danışmanlardan oluşur
RAM'lardan il milli eğitim
müdürlüğü sorumludur. Milli eğitim müdürlüğü yönetim yapısı içinde il
psikolojik danışma ve rehberlik ve özel eğitim hizmetlerinden sorumlu milli
eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürüdür.
Milli Eğitim
Bakanlığı tebliğler dergisinde yayınlanan 17 Nisan 2001 tarihi ve 24376 sayılı
ve Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğine göre yapılmaktadır.
Psikolojik Danışmanların
Görevleri
a) İl
çerçeve programını temel alarak okulunun rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri programını sınıf düzeylerine, okulun türüne ve öğrencilerin
İhtiyaçlarına göre hazırlar.
b) Rehberlik
programının ilgili kısmının uygulanmasında sınıf öğretmenlerine rehberlik eder.
c) Okulunun
tür ve özelliklerine göre gerekli eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerini
plânlar, programlaştırarak uygular veya uygulanmasına rehberlik eder.
d) Bireysel
rehberlik hizmetlerini alanın ilke ve standartlarına uygun biçimde yürütür.
e) Eğitsel,
meslekî ve bireysel rehberlik çalışmaları için öğrencilere yönelik olarak
bireyi tanıma etkinliklerini yürütür.
f) Bireysel
rehberlik hizmetleri kapsamında formasyonu uygunsa psikolojik danışma yapar.
g) Sınıflarda
yürütülen eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerinden, uygulanması rehberlik
ve psikolojik danışma alanında özel bilgi ve beceri gerektirenleri uygular.
h) Okul
içinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleriyle ilgili konularda
araştırmalar yapar, bunların sonuçlarından yararlanılmasını sağlar.
i) Öğrencinin
mezun olacağı dönemde, okuldaki tüm eğitim ve öğretim sürecindeki gelişimini,
yönlendirilmesi açısından önemli özelliklerini ve bu konudaki önerilerini
içeren bir değerlendirme raporunu sınıf rehber öğretmeni, veli, öğrenci v e
okul yönetiminin iş birliğiyle hazırlar. Bu raporun aslını öğrenci gelişim
dosyasına koyar, bir örneğini de Öğrenciye veya velisine verir.
j) Eğitim-öğretim
kurumundaki seçmeli derslerin konulmasında çevre koşulları, okulun olanakları,
öğretmen sayısı ve branşı da gözetilerek yeni seçmeli derslere ilişkin
araştırma yapar, bu derslerin. zümre öğretmenlerince gerçekleştirilecek program
çalışmalarında alanı ile ilgili görüşlerini bildirir.
k) Okulda
özel eğitim gerektiren öğrenci varsa veya kaynaştırma eğitimi sürdürülüyorsa,
bu kapsamdaki öğrencilere ve ailelerine gerekli rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetlerini rehberlik ve araştırma merkezinin iş birliğiyle verir.
l) Rehberlik
ve psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin öğrenci gelişim dosyalarını ve diğer
gerekli kayıtlan tutar, ilgili yazışmaları hazırlar ve istenen raporları
düzenler
m) Okula
bir alt öğrenim kademesinden veya nakil yoluyla gelen öğrencilerin gelişim
dosyalarını inceler, sınıf rehber öğretmeniyle iş birliği içinde değerlendirir.
Gerektiğinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde kullanılacak ölçme
araçları, doküman ve kaynakları hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katılır.
n) Öğrencilerin
ilgi, yetenek ve akademik başarıları doğrultusunda eğitsel kollara yöneltilmesi
konusunda branş ve sınıf rehber öğretmenine bilgi verir ve iş birliği yapar.
o) Ailelere,
öğrencilere, sınıf rehber öğretmenlerine ve gerektiğinde diğer okul personeline
yönelik hizmet alanına uygun toplantı, konferans ve panel gibi etkinlikler
düzenler.
p) Okulda
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin komisyonlara ve
toplantılara katılır, gerekli bilgileri verir, görüşlerini belirtir.
q) Orta
öğretim kurumlarında Millî Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Ödül ve
Disiplin Yönetmeliğinin ilgili maddesinde belirtilen görevi yapar.
r)
Ders yılı sonunda bu alanda yapılan çalışmaları
değerlendirir, sonuçlarını ve gerekli bilgileri içeren bir rapor hazırlar.
Okul Rehberlik ve Psikolojik
Danışma Hizmetleri Yürütme Komisyonunun Kuruluşu ve Görevleri
Her eğitim-öğretim kurumunda
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin planlanması, eş güdümün ve kurum
içindeki iş birliğinin sağlanması amacıyla rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri yürütme komisyonu oluşturulur. Bu komisyon, ders yılında birinci ve
ikinci dönemin başladığı ilk ay ile ders yılının tamamlandığı son ay içerisinde
olmak üzere, yılda en az üç defa toplanır.
Ayrıca ders yılı içinde
gerektiğinde okul müdürünün uygun gördüğü tarihlerde de toplanabilir.
Rehberlik ve
psikolojik danışma servisindeki psikolojik danışmanlar bu komisyonun sürekli
üyesidir. Diğer üyeler her ders yılı başında öğretmenler kurulunda yeniden
belirlenir.
Komisyon Kimlerden Oluşur?
Rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri yürütme komisyonu okul müdürünün başkanlığında aşağıdaki üyelerden
oluşturulur:
a) Müdür
yardımcıları.
b) Rehberlik
ve psikolojik danışma servisi psikolojik danışmanları.
c) Sınıf
rehber öğretmenlerinden her sınıf seviyesinden seçilecek en az birer temsilci.
d) Disiplin
kurulundan bir temsilci.
e) Okul-aile
birliği ve okul koruma derneğinden birer temsilci.
f) Okul
öğrenci temsilcisi.
Rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri komisyonu okuldaki ilgili hizmetlerin yürütülmesi için gerekli
önlemleri alır. Komisyon rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde diğer
kurum ve ailelerle işbirliğinin oluşturulmasına yardımcı olur.
Okul Müdürünün Görevleri
Okul müdürünün psikolojik
danışmanlık ve rehberlikle ilgili görevleri yönetmeliğin 47. maddesinde belirtilmiştir
buna göre okul müdürlerinin görevleri aşağıda sıralanmıştır.
a) Okulda
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi
için, hizmetin gerektirdiği fiziksel şartlan ve uygun çalışma ortamını
hazırlar, kullanılacak araç ve gereci sağlar.
b) Rehberlik
ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonunu kurar, bu komisyona
başkanlık eder.
c) Okulun
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili yıllık
program ve yürütme planının hazırlanmasını ve uygulanmasını izler.
d) Okulun
psikolojik danışman ihtiyacını, öğrenci sayısını ve bu sayıdaki artışı dikkate
alarak belirler ve bulunduğu il veya ilçe millî eğitim müdürlüğünün ilgili
bölümüne bildirir.
e) Okulda
birden fazla psikolojik danışman varsa birini koordinatör olarak görevlendirir.
Okul Rehberlik ve psikolojik
danışma servisinde birden fazla psikolojik danışman olması halinde; program,
plânlama, araştırma gibi birlikte yapılması gereken görevler dışında,
hizmetlerin yürütülmesinde öğrenci sayıları, sınıflar, mesleki formasyon ve
özel beceriler gibi ölçütlere göre gerektiğinde psikolojik danışmanlar arasında
iş bölümü yapar. Ancak bu iş bölümünün dengeli olmasına ve hizmetlerin
gerektirdiği eş güdüm ve bütünlüğü zedelememesine dikkat eder.
g) Rehberlik
ve psikolojik danışma servisiyle işbirliği yaparak okuldaki öğretmenleri her
sınıfa bir rehber öğretmen olmak üzere görevlendirir. Zorunlu olmadıkça sınıf
rehber öğretmenlerini sınıftaki öğrencilerin mezuniyetine kadar değiştirmez ve
zorunluluk bulunmadıkça sınıf rehber öğretmenlerini yönetim işlerinde
görevlendirmez.
h) Okuldaki
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve bu konudaki programın verimli
ve düzenli bir biçimde yürütülmesi için psikolojik danışman, sınıf rehber
öğretmenleri, öğrenciler ve veliler arasında eş güdümü sağlamak İçin gerekli
özeni gösterir.
i) Öğrencileri
yönlendirme çalışmalarında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisi
elemanları, öğrenciler, veliler, sınıf rehber öğretmenleri, branş Öğretmenleri
ve diğer yöneticiler arasında iş birliği ve organizasyon ile değerlendirme
sonuçlarının bir bütünlük içinde kayıtlarının tutulmasını sağlar.
j) Başka
eğitim-öğretim kurumlarından gelen öğrencilerin gelişim dosyalarını, geldikleri
eğitim kurumlarından ister ve rehberlik ve psikolojik danışma servisine iletir.
k)
Rehberlik ve psikolojik danışma servisince
hazırlanan program ile yürütme planının birer örneğini ders yılının başladığı
ilk ay içerisinde, yılsonu çalışma raporunun bir örneğini ise ders yılının
tamamlandığı ay içerisinde bağlı bulunduğu rehberlik ve araştırma merkezine
gönderir.
Sınıf Rehber Öğretmenlerinin
Görevleri
Psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetleri öğrenciyi merkez alan eğitim anlayışından hareket etmektedir. Her
bir öğrencinin kendine özgün özellikleri olabileceği ve buna göre eğitim
yapılması gerektiği anlayışı, öğrencilerin sosyal, duygusal ve bilişsel
sorunlarıyla ilgilenmeyi zorunlu kılmaktadır.
Rehberlik hizmetleri okulda bir
takım çalışmasını öngörür. Buna göre okul psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetlerinde öğretmenlerin de önemli görevleri bulunmaktadır. Öğretmenleri
kendi alanında öğretim yapmaktan başka sınıf rehber öğretmenliği görevi de
yapmaktadır. Bunun için öğretmenlere yaptıkları sınıf rehber öğretmenliği
karşılığı ücret ödenmektedir. Sınıf rehber öğretmenliği görevi yönetmeliğin 51.
maddesine göre aşağıdaki şekilde belirlenmektedir.
a) Okulun
rehberlik ve psikolojik danışma programı çerçevesinde sınıfın yıllık
çalışmalarını plânlar ve bu plânlamanın bir örneğini rehberlik ve psikolojik
danışma servisine verir.
b) Rehberlik
için ayrılan sürede sınıfa girer. Sınıf rehberlik çalışmaları kapsamında
eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerini, rehberlik ve psikolojik danışma
hizmetleri servisinin organizasyonu ve rehberliğinde yürütür.
c) Sınıfındaki
öğrencilerin öğrenci gelişim dosyalarının tutulmasında, rehberlik ve psikolojik
danışma hizmetleri servisiyle iş birliği yapar.
d) Sınıfa
yeni gelen Öğrencilerin gelişim dosyalarını rehberlik ve psikolojik danışma
servisi ile iş birliği içinde inceler, değerlendirir.
e) Çalışmalarda
öğrenci hakkında topladığı bilgilerden özel ve kişisel olanların gizliliğini
korur.
f) Sınıfıyla
ilgili çalışmalarını, ihtiyaç ve önerilerini belirten bir raporu ders yılı
sonunda ilk hafta içinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisine
iletir.
g) Öğrencilerin
ilgi, yetenek ve akademik başarıları doğrultusunda eğitsel kollara
yöneltilmeleri konusunda psikolojik danışmanla iş birliği yapar.
h)
Okul müdürünün vereceği, hizmetle ilgili diğer
görevleri yapar. İlköğretimde 1'inci sınıftan 5'inci sınıfa kadar olan
sınıfları okutan öğretmenler de bu görevleri kendi sınıflarında; üst
sınıflardaki sınıf rehber öğretmenleri gibi, öğrencilerinin yaş, gelişim,
eğitim durumları, bireysel özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda,
rehberlik ve psikolojik danışma servisinin eş güdümünde yürütülür.
Okulların Milli Eğitim sistemi içersinde ilköğretim ve
ortaöğretim şeklinde farklılaşması verilecek rehberlik hizmetlerini de
farklılaştırmaktadır. Bu nedenle okulöncesi ilköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim
düzeyinde farklı rehberlik hizmetleri vermek gerekmektedir.
Okul öncesi eğitim ve İlköğretimde hizmetler genel olarak; öğrencinin
kendisi, öğretmeni/öğretmenleri ve ailesi tarafından yetenek, beceri ve diğer
özelliklerinin fark edilmesine, öğrencinin yetiştiği ortamın iyileştirilmesine,
bireysel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesine, etkili öğrenme ve çalışma
becerileri ile motivasyonlarının artırılmasına, ilköğretim sonrası eğitime ve
orta öğretime devam edemeyecekler için mesleğe yönlendirmeye yöneliktir.
Orta öğretimde ise hizmetler
genelde; üst öğrenime, meslek alanlarına ve mesleğe yönelmede, etkili öğrenme
ve çalışma becerileri geliştirmede, meslekler ve gerektirdiği özellikler ile
meslek ve çalışma yaşamı konusunda bilinçlendirmede, bireysel özelliklerini
değerlendirip farkındalık düzeyini geliştirmede, bireysel ve sosyal gelişimin
sürdürülüp yetişkin yaşamına hazırlanmada yoğunlaşır. Orta öğretimdeki
hizmetlerde okul türlerine göre gerekli uyarlamalar yapılır.
Yaygın eğitimdeki rehberlik ve psikolojik
danışma hizmetleri genelde kursiyerlerin mesleğe ve işe yönlendirilmesini, iş
yaşamına hazırlığı, bireysel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesini kapsar.
Örgün ve yaygın eğitimdeki
rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde, sorunlara erken müdahale ve
özellikle sorunun oluşmamasına yönelik gelişimsel, koruyucu yaklaşım esastır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder