30 Ocak 2015 Cuma

KPSS REHBERLİK DERS NOTLARI

https://drive.google.com/file/d/0ByYH0OJLiIbrRDQ0OHFxZDZXUFE/view?usp=sharing bu linke tıklayarak aşağıdaki notları pdf olarak indirebilirsiniz...
Çağdaş Eğitimin Boyutları:
1.      Öğretim
2.      Yönetim
3.      Öğrenci Kişilik Hizmetleri
Aşağıda öğrenci kişilik hizmetleri çerçevesinde öğrencilere sunulan hizmetler kısaca açıklanmıştır:
1.Sağlık Hizmetleri: Sağlık eğitimi, sağlığı koruma, sağlık kontrolleri yaptırma, bulaşıcı hastalıklar ve korunma yolları, tanı ve tedavi merkezleri.
2.Sosyal Yardım Hizmetleri: Öğrencileri burs ve barınma konusunda bilgilendirme, beslenme/ulaşım ek iş konusunda yardımcı olma gibi hizmetleri kapsar.
3.      Rehberlik hizmetleri: Öğrencilere sunulan psikolojik yardım hizmetlerini kapsar.
4.      Özel Yetiştirme Hizmetleri: Özel yfetenekleri geliştirme fırsatlarına yardımcı olma, gereksinim duyulan alanlarda kurslara yönlendirme, verimli ders çalışma becerileri kazandırma, başarısızlık nedenleri konusunda öğrenciyi bilgilendirme.
5.Sosyal ve Kültürel Hizmetler: Serbest zaman etkinlikleri ve serbest zamanı verimli kullanma alışkanlıkları, ilgi ve becerilerine göre öğrencileri serbest zaman etkinliklerine yönlendirme.

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR?
Birey, kendi yaşamında karşılaştığı kişisel sorunlar karşısında çözüm için kendisi bir çıkış bulamadığında bir uzman desteğine gereksinim duyar. Bu amaçla kurulan "Rehberlik Servisleri" değişik yöntemlerle bireye yardımcı olur. Rehberlik hizmetleri birinci derecede, bireylerin "karar verme" konusunda yaşadığı sorunlara yardımcı olur.
Genelde rehberlik ve psikolojik danışma kavramları birlikte kullanılır. Oysa psikolojik danışma, rehberlik hizmetlerinin bir bölümünü oluşturur. Bu ilişki şöyle şematize edilebilir:



BAŞLICA REHBERLİK TANIMLARI
1.      Rehberlik öğrencilere uyum sağlaması, problem çözmesi ve olgunlaşması için yapılan yardımdır.
2.      Rehberlik, bireye kendini , çevresini anlaması ve bu yolla gizil güçlerini kullanabilmesi için yapılan yardım sürecidir.
3.      Rehberlik, bireyin kendini ve çevresini tanımasına yardım sürecidir.
4.      Rehberlik, kendi istek ve imkanları ile toplumda kendine açık gelişme imkanlarını ve beklentileri tanıması ve bunları en iyi biçimde uzlaştırabilmesi için bireye yapılan profesyonel ve sistematik yardımdır.
5.      En kapsamlı tanım: Rehberlik, bireye kendini tanıması, anlaması, problemlerini çözmesi, çevresindeki imkanların farkına varması ve buna göre sağlıklı kararlar alıp uygun seçimler yaparak nihayetinde kendini gerçekleştirmesi için uzmanlarca yapılan sistematik ve profosyonel bir yardım sürecidir.
Bu tanımın vurguladığı noktalar şöyle özetlenebilir:
1.      Rehberlik bireyi tanıma işidir.
2.      Rehberlik bireyin kendisini tanımasına yardım etmektir
3.      Rehberlik bireye, çevredeki imkanları tanıtma işidir.
4.      Rehberlik, bireyin potansiyelleri doğrultusunda kararlar alması ve seçimler yapmasına yardım etmektir.
5.      Rehberlik bireyin kendisini gerçekleştirmesine yardım etme işidir.
6.      Rehberlik, uzmanlar tarafından yapılan bir iştir.
7.      Rehberlik bir süreçtir, devamlılık gösterir.
8.      Rehberliğin merkezinde birey vardır.
Kendini Gerçekleştirmiş Bireylerin Özellikleri
1.      Kendi potansiyellerine güvenirler ve var olan potansiyellerini kullanabilirler
2.      Geçmiş ve gelecekte yaşama yerine, "şimdi ve burada"yı yaşarlar, yaşamdan doyum alırlar.
3.      Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul ederler,
4.       Spontane (doğal) davranabilirler, yapmacıklıktan hoşlanmazlar.
5.       Sosyal becerileri gelişmiştir,
6.       Yalnız kalıp, bağımsız davranabilirler, kendilerini gerçekçi bir gözle anlamaya çalışırlar.
7.       Kültürün ve toplumun etkisine karşı direnebilirler
8.       Başkalarını ve kendini takdir edebilirler,
9.       Evrensel insanlık ilişkilerine girebilirlerdendi kültüründen olmayan kişilerle de )
10.      Demokratik bir yapıya sahiptirler
11.      İyi bir espri anlayışına sahiptirler, (Espri yaratıcı kişilik özelliğidir)
12.      Yaratıcılığını kullanabilmesi ve dış etkenler karşısında kendisi olabilme özelliği
13.      Sorumluluklarının farkındadırlar ve sorumluluk almaktan kaçınmazlar
14.      Savunucu değildirler, savunma mekanizmalarını çok fazla kullanmazlar.
15.      Olayları değerlendirirken sadece kendi deneyimlerini ön plana almazlar.
REHBERLİĞİN İLKELERİ
1.      Her birey seçme özgürlüğüne sahiptir:
Çağımızda insanın kendi yönünü çizme, kendi hayatı hakkında karar verme özgürlüğüne sahip olduğu kabul edilmektedir. Rehberliğin görevi de bireyin seçenekleri algılamasına yardımcı olmaktır.
2.      İnsan Değerli ve Saygıya Layık Bir Varlıktır:
Rehberliğin temelinde, insan hak ve sorumlulukları ile yakından ilgili demokratik ve insancıl bir anlayış vardır. Yani birey; dini, dili, milliyeti, ırkı, sosyal statüsü, fiziksel ve sosyal özellikleri ne olursa olsun değerli bir varlık olarak görülmelidir.
3.      Rehberlik Hizmetlerinden yararlanmak İsteğe Bağlıdır, Zorlama Yoktur:
Kişisel rehberlik çalışmalarında hiçbir birey psikolojik yardım almaya zorlanamaz; ancak bazı mesleki ve eğitsel rehberlik çalışmalarında, grup rehberlik etkinliklerinde gönüllük esası aranmayabilir.
4.       Rehberlik ve Psikolojik danışma Hizmetlerinde Gizlilik Esastır:
Rehberlik hizmetlerinde danışanın iç dünyası ile ilgili paylaşımları onun izni olmadan bir başkasıyla konuşulamaz. Bireylerin psikolojik danışmaya ve rehberliğe karşı güven duyup duymamaları, tamamıyla bu ilkenin yerine getirilmesiyle oluşur.
5.      Rehberlik Hayat Boyu Yararlanılabilecek Bir Hizmettir:
Gelişim doğumdan ölüme kadar olan bir süreçtir. Rehberlik ihtiyaç duyulduğunda herkese, hangi yaş döneminde olursa olsun verilebilecek bir hizmettir. Ancak yardımın sürekli oluşu ile yardım alan kişinin hayat boyu birilerinden yardım beklemesi farklı şeylerdir.
6.      Rehberlik Hizmetleri İşbirliği İle Yürütülen Bir Hizmettir:
Rehberlik hizmetleri bu alanda uzman bir kişinin koordinasyonunda okuldaki öğretmen, yönetici ve diğer personelin ortak çalışmalarını gerektirir.
7.      Rehberlik Hizmetleri Tüm Bireylere (Öğrencilere) Açık Bir Hizmettir:
Rehberlik hizmetlerinden sadece uyum problemi yaşayan, herhangi bir özrü bulunan veya normal dışı davranışlar sergileyen bireyler değil, tüm bireyler yararlanabilir. Rehberliğin işlevinin bozuk davranışları düzeltmek ve sorunlara çare bulmaktan çok, kişiliği koruma (Koruyucu rehberlik) ve geliştirme olduğu unutulmamalıdır.
8.       Rehberlikte Bireysel Farklılıklara saygı esastır:
Her birey kendine özgü bir varlıktır. İlgi, yetenek, değer ve tutumlarıyla başkalarından farklılıklar gösterirler. Farklı yaratılışı olan, faklı çevrelerden gelen bireylerin ihtiyaçları da farklı olacaktır. Rehberlik çalışmalarında bu farklar mutlaka dikkate alınmalıdır.
9.       Rehberlik Hizmetleri Hem Bireye Hem de Topluma Karşı Sorumludur:
Birey kişisel ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasında bir çatışma yaşıyorsa ve bu konuda uzmandan yardım isterse, uzman bireyin hem kendi isteklerini yerine getirmesine yardımcı olmalı, hem de topluma ayak uydurmasını sağlamalıdır.
10.      Rehberlik Hizmetleri Eğitimin Ayrılmaz Bir Parçasıdır:
Rehberlik uygulamaları her okulun amaç ve ihtiyaçlarına uygun alanlarda yoğunlaştırılmalıdır. Uygun bir okul rehberlik programı, çevre koşulları ve özellikleri ile öğrenci nitelikleri ve ihtiyaçlarının düzenli ve sistemli olarak değerlendirilmesi temeline dayandırılmalar. Okulun etkili bir öğretim programı, etkili bir rehberlik programını gerektirir. Öğretim ve rehberlik hizmetleri karşılıklı olarak birbirine bağımlıdır.
11.     Rehberlik hizmetlerinde profesyonellik önemlidir.
12.     Kurum amaç ve ihtiyaçlarına uygun davranmayı gerektirir. (ilköğretim -ortaöğretim farkı)
REHBERLİK NE DEĞİLDİR?
1.    Rehberlik yardımı, bireye tek yönlü olarak dorudan doğruya yapılan bir yardım değildir. Yardımı alan danışan ve psikolojik danışman arasında karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ilişki sürecinde gelişir.
2.    Rehberlik hizmetlerinin temelinde bireye acıma duygusuyla yaklaşmak, onun sorunlarının onun adına çözmek gibi bir anlayış yoktur.
3.     Rehberlik, bireyin sadece duyusal yanı ile ilgilenmez
4.     Rehberlikte kullanılan bütün yöntemler ve teknikler amaç değil araçtır.
5.     Rehberlik hizmetleri, ders değildir.
6.     Rehberlik bir disiplin görevi değildir, rehberlik yargılamaz ve ceza vermez.
7.     Rehberlik ve psikolojik danışmanlık her türlü sorunu hemen çözebilecek sihirli bir güce sahip değildir.
8.     Rehberlik yardımı sadece "sorunlu" öğrencilere verilen bir yardım değildir.
REHBERLİĞİN ORTAYA ÇIKMASINI GEREKTİREN NEDENLER
S Meslek çeşidinin artması, seçimin zorlaşması ve beraberinde ders çeşidinin artması S Bireysel farkların eğitimde dikkate alınmasının zorunluluğu S Çağdaş eğitim anlayışının benimsenmesi
S Demokratik yaşamın karar verme gücüne sahip bireyler gerektirmesi S Eğitimde bireyin duygusal yönüne verilen önemin giderek artması S Psikometrideki gelişmeler S Okul yapısındaki değişme ve gelişmeler S Boş zamanlan değerlendirme gereksinimi S Okullarda uyumsuzluk sorunları S Öğrenci başarısızlıkları
BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE
REHBERİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA YAKLAŞIMLARI
1.     Kriz Yönelimli Yaklaşım
2.     Tedavi edici(yardım edici) yaklaşım
3.     Önleyici/Koruyucu Yaklaşım
4.     Gelişimsel Yaklaşım
1.     KRİZ YÖNELİMLİ YAKLAŞIM:
Aniden ortaya çıkan problemler sonucu ortaya çıkan problemler sonucu gelişen travmalara karşı bireyi normal hayata döndürmek için yapılan rehberliktir. Bu hizmette önemli olan,en erken zamanda bireyin problemlerine "travma yönetimi " anlayışıyla müdahale etmektir.
Örneğin SAL' daki 2 öğrencinin öldürülmesi sonrasında yapılan çalışmalar, deprem sonrası depremzedelere yapılan psikolojik destek çalışmaları , çok yakınını kaybetmiş ve travma yaşayan bir öğrenciye verilecek destek eğitimi ya da ÖSS veya KPSS 'ye gireceği sırada evrakını kaybeden bir öğrenciye verilecek hizmet kriz yönelimli bir çalışmadır. "Şimdiki zaman” ile uğraşır. (Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
2.     ÇARE BULUCU YAKLAŞIM:
Bireyde problemler ortaya çıktıktan sonra yapılması gereken hizmetleri kapsar. Örneğin sınav kaygısı veya iletişim problemi yaşayan bir öğrenci yaşayan bir öğrenci için yapılması gereken, varolan sorunu ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaktır.Yani ok yaydan artık çıkmıştır ve probleme yönelik olarak yapılabilecek ne varsa onu yapabilmek önemlidir. Örneğin öğrencinin ergenlik döneminde ailesi ile kuşak çatışması yaşadığını varsayalım. Bu çatışmaya yönelik neler yapılabileceği üzerinde çalışmak çare bulucu rehberlik kapsamındadır. " Geçmiş zaman” ile uğraşır.(Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
3.     ÖNLEYİCİ/KORUYUCU YAKLAŞIM:
Bireyleri travmalara ya da zorlu yaşam olaylarına karşı (ergenlik problemleri, depremler, henüz oluşmamış sınav kaygısı) dirençli hale getirmek ve başaçıkma yöntemleri kazandırmak amacıyla verilen bir hizmettir. Diğer bir ifadeyle, özellikle bazı olumsuz sonuçlar çıkmadan yapılması gereken bir hizmettir. Bir anlamda koruyucu hekimlik gibi de düşünülebilir.
Rehberlik ve Psikolojik danışmanlıktaki bu yaklaşım, problemleri önlemeyi düşünmektedir, örneğin bir erkek öğrencinin fiziksel olarak bir öğretmene vurmasını beklemek yerine, öğrenciye bazı iletişim becerilerini öğretmek daha iyi olur; o zaman problemler eylem haline konulmak yerine tartışılabilir, önleyici/koruyucu yaklaşım problemlere katılıp onları önlemeyi amaçlar.
Toplumun, gençlerin yapmalarına engel olmak istedikleri konular çok ve çeşitlidir. Bu yaklaşımdaki temel problem, önlemek istediğimiz şeyi bilmek durumunda olduğumuzdur. Eğer öğrencilerimizin imla-noktalama açısından kötü bir mektup yazmalarını önlemek istiyorsak, onlara dil bilgisini, noktalama işaretlerini ve paragraf yazmayı öğretiriz. Eğer öğrencileri sınıfta yıkıcı olmaktan uzak tutmak istersek, onlara uygun sınıf davranışlarını, öğretmenlerin ihtiyaçları ve tarzlarıyla başa çıkabi lme becerilerini öğretiriz. "Gelecek zaman " ile uğraşır. (Tek başına Geleneksel bir anlayıştır)
4.                      GELİŞİMSEL YAKLAŞIM:
Gelişimsel rehberlik anlayışının ortaya çıkışı, bu hizmetlere öncülük eden ülke olarak Amerika da 20.yüzyılın ikinci yarısında olmuştur. 20. yüzyıl süresince rehberlik hizmetlerinden beklenen işlev; önce meslek seçme ve işe yerleştirme(1900- 1920) , sonra okula uyum ve eğitsel başarı Ülkemizde son 10 yıldır sözü edilmeye başlayan gelişimsel yaklaşım A.B.D de 1960'lı yıllarda geleneksel rehberlik ve psikolojik danışma yaklaşımlarına tepki olarak doğmuştur.
Gelişimsel rehberliğe göre bireyin gelişimsel ihtiyaçları rehberlik hizmetlerinin temelini oluşturur ve buna göre PDR hizmetlerinin amacı, öğrencinin her gelişim dönemine ait gelişim görevlerini başarıyla gerçekleştirilmesini sağlamak ve kolaylaştırmaktır.
Gelişimsel rehberlik bireyin sürekli gelişim halinde olduğu, bir gelişim basamağını başarı ile geçirenlerin daha sonraki gelişim basamağının gelişim görevlerini de daha iyi başaracağı gerçeğine dayanmaktadır. Bireyin gelişimsel ihtiyaçları rehberlik hizmetlerinin temelini oluşturur ve buna göre PDR hizmetlerinin amacı; öğrencinin her gelişim dönemine ait gelişim görevlerini başarıyla gerçekleştirilmesini sağlamak ve kolaylaştırmaktır. Diğer bir deyişle gelişimsel rehberlik anlayışı; öğrencinin büyüme ve gelişme süreci içinde kişisel-sosyal, eğitsel ve mesleki gelişim alanlarında temel ihtiyaçlarını karşılama ve bu alanlarda döneme özgü gelişim görevlerini yerine getirmede gerekli yeterlilikleri kazandırmayı amaçlar
Gelişimsel rehberliğin Dayandığı Temel İlkeler
S Rehberlik hizmetleri eğitim sürecindeki tüm öğrencileri kapsar,
S Gelişimsel anlayışta rehberliğin işlevi bireye yaşam donanımları ve yaşam becerileri kazandırmak olmalıdır. Bu beceriler öğrencileri yetişkinliğe hazırlamanın bir parçası olarak vurgulanırlar.
S Rehberlik etkinliklerinin işlevi çocukların ve ergenlerin gelişimini desteklemek ve kolaylaştırmaktır. Öğrencilerin etkili ve yeterli bir şekilde öğrenmesi ancak bu şekilde gerçekleşebilir,
S Rehberlik hizmetleri yaşamın her döneminde geçerli olan temel ihtiyaçları ve farklı gelişim dönemlerine özgü " gelişim ihtiyaçlarını" karşılamaya yöneliktir.
S Gelişimsel Rehberlik Toplam Eğitimsel Süreçlerin Bütünleyici Bir Parçasıdır.
S Gelişimsel rehberlik anlayışı sınıf rehber öğretmeninin "anahtar" işlevini kabul eder. Ancak profesyonel uzman müşavirliğini okul rehber öğretmeni yürütür.
S Gelişimsel rehberlik yaklaşımı, çocukların özel gereksinimlerini, risk durumlarının erkenden tanınmasını gerekli kılar. Buna göre krize müdahale ve problem çözümü için yardım hizmetleri sürecin bir parçası olarak kabul edilir.
S Gelişimsel yaklaşımda, yaşamlarındaki problem alanları ortaya çıkmadan önce öğrencilerin kendileri ve diğerleri hakkında daha fazla şey öğrenme fırsatları vardır. Kişiler arası bir kriz başlarına gelmeden önce kişiler arası becerileri öğrenirler. Eğer bir kriz durumu meydana gelirse, kendilerini problemden uzak tutmak için öğrendikleri becerilere başvurabilirler.
S Öğrenciler savunma veya saldırı durumunda olmadıkları zaman genellikle öğrenmeye daha açıktırlar, öğrenciler gelişimsel rehberlik aracılığıyla nasıl pozitif olunacağını ve diğerleriyle daha etkili etkileşime girileceğini öğrendikçe öğrenmeye daha aktif olarak katılırlar, olumlu okul çevreleri oluşturmaya yardımcı olurlar.
S Gelişimsel yaklaşım esnek bir yaklaşımdır ve dolayısı ile öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için her türlü imkanları kullanır.
S Rehberlikte gelişimsel yaklaşım öğrenme ortamının önemini vurgular, öğrenme iklimini oluşturmada düzenli çalışmak için tanıtım yapar. Okul içinde personel olduğu kadar öğrenci ve öğretmenleri de tanıtır. Bu sebeple personel arası ilişkiler bu yaklaşımın ayrılmaz bir parçasıdır ve okuldaki herkes akademik, sosyal ve kişisel yardımcı olarak düşünülür.
S Gelişimsel rehberlik hizmetleri yürütülürken bireylerin gelişim özelliklerini, ihtiyaçlarını, beklentilerini ve sorunlarını iyi tanımak gereklidir.
S Gelişimsel yaklaşım, insan gelişiminin doğasını, pek çok bireyin çocukluktan yetişkinliğe kadar olgunlaşmak için yaşadığı dönemler dahil olmak üzere dikkate alır. Bu yaklaşım duyguların, düşüncelerin ve davranışların sıkı şekilde birbirine bağlı olduğunu ve bunların öğrenildiğinin farkındadır. Bu nedenle, öğrenme ve yeniden öğrenme için en çok arzu edilen şartlar gelişim için önemli düşüncelerdir. Nihaî amaç ise öğrencilerin etkin ve yeterli şekilde öğrenmelerine yardım etmektir.
S Gelişimsel rehberlik anlayışına sahip bir öğretmenin, öğrencilerinin her birinin bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel yönden gelişmelerini kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olması önemlidir. "Gelişimsel rehberlik Yaşam boyu" rehberlik anlayışıyla uğraşır.
S Öğrencilerin ilgilerini çekebilmek çok dolaylı bir işlem olarak görünebilir. Fakat becerili öğretmenler ve danışmanlar, gelişimsel yaklaşımda, heyecana ve kriz durumunun bölünmüş enerjisine güvenmek yerine öğrencileri motive etmeyi tercih ederler. Gelişimsel yaklaşım, kriz yaklaşımı, tedavi edici yaklaşım ve önleyici/koruyucu yaklaşımları birleştirir ve aynı zamanda bireyin bütünsel gelişimine sağlamaya yönelik bir anlayışa dayanır. Gelişimsel rehberlik yaklaşımı, çocukların özel gereksinimlerini, risk durumlarının erkenden tanınmasını gerekli kılar.Buna göre krize müdahale ve problem çözme hizmetleri sürecin bir parçası olarak kabul edilir. Geleneksel anlayışları da kapsar-Çağdaş bir yaklaşımdır)
GELENEKSEL YAKLAŞIM
GELİŞİMSEL YAKLAŞIM
1. Kriz odaklıdır.
1. Gelişmeyi sağlayıcı ve kolaylaştırıcı yardım hizmeti
2. Problemli öğrencilere yöneliktir.
2. Tüm öğrencilere yönelik
3. Bilgi verme ve yöneltme ekseninde odaklanma
3. Tüm gelişim alanlarına yönelik yeterlik kazandırma
4. Uzman odaklıdır.
4. Öğretmen odaklı
5. Tepkiseldir.
5. Yaratıcı ve esnek
6. Görev yönelimlidir.
6. Hedef yönelimli(Kazanımlar)
7. Var olanı korur ve sürdürür. (Statükocu-Kapalı)
7. Var olanı değerlendirir ve geliştirir(gelişmeye açık)
8. Öğretimden ayrıştırılmıştır.
8. Öğretimle kaynaştırılmış
9. Bağımsız uygulamalar şeklinde yapılmaktadır.
9. Sürekli, ardışık, aşamalı uygulamalar
10. Profesyonel müdahale.
10. Profesyonel hizmet
11. Test ve teknikler önemlidir.
11. Test ve teknikler önemli değildir.
12. Psikolojik Danışma ağırlıklı.
12. Sınıf Rehberliği ve etkinlik ağırlıklı.
13. Ortaöğretim ağırlıklı yürütülür.
13. Tüm kademelere dönüktür.
14. Tedavi-sağaltım ağırlıklı.
14. Öğrenme odaklıdır.
15. Geleneksel Psikolojik Danışma Kuramları ağırlıklıdır.
15. Gelişimsel kuramlar ağırlıklıdır.
16. Amaç KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
16. Çeşitli yeterlilikler kazandırma.




KAPSAMLI REHBERLİK PROGRAMIN YAPISI
Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri kapsamında ilk ve orta dereceli okullarımızda, 2006 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde geliştirilen "Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programları" uygulanmaya başlamıştır. Program hazırlanırken kişisel - sosyal, eğitsel ve mesleki rehberlik alanları temel alınmıştır.
Rehberliğe ilişkin bu alanlar yaygın biçimde kullanılmakla birlikte, program içerisinde hazırlanan yeterlik alanları ve kazanımların birden çok alana uygun olması nedeniyle sınıflamalar yeterlik alanlarına göre yapılmıştır.
Programda yer alan ve yukarıdaki gelişim alanlarıyla ilgili 7 yeterlik alanı:
l.Okula ve Çevreye Uyum
2.      Eğitsel Başarı
3.      Kendini Kabul
4.       Kişiler arası İlişkiler
5.       Aile ve Toplum
6.       Güvenli ve Sağlıklı Hayat (Örneğin zararlı alışkanlıklardan, şiddetten uzak durma )
7.       Eğitsel ve Mesleki Gelişim'dir.
Eğitsel, mesleki ve kişisel-sosyal alanlar nasıl birbiri ile ilişki içinde ve tam olarak birbirinden soyutlanamaz ise söz konusu yeterlik alanları da birbiri ile ilişkilidir ve birbirinden tam olarak soyutlanamaz.
Program Öğeleri ve Süreçler:
1.     Rehberlik Müfredatı: Amacı; tüm öğrencilere normal büyüme ve gelişim bilgisi sağlamak ve yaşam becerilerini kazanmalarına ve kullanmalarına yardımcı olmaktır. (Sınıf ve Grup Etkinlikleri diye ikiye ayrılmaktadır.)
2.     Bireysel Planlama: Öğrencilerin kişisel ve mesleki gelişimleriyle birlikte kendi öğrenmelerini planlamaları ve yönetmelerine yardımcı olacak etkinlikleri içerir. (Bireyi Tanıma, Bilgi Verme, Yerleştirme, İzleme Hizmetleri)
3.     Müdahale Hizmetleri: Öğrencilerin acil sorunlarını gidermeye ve ihtiyaçlarını karşılamaya dönük hizmetlerdir. (Müşavirlik, Psikolojik Danışma, Kriz Danışmanlığı, Sevk Hizmetleri)
4.Sistem Desteği: Programın oluşturulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesini sağlamaya yönelik yönetimsel ve eğitsel kaynaklardır. (AR-GE, Öğretmene müşavirlik, Topluma ulaşma, Danışma kurulları, personel ve çevreyle ilişkiler.),
YENİ REHBERLİK PROGRAMININ GENEL ÖZELLİKLERİ
Yeni rehberlik Programı bir ders gibi görünse de bunu ders olarak algılamaktan çok, yaşantı sağlamaya, tutum, değer ve beceri kazandırmaya yönelik bir süreç olarak düşünmek daha doğrudur.
Özellikleri:
l.        Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programları gelişimsel rehberlik modeline dayanmaktadır.
2.     Kapsamlı rehberlik programı bütün okulların eğitim programlarının bütünleyici bir parçasıdır.
3.   Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programı "Okul rehberlik ve psikolojik danışma programı" değil, bu programın bir parçasıdır.
4.     Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programı okuldaki öğretim programlarıyla bağlantılı ve etkileşim içindedir.
5.   Programlar hazırlanırken, okul rehber öğretmeninin (psikolojik danışman) rolü ve görevlerinden çok programın içeriği üzerinde odaklanılmıştır.
6.     Programın içeriğindeki sınıf etkinliklerinin yürütülmesinden okul sınıf rehber öğretmenleri sorumludur.
7.     Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programı okuldaki öğretim programlarıyla bağlantılı ve etkileşim içindedir.
8.   Rehberlik programı, öğretim programlarından ayrı bir program olsa da bu durum rehberlik programı ile öğretim programlarının birbirinden kopuk olduğu anlamına gelmez.
9.   Kapsamlı program, rehberlik müfredatı çerçevesinde planlanan hedeflere ulaşmak için, okulun bütün personelinin yardımını gerektirir. Bu nedenle, Kapsamlı psikolojik danışma ve rehberlik programları" okul personelinin görevlerinin belirlenmesi bir ihtiyaçtır.
10.   Gelişimsel Rehberlik anlayışına dayalı rehberlik programları müşavirlik hizmetleri veren psikolojik danışmanları da kapsar. Psikolojik danışmanlar aynı zamanda grupla ve bireysel psikolojik danışma hizmetlerini yürütmekten sorumlu oldukları gibi, profesyonellik gerektiren sınıf içi-sınıf dışı grup rehberlik etkinliklerini düzenlemekten, risk gruplarıyla, çatışma çözme becerilerine, iletişim konularına yönelik çalışmalarda da bulunurlar.
REHBERLİK HİZMETLERİNİN YÜRÜTÜLMESİNDE İKİ FARKLI GÖRÜŞ
Okullarda rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinde iki temel görüş/yaklaşım ileri sürülür. Biri, bu hizmetlerin öğrencilerle bireysel ve yüz yüze ilişkiyle sunulması amacıyla yetiştirilmiş rehberlik uzmanlarının kullanımını vurgulayan "Uzman merkezli rehberlik programı" yoluyla bu hizmetlerin gerçekleştirilebileceğini savunan görüştür. Diğeri ise rehberlik uzmanının öğretmenlere "müşavirlik" hizmeti yapmak üzere kullanılmasını benimseyen "Öğretmen merkezli rehberlik programı" yoluyla bu hizmetlerin öğretmenler tarafından yürütülmesini savunan görüştür.
Eğitim sistemimizin koşulları, kuşkusuz daha uzun yıllar ikinci görüşün benimsenmesini gerektirmektedir. Gerçekte hangi görüş benimsenirse benimsensin, rehberlik programının merkezini, öğretmen-öğrenci etkileşimi oluşturur. Eğitim sürecinde, öğrencinin gelişimi ve uyumu açısından öğretmenin etkili ve çok önemli bir rolü vardır. Bu yüzden de rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinde öğretmen anahtar konumundadır. Okulda öğretmenin öncelikli görevi ders vermektir. Ancak, öğretmen aynı zamanda, rehberlik hizmetlerini yürütecek takımın vazgeçilmez, en önemli üyesidir. Çünkü öğretmen, öğrencinin her yönüyle gelişimi ve uyumundan birinci derecede sorumludur. Kuşkusuz, öğretmen, öğrenciyle daha uzun süre bir arada olduğu için onun gelişimini daha yakından izleme, eğitimsel, mesleki, kişisel ve sosyal problemlerini daha iyi tanıma ve ilgilenmeye uygun bir konumdadır. İlgili yönetmelikler incelendiğinde, "psikolojik danışma" dışındaki bütün rehberlik hizmetlerinde öğretmene önemli görevler yüklendiği görülür.
Ancak bu görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi, öğretmenlerin, hizmet öncesi ve hizmet-içi eğitimleri sırasında bu konuda yeterli bilgi ve beceri donanımına sahip olmalarına ve gerekli anlayışı kazanmalarına bağlıdır.
BAŞLICA REHBERLİK MODELLERİ
(Rehberlik programları yapılırken dikkate alınanlar) Yaklaşımlardan hareketle ortaya çıkarlar.
Rehberlik hareketinin başlangıcından günümüze bir çok rehberlik modeli geliştirilmiştir. Rehberlik modellerinin belli başlı amaçlarını ise; bireyin meslek seçimine yardım etmek, tıpkı eğitim süreci gibi bireyi toplumsal yaşama uyum sağlayabilecek becerilerle donatmak, eğitimi bireysel ihtiyaçlara göre ayarlamak ve bireyin sorunlarının kaynakları üzerinde odaklanarak çözmeye çalışmak, bireyin karar verme gücünü geliştirmek ve gelişim süreci boyunca bireyin topyekun gelişimine yardımcı olmak gibi konular oluşturmaktadır. İlk rehberlik çalışmalarının başladığı 1895 yılından bu yana rehberlik anlayışında çeşitli değişme ve gelişmeler olmuştur. Aşağıda rehberlik anlayışında meydana gelen bu değişme ve gelişmeleri içeren rehberlik modelleri verilmiştir.
1-                     PARSONS MODELİ
Adı rehberliğin babası olarak kabul edilen Frank Parsons'un rehberlik uygulamalarından alan bu model; rehberliği mesleğe yöneltme ile özdeş tutmaktadır. Parsons'un amacı endüstri bölgelerinde iş aramakta olan bir çok vasıfsız göçmenin kısa bir eğitim programından geçtikten sonra uygun bir işe yerleştirilmelerine yardımcı olmaktı. Parsons'un mesleki rehberli k çalışmalarını üç aşamada sınıflandırabiliriz
1-    Bireylerin incelenmesi
2-    İşlerin/mesleklerin çözümlenmesi
3-    Bu iki kaynaktan elde edilen verilerin karşılaştırılıp eşleştirilmesi
Bu anlayış rehberliği, mesleğe yöneltme ile eş anlamlı olarak görüyordu. Mesleki rehberlik terimini ilk ortaya atan kişi olan Parsons mesleki rehberliği meslek için hazırlamada, mesleğe giriş yollarını aramada, mesleği seçmede etkili ve başarılı bir çalışan haline gelmede genç insanlara dönük bir yardım hizmeti olarak tanımlamıştır. Parsons'un yaptığı rehberlik, bugün özellik-faktör kuramı adı verilen rehberlik yaklaşımının da başlangıcını oluşturmaktadır.
2-    REHBERLİĞİ EĞİTİM SÜRECİ İLE KAYNAŞTIRAN MODEL
Bir süre sonra, kişilere tam işe yerleştirilecekleri sırada yapılacak rehberliğin geç kalınmaya yol açacağı ile ilgili görüşler ortaya çıktı. İşte bu görüşler doğrultusunda hayata hazırlanırken yapılacak rehberliğin daha anlamlı olduğu ortaya kondu ve rehberlik eğitim süreci ile kaynaştırılmaya başlandı.
Bu model eğitim ve rehberliğin özdeş oldukları sayıltısına dayanmakta ve bireyin toplumsal yaşamda ihtiyaç duyacağı yeterlilikleri eğitim sürecinde kazanması gerekliliğini savunmaktadır. Bu modele göre rehberlik eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu modelin savunucularının başında Brewer gelmektedir. Brewer'e göre rehberlik her şeyden önce eğitimin bir parçasıdır ve başlıca amacı bireyin okula ve okul dışındaki çevresine uyumunda yardımcı olmaktır. Bu anlayışa göre eğitim ile rehberlik arasında amaç, yöntem ve sonuçları bakımından bir fark yoktur; rehberlik ve eğitim birbiri ile özdeş iki hizmet alanıdır. Bu modele göre, öğrencilere müfredat programları içinde meslekler, boş zamanlarını değerlendirme, verimli ders çalışma yoları gibi konularda bilgi vererek rehberlik yardımı gerçekleştirilebilir.
Bu model rehberlik hizmetlerinin tıpkı konu alanlarının(ünite-konu) öğretilmesi gibi sınıf içinde verilebilecek bir hizmet olduğu anlayışını getirmiştir. Bunun sonucu olarak okul programlarında grup rehberliği için saatler ayrılmaya başlanmıştır.
3-   REHBERLİĞİ KLİNİK YAKLAŞIM OLARAK ELE ALAN MODEL (ÖZELLİK - FAKTÖR YAKLAŞIMI) Bu model, bireysel farklılıkların belirlenerek eğitimin bireyselleştirilmesi üzerinde odaklanmaktadır. Klinik model aslında Parsons'un modeline benzemektir. (Ama Parsons olaya sadece mesleki rehberlik açısından bakmış M.B) . Bu model bireye karar vermeden yardım etmeden önce, onun ayrıntılı olarak incelenmesine ağırlık verir. Williamson'un öncülük ettiği bu modele göre bir sorunun, bir güçlüğün nedenini ortaya çıkarmak, o sorunun çözümünde en önemli aşamadır. Sorunun kaynağı belirlendikten sonra, yani tanı doğru bir biçimde yapıldıktan sonra sorunları giderecek önerilerde bulunulur. Bu modele göre danışman bir uzman, bir otorite olarak danışana bazı çözüm yolları önerebilir, ancak danışan da kendisine önerilen yollardan birini seçmekte özgürdür. Klinik model bireyi tanımada kesin sonuçlar veren ölçme araçlarının kullanılmasına ağırlık verdiği için bilimsel bir yöntem sayılır. Klinik model bugün rehberlik ve psikolojik danışmada kullanılan birçok ölçme aracının geliştirilmesine, toplu dosya siteminin oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Çare bulucu yaklaşımdan etkilenmiştir.
4-                     REHBERLİĞİ KARAR VERME SÜRECİNE YARDIM OLARAK ELE ALAN MODEL
Teknolojinin sağladığı imkanlar doğrultusunda toplumun giderek demokratikleşmesi bireylere daha fazla seçme özgürlüğü tanımıştır. Bu bağlamda, bireyler daha sık karar verme yaşantısıyla karşılaşmaya başlamışlardır. Yani bu model rehberliği bir karar verme süreci olarak tanımlamaktadır.
Birey sürekli olarak karar vermesini gerektiren yol ayrımlarıyla karşı karşıya kalır. Bu modele göre, rehberlik hizmetleri bireyin iş ve meslek seçimi kararları sırasında ihtiyaç duydukları olgusal bilgiyi sağlamak amacıyla başlatılmıştır. Bu gereklilik artarak devam etmekte, demokratik toplum yaşamı, sık sık bireylerin tercihler yapmasının gerektirecek durumlar yaratmaktadır. Bu modele göre; bireyin toplumda kendisine açık olan fırsatları arasında kendi ilgi ve yeteneklerine uygun seçimler yapabilmesi ve böylece gerçekçi kararlar olabilmesi için rehberliğe ihtiyacı vardır.
Bu model rehberliği sürekli bir hizmet olarak ele almamakta, yalnızca bireylerin belli konularda karar vermekte güçlükleri olduğunda, doğru kararlar alabilmeleri için gerekli olan profesyonel müdahaleleri içermektedir. Rehberliği toplumun bireye sunduğu eğitsel, mesleki ve benzer seçenekler arsından arasından bireyin kendisine en uygun olanına karar vermesine yardım süreci olarak gören bu modele göre rehberlik hizmetlerinde bireyin sağlıklı kararlar alabilmesi için gerekli yardımlar verilmelidir.
REHBERLİĞİN DAYANDIĞI TEMELLER
Rehberlik ve psikolojik danışma alanındaki kavramlar köklerini, psikoloji, sosyoloji ve felsefeden almıştır. Yani rehberlik, psikolojinin, sosylojinin ve felsefenin temelleri üzerine inşa edilmiştir. Rehberliğin dayandığı temeller bir çok kaynakta;
a)     Psikolojik Temeller
b)     Sosyolojik Temeller
c)     Felsefi Temeller
olmak üzere 3' e ayrılmıştır.
a)     Rehberliğin Psikolojik Temelleri:
Rehberliğin konusu bireydir. Bu özelliği bakımından rehberliğin üç temelinden birini, konusu insan olan psikoloji bilimi oluşturmaktadır. Psikoloji biliminin ortaya koyduğu bireysel farklılıklar, öğrenme, algı, cinsel gelişim, kişilik gelişimi, i lgi ve benlik gelişimi gibi konulardaki bilgiler rehberliğin psikolojik temellerini oluşturmaktadır. Rehberliğin psikolojik temellerini açıklarken bazı noktaların açıklanması gerekir.
Her birey birbirinden farklıdır: Bireysel ayrılıklar da denilen bu özellik aynı anne babadan dünyaya gelen ve aynı çevrede büyüyen bireylerin birbirlerinden farklı olabilecekleri ve hiçbir şekilde birbirleri ile aynı olamayacağını ifade etmektedir. İnsanlar hem bedensel,hem psikolojik nitelikleri bakımından farklı nitelikte olduğu gibi cinsiyet açısından da ilgi ve yetenekleri farklıdır . Rehberlik hizmetlerinin programlanması ve yürütülmesi sırasında bu farklılıklar dikkate alınmak zorundadır.
Her birey kendi içerisinde psikolojik özellikler açısından farklılıklar gösterebilir:                         Bu düşünce insanların birbirinden
farklı olabileceği gibi kendi içlerinde de çeşitli özellikler bakımından farklılıklara sahip olabileceğini ortaya koymaktadır. Örneğin bir birey "zeki" olarak tanımlanabilir; fakat bu bireyin matematiksel-mantıksal zekası çok iyiyken, sözel-dilsel zekası çok da iyi olmayabilir. Yine rehberlik hizmetleri programlamasında ve yürütülmesinde bu içsel farklılıkların dikkate alınması durumu zorunludur.
Kişilik Özellikleri ve öğrenme süreci: Kişilik, bireyin doğuştan getirdiği kalıtımsal özellikler, geçmiş yaşantıları ve çevrenin etkisi altında oluşmaktadır. Rehberlik hizmetleri hitap edeceği grubun çevresel şartlarını, gelişim düzeylerini, kişisel özelliklerini ve öğrenme durumlarını dikkate alarak hazırlanmalıdır. Bireysel farklar ve bireylerin kendi içindeki farklıkları öğrenme sürecini olumlu yada olumsuz etkileyebilir.
b)    Rehberliğin Sosyolojik Temelleri:
İnsan sosyal bir varlıktır. Doğduğu andan itibaren bireyi kuşatan bir sosyal çevre vardır. Birey yaşam sürecini bu sosyal çevre içerisinde geçirir. Bireye sunulacak yardımlar bu sosyal çevresiyle birlikte ele alınmak durumundadır. Bu açıdan rehberlik, bireyi sosyal ilişkiler örüntüsü içinde ele alır. Bireyin sosyal çevresine uyumunu engelleyen faktörlerin ortadan kaldırılmasında birey yardıma ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu da yine rehberlik hizmetleri yolu ile olacaktır. Rehberliğin sosyolojik temellerini 4 alt başlık altında inceleyebiliriz.
1.   Kültür Boşluğu: Çağdaş kültürün değişik öğeleri aynı hızda değişmeye uğramaz; bazı öğeler diğerinden hızlı gelişir. Eğitim ve endüstri 2 değişkendir. Endüstride yapılan değişmeyi eğitim geç takip ediyorsa, yani her ikisi arasında uyum yoksa kültür boşluğu meydana gelir. Kültür boşluğu genelde maddi kültürün(bilim ve teknoloji) manevi kültürden daha hızlı değişmesinden meydana gelir. Kültür boşluğu toplumsal çözülmeyi beraberinde getirir. Toplumsal çözülme, alkol ve madde bağımlılığına, intiharlara, şiddete neden olur. Bu durum ise rehberlik ve psikolojik danışmayı gerekli kılar.
2.   Yabancılaşma: Yabancılaşma, toplum, kültür ve başka alanlardaki gelişmelere karşı bireylerde görülen kayıtsızlık, ilgisizlik ya da bireylerin kendilerinden ve diğerlerinden uzaklaşma şeklinde ifade edilir. Güçsüzlük duygusu, yaşamın anlamsızlığı, yalnızlık duygusu, işe yaramama duygusu yabancılaşmanın en önemli belirtileridir.
3.   Kuşak çatışması: 25-30 yaş farkı olan bireylerin oluşturduğu gruplar için kullanılan bir kavramdır. Kuşak çatışmasının bireysel nedenleri, ergenin kimliğini kazanma ve kanıtlama süreci ile ilgilidir. Sosyo-kültürel nedenler ise teknolojik değişmeler, bilgi patlaması, eğitim alanındaki gelişmeler, savaşlar gibi nedenlerden kaynaklanır.
4.     İş Yaşamındaki Yenilikler:          Sanayi alanında ve teknolojideki değişmelerle demokratik bir yönetim şeklinin
yaygınlaşması insanı bazı yeni meslekler edinmeye ve değişik sahalarda çalışmaya yöneltmiştir. Günümüzde insanlar artık tek bir meslekte kalmayıp başka mesleklere de ilgi duymaktadırlar. İşte rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bu noktada devreye girerek, iş sahalarını ya da mesleklerini değiştirmek isteyen kişilere yardım etmek istemektedir.
c)     Rehberliğin Felsefi temelleri:
Felsefe rehberlik etkinliklerine ruh ve yön verir. Toplumun insana bakış açısı, insanın değerliliği rehberlik hizmetlerinin etkenidir. Bilimle felsefe arasında ilişki vardır. Felsefe bilime uzun vadede ulaşacağı amaçlara varmasında ışık tutar. Karmaşık bir varlık olan insanı inceleyen psikoloji de felsefeden doğmuştur.
Felsefeleri bireye ve topluma dönük olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. Bireye dönük felsefelerde, bireyin kişisel bütünlüğü, kişisel mutluluğu ve özüne karşı sorumluluğu önemlidir. Topluma dönük felsefelerde, toplumun mutluluğu ve refahı önemlidir ve bunun da bireye yansıyacağı varsayımından hareket edilir. Bu nedenle toplumun istek, ihtiyaç ve şartları, bireyden daha önemli kabul edilir. Psikolojik danışma ve rehberlik bu 2 grup felsefeye göre amaç, işlev ve yöntemini belirler.
Kısacası rehberlik anlayışı toplumun temel felsefesinden etkilenir. Rehberliğin dayandığı felsefi temel, eğitim felsefesi ile bütünleşmek durumundadır. Rehberliğin felsefi temeli en açık bir biçimde felsefenin alt dalı olan eğitim felsefesinde somutlaşmıştır. İnsanı temel alan, demokrasinin gelişmesine önem veren, fırsat ve imkan eşitliğini gözeten, bilginin yeniden yapılandırmasından yana olan çağdaş felsefi yaklaşımlar bugünkü eğitim felsefesini ortaya çıkarmıştır. İşte bu eğitim alanındaki felsefi anlayışlar, rehberlik hizmetinin dayandığı en önemli temelini oluşturmaktadır.
REHBERLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ Rehberliğin Amerika'daki Gelişimi?
1-    Öğrencileri olanaklarından haberdar etmek anlamında ilk rehberlik denemesi 1895 yıllarında başlamıştır.
2-    1908 yılında Boston' da Frank Parsana ilk mesleki büroyu kurmuştur.
3-   1909/1915 yılları arasında rehberlik uygulamalarının yaygınlaştığı görülmektedir. 1915'te öğrencilere, öğretmenlere ve velilere meslekler hakkında bilgi vermek üzere "Baston Enformasyon Dairesin" den sonra 1915'te "Boston Mesleki Rehberlik Dairesi" kurulmuştur.
4-    İlk mesleki rehberlik kongresi 1910'da Boston da toplanmıştır. Ulusal düzeyde mesleki bir örgüt kurmanın ilk adımları atılmış ardından "Ulusal Mesleki Rehberlik Derneği " kurulmuştur.
5-      1958'de kabul edilen "Ulusal Savunma Eğitim Yasası" ile P.D.R. hizmetleri parasal desteğe kavuşmuştur.
6-    1952 yılında ülke içinde etkinlik gösteren dernekler arasında bütünlük sağlanmış, kişilik ve rehberlik hizmetleri bünyesinde toplayan "Amerikan Kişisel ve Rehberlik Derneği "kurulmuştur.
7-      1957 yılında APGA (Reh. Psk. Dan. Ve Kişilik Hizmetleri Derneği) kurulmuştur.
Türkiye'de Rehberliğin Gelişimi?
1.    İlk defa 1953-54 ders yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagojik ve Özel Eğitim Bölümlerinde rehberlik bağımsız bir ders olarak programda yer almıştır.
2.     1953 yılında Amerikalı eğitim uzmanlarının girişimleri ile 1953 yılında eğitimde kullanılacak ölçme araçlarını geliştirsek üzere Talim ve Terbiye Dairesi'ne bağlı Test ve Araştırma Bürosu kurulmuştur.
3.    1955 yılında İstanbul'da, 1956 yılında Ankara' da Deneme Lisesi'nin ders programları rehberliği esas alan bir eğitim anlayışıyla hazırlanmış ve uygulanmaya geçinmiştir.
4.      1959 da İstanbul ve İzmir'de daha sonra diğer illerimizde Rehberlik ve Araştırma Merkezleri açılmıştır.
5.     1960'dan sonra ülkemizde planlı kalkınma dönemi başlamıştır. 2. Beş yıllık kalkınma planında öğrencilerin ilgi ve değerlerine göre meslek seçmeleri gerektiği belirtilmiştir.
6.     1969 yılı içinde, öncelikle öğrenci şayisi fazla okullardan başlamak üzere mesleki rehberlik, yöneltme hizmetini görecek personelin yetiştirilmesi ve faaliyete geççesine başlanmıştır.
7.      Rehberlik konusu ilk olarak 7. Milli eğitim Şurası'nda ele alınmıştır.
8.      8. Milli eğitim Şurası'nda programların
a)     Yükseköğretime
b)     Mesleğe ve Hayata
c)      Hem yükseköğretime hem mesleğe ve hayata hazırlamak üzere çeşitlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
9.     9. Milli eğitim Şurası'nda ayni görüsü benimsemiş ve orta öğretimin birinci sınıfı " Yöneltme sınıfı " haline getirilmiştir.
10.    1970 yılında Milli eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi orta dereceli okullarımızda rehberlik servislerinin kurulusu ve görevi ile ilgili esasları hazırlayıp 24 okulda uygulamaya geçmiştir.
11.    1974 yılında toplanan 9. Milli eğitim Şurası'nda rehberlik çalışmalarının amaç ve tekniklerinin ayrıntılı olarak belirten bir rapor tartışılmış ve bu raporda sözü edilen görevlerin yürütülebilmesi için programlarda iki saatin rehberliğe ayrılmasına karar verilmiştir.
12.                    Ülkemizde 2547 şayili Yükseköğretim Kanunu ile 1981 yılında yüksek öğretimde yapılan yeni düzenlemeler sonucunda P.D.R. alan eğitiminde Psikolojik Hizmetler Ana bilim Dalları içinde yerini almış, P.D.R. lisans programları başlatılmıştır.


Metin Kutusu: Hizmet Alanlarına Göre Rehberlik

Rehberlik Türleri
Şekil -7: Rehberlik Türleri
A-HIZMET ALANLARINA GÖRE REHBERLİK TÜRLERİ
1-     Eğitim Alanında Rehberlik:
Okullarda öğrencilerin, bedeni zihni, ahlaki ve sosyal yollardan Türk Milli Eğitimin amaçlarına uygun bir şekilde gelişebilmeleri, kendi problemlerini çözebilmeleri, çeşitli alanlarda beklenen uyumları sağlayabilmeleri, ilgi ve yetenekleri yönünden bir öğrenim görebilmeleri ve bir mesleğe, bir işe yönelebilmeleri hususunda kendilerin sistemli ve sürekli bir yardım sağlamak amacıyla rehberlik çalışmaları düzenlenmesi gerekmektedir.
2-     Sağlık alanında Rehberlik
İnsanın sağlığını koruyucu, temel bilgiler edinmesi, sağlık kurumlarından etkin bir şekilde yararlanması bu konuda yapılabilecek iyi bir rehberlik hizmetini gerekli kılmaktadır.
Sağlık ocağı, sağlık evi ve Ana çocuk sağlığı merkezi gibi sağlık kurumlarının sunduğu hizmetler arasında ruh ve beden sağlığını korumaya yönelik çalışmaların da yürütülmesi sağlanmalıdır.
3-     Sosyal Yardım alanında Rehberlik
Ülkemizdeki bütün kurumları, huzurevleri, çocuk esirgeme kurumu, Kızılay derneği, sosyal ve dayanışma kurumu gibi kurumlar oluşturmaktadır.
4-     Endüstri Alanında Rehberlik
Endüstri alanında sanayi kuruluşları, işçi sendikaları, iş ve işçi bulma kurumu gibi kurumlarda da son yıllarda rehberlik hizmetlerine yer verilmektedir.
5-     Adalet Alanında
6-     Spor Alanında
7-     Askeri Alanda
B-ÖĞRETİM BASAMAKLARINA GÖRE REHBERLİK TÜRLERİ
1-     Okul Öncesi Eğitimde Rehberlik
Gelişim kuramcılarının hemen hepsi 0-6 yaş döneminin, çocuklarda hem bedensel ve zihinsel hem de sosyal gelişim açısından ayrıca dil gelişimi ve çocuğun kendini fark etmesi ve ifade etmesi açısından en önemli dönem olduğunu kabul etmektedirler.
Bu dönemde verilen eğitim, çocuğun ilerdeki yıllarına yön vermektedir. Çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının, yetişkinlikte bireyin tavırlarını, alışkanlıklarını, inançlarını ve değerlerini, özetle kişilik yapısını biçim­lendirdiği bilinmektedir.
Özellikle bu dönem için rehberlik hizmetleri, çocuğun kendini kabul, özgüvenini geliştirme, benlik kavramını oluşturma, sosyalleşmeyi sağlama, bağımsızlığını kazanma, bedenini kullanma, merakını gidererek hayal ve isteklerini açığa vurma gibi gereksinimlere yönelik etkinlikleri kapsayacaktır.
Ayrıca mesleki rehberlik alanında da bu dönem mesleki gelişim sürecinin başlangıcı kabul edildiğinden çocuğun bu döneme özgü mesleki gelişim görevlerini gerçekleştirmesine yönelik etkinlikler planlanmalıdır.
2-     İlköğretimde Rehberlik
İlköğretim kavramı, 6-14 yaşları arasındaki çocukların devam etmesi düşünülen 8 yıllık öğretim sürecini ifade eder.
Birinci kademedeki çocuklar, beşinci yıla kadar ikinci çocukluk dönemi özelliklerini yaşarlar. Bu yıldan sonra ergenlik dönemine girmektedirler. Böylelikle ikinci kademe öğrencileri, birinci kademe öğrencilerinden farklı, bedensel, cinsel, bilişsel, duyuşsal ve toplumsal sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadır.
Anlaşılacağı gibi, eğitsel ve mesleksel rehberlik alanındaki etkinlikler ilköğretimde uygulanacak rehberlik programında ağırlıklı olarak yer almak durumundadır. Yine şu söylenebilir ki, ilköğretim süresince öğrencilere verilecek rehberlik hizmetlerinin temel amacı, her yönden bireylerin kendilerini tanıyabilmelerini sağlamaktır. Bu noktada yani, bireylerin öğrenim yaşantıları üzerinde düşünüp, hazırlanan öğretim ortamlarını çeşitli yeteneklerini ortaya çıkaracak uyarıcılar olarak


değerlendirmelerinde, gelecekteki hedeflerini belirlemede, olumlu benlik tasarımları oluşturmada, kendini tanırken, aynı zamanda kendine güven de duymada, gelecek için gerek meslek seçiminde gerekse kendi niteliklerini farklı mesleklerle karşılaştırmada, ilköğretim öğretmenlerine büyük rol düşmektedir.
3-                      Orta Öğretimde Rehberlik
Temel hedefi, bireyleri yükseköğretime ve yaşama hazırlamaktır.
Bireyin kimliğini aradığı kararsızlıklar, belirsizlikler yaşadığı, kendi bedenindeki değişimleri, değerlerinde ve tutumlarındaki farklılaşmayı hissettiği ergenlik basamağı, yardıma gereksinim duyulan en önemli devrelerden biridir.
Ortaöğretimde Mesleki Rehberlik
Mesleki rehberlik, gerçekte yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
Ortaöğretimde de mesleki rehberlik hizmetlerinin temel amaçları, bireyin karar verme ve problem çözme becerilerini öğrenmesi, meslekleri inceleme ve mesleki tercihlerini belirlemesi, çalışma alışkanlıkları ve işbirliği becerilerini geliştirmesi, bireysel-sosyal becerileri oluşturma ve geliştirmesi, yaşam tarzı ve boş zaman etkinlikleri ile meslek tercihi ilişkisini kurması, iş arama ve iş bulma yollarını öğrenmesi şeklinde belirtilebilir. Böylece, pek çok mesleki rehberlik etkinliği ile, gençlerin mesleki gelişimlerini sağlıklı sürdürmeleri ve mesleki olgunluğa ulaşmalarına yardımcı olunabilmektedir.
İlköğretim ile ortaöğretim okullarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin farklılaştırılmasın gerektiren unsurlar şöyledir:
1-     Öğrencilerin gelişim ve gereksinim ihtiyaçları birbirinden farklıdır.
2-     Öğrencilerle kurulan ilişkinin biçimi birbirinden farklıdır
3-     Okulların eğitim programları birbirinden farklıdır
4-     Öğrencilerin psikolojik gelişim özellikleri birbirinden farklıdır.
5-     Okulların örgütsel nitelikleri birbirinden farklıdır
6-    Rehberlik uygulamalarında kullanılan yöntemler araç ve hizmetlerin alanlarına göre tür ve yoğunlukları birbirinden farklıdır.
4-                      Yükseköğretimde Rehberlik:
Üniversite öğrencileri, bağımsızlık, cinsel kimlik ve kişisel benlik yönünden gelişimlerini sağlayarak, uygun davranışları edinirlerken, öğretimleri süresince, beslenme, barınma, başarılı olma, aile kurmaya hazırlık, kız-erkek arkadaş ilişkilerini sağlıklı sürdürme, mali koşullarını uygun tutma, sağlığını koruma ve doğal olarak seçtiği meslek için hazırlık yapma gibi sorunlarla da baş etmek zorundadır. Üstelik bunlarla baş ederken, en ağır sorumluluk kendi omuzlarındadır.
Yükseköğretim kurumlarındaki gençlerin belirtilen ve daha sayabileceğimiz kendilerine özgü sorunlarıyla baş edebilmeleri, rehberlik hizmetlerinin etkin şekilde bu kurumlarda işlev görmesiyle mümkündür.
OKUL ÖNCESİ
İLKÖĞRETİM
ORTAÖĞRETİM
1.     Kendini koruma, özgüven, benlik kavramı, sosyalleşme
2.     Eğitsel açıdan, okula uyum, ilköğretime hazır olma
3.     Mesleki açıdan her mesleğin değerli olduğu, kendilerini tanımaları amaçlanır
4.     Okul yaşamı, meslek seçiminde önemlidir. Meslekler her iki cinsiyet için de geçerlidir.
5.    Öğretmen merkezlidir.
1. Kademe
1.     Öğretmen merkezli. Koruyucu- önleyici
2.     Kendini tanıma, olumlu benlik, sosyalleşme.
3.    Daha çok grup rehberliği. 2.Kademe
1.   Önleyici rehberlik yoğundur.
2.    Öğrenci merkezlidir.
3.     Uygun yönlendirme için kendini tanıma.
4.    İmkânlardan haberdar etmek.
5.   Yöneltme hizmeti verilir.
6.     Erinlik-ergenlik, enerjiyi kanalize etme, sosyal faaliyet.
1.   Öğrenci merkezli yürütülür.
2.    Psikolojik Danışma ağırlıklıdır.
3.    Mesleki rehberlik yoğun.
4.     Akran danışmanlığı ve akran arabuluculuğu yoğundur.
5.    Karar verme çağlarıdır.
6.     Gelişimsel yaklaşım, krize müdahale gibi hizmetler verilir.




C)     BİREY SAYISINA GÖRE REHBERLİK ÇEŞİTLERİ:
Bireysel Rehberlik - Grup Rehberliği:
Bireyin uygun seçimler yapabilmesi, kararlar alabilmesi ve çevresine uyum sağlayabilmesi için bazı bilgilere ihtiyaç vardır. Bunlar; program, okul ve meslek seçimine ilişkin çevredeki bireye açık olan çeşitli fırsatlar; yada burs, kredi, yurt olanakları vb. birçok konuyla ilgili çeşitli bilgiler olabilir. Bu tür etkinliklerde ele alınan temaları psikolojik danışmada olduğu gibi bireyin psikolojik gelişiminden çok doğru kararlar verebilmesi ve doğru seçimler yapabilmesi için gereksinim duyduğu olgusal bilgilerin sağlanmasına yönelik olması, grup rehberliğini oldukça kalabalık çalışabilmesini olanaklı kılmaktadır.
Ayrıca burada karşılaşılan bazı yanılgıları işaret etmek yararlı olacaktır.
S Grup Rehberliği, grup süreci, grup dinamiği benzerdirler.
S Grup Rehberliği'nin amacı grubun gelişmesidir.
S Grup Rehberliği temelde bilgi vermek etkinliğidir.
S Grup Rehberliği bireysel rehberliğin yerini alabilir.
S Grup Rehberliği'ni okuldaki herhangi bir sorumlu yürütebilir.
S Grup Rehberliği bireyselliği ve yaratıcılığı önleyebilir.
Eğitim uygulamalarında, yetişmiş eleman sorunu, ekonomik nedenlerden dolayı grup rehberliği yaygın olarak kullanılmaktadır. Grup Rehberliği, rehber uzmanı ile 20-25 öğrenci arasında ve grup ortamında tartışma, soru-cevap tipi iletişim ve bir ölçüde bilgi verme aktarma yoluyla cereyan eden etkileşimi kapsamaktadır.
Grup Rehberinin bazı temel amaçları şunlardır:
1.   Okul çevresini en iyi biçimde kullanmak, uzun süreli eğitsel ve mesleki amaçlar geliştirmek ve varsa okuldaki test programının amaçlarını ve işlemlerini tanımak için öğretmene yardımcı olarak bilgileri sağlamak, yaymak.
2.    Gruba özgü büyüme ve gelişim sorunlarını tartışmak için olgusal bilgi ve kaynak sağlamak
3.    Gruptaki öğrencilerin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik dünyaları hakkında düşünmelerini sağlamak.
4.    Öğrencileri okulda mevcut öğretime yardımcı etkinliklere yöneltmek ve yönlendirmek.
5.    Bireysel rehberliğe ve bireysel Psikolojik Danışmaya olanak sağlamaktır.
2.                      Bireysel Psikolojik Danışma- Grupla Psikolojik Danışma:
Psikolojik Danışma konusunda yeterli düzeyde kuramsal donanımı ve pratiği olan uzman personel tarafından, profesyonel düzeyde sunulan bu hizmetler; danışmanla-danışanlar arasında yüz yüze, samimiyet, güven, saygı ve sevgiye dayalı özel bir psikolojik ilişkiyi gerektirmektedir.
Grupta psikolojik danışmadan birden fazla danışanın aynı anda yararlanma imkânına sahip olması bu danışma türünün diğerine göre daha ekonomik olması anlamına gelmekteyse de psikolojik danışma yardımının danışana bireysel olarak mı yoksa grup içindemi verilmesi gerektiğine karar verilmesinde, danışanın probleminin belirleyici olduğunu belirtmek gerekir.
D)                     TEMEL İŞLEVLERİNE GÖRE REHBERLİK ÇEŞİTLERİ:
1.    Uyum Sağlayıcı Rehberlik
Eğitim kurumlarında, uygulanacak rehberlik programlarında uyum sorunu gösteren, bazı özel sorunları olan bireyler göz ardı edilemez. Rehberliğin temel işlevlerinden biri de, bu bireylerin uyum sorunlarının nedenlerini bulup, incelemek, böylelikle bireylerin uyum sağlayıcı yeni davranışlar geliştirebilmeleri için gereken önlemleri alabilmektir. Ciddi problemle ri ve uyumsuz davranışları olan Direyler, genelde sayıca çok olmasalar da, hemen ele alınmak durumundadırlar. Okuldaki görevli danışmanlar, uyum sorunlarını, bireyi teşhis ve terapötik teknikleri kullanarak, psikolojik danışma yaparak tanıyıp ortaya çıkarabilirler. Bazen de öğrenciler kendi istekleriyle danışmanlara başvurabilirler. Kısaca rehberliğin "uyum sağlayıcılık" işlevi, uyum sorunu olan öğrencileri tanıyarak, psikolojik durumunu düzeltmek ve mevcut ortama uyum sağlamalarına yardımcı olmak anlamına gelir.
2.    Yöneltici Rehberlik
Rehberliğin bu işlevi, bütün bireylerin bireysel özelliklerinin birbirlerinden farklı olduğu ve bu farklı bireysel niteliklere göre geliştirilmeye, yöneltilmeye gereksinimleri olduğu gerçeğine hizmet eder. Bu nedenle her birey ya da öğrenci için gerekli bir rehberlik işlevidir. Rehberlik bu işlevini, hem bireylerin özelliklerini ve hem de yaşanılan toplumun insan gücü gereksinimlerini dikkate alarak gerçekleştirir.
Özellikle de, bireylerin gelecekte mutlu, doyumlu olabilecekleri uygun alanlara yöneltilmelerinde, zamanında yardım edilmesi oldukça önemlidir. Rehberliğin bu fonksiyonu, bireyi tanıma tekniklerini kullanarak onun yeteneklerinin, ilgi ve gereksinimlerinin, kişilik özelliklerinin ve içinde bulunduğu koşulların ortaya çıkarılarak, bireyin de bunları anlamasını sağlayarak, okul içinde bir alan seçmesinde veya bir meslek seçmesinde ona yardımcı olur.
3.    Ayarlayıcı Rehberlik:
Bu işlev, daha çok program yapıcılar ve eğitim planlayıcılarına yardım eder. Rehberlik bu işleviyle, gençlerin ilgilerine, yeteneklerine ve gereksinimlerine uygun eğitim faaliyetlerinin hazırlanmasında görev alan yetkililere, gerekli bilgileri sunar. Çünkü, eğitim kurumlarındaki danışmanlar, öğrencilerin sorunlarını, bireysel niteliklerini, gereksinimlerini, koşullarını, özlemlerini, istek ve değerlerini, gelecekte karşılaşabilecekleri sorunları en iyi tanıma olanağına sahip bireylerdir. Bu nedenlerle bireyleri tanıma, değerlendirme ve izleme yoluyla topladıkları bilgileri, rahatlıkla program yapıcıların, geliştiricilerin hizmetine sunabilir ve böylelikle program geliştirme ve iyileştirmede yapılabilecek değişiklikler ve yararlılıkların dayanağı olabilirler.
4.     Geliştirici Rehberlik:
Rehberliğin "geliştirici" işlevi, özellikle gelişimsel rehberlik anlayışının ortaya çıkışıyla belirginleşmiştir. Bir gelişim dönemini yaşayan birey ya da öğrencinin, bu dönemi ne kadar uygun ve başarılı yaşarsa, ardından gelecek dönem ve gelişim dönemlerini de başarıyla yaşayacağı anlamını taşıyan bu anlayış, okul rehberlik programlarında, bireylerin gelişim dönemlerin i dikkate almayı gerekli kılmıştır. İşte, bireyin en iyi şekilde gelişmesini sağlayabilecek yaklaşımların düşünce ve davranışların eğitim kurumlarında yerleşmesini sağlamak ve gelişmeleri engelleyen faktörleri ortadan kaldırmak için yapılan tüm etkinlik ve çabalar rehberliğin "geliştirici işlevi" olarak görülmektedir.
5.      Önleyici Rehberlik:
Rehberliğin önleyici işlevi, özellikle bazı olumsuz durumları ortaya çıkmadan ve bu durumların birey üzerinde yaratacağı olumsuz sonuçlar görülmeden önlenmesini vurgular. Örneğin; kalabalık sınıflarda kolaylıkla ortaya çıkabilecek, sınıf disiplinini sağlama zorluğu ve diğer uyumsuzlukların önlenmesi konusunda bazı çalışmalar yapılması gerekebilir. Eğitim kurumlarında, demokratik ortamların oluşturulması, sınıflarda ve okulda disiplin ve özgürlüklerin dengeli bir şekilde yaşanması için yapılan çalışmalar ve olumsuzlukların ortaya çıkmadan önlenmesi rehberliğin "önleyici işlevini" göstermektedir.
6.      Tamamlayıcı Rehberlik:
"Tamamlayıcı rehberlik" rehberliğin öğretim etkinliklerini tamamlayıcı bir anı olduğu gerçeğini vurgular. Okullarda yürütülen eğitim-öğretim etkinliklerinin, yeterli düzeyde verimli olabilmesi ve amaçlarına ulaşabilmesi için rehberlik hizmetleriyle birlikte gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için de eğitimcilerin, öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin rehberlik bilgileriyle donatılmaları özellikle de gelişimsel rehberlik anlayışını kavramaları önemlidir.
Bütün bu işlevlerine göre rehberlik türlerini inceledikten sonra, belirtilmesi gereken önemli nokta; herhangi bir rehberlik uygulamasında bu işlevleri farklı ölçülerde görebilmenin mümkün olduğudur. Çünkü hedef, tüm bu işlevlerin bireylerin farklı gereksinimlerini karşılamaya yönelik olmasıdır.
7.      Kriz Yönelimli Rehberlik:
Bu yaklaşımda bireye yaşamının çeşitli dönemlerinde meydana gelen olağanüstü olaylar ve kriz durumlarında yardım edilmesi esastır.
8.      İyileştirici Rehberlik:
Bireyin eksik yanları ve hatalı davranışları üzerine odaklanır ve bunları tamamlayıcı bir rol üstlenir. Örneğin; okulda benlik saygısı düşük öğrencilere veya başarısız öğrencilere yönelik olarak bireysel ve/veya grup çalışmalarının yapılması gibi
E)                      PROBLEM ALANLARINA GÖRE REHBERLİK TÜRLERİ:
1-     Eğitsel rehberlik
2-      Kişisel rehberlik
3-      Mesleki rehberlik
1-      EĞİTSEL REHBERLİK
Eğitim süreci, öğrencinin "öğrenmesi ve başarılı " olması üzerine odaklanmıştır. Rehberliğe düşen önemli bir görevlerden biri de "öğrenmeyi kolaylaştırma ve başarıyı artırma" konusunda yardımdır. Yani bireyin eğitim yaşamı ile ilgili bütün sorunlarına yönelik olarak düzenlenen psikolojik yardımlar eğitsel rehberlik olarak adlandırılabilir.
Eğitsel rehberlik hizmetlerinin temel amacı, öğrencilerin akademik etkinliklerdeki başarılarını artırmalarına yardımcı olmaktır.
Eğitsel rehberlik planlı ve sistemli bir süreçtir. Daha çok grup rehberliği olarak verilir. Sadece psikolojik danışmanların değil, diğer öğretmenlerin de yerine getirebileceği bir rehberlik türüdür.
1.      Okula yeni gelen öğrencilere okul yönetiminin, okul kurallarının ve ders dışı sosyal etkinliklerin tanıtılması.
2.      Öğrenme stillerini belirleme
3.      Etkili çalışma becerilerini kazandırma
4.      Zamanı etkili kullanma becerisini kazandırma
5.      Sınav kaygısı ile baş etmeye yardımcı olma
6.      Çalışma ortamını düzenleme becerisi
7.      Okuma alışkanlığı kazandırma
8.      Ders araç gereçlerini etkili kullanma becerisi kazandırma
9.      Çok boyutlu düşünme becerisi kazandırma
10.      Dikkat toplama egzersizi yaptırma
11.      Motivasyonu artırıcı çalışmalar yapma
12.      Ders dinleme becerisi kazandırma
13.      Not tutma becerisi kazandırma
14.      Kaynaştırma eğitimindeki öğrencilerin gelişimini izleme
Psikolojik Danışman'ın Eğitsel Rehberlik Kapsamında Görevleri:
1.     Okulun tür ve özelliklerine göre gerekli eğitsel ve mesleki rehberlik etkinliklerini planlar, programlaştırarak uygular veya uygulanmasına rehberlik eder,
2.      Eğitsel, mesleki ve bireysel rehberlik çalışmaları için öğrencilere yönelik olarak bireyi tanıma tekniklerini yürütür,
3.     Sınıflarda yürütülen eğitsel ve mesleki rehberlik etkinlerinden, uygulanması rehberlik ve psikolojik danışma alanında özel bilgi ve beceri gerektirenleri uygular,
4.     Öğrencilerin ilgi, yetenek ve akademik başarıları doğrultusunda eğitsel kollara yönetilmesi konusunda branş ve sınıf rehber öğretmenine bilgi verir ve işbirliği yapar.
Öğrenmeye karşı olumlu tutum kazandırılmasında ilköğretimin I. Kademesi çok önemli b ir yere sahiptir.
2-     KİŞİSEL-SOSYAL REHBERLİK
Kişisel rehberlik, bireyin eğitsel ve mesleki sorunlarının dışında kalan problemlerine yapılan yardımı ifade eder. Bu düşünceye göre kişisel rehberlik, bireylerin kendileri ile ilgili kişisel problemlerinin çözümü için bireye yapılan yardımlardır. Bu görüşler rehberliği belli alanlarda karşılaştığı problemlere çözüm bulmalarına yardım eden "çaresel ve düzeltici” bir hizmet olarak kabul eder. Kuşkusuz rehberliğin yeni gelişmeye başladığı yıllarda bu anlayış benimsenmiştir. Ancak gelişimsel rehberlik anlayışında "kişisel-sosyal rehberlik " farklı bir şekilde ele alınmaktadır.
Gelişimsel yaklaşıma göre bireyin gelişimi süreklidir ve bütündür. Bu düşünceden hareketle, her ne kadar eğitsel, kişisel-sosyal ve mesleki rehberliği kesin çizgilerle birbirinden ayırmak ve sınırlar koymak doğru değilse de böyle bir yapay ayırım bazı hizmetlerin sağlanması açısından fayda sağlamaktadır.
Gelişimsel rehberlik anlayışı çerçevesinde yapılacak rehberlik çalışmalarına rağmen bireyin zaman zaman sorunlar yaşaması normaldir. Böyle durumlarda da kişisel-sosyal rehberlik devreye girer.
Yakın zamana kadar öğretmen ve konu merkezli eğitim anlayışında öğrencilerin daha çok akademik başarılarıyla ilgilenilmiş ve daha çok akademik zekalarına (IQ) yönelik eğitim ve öğretim hedefleri belirlenmiştir. Ancak çağdaş ve de­mokratik anlayışın benimsendiği ve öğrenciyi merkeze alan eğitim anlayışının gelişimine paralel olarak, günümüzde öğrencilerin sadece IQ'larına değil, EQ olarak adlandırılan duygusal zekalarını geliştirmeye yönelik hedefler de belirlenmektedir. Duygusal zekası (EQ) yüksek ya da düşük dediğimiz bireylerin sahip olduğu ya da olması gerektiği özellikler e bakıldığında, bunların daha çok sosyal beceriler olduğu ve kişisel rehberlik hizmetlerinin kapsamına girdiği görülmektedir.
Bu becerilerin, temel iletişim becerileri, problem çözme becerisi, etkili karar verme becerisi, kızgınlık ve stresle başa çıkma becerisi gibi yaşamı kolaylaştıran, ruh sağlığını korumaya yönelik ve yaşamın her alanındaki doyumu etkileyen beceriler olduğu görülmektedir.
Bu beceriler öğrenilebilir ya da geliştirilebilir beceriler olmakla birlikte, birebir akademik bir ders konusu olmadığı ve sadece bir ders saati içinde kazandırılamayacağı da açıktır. Bir birey akademik başarısı nedeniyle çok iyi bir meslek elemanı olabilmekte, ancak aynı ölçüde iyi bir eş, iyi bir baba ya da yönetici olup olamayacağı duygusal zekasıyla açıklanabilmektedir.
Psikolojik Danışman'ın Kişisel Rehberlik Kapsamında Görevleri:
1.     Atılganlık/Girişimcilik becerileri geliştirme
2.     Günlük yaşam becerileri geliştirme
3.     İletişim becerileri geliştirme
4.      Sorun çözme becerilerini geliştirme
5.      Öfkeyle başetme becerileri geliştirme
6.      Kaygıyla başetme becerileri geliştirme
7.      Çatışma çözme becerileri geliştirme
8.      Karar verme becerileri geliştirme
9.      Zaman yönetimi becerileri geliştirme
10.     Özsaygı geliştirme becerileri geliştirme
11.     Sorumluluk ve görev bilinci geliştirme
12.     Oto kontrol becerisi geliştirme.
13.     Özgüven geliştirme
14.     Davranış problemleri olan çocuklara müdahale
15.     Kendini tehlikelerden koruma ve güvenli yaşam
16.     Olumlu benlik algısı geliştirme
17.     Kendini ve başkalarını anlama ve kabul etmesini sağlama,
18.     Ailenin ve toplumun değerini anlama ve kabul etme
19.     Birlikte çalışmayı ve iş birliğini öğrenme
20.     Toplumun bir parçası olma duygusunu geliştirme
3-     MESLEKİ REHBERLİK
Genel olarak söylemek gerekirse mesleki rehberlik çalışmaları bireyin kişisel nitelikleri ile mesleklerin gerektirdiği özellikler arasında bağlantı kurma ve böylece bireye uygun olan meslekleri ortaya çıkarma, doğrudan doğruya bir seçim yapma ve karar verme sürecidir. Rehberlik ve psikolojik danışma uzmanları, birey hakkında elde ettikleri bilgileri mesleklerl e ilgili toplanmış olan bilgilerle örtüştürmeye çalışırlar.
Mesleki rehberlik hizmetlerindeki mantık oldukça basit ve geçerlidir. Bireyler birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Meslekler de çeşitli niteliklere sahip olmayı gerektirir. O halde birey kendi özelliklerine uygun mesleği seçerse başarılı ve mutlu olur.
Mesleki rehberlikte önemli adım bireyin, meslek seçimi yapmanın yaşamındaki en önemli kararlardan biri olduğunu görmesini sağlamaktır.
Mesleki rehberlik eğitim sürecinde her öğrenciye; mesleki tercih yapması, kendi potansiyellerini maksimum düzeyde ortaya koyabileceği mesleğe yönelmesi, iş yaşamına ve mesleğe hazırlanması için verilen hizmetleri kapsar. Bu hizmetlerde aşağıdaki hususlara dikkat edilmesinde fayda vardır.
S Hizmetler bir süreç olarak ele alınır, okul öncesi eğitim ve ilköğretimin başlaması ile birlikte bu hizmetler verilmeye başlanır.
S Hizmetlerde öğrencinin içinde bulunduğu gelişim dönemi ve bireysel özellikleri dikkate alınır.
S Öğrenciye ve velisine; öğrencinin özellikleri, iş dünyası, meslekler ve bunları edinme yollarına ilişkin güncel bilgiler sistemli olarak aktarılır.
S Öğrenci, bir meslek alanı veya mesleği seçme baskısı altında bırakılamaz. Çünkü birey "seçme özgürlüğü" ne sahiptir.
Mesleki rehberlik çalışmaları şu üç aşama etrafında toplanmaktadır:
1-     Bireyleri tanıma
2-      Mesleklerin incelenmesi.
3-      Bireyin kişisel nitelikleri ile mesleklerin gerektirdiği özellikler arasında bağlantı kurma.
MESLEK SEÇİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
1.      Biyolojik faktörler: (Cinsiyeti, fiziksel özellikleri, özür durumu, kalıtsal hastalıkları)
2.      Psikolojik faktörler: (Bireyin duygusal özellikleri, psikolojik ihtiyaçları)
3.Sosyal ve Ekonomik Faktörler: (Bireyin sosyal çevresinin bireyden beklentileri, mesleğin para getirisi)
4.      Şansla İlgili Faktörler: (Ekonomik krizler, doğal felaketler, savaşlar)
5.      Politik Faktörler: (Herhangi bir siyasi partiye yakınlık veya uzaklık)
1-     Yetenek: Doğuştan sahip olunan gizil gücün, çevre ile etkileşimi sonucu geliştirilmiş kavramdır. Yani bir işi yapmadaki ustalıktır. (Genel + Özel yetenek)
2-    İlgi: Bir kişi, nesne ya da faaliyete karşı hoşlanma hoşlanmama durumudur. Bireyin uzun süre zorlama olmadan belli bir nesne ya da faaliyette odaklanmasıdır.
3-      Değer: Bir meslekte yapılan işlerden sağlanan doyumdur. Kazanç, onay, güvence, statü gibi kavramlarla ilgilidir.
4-      Kariyer
5-      Yetkinlik Beklentisi: Kişinin bir işi yapabileceğine denir. Kendine duyduğu güven, inançtır.
6-      Psikolojik Gereksinimler
7-      Sosyo-ekonomik Düzey
8-      Cinsiyet
MESLEKİ GELİŞİM SÜRECİNİN AŞAMALARI (İsaacson'a göre)
1.      Aşama: Uyanış ve Farkında Olma (5-12 yaşlar)
Bu dönem çocukta meslek bilincinin oluşmaya başladığı dönemdir. Okul öncesi dönemden başlayarak ilkokul dönemini kapsar (5-12 yaş arası). Çocuk bu dönemde, çevresindeki insanların farklı uğraşları olduğunu, çeşitli mesleklerin varlığını görmeye ve anlamaya başlar. İlkokulun son yıllarında ise çocuk, kendisi ve diğer insanlar arasında ilgiler, yetenekler, amaçlar ve motivasyon yönünden farklılıkların ve benzerliklerin farkına varmaya başlar.
2.      Aşama: Meslekleri Keşfetme ve Araştırma (13-15 yaşlar)
Bu dönem ilköğretimin II. basamağı olan 12-15 yaşlarını kapsar. Çocuk bu dönemde kişilerin ve mesleklerin ortak olan yönlerini ve farklı nitelikleri üzerinde daha çok bilgi sahibi olmaya, yeni yönleri keşfetmeye ve anlamaya başlar. Meslekleri keşfetme, inceleme ve araştırma dönemi bir bakıma çoğumuz için ömür boyu sürer. Bu dönemde birey meslekleri ve özelliklerini inceler ve araştırma sürecine girer.
3.      Aşama: Karar Verme (16-18 yaşlar)
Gencin lise yıllarını, 15-18 yaşlarını kapsayan bu dönemde birey artık kendisi ve meslekler hakkında oluşturduğu algıla­ra dayanarak, bilgileri değerlendirerek eşleştirmeye, birbirine uydurmaya ve geleceğine ilişkin idealler oluşturmaya başlar. Bu ideal ve düşünceler başlangıçta geçici olabilir ancak giderek daha açık ve temel bir plan yapmaya başlar ve genç mesleki kararını oluşturur.Yani birey geleceği ile ilgili meslek tercihleri yapmaya başlar.Birey ,kendisi ile mesleki özellikler arasındaki ilişkileri gerçekçi analiz çalışmaları ile yapar ve kendisine uygun meslekleri belirler.
4.      Aşama: Hazırlık Aşaması (19-23 yaşlar)
18-23 yaşlan arasını kapsayan bu dönemde birey, seçtiği alan, okul veya yaptığı etkinliklerle mesleğe hazırlanmaya başlar. Meslekle ilgili beceriler geliştirmeye, bilgi birikimi oluşturmaya ve o alanda mesleki tutumlar geliştirerek mesleği icra etmeye hazır duruma gelir. Aynı zamanda o meslek alanında iş araştırmaya başlar ve hazırlık dönemini uzatarak sürdürebilir.
5.                       Aşama: Mesleğe Yerleşme (23- )
Bireyin iş dünyasında yerini alarak çalışmaya başladığı dönemdir. Bu dönemde birey kazandığı bilgi ve becerileri uygu - lama alanına koyar. Mesleği icra ederken bir yandan da mesleki gelişimini sürdürür.
Mesleki Olgunluk: Bireyin içinde bulunduğu gelişim döneminin mesleki gelişim görevlerini yerine getirmeleri ve bir sonraki dönemin mesleki gelişim görevlerine hazır hale gelmeleridir.


1.    PSIKANALITIK KURAMLAR:
Freud'a göre psikolojik sağlığı yerinde olan kişilerde meslek seçimi gelişigüzel bir karar değildir. Farkında olmadığımız bilinçdışı güdülerimiz bizi mesleğe yönlendirir. Bilinçdışı güdüler meslek seçimi için yeterli olduğu için psikolojik sağlığı yerinde olan bireylerin meslek seçimi konusunda rehberliğe ihtiyacı yoktur. Çünkü kişinin bilinçdışı dürtüleri onun hangi alanda doyum sağlayacağını söyleyen en iyi rehberdir. Psikanalitik kuramcılara göre rehberlik, ancak egoya güç kazandırmak için nevrotik kişilere verilmesi gereken bir yardımdır.
Bu kuramda bilinçdışı güdülerin yüceltilmesi söz konusudur. Sadistlik güdüsü olan kişi kendini "cerrah'V'kasap" gibi mesleklere yönelip kendini bu şekilde yüceltebilir. Böylece güdüsünü doyurmuş olur. Psikanalistlere göre bu "bilinçdışı güdüler" 0-6 yaş arasında ortaya çıktığı için meslek, bu güdülerin doyumu için bir fırsattır.
2.    ANNA ROE'NİN İHTİYAÇLAR KURAMI:
Psikanalitik yaklaşım, meslek seçimini bilinçdışı güdülerle ve savunma mekanizmaları ile açıklarken, Roe ise meslek seçme kararında ihtiyaçların önemli olduğunu ileri sürmüştür. Roe' ye göre bireyin çocukluğunda geçirdiği yaşantılar ve anne babası ile ilişkilerinde yaşadığı doyum-doyumsuzluk, onun ilgi ve yeteneklerinden hangilerini geliştireceğini belirler. Roe meslekleri "insanlarla ilgili" ve "insanlarla ilgili olmayan" diye ikiye ayırmıştır. Roe'ye göre aile ortamında sevgiye doymamış kişi, ya insanlardan uzaklaşıp nesnelerle uğraşan meslekleri seçecek ya da sevgi ihtiyacını doyurmak için insanlarla ilgili meslekleri tercih edecektir.
Roe'nun kuramı Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine dayanmaktadır ve Holland gibi kişilik temelli kuramlara dayanmaktadır.
Koruyucu Aile, Otoriter/Soğuk Aile ve Demokratik Aile olmak üzere meslek seçiminde 3 tür aile tipinden bahsetmektedir.
3.    GİNZBERG'İN GELİŞİM KURAMI:
Meslek seçimini bireyin gelişim süreci olarak gören Ginzberg'e göre, birey mesleğini bir anda verdiği gelişigüzel bir kararla değil, hayat boyunca oluşan ve gelişen, büyük ölçüde "geri dönülmez" olan davranış örüntüleri ile seçer. Ginzberg'e göre mesleki gelişim süreci:
a)    Fantezi (Hayal) Dönemi (6-11 yaş): Bu dönemde çocuklar mesleklere yönelik seçimlerini kendi fantezi dünyalarından oluşturur, Yani çocuklar çevresindeki insanlara karşı geliştirdiği özdeşime göre, model alma yoluyla meslek tercihlerini ifade ederler. (Örneğin teyzesi öğretmen olan Aslı'nın da öğretmen olmak istemesi)
b)   Geçici Seçimler Dönemi (11-17) yaş: Bu dönem bireyin ilgileri, yetenekleri ve değerlerinin gelişimine bağlı olarak oluşan bir dönemdir. Kapasite çok fazla dikkate alınmaz.
c)    Gerçekçi Seçimler Dönemi (17-23): Birey bu dönemde ilk olarak mesleklere yönelik billurlaşma (netliğe yakın) gösterir. Sınırladığı meslekler için araştırma ve keşfetme söz konusudur. Birey seçim yelpazesini daralttıktan sonra ön tercihlerini belirler. Yani birey bu dönemde şekillenmiş tercihlerine göre gerçekçi kararlar verir. Ginzberg'e göre Gerçekçi Seçimler Dönemi; keşfetme, billurlaşma ve belirleme aşaması olmak üzere 3 aşamada incelenebilir.
Bu dönemlerdeki yaş sınırlamaları çok kesin değildir. Bireyin gelişim hızına göre değişebilir. Bütün bunları dikkate alan Ginzberg, bu kuramını " Meslek seçimi, bireyin meslek hazırlığı, amaçları ve çalışma dünyasının gerçekleri arasında en üst düzeyde uyumu bulmak için yaşam boyu süren bir karar verme sürecidir" şeklinde yeniden düzenlemiştir.
4.SUPPER'İN BENLİK KURAMI:
Supper, meslek seçimini benlik tasarımının bir ifadesi olarak ele almaktadır. Benlik tasarımı ise bireyin kendisini nasıl gördüğüdür. Bu görüşe göre bireyin kendisi hakkındaki algılarından edindiği izlenimler sonucu oluşan "benlik tasarımı" onun meslek seçiminde de etkili olur. Supper're göre insanlar psikolojik ve mesleki olmak üzere 2 dil geliştirirler ve benlik tasarımlarına uygun mesleklere yönelirler. Bunu yaparken de bu dilleri kullanırlar. Birey kendine olumlu ya da olumsuz sıfatl ar yükler, böylece benlik (olumlu-olumsuz benlik) ortaya çıkar. Bir de mesleklere yönelik sıfatlar vardır. (kaba, mekanik, disiplinli vb.) bireyin kendisine yüklediği sıfatlarla o mesleğin prototipine yüklediği sıfatlar ne kadar benzerse o mesleği seçme eğilimi artar.
Supper meslek seçiminde "Mesleki Olgunluk" kavramından bahsetmektedir. Mesleki olgunluk seviyesi bireylerin meslek kararı vermelerini önemli ölçüde etkilemektedir.


Supper meslek seçiminin bir gelişim sürecinde oluştuğunu ileri sürer ve bu süreci 5 basmakta ele alır.
a)   Büyüme Dönemi (0-14 yaşlar) : Büyüme dönemi Ginzberg'in Fantezi döneminden pek farklı değildir. Supper'e göre bu dönemde birey çevresindeki kişilerle özdeşim kurarak meslek seçimi hakkında bazı düşünceler ortaya koyar.
b)   Araştırma (Keşif) Dönemi (15-24 yaşlar) : Bu dönem "ben" kavramında billurlaşmanın olduğu dönemdir. Araştırma dönemi bireyin kendisini, mesleki rolleri ve iş dünyasını keşfettiği aşamadır. Bu dönemin özellikleri arasında; bireyin billurlaşma ihtiyacını fark etmesi, ilgilerini ve değerlerini ayırt edebilmesi, tercih ettiği mesleklerle ilgili bilgi toplaması, tercih ettiği mesleklere ilişkin planlar yapması, meslek seçiminde yelpazeyi daraltıp kendine en uygun olanına yönelmesi sayılabilir.
c)   Yerleşme Dönemi (25-44 yaşlar): Bu dönemde birey eğitimini tamamlayıp mesleki arayışlar içine girer. Bu dönemin başında iş değiştirmeler sıkça yaşanabilir. Mesleki doyum düşüktür, çünkü beklentiler fazladır. Birey bu dönemde güvenli bir mesleki benlik oluşturur.
d)   Koruma Dönemi (45-64 yaşlar) : Birey gençlere yetişmek için kendisini daima yenilemek zorundadır. Bu dönemdeki birey var olan benlik kavramını korumaya ve bulunduğu konumun en iyisini gerçekleştirmeye çalışır.
e)   Çöküş Dönemi(65 ve üzeri): Birey geçmiş deneyimlerini aktarma yolunu seçer. Bu dönemde bireylerin meslek ve iş hayatları dolayısıyla doyuramadıkları hobileri gerçekleştirmek için beceriler kazanmalarına yardımcı olmak gerekir.
Mesleki gelişim görevlerini yerine getirme mesleki olgunluk kavramını ortaya çıkarmıştır. Mesleki olgunluk araştırma döneminden çöküş dönemine kadar uzanan mesleki gelişim doğrusu üzerinde yer alır. Aynı zamanda gelişimin derecesini belirlemede kullanılır. Mesleki gelişim doğrusu üzerinde yer alan mesleki olgunluk sadece gelişim dönemlerinde oluşan davranışların tüm birimleriyle değil, ama belli bir yaşam döneminin gelişimsel görevleriyle başa çıkmada ortaya konan davranışların daha arıtılmış ve daha küçük birimleri ile tanımlanabilir. Bireylerin mesleki olgunluk düzeyleri onların aynı zamanda mesleki kararlarını vermeyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Mesleki olgunluğun düşük olması bireyin uygun bir mesleki karar verebilmesi için gerekli olan davranışları henüz kazanamadığını göstermektedir.
5.    TİEDEMAN VE O'HARA'NIN KİMLİK KURAMI:
O'hara ve Tiedeman meslek gelişimini bir kimlik gelişimi olarak görürler. Bu kurama göre, meslek gelişimini etkileyen tek ve en etkili faktör bireyin kişilikleridir. Bir başka deyişle, O'Hara ve Tiedeman 'a göre meslek gelişimi, bireyin kimlik gelişimi ile aynı anlama geliyor. Bu kuramcılara göre benlik, bireyin kendini algılamasından çok, kendini değerlendirmesidir. Bu benlik kavramının oluşması yaşam boyu sürer. Birey eğitimi sırasında ve meslek yaşamı sırasında çeşitli sorunlarla uğraşırken benlik ve mesleki kimlik birbirini etkiler. Birey mesleki anlamda bir durumdan diğerine geçtikçe, yani kariyerinde değişiklik yaşadıkça benlik de değişikliğe uğrar. Meslek seçimi süreci, mesleki kimliğin gelişme süreci olup, benlik bu kimliğin merkezindedir.
6.    HOLLAND'IN KİŞİLİK KURAMI
Holland'a göre meslekler bazı kişilik özelikleri gerektirir. Bu kişilik özellikleri ise mesleklerin oluşturduğu bazı çevrelerde bulunurlar. Holland 6 "tip mesleki çevre" belirlemiş ve bu çevrelere uygun 6 tip kişilik olduğunu ileri sürmüştür. Holland insanların, tanımladığı 6 kişilik tipinden birine sahip olduğunu ve o kişiliğe uygun mesleklerden birini seçtiğini savunur. İnsanlar sahip oldukları beceri, yetenek, tutum ve değerleri kullanmalarına imkan sağlayacak çevreleri ararlar.

Holland'a göre kişilik özellikleriyle mesleki yönelişler, diğer bir deyişle, meslekler arasında karşılıklı bir ilişki vardır. Bu kuram, kişilik dinamiği ile mesleklerin yürütüldüğü çevre veya mesleklerin gerektirdiği etkinlikler arasındaki ilişkiye dayanır. Meslek seçimi kişiliğin yansıması, bireyin çevre ile ilişkisinde benimsediği uyum yönteminin bir mesleki etkinlik alanında ifadesini bulmasıdır. Holland 6 kişilik tipi ve buna uygun 6 tür mesleki çevre tanımlamıştır. Bunlar;
KİŞİLİK TİPİ
BELİRGİN ÖZELLİKLER
BASKIN TALEPLER / ETKİNLİKLER
TİPİK MESLEKLER
GERÇEKÇİ / REALİST
Sabırlı ve hoşgörülü, pratik, maddeci, erkeksi, anti sosyal, uygucu, içten, doğal, sebatkar, içgörürleri ve başarma güdüleri fazla gelişmemiş
-      Kas faaliyeti, motor koordinasyonu gerektiren işler
-     Açık havadaki işler
-     Mekanik, sistematik çalışmalar
-     Nesneler, eşyalar, makineler ve hayvanlarla ilgili etkinlikler
Otomobil Tamirciliği / Her çeşit Araç Teknisyenliği, Elektrikçi / Mühendisliği, Ziraat ile ilgili Meslekler, Ormancılık / Denizciler Beden Eğitim Öğretmenleri
ARAŞTIRICI/
AYDIN/
ENTELEKTÜEL
Entelektüel, analitik düşünce yapısına sahip, rasyonel, eleştirel, titiz, sabırlı, yöntemci, bağımsız, çekingen, içedönük (popüler olmaktan hoşlanmayan)
-     Analitik gözlem yapma
-     Sistematik, denemesel çalışmalar
-      Bilimsel çalışmalar
-     Fiziksel, biyolojik veya kültürel olguları araştırma
Biyolog, Genetikçi, Matematikçi, Kimyager, Fizikçi, Araştırma Analizcisi, Astronot, Antropolog, Tıp Teknisyeni
ARTIŞTIK / SANATÇI
Heyecan ve coşkuları dengesiz, hayalci, fevri, karmaşık, sezgileri güçlü, bağımsız, duygusal, uygucu olmayan (atipik) duyarlı ve etkileyici
-     Estetik faaliyetler
-     Tutkulu, bağımsız, sistematik olmayan aktiviteler
-     Sanatsal etkinlik ve ürünler yaratma
-      Bağımsız, yaratıcı çalışmalar
Yazar, Ressam, Aktör, Tiyatro Sanatçısı / Öğretmeni, Müzisyen, Kompozitör, Dekoratör, Mimar
SOSYAL
Yardımsever, sorumluluk sahibi, sosyal işbirliğine yatkın, empati kurabilen, arkadaş canlısı, içten, sabırlı, nazik, anlayışlı
-     insanlarla birlikteliği saptayan aktiviteler
-      Başkalarını eğiterek, geliştirmek, yardım etmek vb.
-      Başkalarını ikna etme, yönlendirme
Sosyal Hizmet Uzmanları Rehabilitasyon Danışmanları Psikolog, Psikolojik Danışman Halkla ilişkiler Uzmanı Üniversite Hocaları, Öğretmenler
GİRİŞİMCİ
Dışadönük, enerjik, kendine güvenli, atılgan, fevri, ikna yeteneği yüksek, sabırsız, meraklı, maceracı, iyimser, sosyal, konuşkan
-      Başkalarını ikna etmeye yönelik faaliyetler
-     Sosyal, eğlendirici etkinlikler
-      Organize edilmiş çalışmalar
Satıcılık, Pazarlamacılar, Komisyoncular, Menajerler, Politikacılar, Avukatlar
GELENEKSEL
Dikkatli, titiz, itaatkar, tutarlı, esnek olmayan, düzenli, sebatkar, vicdanlı; özdenetimli, hayal gücünden yoksun, dengeli
-     Sistemli, kurallara bağlı aktiviteler
-      Nesnelerle ilgili sistematik çalışmalar
-      Kayıt tutma, hesaplama, kontrol işlemleri, veri işleme makineleri kullanma
Banka Veznedarı, Kütüphaneci, Daktilograf, Postacı, Muhasebeci, Kitapçı, Finans Elemanı




Birden fazla kişilik tipine uyan bireylerde mesleki kararlar gecikecek, birey çatışma yaşayacaktır. Bu nedenle meslek seçimi çok sağlıklı olmayacaktır.
7.    KATZ-GELATT'IN KARAR KURAMLARI
Diğer kuramlar meslek seçimini akılcı değil, duygusal etmenlere bağlı bir seçim olarak görürken karar kuramı, bireyin psikodinamiğini ortaya çıkaran ve benlik tasarımına bağlı olan meslek seçimine bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Karar kuramcılarına göre bireylerin meslek seçimini yaşamın her anında karşı karşıya kaldığımız karar verme durumları belirlemektedir. Karar kuramları meslek seçiminin yaşam boyu verilen ve birbirine dayalı bir takım karar örüntülerinin ürünü olduğunu söyler. Karar verme duyuşsal değil, bilişsel bir süreçtir, bu nedenle öğrenilir. Önemli olan, bireye karar verme becerilerini öğretmektir.
8.     ÖZELLİK - FAKTÖR KURAMI:
Parsons'un ortaya attığı kuramdır. Bu kurama göre bireyin doğuştan getirdiği birtakım özellikleri vardır(Yetenek, ilgi vb.). Bu özellikler birbiriyle sürekli etkileşim halindedirler. Mesleki rehberlik sürecinde bu özellikler ortaya çıkarılabilir ve bireyin potansiyelleri ortaya konulabilir. Bunun yöntemi ise gözlem, test ve envanter gibi ölçme araçlarıdır. Danışmanın görevi bireyin özelliklerini bilimsel yöntemlerle incelemek, onun zayıf ve güçlü yönlerini belirlemek ve başarılı olacağı alanları kendisine göstermektir. Yani uygun çivileri uygun deliklere yerleştirmek özellik-faktör kuramının bir cümleyle ifadesidir.
9.     EKONOMİK VE SOSYAL YAKLAŞIMLAR:
Bireyin içsel dünyasını dikkate alan psikologların aksine, bu yaklaşım meslek seçimini, bireyin dışındaki bazı sistemlerin işleyişine bağlamıştır. Ekonomistler meslek seçimine arz/talep ve net fayda mantığıyla (pragramatizm) yaklaşırken; sosyologlar ise meslek seçiminin aile yapısı, kültür, okul ve arkadaşlık ilişkilerinin etkisi ile biçimlendiğini savunmuşlardır.
Not: Ginzberg, Super , Tiedeman ve O'hara Gelişim Kuramcılarıdır.





Okullardaki Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri
Okulda PDR hizmetleri, öğrencinin kendini daha iyi tanıması, özelliklerinin farkında olması, kendisine açık olan fırsatları ve seçenekleri tanıması, kendisi için gerçekçi kararlar alabilmesi, potansiyellerini geliştirebilmesi, karşılaştığı engel ve sorunlara karşı uygun baş etme becerileri gösterebilmesi ve çevresine dengeli bir uyum yapabilmesi için yürütülen psikolojik yardım hizmetleridir.
PDR programının başarısı, öğretmenlerin bu programı kabul etmeleri, desteklemeleri ve uygulamalarına bağlıdır. Bu nedenle psikolojik danışmanın okuldaki öğretim kadrosu ile yakın ilişki ve işbirliği içinde olması gerekir.
DOĞRUDAN ÖĞRENCİYE DÖNÜK HİZMET ALANLARI
1.     PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ
S Psikolojik danışma hizmetleri tüm rehberlik hizmetlerinin temelini, özünü ve merkezini oluşturur.
S Bu hizmetler diğer rehberlik hizmetlerine göre daha profesyonel düzeyde yürütülen hizmetlerdir. Kendine özgü ilkeleri, teknikleri, etik kuralları ve yaklaşımları vardır. Okullarda bu hizmet, bu konuda kuramsal ve uygulamalı bir eğitimden geçmiş, gerekli bilgi ve becerileri kazanmış psikolojik danışmanlarca yürütülür.
S Psikolojik danışma, bireyin kendini daha iyi tanıması, sorunlarının kaynaklarının farkına varması, sorunlarıyla başetme becerisi kazanması, kendisi için daha gerçekçi kararlar alabilmesi ve sağlıklı bir kişisel gelişim sürdürebilmesi amacıyla bireyle karşılıklı yüz yüze kurulan psikolojik yardım ilişkisi olarak tanımlanabilir.
S Bu yardıma ihtiyacı olan ve yardım alana "Danışan", yardım edene ise "Psikolojik danışman" yada kısaca "Danışman" denir.
S Psikolojik danışma uygulaması sadece bir danışan ile danışman arasındaki bir görüşme ise buna "bireysel psikolojik danışma", birden fazla danışanla aynı anda görüşme şeklinde yürütülüyorsa buna da "grupla psikolojik danışma" denilmektedir.
S İster grupla isterse bireysel olsun danışmanla danışan arasında yüz yüze kurulan bir ilişkidir.
S Psikolojik danışma hizmetlerinde karşılıklı saygı, güven, samimiyet, içtenlik ve gönüllülük vardır.
S Psikolojik danışma, bir anda olup biten bir iş değil, zaman isteyen bir süreçtir.
S Bireysel danışmadaki oturum sayısını, yani görüşmelerin ne kadar süreceğini genellikle danışanın sorununun niteliği ve danışmaya olan ihtiyacı belirler.
Bireysel Psikolojik Danışma ile Grupla Psikolojik Danışma Farkı
BİREYSEL PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
1.   Tek danışan
2.   50-55 dakika
3.   Yardım alınır
4.    Daha kolaydır
5.   Öğrenilen sosyal yaşama zor aktarılır
6.   Sorunlar derinlemesine ele alınır
7.   Oturum sayısı az (8-10)
8.    Ekonomik değil (1 kişi)
9.   Sorunu danışmanla paylaşır
1.   8-12 danışan
2.    90 dakika
3.   Yardım alınır ve verilir
4.    Zordur, danışman liderdir
5.    Öğrenilen sosyal yaşama kolay aktarılır
6.   Sorunlar daha yüzeysel paylaşılır
7.    Oturum sayısı fazla (10-11)
8.    Ekonomik (8-12 kişi)
9.     Başkalarında da benzer sorunlar olduğunu görür




Grup Rehberliği ile Grupla Psikolojik Danışma Farkı
GRUP REHBERLİĞİ
GRUPLA PSİKOLOJİK DANIŞMA
1-     Eğitsel-mesleki
2-     30-40 kişi
3-     Kazanımlar belirli
4-      Herkes verir. (Öğretmen)
5-     Etkileşim düşük.
6-     Gruba katılım zorunlu olabilir.
7-     Her ortamda gerçekleşebilir.
8-      1-2 oturum
1-     Kişisel-sosyal-probleme dönük
2-     6-10 ya da 8-12 kişi
3-     Spontandır. Önceden belli olmaz.
4-     Uzman verir. (Psk. Danışman)
5-     Etkileşim yüksek.
6-     Gruba katılım özgür.
7-     Özel ortamlarda gerçekleşir.
8-      10-12 oturum.






Gruplara alınmayacak kişiler:
S Çok karmaşık sorunları olanlar S Ürkek ve içe kapanık kişiler S Saldırgan davranışı olanlar S Kendini gösterme çabasında olanlar S Kaygı ve kuşku düzeyi yüksek olanlar
Grubun olumsuz yönleri
S Derin duygulara girilmez S Gizliliği sağlamak zordur S Grup üyeleri birbirinden etkilenebilir S Bazı bireyler pasif ve silik kalabilir
S Grup içindeki görüş ayrılıkları bireyleri olumsuz etkileyebilir.
Grubun olumlu yönleri
S Empatiyi sağlar.
S Sorun paylaşma alışkanlığı kazandırır S Gruba ait olma duygusu geliştirir.
S Ortak problemlere farklı yönden bakmayı sağlar S Başkalarının çözüm yollarından yararlanır S Problemlere herkesin sahip olduğunu anlar
Not: Grupla psikolojik danışmada danışanlar seçilirken yaş ve sosyo-ekonomik düzey açısından homojen, cinsiyet ve kişilik özellikleri bakımından heterojen olmasına özen gösterilir.
REHBERLİK, PSİKOLOJİK DANIŞMA VE PSİKOTERAPİ
"Psikolojik danışma'' kavramı bazen "görüşme" ve "psikoterapi” kavramları ile birlikte ve hatta aynı anlamda kullanılmaktadır. Aralarındaki fark ise:
1. Psikolojik danışmanlar, danışma psikologları
Uygulayıcı
1. Psikiatristler, klinik psikologları
2. Danışan (normal)
Yardım alan kişi
2. Hasta (anormal)
3. Değişme, uyum ve kendini gerçekleştirme
Amaç
3. Tedavi, iyileştirme, bilinçaltına inme, analiz
4. Okul ve sosyal kurumlar
Yer
4. Hastane ve klinikler
5. Kısa, devamlı değil
Süre
5. Uzun, devamlı
6. Önemsiz, gerekli olmayabilir
Psikolojik araçlar
6. Önemli ve gerekli
7. Bireysel ve grupla
Yaklaşım biçimi
7. Daha çok bireysel
8. Psikolojik ilişki içinde görüşme
Yöntem
8. Psikoterapi, medikal terapi




2.ORYANTASYON (YENİ DURUMA-ORTAMA ALIŞTIRMA) HİZMETLERİ
Bu alandaki hizmetler, öğrencilere okulu ve okulda bulunan olanakları tanıtmak amacı ile düzenlenen çalışmaları kapsar. Çoğunlukla öğretim yılı başında ve okula yeni başlayan öğrencilere verilen bir hizmettir. Fakat bazen öğrencileri yeni gelişmeler ve uygulamalardan haberdar etmek amacıyla okulun mevcut öğrencilerine de bu hizmet verilebilir. Bu nedenle öğretim yılı içinde bu amaçla yapılabilecek bazı çalışmalar da oryantasyon hizmeti kapsamında değerlendirilebilir. Ancak genellikle oryantasyon hizmetiyle daha çok okula yeni başlayan öğrencilerin okul ve çevresi hakkında bilgi edinmeleri ve okula uyum sağlamaları amacıyla yapılan çalışmalar kastedilmektedir.
Okulda oryantasyon hizmetleri içinde düşünülebilecek çalışma ve uygulamalar aşağıda verilmiştir;
S Okulun kısa bir tarihçesi ile tanıtılması.
S Okulun fiziksel durumu ve olanakları hakkında bilgi verme.
S Okulun bulunduğu yakın çevre hakkında bilgi verilmesi
S Okulun eğitim programı hakkında bilgi verme.
S Ders dışı etkinlikler hakkında bilgi verme.


S Okul kuralları hakkında bilgi verme.
S Okuldaki öğrenci kişilik hizmetleri ve PDR hizmetleri hakkında bilgi verme.
Oryantasyon hizmetleri sadece öğrencilere değil aynı zamanda yöneticilere, öğretmenlere ve velilere açık olmalıdır. Oryantasyon çalışmaları sürekli olmalıdır. Bu hizmet verilirken PDR tekniklerinden yararlanılır.
Oryantasyon hizmetlerinin koruyucu-önleyici ve uyum sağlayıcı işlevi vardır.
3.     ÖĞRENCİYİ TANIMA HİZMETLERİ
Öğrencilere etkili ve verimli bir rehberlik hizmeti sunabilmenin temel koşullarından biri onları çeşitli yönleri ile tanımaktır. Öğrencinin fiziksel ve kişisel özellikleri, yetenek ve ilgileri, güçlü ve zayıf yönleri, başarı durumu, amaç ve beklen­tileri, ailesel özellikleri v.b. yönleri hakkında edinilecek bilgiler ona verilecek psikolojik yardım hizmetlerinin niteliğini ve önceliğini belirleyecektir. Bu nedenle öğrenciyi tanıma hizmetleri, doğrudan öğrenciye dönük hizmetlerden bilgi lendirme, yöneltme ve yerleştirme, izleme ve psikolojik danışma hizmetlerinin önkoşulu niteliğindedir.
Tanıma hizmetleri sayesinde öğrenci kendisini daha iyi tanıyacak, özelliklerinin farkına varacak, daha gerçekçi ve isabetli yönelimlerde bulunacaktır.
Öğrencileri tanımak amacıyla çeşitli tekniklerden yararlanılmaktadır. Bu tekniklerin bir kısmı uzmanlık bilgi ve becerisi gerektirirken, bir kısmı da uzmanlık gerektirmeden öğretmenler tarafından kullanılabilmektedir.
4.     BİLGİ TOPLAMA VE BİLGİLENDİRME HİZMETLERİ
Bu hizmet alanı, öğrencilerin ihtiyaç duyabilecekleri her türlü bilgiyi toplayarak bunları öğrencilerle paylaşma şeklinde yürütülen çalışmaları kapsar. Bu bilgilerin bir kısmı okul içi program, uygulama ve etkinliklerle ilgili iken, bir kısmı da öğrencilerin işine yarayabilecek okul dışı bilgilerdir. Gerek okul içinden, gerekse okul dışından toplanabilecek bilgileri eğitsel, mesleki ve kişisel bilgiler olarak üç grupta toplamak mümkündür.
Eğitsel bilgiler; öğrencinin öğrenim yaşamı boyunca ihtiyaç duyabileceği okul içi eğitsel etkinlikler, program ve derslerin içerikleri, okul kuralları, okulda ve okul çevresinde yararlanabileceği eğitsel olanaklar, verimli çalışma ve başarılı olma yolları ve üst eğitim kurumları hakkındaki bilgilerdir. Mesleki bilgiler; öğrencilerin ilgi, yetenek ve kişilik özelliklerine uygun mesleki yönelimde bulunabilmeleri amacıyla meslekleri tanıtıcı bilgilerdir. Kişisel bilgiler ise, öğrencilerin kişisel gelişim ve uyumunu desteklemeyi amaçlayan bedensel, zihinsel, psiko-sosyal gelişim ve kişiler arası ilişkilerle ilgili bilgilerdir.
Öğrencileri bilgilendirme çalışmaları rehberlik hizmetlerinin çeşitli uygulama alanları içende yürütülebileceği gibi derslerde öğretmenler kanalıyla da yapılabilir.
Bilgilendirme amacıyla okulda konferans veya panel düzenlenebilir, tanıtım amaçlı gezi ve incelemeler yapılabilir.
Bilgilendirme hizmetlerinden ihtiyaca göre velilerin ve öğretmenlerin de yararlanması sağlanmalıdır.
5.     YÖNELTME VE YERLEŞTİRME HİZMETLERİ
Bu hizmet alanı, yukarıda açıklanan öğrenciyi tanıma, bilgi toplama ve bilgilendirme hizmetleriyle bağlantılı ve bir anlamda bu hizmetlerin devamı olarak, öğrencilerin kendi ilgi, yetenek ve ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli okullara, prog­ramlara, seçmeli derslere, sosyal, kültürel ve eğitsel etkinliklere, iş ve meslek alanlarına yönelmeleri ve yerleştirilmeleri amacıyla yapılan çalışmaları kapsar. Amaç öğrenciyi yönlendirmek ve zorlamak değil, onun kendine uygun alanlara yönelmesini, kendisi için daha doğru seçimler yapmasını sağlamaktır.
Bunun için yapılacak en önemli yardım, öncelikle öğrencinin kendisini ve seçeneklerini iyi tanıması konusundadır.
Öğrenci ile birlikte öğrencinin geleceğine dönük önemli kararlar verilirken, örneğin üst okullara, iş ve meslek alanlarına yerleştirilme gibi konularda öğrencinin veliyle de görüşmesinde yarar vardır. Böyle bir yaklaşım, psikolojik danışmanın ve öğretmenin, öğrencinin aile durumumu ile ilgili gerekli bilgiler edinmesinin yanında velinin bu konuda sorumluluk almaşlımı da sağlayacaktır.
6.     İZLEME HİZMETLERİ
İzleme hizmetleri, yöneltme ve yerleştirme hizmetleri sonucunda öğrencilerin yerleştirildikleri programlar, etkinlikler, üst okullar ya da iş ve meslek alanlarındaki başarı durumlarının ve yaşadıkların uyum güçlüklerinin incelenmesi bir izleme çalışmasıdır.
İzleme hizmetleri, okulda sunulmakta olan diğer hizmet alanlarının da ne derece etkili ve yararlı olduğunu ortaya koyacaktır.
İzleme hizmetleri kapsamından yapılması gereken bir diğer çalışma da mezunların izlenmesidir. Bu tür çalışmalar için mezunlarla iletişimi sürdürmek gerekir. Bu amaçla mezunlara mektup veya anket gönderilebilir, mezunlar günü düzenlenebilir ya da mezunlar derneği kurulabilir.
7.SEVK (REFERE) HİZMETİ
Rehberlik Servisinin olmadığı yada yetersiz kaldığı zamanlarda yararlanılan hizmet alanıdır. Kişisel problemler, kişilikle ilgili bozukluluklar, burs, barınma gibi hizmetler başta olmak üzere her konuda bu hizmetten faydalanılabilir.
Bu hizmet için:
Rehberlik Araştırma Merkezleri
Sosyal Yardım Kuruluşları
Psikiyatri Servisleri
Özel Eğitim Uzmanları gibi kişiler ve kurumlara yönlendirme yapılabilmektedir.
DOLAYLI YOLDAN ÖĞRENCİYE DÖNÜK HİZMET ALANLARI
1.     KONSÜLTASYON (MÜŞAVİRLİK) HİZMETLERİ
Bu hizmet alanının amacı, okuldaki yönetici ve öğretmenlerin daha yeterli ve ortak bir anlayışa sahip olmasını ve böylece okuldaki çalışmalarda bu anlayışın esas alınmasını ve tüm olanakların bu anlayışa uygun bir biçimde kullanılmasını sağlamaktır.
Diğer bir deyişle psikolojik danışman ile öğrencinin eğitimi ve yetiştirilmesi ile ilgili bir ya da daha fazla sayıda kişinin (öğretmen, yönetici, veli ) işbirliği içinde, öğrencinin gelişmesine yönelik olarak kurdukları yardım ilişkisidir.
Okullardaki konsültasyon hizmetleri kapsamında yapılabilecek bazı çalışmalar şöylece sıralanabilir:
S Okulda PDR programını hazırlama ve uygulamada okul yöneticisi ve sınıf rehber öğretmenleriyle yardımlaşma.
S Okul yöneticisi ve öğretmenlere okuldaki PDR hizmetleri hakkında tanıtıcı bilgiler verme.
S PDR hizmetlerinin yürütülmesinde benimsenmesi gereken ilke ve anlayışlar hakkında bilgi verme.
S Okuldaki olanakların PDR hizmetleri için daha uygun olarak kullanılmasında okul yönetimiyle işbirliği sağlama.
S Okulda PDR hizmetleri kapsamında yapılan çalışmaları ve sonuçlarını sözel olarak ya da raporlaştırarak okul yöneticisi ve öğretmenlerle paylaşma.
S Okul eğitim programının öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve gelişmelerine daha uygun hale getirilmesi için okul yönetimiyle işbirliği yapma.
S Özel ihtiyaçları ve problemleri olan öğrencileri tanımak ve bunlara yardım etmek isteyen öğretmenlere yardımcı
olma.
S Öğretmenlerden beklenen sınıf-içi rehberlik uygulamalarında öğretmenlerle yardımlaşma.
S Okul yöneticisi ve öğretmenlerin PDR ile ilgili kitap, dergi ve benzeri yazılı dokümanlardan yararlanmalarını sağlama.
2.     ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME HİZMETLERİ
Okullardaki PDR hizmetleri bilimsel ve profesyonel düzeyde yürütülen hizmetlerdir. Bu nedenle yapılacak çalışmaların gerçekçi olarak belirlenmesi ve yapılan çalışmaların da etkililiğinin değerlendirilmesi araştırma ve değerlendirme hizmetleri ni zorunlu hale getirir.
Okullardaki PDR hizmetleri kapsamında düşünülebilecek araştırma ve değerlendirme çalışmalarından bazıları aşağıda verilmiştir.
S Öğrencilerin çeşitli alanlara ilişkin sorunlarının ve ihtiyaçlarının belirlenmesi,
S Öğrencilerin başarılarını olumsuz olarak etkileyen okul-içi ve okul-dışı faktörlerin belirlenmesi,
S Öğrenci, öğretmen ve velilerin okuldaki rehberlik hizmetlerine ilişkin algı ve beklentilerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerin okula uyum sorunlarının ve öğrenme güçlüklerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerin ilgi, yetenek ve bazı kişilik özelliklerinin belirlenmesi,
S Öğrencilerle yürütülen psikolojik danışma, grup rehberliği, psikolojik eğitim gibi çalışmaların sonuçlarının değerlendirilmesi,
S Öğrencilerin PDR hizmetlerinden yararlanma düzeyleri ile daha çok hangi hizmetlerden yararlandıklarının belirlenmesi,
S Çeşitti konularda psikolojik ölçme aracı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılması.
3.     ÇEVRE VE VELİ İLE İLİŞKİLER
Okulun , çevrede psikolojik danışma ve rehberlik yardımı veren başka kuruluşların çalışmalarını tanıması ve bunlarla yakın işbirliği yapması gerekir. Çevrede psikolojik danışma ve rehberlik yardımı veren diğer kuruluşların tanınması ve bunlarla yakın ilişkilerin kurulması, okulun, gerektiğinde psikolojik danışma ve rehberlik yardımı almak üzere bu kuruluşlara öğrenci gönderebilmesi için de zorunludur. Bir yandan çevre ile yakın ilişkiler ve işbirliği sürdürülürken, öte yandan da öğrencilere ve velilere çevrede psikolojik danışma ve rehberlik yardımı veren başka uzman ve kuruluşlar hakkında tanıtıcı bilgiler verilmeli; gerekliğinde buralardan psikolojik yardım almaları için veliler ve öğrenciler teşvik-edilmelidir.
4.      OKUL REHBERLİK PROGRAMI HAZIRLAMA
PDR hizmetleri rasgele verilen hizmetler değil, belli bir programa dayalı sistemli hizmetler bütünüdür. Hangi kurumda olursa olsun verilecek rehberlik hizmetlerinin önceden hazırlanacak bir programa ve plana bağlı olarak yürütülmesi gerekir. Böylece çalışmalar daha ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülecektir.
PDR programları hazırlanıp geliştirilirken kurumun özellikleri, amaçları, ihtiyaç ve beklentileri dikkate alınmak zorundadır. Bu nedenle tek tip PDR programı yok, bir anlamda kurumlara göre PDR programı vardır. Okul dışındaki kurumlar için geliştirilmiş PDR programı ile okullar için geliştirilmiş programlar farklılık gösterecektir. Okullar için geliştirilmiş programların da bazı farklılıklar göstermesi doğaldır. Çünkü okulların amaçları, işleyiş biçimleri, öğrenci özellikleri ve ihtiyaç­ları, öncelik verilmesi gereken çalışmalar gibi noktalar açısından farklılık gösterebilir.
Okullarda öğretim yılı başlamadan önce hazırlanan ve bir öğretim yılı boyunca yapılacak PDR çalışmalarını gösteren programa "Okul PDR Programı" denilebilir. Bu programı hazırlamada ve geliştirmede en önemli sorumluluk okulda görevli psikolojik danışmana düşerken, işbirliği ilkesine dayalı olarak okul müdürü ve sınıf rehber öğretmenlerine de bazı görev ve sorumluluklar düşmektedir.


1.     PSIKANALITIK KURAM
Yaklaşımın kurucusu Freud'dur. Bu kurama göre insan davranışları biyolojik ihtiyaçlar ve cinsel güdüler tarafından etkilenir. İnsan davranışları esas olarak bilinç-altı süreçlerle bağlantılıdır.
Freud'a göre insanoğlunun davranışlarına yön veren iki temel dürtü vardır. Bunlar cinsellik ve saldırganlıktır. Freud toplum tarafından hoş karşılanmayan ve baskı altına alınmaya çalışılan bu iki dürtünün bilinçaltına itildiğini öne sürmek tedir. Bu kuram dil sürçmeleri, unutmaları bu isteklerin ifadesi olarak görür.
Freud'a göre kişilik id, ego ve süperego olmak üzere üç temel yapıdan meydana gelmektedir. İd, kişiliğin ilkel yanını oluşturmakta ve haz ilksine göre çalışmaktadır. Süperego, kişiliğin üçüncü ve en son gelişen birimidir. Toplumun inandığı ve kabul etiği doğrulara göre hareket eder ve üst-ben olarak da adlandırılır. Ego, ise id'i denetim altında tutmaya çalışan ve gerçeklik prensibiyle çalışan kişilik birimidir. İd'in düşüncesizce isteklerini mantık süzgecinden geçirerek dizginlemeye çalışır.
Bu üç öğe birlikte çalışır. Psikolojik sağlık bu üç öğe arasındaki dengeye dayanır. Kuram'a bağlı PDR hizmetlerinin amacı bu dengeyi sağlamaktır.
Hayat ve ölüm içgüdüsü olmak üzere güdüleri ikiye ayırır. Kişilik ilk 6 yılda oluşmaktadır.
Bilinç-Bilinçaltı-Bilinçdışı
İnsanın belli bir alanda farkında olduğu iç ve dış uyarıcılar bütünü bilincin içeriğini oluşturur.
Fikirlerin çağrışımı ile kolaylıkla hatırlanabilecek zihin muhtevası bilinçaltı katmanında bulunur.
Bilinçdışı ise mantıklı bir düzeni olmayan birbiri ile çelişik içgüdü ve arzulardan, içsel ve çocuksu dürtülerden oluşan zihin kısmıdır. Kişinin davranışlarının kendisi tarafından bilinmeyen köklerini oluşturan bilinçdışı Freud'un üzerinde en çok durduğu kavramların başındadır.
Uyguladığı tedavi yöntemi serbest çağrışım, Transferans, hipnoz ve rüyaların analizidir. Danışmada geçmiş yaşantılar önemli rol oynar.
2.     DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM
John. B. Watson tarafından daha çok psikanalitik kurama tepki olarak geliştirilen davranışçılık zihnin incelenmesini tümüyle reddederek organizmanın davranışlarıyla ilgilenilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davranışçı psikolojik danışma görüşü insanı mekanik bir varlık olarak ele almaktadır. İnsan çevresi ile sınırlıdır. Kişilik tamamen doğumdan sonraki öğrenmelerle oluşmaktadır.
Davranışçı psikolojiye göre, nesnel yöntemlerle ölçülemeyen gözlenemeyen zihinsel süreçlerin incelenmesinin bir anlamı yoktur. Davranışçılar öğrenmeyi, uyarıcı ve tepki arasındaki bağla açıklamakta ve içebakış yöntemini tümüyle reddetmektedirler.
Davranışçı yaklaşıma göre, tedavi edilmesi gereken davranışlar uyumsuz ve bozuk davranışlardır. Davranış tedavisinin amacı ise, bu bozuk davranışların yerine uyumlu davranışların kazandırılmasıdır.
Davranışçı Terapistlerin Görüşleri:
1.     Bütün davranışlar öğrenilmiştir.
2.     İnsan davranışları doğuşla getirilen yapının çevre etkileşimi ürünüdür.
3.     İnsanı anlamak için onun gözlenebilir davranışlarını incelemek gerekir.
4.      İnsan davranışlarının gerisinde benlik tasarımı, bilinç dışı gibi gözlenemeyen faktörleri aramak yersizdir.
Kullanılan Teknikler:
Sistematik duyarsızlaştırma, Yeniden biçimlendirme, Atılganlık eğitimi, Model alma yada Model gösterme, Taşırma, Kaçınma
Tedavi boyunca terapist yetkili bir uzman, öğretmen gibi davranır. Bu anlayışa göre insan her şeyin üstesinden gelecek güce sahip değildir.
Danışma süreci içinde test ve benzeri psikolojik ölçme araçları kullanılabilir.
3.                      GERÇEKLİK TERAPİSİ
Gerçeklik terapisinin savunucusu Glasser'dir.
Glasser gerçeklik terapisini şöyle tanımlar: Bireyin kendi davranışının sorumluluğunu bireye yükleme. Bu da ruh sağlığına eşittir. Terapi, danışanların amaçlarına ulaşmada başarılı olabilmeleri için onların daha gerçekçi ve daha sorumlu olabilecekleri şekilde eğitim vermektir.
Glasser'e göre insanın asıl amacı başarılı bir kimlik kazanmaktır. Bunun için de öncelikle sorumlu davranışı üstlenme ve gerçeği kabul etme şarttır. Eğer insan sorumluluktan kaçar, gerçeği inkar ederse yalnızlaşır ve başarısız bir kimlik edinir.


Glasser'e göre insan, ihtiyaçlarım başkalarını rahatsız etmeden doyurmanın yollarım da küçük yaşta öğrenmemişse, başarısız bir kimlik geliştirir ki, bu da olumsuz davranışların kaynağını oluşturur.
Psikolojik Danışmanın amacı; bireye başarılı kimlik kazandırmaktır.
Psikolojik danışma sürecinde amaç, danışanın otomatik olarak geliştirdiği olumsuz düşünceler şemasına ulaşmak, danışanın kendi düşüncelerini tanımasına yardımcı olmak ve bu aşamadan sonra da düşüncelerini değiştirmektir.
Bireyde 5 tür gereksinim olduğunu söyler. Bunlar, Sevgi ve ait olma, hayatta kalma, özgürlük, güç ve eğlencedir. Sağlıklı birey bu beş gereksinimi başkalarını engellemeden karşılayabilen bireydir.
Bu yaklaşımda ev ödevleri verme, sorun çözme becerileri kazandırma, atılganlık eğitimi çalışmaları yapma gibi teknikler kullanılır.
5.     AKILCI-DUYGUSAL YAKLAŞIM (ABC Kuramı)
Temel Sayıltıları
Ellis; psikanalizin yüzeysel ve bilimsel olmayan bir tedavi şekli olduğunu düşünerek hümanistik, felsefi, davranış yaklaşımları birleştirmiş ve akılcı duygusal davranışçı görüşü ortaya koymuştur.
Bireylerin duyguları, inançlardan, yorumlardan ve davranışlardan etkilenmektedir.
İnsanın mantıklı dayanma gücü vardır ama mantıksız düşüncelere yönelme eğilimi de mevcuttur.
İnsan, mantıksız düşünceleri kafasına yerleştirmekle ruhsal rahatsızlığını kendi yaratmaktadır görüşünü savunur.
Amacı
Düşünceler yoluyla danışanda iyileşme sağlamayı hedefler.
Danışanın duygusal rahatsızlığının temelinde yanlış düşünce ve inançların olduğu; onun bu yanlış inançlardan kurtulması sağlanarak, gerçekçi, hoşgörülü bir yaşam felsefesi kazanmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Bireyin mantıklı duygularla yüzleşip kendisi ile ilgili iç görü kazanmasını hedefler.
Bireylerin rasyonel olmayan inançlara da sahip olduğunu söyler. Bu nedenle akılcı-duygusal-davranışçı danışma sürecinde danışanların kendi kendilerini değiştirip yenilenmeleri amaçlanır.
5.     GEŞTALT PSİKOLOJİK DANIŞMA GÖRÜŞÜ
Geştalt kuramı öğrenmede ve eğitimde geniş bir biçimde uygulanmaktadır. Geştalt psikolojik danışma görüşünün öncüsü F. S. Perls'dır.
Gestalt psikolojik danışma yaklaşımına göre, insan bir bütün olarak çalışır. Organizma bir bütündür. Her birey, organizmasında mevcut parçaların toplamı değil, bu paçaların bir bütünlük içinde koordinasyonu ile bir sistemdir.
Her sistemde bir denge vardır, insan da dengeli bir sistemdir. Dengenin bozulması tüm sistemi etkiler. Dengesizliği gidermek için organizmada sürekli bir çaba vardır. İşte, Geştalt psikolojik danışma görüşüne göre organizmadaki bu denge hali psikolojik sağlığın temelidir. Dengesizlik durumları bireyin psikolojik sağlığını bozar. Geştalt psikolojik danışma anlayışında danışmanın amacı danışandaki bu dengesizliği gidermektir.
Psikolojik danışma sürecinde danışanın geçmişini incelemek önemli değildir.
Test ve benzeri psikolojik ölçme aracı uygulamak gerekmez. Teşhis önemli değildir. Danışan üzerinde hiçbir sınırlama ve kontrol yoktur.
6.     HÜMANİST DANIŞMA YAKLAŞIMI:
Psikanalitik ve davranışçı yaklaşımlara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Hümanist danışma kuramına, "insancıl", "birey merkezli" "danışandan hız alan" veya" danışan merkezli " danışma kuramı da denilmektedir. En önemli iki temsilcisi Carl Rogers ve Maslow'dur. Hümanist danışma kuramının en önemli temsilcisinden birisi olan Rogers, insanların kendilerini tanımlama ve algılama biçimlerinden oluşan "öznel benlik" kavramının önemi üzerinde fazlaca durmuştur.
Gerçek benlik ile, ideal benlik arasındaki fark özsaygı ya da benlik saygısı denen kavramları oluşturur. Özsaygı bireyin benliğine olan saygısıdır.Eğer bireyin gerçek benliği ile(özben), ideal benliği arasındaki( benlik tasarımı) arasındaki fark büyükse özsaygı düşük, bu fark küçük ise özsaygısı yüksek olur.
Diğer önemli hümanist danışma kuramcısı Maslow ise kendini gerçekleştirme kavramını öne sürerek, uygun ortam oluştuğunda her insanın gizil güçlerinin farkına varacağını ve kendisini gerçekleştireceğini savunmuştur. Maslow, sağlıklı bir kişiliğin oluşması için gerekli olan ihtiyaçların oluşturduğu piramit olan ihtiyaçlar hiyerarşisi kavramını ortaya atmıştır.
Yine bu danışma kuramına göre insanlar özlerinde iyidirler, değerlidirler ve saygıya layıktırlar. Diğer bir söylemle birey iyilik ve doğruluk temelleri ile donatılmıştır ve gelişme güdüsüne sahiptir.
Psikolojik danışmanın amacı; bireyin benlik kavramında bozulan dengesini yeniden yapılandırmaktır. Bunun için ise, bireyi güdümlü bir şekilde yönlendirmekten çok, onu anlamak, ona koşulsuz saygı ve güven ortamı sunmak önemlidir.
Danışma sürecinde, danışmanın sahip olması gereken bir takım terapötik beceriler (saygı, saydamlık, güven, koşulsuz kabul, empati, bağdaşım içinde olma) vardır. Sahip olunan bu beceriler, danışmada kullanılacak onlarca teknikten ve bireyi etiketlemekten başka bir işe yaramayan teşhislerden daha iyidir. Hümanisti yaklaşımın hem danışma ortamına, hem de eğitime yansımasında hizmetin odağında birey vardır.
7.     FENOMENOLOJİK DANIŞMA YAKLAŞIM:
Bu danışma kuramına en önemli katkıyı sağlayan kişiler Kelly ve Combs'tur.
Fenomen kişinin kendini ve dış dünyayı kendine göre algılayan öznel (kendine ait) yaşantısına denir.
Bu yaklaşımı savunan kişiler, bireyin dışarıdan gözlenen özellikleri yanında, iç dünyalarının da olduğunu savunmuşlardır. Yani, insanı anlamanın yalnızca dış görünüşe bakarak yapılamayacağını, bireyin iç dünyasına da girmek gerektiğini belirtmişlerdir. Yani, dışardan gözlemlenen davranışlar, gözleyen bireylere göre farklı anlamlar taşıyabilir; ancak o davranışı anlayabilmek için o davranışı yapan bireye, davranışının ne anlama geldiğini sormak, bireyin iç dünyasına inmek, yine onun yardımı ile bunu yapmak gerekir. Çünkü her bireyin sürekli değişen bir algı alanı ve fenomenolojik dünyası vardır.
Bireyin bütün algılamaları onun fenomenolojik benliğini oluşturur. Fenomenolojik danışma kuramına göre, bireyin algıları ile fenomenolojik benliği arasında uyuşmazlık olan birey çatışma yaşar ve bu algılarını reddetmek, yok saymak için savunma mekanizmaları kullanmaya başlar. Böylece birey, zamanla yetersiz fenomenolojik benliğe sahip bir birey haline dönüşebilir ve psikolojik danışmaya ihtiyaç duyabilir.
Bu kurama göre yaşamın temel amacı da sürekli olarak yeterli bir benliğe sahip olmaktır. Her insanın kendine özgü bir algılama tarzı vardır. Örneğin; Farklı iki kişiye mutluluğun resmini çizdirsek ikisi de farklı resimler ortaya koyacaklardır.
Psikolojik danışmanın amacı; bireyin yeterli bir fenomenolojik benliğe sahip olmasını sağlamaktır.
8.     VAROLUŞÇU PSİKOLOJİK DANIŞMA GÖRÜŞÜ
Varoluşçu psikolojik danışma, genel olarak varoluşçu görüşün psikolojik danışma görüşüne aktarılması ile başlatılmıştır. Varoluşçu psikolojik danışma görüşünde, insan hürdür. İnsan çevreden ve kendi içgüdülerinden kurtulmak için çaba gösterir.
Dış çevre bireyin kendi yaşam yolunu belirleyemez. İnsanın kendi yaşamı çeşitli sorumlulukları birinci derecede yine kendisinin kabul etmesi gerekir. İnsan duruk (statik) bir varlık değildir, insan sürekli ilerleme, gelişme ve bir şey olma durumundadır, insanın varoluşu onun gelişmesi için temel unsurdur.
Psikolojik danışmanın amacı, özetle, bireyin kendisi için yeniden sorumluluklar kabul edebilme düzeyine eriş mesine ve yeniden bağımsızlık kazanmasına ve böylece varoluşunu yeniden yaşayarak tüm kapasitelerini değerlendirebilecek bir duruma erişmesine yardımcı olmaktır.
Varoluşçu psikolojik danışma yaklaşımında danışman, danışanla birlikte "dün" veya "yarın" dan daha çok, "bugün" üzerinde durmaya; "yaşam ne idi ne olacaktı" yerine, "yaşam şimdi nedir" sorusu ile ilgilenmeye çaba göstermek durumundadır.
Danışman ya da terapist gerekli gördüğü durumlarda çeşitli teknikler uygulayabilir. Danışanın hayat hikâyesi önemli olabilir. Teşhis gerekli olabilir.
Test ve benzeri psikolojik ölçme araçları kullanmanın pek yeri yoktur. Danışan üzerinde hiçbir sınırlama yoktur.
9.     DANIŞANDAN HIZ ALAN
Kurucusu Rogers.
Hümanistik anlayışı esas alır. İnsan değerli bir varlıktır.
Bağımsızlık önemlidir.
İnsan davranışı benlik kavramı ile ilişkilidir. İnsanın kendini algılaması davranışlarını etkiler.
İnsan davranışlarındaki tek güdü "Kendini gerçekleştirme"dir. Kendini gerçekleştiren birey çağdaş, güvenilir, iyi ve psikolojik sağlığı yerinde olan insandır.
Her insan çevresine onu algıladığı gibi tepkide bulunur. Her bireyin kendi algı alanı vardır. Bu anlayışa "fenomonoloji"
denir.
Merkezde danışan vardır. Danışan üzerinde hiçbir sınırlama yoktur. Hayat hikayesi, ölçme araçları ve testler önemli değil. Empati kurabilmek önemlidir.
Danışman ile danışan arasında koşulsuz kabul, saygı, empati, güven önemlidir.
"Fenomonolojik kişilik kuramı" da denir. Gerçek bireyin olayı algılayış biçimine göre değişir. İnsan algılara göre davranır.
Rogers'e göre bireyin benlik bilinci kendisiyle ilgili algılamalarını kapsar. Benlik bilinci her zaman gerçeği yansıtmayabilir. Psikolojik sağlık benlik bilinciyle kendi yaşamı arasındaki uyumdur. İkisi arasındaki fark büyüdükçe psikolojik sağlık tehlikeye girer.
10.     EKLEKTİK PSİKOLOJİK DANIŞMA
Eklektik psikolojik danışma aslında başlı başına bir kuram değildir. Belirli bir görüşe bağlı kalmaksızın, çeşitli görüşlerden yararlanarak danışmanların kendilerine Özgü olarak geliştirdikleri psikolojik danışma yaklaşımına eklektik psikolojik danışma denir.
Eklektik danışman psikolojik danışma sürecinde tüm tavırları ve hareket tarzları bakımından bütünlük içinde kendine özgü ve tutarlı bir psikolojik danışma görüşü bulunan uzmandır. İşte, psikolojik danışmanların mesleki kişilikleri de onların bu, kendini özgü ve tutarlı görüşleri ile oluşur ve gelişir.


1.    Raport Kurma: Danışman ve danışan arasında kurulan yakın, dostane, sıcak ilişkidir. Saygıya dayanan, duyguların paylaşıldığı bir ilişkidir. Yani danışman ile danışan arasındaki insancı-iyi insan ilişkileridir.
2.    Yansıtma
Psikolojik danışma sürecinde, danışanın duygu ve tutumlarının farkına varmış ve anlamış olması büyük önem taşır. "Yansıtma", görüşme sırasında ortaya çıkan danışana ilişkin duygu ve düşüncelerin içeriğini ve niteliğini değiştirmeden, danışmanın, uygun bir ifade ile danışana geri iletmesidir.
Danışmanın, bireyin duygu ve düşüncelerini kendisine yansıtmasındaki amaç, kişiyi dinlediğini, onunla empatik bir anlayış içinde olduğunu göstermek, kişinin kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olmasını sağlamak, kişiyi onun açısından anlamaya çalışmak, onu anladığını ifade etmek ve danışmanın yanlış anladığı şeyler olmuşsa danışana bunları düzeltme olanağı vermektir.
3.    Yüzleştirme: Danışanın sözleri arasındaki tutarsızlıklara yada sözleri ile davranışları arasındaki çelişkilere dikkat çektiği zaman danışman "yüzleştirme" yapmış olmaktadır. Yüzleştirme, danışanın sözleri arasındaki ya da sözleriyle davranışları arasındaki tutarsızlıkları görmesini sağlamaya dönük bir tekniktir.
Amaç, danışanın yüzleşmek istemediği duygu ve düşünceleri görmesini sağlamaktır.
4.    Yorumlama: Yorum danışanın ifade ettiği duygu, düşünce ve olaylar arasında bağlantılar kurma ve davranışlarının, farklı olmadığı duygusal nedenlerini gösterme tekniğidir. Derindeki Duyguların farkına varılmasını sağlar. Bir anlamda yansıtma tekniğine benzer.
"Yorumlama, bireyin fikirleri, davranışları, duyguları, tutumları ile bağıntılı olarak danışmanın yaptığı değerlendirme sonuçlarına ilişkin açıklama ve yargılamadır". Yorumlama, danışmanın kendisini anlaması amacına yönelik olarak yaptığı temel yardım yöntemlerinden biridir.
Ancak, yorumlama çok ustaca ve seyrek olarak yapılmalıdır. Yorumlamanın tam zamanında yapılması kişi üzerinde olumlu yönde çok etkili olabileceği gibi, olumsuz etkileri de olabilir, zihnini de karıştırabilir ve ilişkiler bozabilir. Yorumlamanın tam zamanını kestirmek çok zordur, ama genellikle kişinin kendini anlatmaya karşı olan direniş ve savunma mekanizmalarının azaldığı, danışman ile olan ilişkileri geliştiği zaman yorumlama için hazır olduğu kabul edilmektedir.
5.    Yüreklendirme (Cesaret Verme): Danışanı değersizlik ve yetersizlik duygusundan kurtarıp, kendine güven sağlaması amacı ile kullanılmaktadır. Alınacak bir karardan dolayı bireyi desteklemeyi amaçlamaktadır. Ancak yanlış kullanımı durumunda bireyde hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratabilmektedir. Bu nedenle dikkatli ve yerinde kullanmak gerekmektedir.
(Örneğin zayıf yönlerinize takılmamaya çalışın. Kuvvetli yönlerinizin de ne kadar belirgin olduğunu fark etmeyi deneyin. Yapabileceğini düşünüyorum, gözlerinin içindeki ışıltının farkındayım)
6.    Soru sorma: Danışmanın danışanı iyi duyamadığı veya tam olarak anlayamadığı bir konu üzerinde danışana sorduğu soruları ifade eder. Bazen uzun süren bir sessizlik durumunu bozmak için de kullanılabilir.
Görüşme sırasında sorulan sorular açık, yargısız ve tarafsız olmalı; kişiyi belli tipten cevaplar vermeye koşullandırıcı ve yöneltici olmamalıdır. Soru sorarken kişiyi korkuya, kaygıya düşürecek, şüphe içinde bırakacak bir tutuma girilmemeli ve kişi özel yaşantılarından dolayı suçlanmamalıdır.
Görüşme zamanı soru-cevap şeklinde geçmemeli, sorular psikolojik danışma süreci içinde uygun zamanlara dağıtılarak sorulmalı ve daha çok açık uçlu, serbest cevap isteyen sorular tercih edilmelidir. Hiç soru sorulmaması veya çok az sorulması halinde de kişi de kendisi ile ilgilenilmiyor kanısı uyanabilir. Ayrıca, görüşmenin tüm ağırlığı danışanda kalır. Fikir ve du ygu akışını engellemeden uygun zamanlarda sorulan sorular, görüşmenin verimini arttırdığı gibi, kişiyi de dinlendirir.
Böyle bir durumda neler hissettiniz?
Her zaman yapılanlar bunlar sözüyle neyi kastettiğiniz?
7.    Kendini Açma: Danışmanın yeri ve zamanı geldikçe kendi duygu, düşünce ve yaşantıları ile paylaşımda bulunmasıdır. Danışman ile danışanı yakınlaştıran bir tekniktir ama çok sık kullanılması halinde danışman'ın model alınmasına yol açabilir. Bireye farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır.
Psikolojik danışma ve rehberlikte amaç olarak bireylerin çevresine, kişisel ve sosyal uyum sağlaması, kendisi ile ilgili doğru kararları alması ve uygun planlan yapması beklenir. Bireyin gerçekçi ve doğru kararlar alabilmesi için kendisine ilişkin objektif ve kullanışlı bilgilere ihtiyacı vardır. Psikolojik danışmanın da bireylere yardım etmesi için öncelikle yardım edeceği bireyin niteliklerini, tutum ve değerlerini, yaşantılarını bilmesi, anlaması ve bireyi tanıması ve bunun için de birey hakkında bilgi toplaması gerekir.
Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde bu hizmetlerden yararlanacak bireyleri türlü yönleri ile tanıma genel olarak önemlidir. Ancak, özellikle okullarda öğrencilerin değişik yönleri ile tanınması psikolojik danışma ve rehberlik hiz­metlerinin etkililiği bakımından daha önemlidir. Bundan dolayı bireyi tanıma hizmetleri tüm psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri arasında geniş yer tutar.
Okullarda doğrudan doğruya öğrencilere dönük olarak sunulan tüm psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin etkililiği öğrenciler hakkında toplanan bilgilerin yeterliğine ve geçerliliğine bağlıdır.
Eğitimde rehberlik yoluyla bireyi tanımanın amacı, bireyler arası farklılıkları ortaya çıkarmak ve her bireyin bu farklılıkları oluşturan özellikleri yönünden sürekli ve tüm halinde gelişmesine yardım olanağı sağlamaktır.
Bireyin tanınmasının esas amacı, elde edilen bilgileri bireyle kendini gerçekçi biçimde tanımasına, kendisinin, kendisinin başkalarından olan farklılıklarını görmesine yardım etmektir. Kendini tanıyan, kendisi hakkında nesnel bilgilerle donanan bireyin vereceği kararlar daha sağlıklı ve gerçekçi olacaktır.
Bireyi Tanımada Temel İlke ve Anlayışlar
1.     Bireyi tanımanın asıl amacı, onun kendisini tanımasına yardımcı olmaktır.
2.     Bireyi tanıma çalışmaları tüm öğrencilere yönelik olmalı ve tüm öğrencileri kapsamalıdır.
3.    Bireyi tanıma hizmetlerinin etkili ve başarılı olması için, okuldaki öğrenci ile ilgili olan herkesin (öğretmenler, yöneticiler, uzmanların) işbirliği içerisinde takım halinde çalışması gereklidir.
4.     Bireyi tanıma hizmetlerinde öğrencileri tanıma hizmetleri süreklidir.
5.     Bireyi tanıma hizmetler ile bireyler hakkında toplanan bilgiler geçerli ve güvenilir olmalıdır.
6.    Bireyi tanıma hizmetleri çerçevesinde okullarda öğrencilere hakkında toplanan özel ve gizli olmayan bilgilerden öğrencilerin yanı sıra öğret menlerin, yöneticilerin ve velilerin de yararlanması sağlanmalıdır.
7.     Bireyi tanıma hizmetleri sürdürülürken mesleki etik kurallarına mutlaka uyulmalıdır.
8.    Bireyi tanıma teknikleri arasında her durumda herkese uygulanan ve herkes tarafından kabul edilen bir teknik yoktur. Bütün teknikler belli amaçlarla belli koşullarda uygulanabilen önemli tekniklerdir.
9.     Bireyi tanıma teknikleri birer araçtır. Teknik uygulamak amaç haline getirilmemelidir.
10.    Geçerlilik ve güvenirlik katsayıları ne kadar yüksek olursa olsun, sadece bir ölçme aracı bireyi tanımak için yeterli değildir. Öğrenci ile ilgilielde edilen bilgilerin hepsibireyi tanımada kullanılmalıdır.
11.     Bireyi tanıma hizmetleri sadece duygusal sorunu olan öğrencilere değil, tüm öğrencilere yönelik olmalıdır.
12.    Bireyi tanıma teknikleri aracılığıyla elde edilen bilgiler sınıflandırılmalı, özetlenmeli, dosyalanmalı ve en kısa zamanda planlı bir biçimde kullanılmalıdır.
BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
Bireyi tanımanın esas amacı, elde edilen bilgileri bireyle paylaşarak bireyin kendini gerçekçi biçimde tanımasına yardımdır. Kendisi hakkında nesnel bilgilerle donanan bireyin vereceği kararlar daha sağlıklı olacaktır.
Bireyi tanıma teknikleri çeşitli kaynaklar incelendiğinde, genel olarak;
1)     Testler
2)    Test Dışı Teknikler olmak üzere iki grup içinde sınıflandırıldığı görülmektedir. Buna göre çeşitli yetenek, başarı, kişilik, ilgi ve tutum testler ve envanterlerini "Testler" grubunda, anket, görüşme, gözlem, sosyometrik teknikler vb. daha birçok teknik ise "Test Dışı Teknikler" grubunda sınıflandırılmaktadır.
A- PSİKOLOJİK TESTLER
Psikolojik test, bireylerin yetenekleri, becerileri, edimleri, güdüleri, tutumları savunmaları vb. hakkında bilgi verecek soruların sorulmasına ortam ve olanak sağlayan sistemli bir yaklaşımdır.
Psikolojik testler ölçtükleri nitelikleri sayısal değerlerle ifade ederler, ancak herhangi bir bireyin herhangi bir psikolojik testten almış olduğu puanlar tek başına bir anlam taşımazlar. Bireylerin testten almış olduğu puanlar bir grup ile veya birey in ait olduğu grupların normları ile karşılaştırıldığında anlamlılık kazanır.
Psikolojik Ölçme Araçlarında Bulunması Gereken Teknik Özellikler
1.                      Amaca Uygunluk: Bir test seci lirken öncelikle seçilen testin amaca uygun olup olmadığına karar verilmeli, dikkat edilmelidir.


2.                      Geçerlilik: Bir testin geçerliliği, ölçmeyi amaçladığı özelliği ne ölçüde ölçtüğünü ifade eden, ölçmek istediği değişkeni başka değişkenlerle karıştırmadan tam ve doğru olarak ölçebilme derecesidir.
3)                      Güvenirlik: Güvenirlik kavramı ile anlatılmak istenen şey; ölçme aracının değişik zamanlarda vermiş olduğu sonuçlar bakımından hep aynı kalması, sonuçların uygulamadan uygulamaya değişmemesidir. Güvenirlik bir derece sonucudur.
Bir ölçme aracının güvenirliğini saptamada duruma göre şu dört yoldan birine başvurulabilir.
1)     Testin Tekrarı Yöntemi,
2)     Testi Yarılama Yöntemi
3)     Paralel Formlar Yöntemi,
4)     Kuder- Richardson Yöntemi.
4)    Kullamşlılık: Kullanışlı bir test; geliştirme, uygulama ve puanlama bakımından pratik olmalıdır. Kullanışlı testin hazırlanma ve uygulanma süresi kısa olmalıdır. Elde edilişi ucuz olmalıdır. Test, uygulayıcı ve cevaplayıcıların kolayca anlayabileceği nitelikte olmalı; cevaplama yönergesi açık olmalıdır. İstatistiksel hesaplamalar ve karşılaştırmalar bakımından bazı kolaylıklara sahip olmalıdır. Sonuçların yorumlanması basit olmalıdır. Kullanışlı test her yönü ile çok özel koşullar gerektirmemeli; her ortamda kolayca uygulanabilmelidir.
5)    Objektiflik: Bir aracın objektif olması vermiş olduğu puanlara, değerlendirmeyi etkileyecek derecede uygulayıcının kanılarını karıştırmaması demektir
6)    Ekonomiklik: Kuşkusuz bir ölçme aracı geliştirme ve uygulaması belirli bir maliyeti gerektirir. Uygulanacak olan testin fazla bir maliyeti gerektirmemesi üzerinde önemle durulmalı, uygulayıcı en ekonomik aracı seçmelidir.
7)    Testin Normları: Psikolojik testin bireye sağladığı puan tek başına bir anlam ifade etmez. Ancak uygun bir değer veya puanlarıyla karşılaştırılıra bir anlam ifade eder. Bireyin durumuna uyan ve bireyin şimdiki veya gelecekte içinde olabileceği grubun puanlarıyla karşılaştırılıra bir anlam ifade eder.
PSİKOLOJİK TESTLER
1.    Yetenek Testleri, Bireylerin zihinsel ya da akademik yetenekleri hakkında bilgi toplamak amacı ile hazırlanmış araçlardır. Maksimum performansı ölçerler. Bu testler zihinsel performansın çeşitli yönlerini, mümkün olduğu kadar öğrenme yoluyla kazanılması güç ve becerileri ölçen testlerdir.
Özel Yetenek testleri ise, Spearman'ın teorisindeki "s" özel yetenek faktörünü, bireyler arasındaki müzik, resim, sanat gibi özel ve farklı zihin yeteneklerini ölçmeyi amaçlayan testlerdir.
Genel yetenek testleri için "Zeka Testleri" terimi de kullanılmaktadır. Spearman'ın iki faktör teorisindeki "g" genel yetenek faktörünü ölçen testlerdir. Bu testlerde, zihinsel sürecin çeşitli boyutları, sözlü ve yazılı anlatımı kolayca kav rama, sözcükleri seçme, bunların oluşturduğu kavramları tanıma ve anlama, basit hesap işlemlerini kolayca ve çabuk yapabilme, nesnelerin yer, uzay ve zaman ilişkilerini görebilme, düşünce ve mantık kurallarına uygun çözümler üretme gibi yönleri ölçülmektedir.
2.    Başarı Testleri, Öğrencilerin okullarda öğrenme etkinliklerinde kazandıkları akademik bilgileri ölçmeye yarayan psikolojik testlere başarı testleri denilmektedir. Başarı testleri maksimum performansı ölçen testler içerisinde yer alır. Başarı testlerinde öğrenilenlerin ölçülmesi amacıyla belirli bilgi düzeyleri için yine belirli bir ünite ya da ders alanlarında hazırlanmış testlerdir. Başarı testleri herhangi bir konunun, bir ünitenin veya bir deste öğrenciye aktarılan bilgilerin ne kadarının öğrenildiğini anlamaya yarayan ölçme araçlarıdır.
Standart başarı testleri ise, belirli bir konu, ünite veya konu alanını esas alarak hazırlanmış, bireyin öğrenme çevresini ve içinde bulunduğu özel koşulları dikkate almayan hazırlandığı alanda genel olarak kullanılabilen standart ölçme araçlarıdır. ÖSS deki testler standart başarı testlerine bir örnek olarak verilebilir.
Akademik Yetenek ve Akademik Başarı Karşılaştırması
A.      Başarısı yeteneklerine uygun olanlar
B.      Yeteneklerinin altında başarı gösterenler
C.      Yeteneklerinin üstünde başarı gösterenler
-Ülkemizdeki not sistemi dikkate alındığında 25 puana kadar fark normal kabul edilmektedir.
A-) Yetenek-başarı tablosunda kendinden bekleneni veren öğrencilerdir.
a- Hem başarısı hem de yeteneği üstün olan öğrenciler (akademik programlı)
b- Hem yeteneği hem de başarısı düşük olan öğrenciler (mesleki yönlendirme)
B-) Yetenekleri altında başarı gösteren öğrenciler:
1.     Daha önce alması gereken kavram ve becerilerde yetersiz olması (okuma-hesap)
2.     Görme, işitme gibi fiziksel problemleri olması
3.     Okul dışında bir işte çalışma zorunluluğu
4.     Aileye yardım etme
5.     Derslere ilgisizlik
6.     Okul ve derslere devamsızlık
7.     Öğretmen-öğrenci problemi
8.     Arkadaş grubunun olumsuz etkisi
9.     Çalışma alışkanlıklarını bilmemesi
10.     Benlik tasarımının yetersizliği ve duygusal bozukluklar.
Bu tür öğrenciler için grup rehberliği, grupla ve bireysel psikolojik danışma ve yetiştirme kursları açılabilir.
C-) Yetenekleri üstünde başarı gösterenler:
Olumlu gibi görünse de çok da olumlu sayılamayacak bir durumdur. Genelde baskı ve zorlama ile bu duruma ulaşılmaktadır. Bu zorlama da psikolojik sağlığı ve uyum problemlerini ortaya çıkarabilecektir.
1.     Aşırı baskı ve zorlama
2.     Aşırı başarısızlık korkusu
3.     Çalışma alışkanlıklarının çok iyi olması
4.      Fazla çalışma
5.      Güdülenme (fazla)
6.      Türlü eksikliklerini ödünleme isteği
7.      Arkadaş çevresinin olumlu etkisi
8.      Öğretmenlerin olumlu etkisi
3.     Kişilik Envanterleri, Psikolojik danışma ve rehberlikte, bireyin, psikolojik danışma yardımı almasını gerektirecek bir kişilik bozukluğu olup olmadığı, bireyin (öğrencinin) gitmek istediği mesleğe uygun kişilik örüntüsüne sahip olup olmadığı, gelecekte bazı durumlar için bireyin kendisi hakkında kestirmeler yapılması, bir sorunun çözümü amacıyla başvuran bireye doğru tanı konulabilmesi, psikolojik danışmaya gereksinim duyan bireylerin belirlenmesi, psikolojik danış ma ve rehberlik uzmanına bireyler hakkında kararlar vermesine yardım edilmesi, bireyin kendisini kişi olarak daha iyi anlamasında bireye yardım etmek, bireylerin kişilik gelişimlerini izlemek ve çeşitli sektörlerde işe başvuran adayın işin gerektirdiği kişilik özelliklerine sahip olup olmadığını belirlemek, böylece uygun kişiyi seçmek amacıyla kişilik envanterleri kullanılmaktadır.
Kişilik envanterlerinin bazı sınırlılıkları vardır. Bunlardan biri, kişilik envanterlerinin normal denilen grubun sınırları dışında kalanları ayırmada etkili ama, normal sınırlar içinde kalan kişilik niteliklerini ayırt etmede pek kesin olmamasıdır.
Kişilik envanterleri, objektif kişilik envanterleri ve projektif kişilik testleri olarak iki grupta incelenmektedir.
Bu testleri uygulamak, puanlamak ve puanları yorumlamak ve test sonuçlarına dayalı olarak bireylere yardım etmek uzmanlık gerektirir.
4.    İlgi Envanterleri, İlgi; bireyin bir şeyden hoşlanıp hoşlanmama derecesini göstermektedir. Birey, sınırlı da olsa eğer bir nesneye, etkinliğe adeta bağlanmış ise o nesneye veya etkinliğe ilgi duyduğu söylenebilir.
Ülkemizde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri kapsamında, öğrencilerin ilgilerini ölçmek ve onlara uygun bir alana veya mesleğe yönlendirmek amacıyla kullanılmaktadır.
İlgi envanterlerinin puanlaması, yorumlanması ve sonuçlara dayalı olarak öğrencilerin yönlendirilebilmeleri psikolojik danışma ve rehberlik uzmanlarının işidir.
5.     Tutum Envanterleri, Tutum, bireylerin belirli bir objeyi, kişiyi, grubu, kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da reddetme yönünde davranmaya dönük duygusal bir hazır oluş hali veya eğilimidir. Tutum testleri veya ölçekleri, bireyin duygusal, düşünsel ve davranışsal eğilimlerini ölçmek amacıyla hazırlanmış araçlardır.
Psikolojik danışma ve rehberlikte öğrencilerin okul, aile, dersler, öğretmenler vb. konulardaki tutumlarının ölçülmesi onların davranışlarını anlama bakımından önemli bilgiler ve ipuçları verebilir. Anne - babaların çocuk yetiştirme tutumları, anne ve babalarının ailedeki tutumu, algılanan anne - baba tutumları tutum test ve ölçekleri ile ölçülebilmektedir.
Tutum testlerinin en tanınmış olanları,
Thurstone'un (Eşit Görünen Aralıklar Tekniği) Ölçekleri,
Likert Ölçekleri (Toplamalı Sıralama Tekniği),
Guttman Ölçekleri (Birikimli Ölçekleme Tekniği),
Ospoot'un Duygusal Anlam Ölçeklerindir.
Tutum testlerinin sonuçlarını değerlendirerek elde edilen bilgileri kullanarak yardım edecek olan kişilerin uzman olmaları gerekmektedir. Bireyin duygusal, düşünsel ve davranışsal eğilimlerini ölçmek amacıyla kullanılmaktadır. Tutum envanterleri ilgi ve kişilik envanterleri kadar sık kullanılmazlar. Tutumlar oldukça zor ölçülebilir. Tutumlar Likert tipi derecelendirme ölçekleri ile daha uygun olarak ölçülmektedir.
Kişilik, ilgi, tutum ve yetenek testleri muhakkak uzmanlarca yapılmalıdır. (Hazırlama-uygulama-değerlendirme)
B-TEST DIŞI TEKNİKLER
1.     KENDİNİ ANLATMA (SELF-REPORT) TEKNİKLERİ
Kendini anlatma tekniklerinin temel özelliği, bilgi kaynağının hakkında bilgi toplanan bireyin kendisi olmasıdır. Birey kendisi hakkındaki bilgileri kaynak kişi olarak doğrudan kendisi vermektedir.
Kendini anlatma teknikleri grubuna giren bilgi toplama yöntemlerinin tümü için en önemli hata kaynaklarından birisi sosyal kabul hatasıdır. Birey verdiği cevabın kendisini riskli bir durum ortaya çıkaracağını düşünürse cevabını değiştirip yalnız ama sosyal yönden kabul görebilecek bir cevap verebilmektedir.
Anket:
Bireyin ailesi, kişisel nitelikleri, çeşitli konulara ilişkin duygu ve düşünceleri hakkında bilgi etmek amacıyla hazırlanmış yazılı sorular grubudur. Bu soruların neler olacağı ve soru sayısı araştırmacının amacına bağlı olarak değişmektedir. Anketler çok sayıda sorulardan oluşması ve kısa sürede çok sayıda kişiye uygulanarak birçok konuda bilgi toplanması nedeniyle başta araştırmacılar olmak üzere hemen herkes tarafından yaygın olarak uygulanan bir tekniktir. Anket sorularını hazırlamak uzmanlık işidir.
Ankette dört soru sorulabilir:
1.     Açık uçlu sorular;
2.     Kapalı uçlu sorular:
3.     Evet hayır şeklinde yanıtlanan sorular:
4.      Derecelendirilmen sorular:
Anketler:
1.     Gruplara uygulanabilir.
2.     Bireylerle görüşülerek uygulanabilir.
3.     Posta ile yollanarak uygulanabilir.
4.     Telefon görüşmesi yaparak uygulanabilir.
Problem (sorun) Tarama Listeleri:
Problem tarama listeleri, bireylerin belli başlı üzüntülerini, gereksinimlerini, sağlık, beden gelişimi, okul, ev, aile, meslek, gelecek, insan ilişkileri, toplumsal değer ve tutumları ve kişilik özellikleri gibi alanlarla ilgili sorunlarını genişliğine saptama, bireylerin ve grubun sorunlarının giderilmesi yönünde yardım etmeyi amaçlayan bilgi toplama araçlarıdır.
Psikolojik danışma ve rehberlikte bireyin çeşitli sorunlarını ortaya çıkarılması, bireyi kaygılardan ve onun çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapmasını engelleyen tüm sorunların belirlenebilmesi, sorunların çözümünü sağlamak üzere bireye yapılacak psikolojik danışma ve rehberlik yardımlarının programlanabilmesi, bireyin sorunlardan arınık bir bütün haline gelebilmesi ve başarılı olabilmesi için problem tarama listelerinden geniş ölçüde yararlanılmaktadır.
Problem tarama listesi genellikle;
1.     Sağlık ve bedensel gelişim,
2.     Okul yaşamı,
3.     Ev ve aile yaşamı,
4.      Başkalarıyla ilişki kurma,
5.      Kız ve erkek arkadaşlığı,
6.      Gelecekteki öğrenim ve iş yaşamı,
7.      Bireylerin kendi iç dünyası ya da benlik tasarımı ile ilgili alanlardaki problemleri kapsar
Amacı:
Bireyin sahip olduğu önemli problemleri saptayarak bu problemlerini çözmesi, için öğrenciye yardım etmek ve böylece öğrencinin bir bütün olarak gelişmesine, okula uyum sağlamasına ve akademik başarısının yükselmesine katkıda bulunmaktır.
Problem tarama listeleri, o okulun özellikleri, öğrencilerin gereksinimlerini, gelişim dönemlerini dikkate alarak hazırlanmalıdır. Problem tarama listelerinde 40-50' den fazla soru sorulmamalıdır.
Otobiyografi:
Otobiyografi, bireyin geçmiş ve şimdiki yaşantısı ile geleceğe ilişkin planlarını yazılı olarak anlatmasıdır. Otobiyografinin amacı: Bireyin davranışlarının gerisinde yatan gereksinimleri, bastırılmış duyguları, tutumları ortaya çıkarmak ve baskı altında tutulan duygu ve düşünceleri ifade ederek bireyin rahatlamasını sağlamak; bireyi dolaylı olarak farklı yönleriyle tanımaktır. Ayrıca otobiyografi bireye zayıf ve üstün yanlarını, başarı ve başarısızlıklarını, insan ilişkilerini ve yaşantılarını anımsama fırsatı vermektir.
Bireylere otobiyografi yazdırılırken genellikle iki yol benimsenebilir: bunlardan birisi olarak, bireyin kendisi hakkında her konuda istediği gibi serbestçe yazması istenebilir. Buna kontrolsüz ya da sınırsız otobiyografi denir. Bir başka yol ise, yazılacak konu ya da alt konuları sınırlamaktır. Bu durumda bireyin sadece belirli bir konu etrafında, örneğin, aile özgeçmiş i, başkaları ile ilişkileri, ilgileri, geleceğe ilişkin kaygıları gibi konulardan biri hakkında serbestçe yazması istenir.
Otobiyografi bireyi tanıma teknikleri içinde geçerliliği en düşük olan tekniklerden biridir. Bu nedenle otobiyografiden elde edilen bilgiler, diğer bireyi tanıma teknikleri aracılığı ile elde edilen bilgilerle değerlendirilmelidir. Birinci elden bilgi sağlar ve görüşmeye göre daha ekonomiktir. Öğrencinin duygusal boşalımını sağlar. Ancak subjektiftir.
Otobiyografinin yararlı yanları:
1.     Öğretmen, öğrencinin önemli duygularını, tutumlarını, yaşantılarını öğrenebilir.
2.     Uygulama ve değerlendirilmesi görüşmeden daha az zaman alır.
3.     Öğrenci, kendini ve yaşantılarını anlatırken içini boşaltır.
Otobiyografinin sakıncaları:
1.     Elde edilen bilgiler, başka kaynaklardan elde edilenlerle denetlenmedikçe rehberi yanıltabilir.
2.     Yaş, zeka ve yazma yeteneği yazma tekniğini etkiler ve bu da rehberi yanlış yargılara götürebilir.
3.     Öğrenci-imgeleminin genişliği dolayısıyla gerçekleri değiştirebilir.
Otobiyografinin Değerlendirilmesi
Birey hakkında bilgi toplama aracı olarak sık sık otobiyografi tekniğine başvurmak hem mümkün değil, hem de doğru değildir. Çünkü otobiyografi yorumu bakımından sübjektif olduğu gibi, geçerliliği diğer tekniklere göre daha düşüktür. Bu nedenle, otobiyografiden elde edilen sonuçların diğer bilgi toplama teknikleri ile elde edilen sonuçlarla birlikte değerlendirilmeli ve kullanılmalıdır.
Otobiyografinin-uzunluğu-kısalığı, yer verilmeyen kişi ve olaylar, genel izlenimler (karamsarlık, kızgınlık, mutluluk), otobiyografideki tutarsızlıklar, anlatımdaki özen ve tutum (tekniği önemsediğini) değerlendirmede önemlidir.
Otobiyografilerin yazdırılma amaçları öğrencilerle paylaşılmalı ve öğrenciler sonuçları hakkında bilgilendirilmelidir. Hem eğitsel hem de kişisel sosyal konularda otobiyografi tekniğine başvurulabilir.
Otobiyografilerin Yorumlanması
1.Otobiyografinin uzunluğu ya da kısalığı
2.     Yazıdaki genel izlenim
3.     Anlatımdaki özen ve tutum
4.     Öyküde yer verilmeyen önemli olaylar ve kişiler
5.     Otobiyografinin genelindeki tutarsızlıklar
6.     Yazıdaki eksiklikler
Arzu-istek listesi:
Kendini anlatma teknikleri içerisinde yer alan arzu yada istek listesi, öğrencinin doyurulmamış gereksinimlerini, isteklerini, açığa vurmadığı duygularını, umut ve beklentilerini ortaya çıkarmak amacıyla düzenlenen sorulardan oluşturulur.
Arzu ya da istek listeleri daha çok okul öncesi eğitimi ve ilköğretim düzeyinde kullanılmaktadır. Bu yolla öğretmenler ve uzmanlar çocuklar hakkında çeşitli bilgiler elde etmek ve onları tanıma fırsatı yakalamaktadırlar.
Anı Defteri (Günlük):
Anı defterleri de öğrencilerin kendini anlattıkları tekniklerden biridir. Bazı öğrenciler, en gizli dilek, istek sevinç ve üzüntülerini günü gününe, anı defteri diye adlandırılan deftere yazmaktadırlar. Bu defter, böyle kişiler için güvenilir, rahatlıkla içlerini dökebilecekleri bir sırdaşdır. Bu yönüyle bakıldığında günlüklerin bireyi rahatlatıcı-terapötik bir işlevi vardır.
Öğrenci Tanıma Formu:
Öğrenci tanıma formu; formun doldurulduğu tarihi, öğrencinin kimliğini ve fotoğrafını, veli ve ev adresini, aile yapısını ve ilişkilerini, ekonomik ve sosyal durumunu, bedensel gelişimini ve sağlığını, toplumsal gelişimini, duygusal gelişimini, ilgilerini, geleceğe yönelik planlarını ve mesleksel eğilimini, okul eğitimini ve başarı durumunu, okul dışı etkinliklerini içerecek biçimde düzenlemektedir.
Öğrenci tanıma formuyla bilgi toplamanın en büyük sakıncası ise toplanan bilgilerin güvenilir olmayabileceğidir. Onun için, bu form aracılığı ile elde edilen bilgilen sınıf rehber öğretmeni, doğruluklarını başka teknik ve araçlarla da sınadıktan sonra, varsa psikolojik danışmanın da görüşlerini alarak, öğrencinin kişisel dosyasındaki ilgili bölümlere özet olarak işlene cek duruma getirmelidir.
2. GÖZLEMSEL TEKNİKLER
Gözlemsel teknikler veya gözleme dayalı teknikler; bireyin çeşitli teknikler yoluyla dışarıdan gözlenmesi sonucunda birey hakkında bilgi toplanması esasına dayanır. Gözlemsel teknikler içinde gözlem, derecelendirme ölçekleri, vak'a kaydı, vak'a incelemesi, teknikleri yer almaktadır.
1-                      Gözlem:
Gözlem belirli bir nesnenin, olayın, bir kişinin veya grubun gerçek durumunu ve niteliklerini bilmek amacı ile dikkatli ve planlı olarak incelenmesidir.
Gözlem, gözlem yapılırken, benimsenen davranışlara göre ve uygulamadaki yaklaşım biçimine göre; sistemli gözlem (planlı, denetimli gözlem) ve sistemsiz gözlem (rastlantısal, gelişigüzel, plansız, denetimsiz gözlem), katılımlı gözlem ve katılımsız gözlem olarak çeşitlere ayırmak mümkündür.
2-     Gözlem Listeleri:
Gözlem listeleri, gözlemcinin dikkatini gözlenebilir, belirli kişilik özelliklerine ve davranışlarına yöneltmek amacıyla hazırlanmış ve gözlemlerin kaydedilmesinde kullanılan araçlardır. Gözlenecek davranış ifadelerini içeren ve gözlemlerin işaretlenmesi yoluyla kaydedilmesi için kullanılan araçlardır.
Gözlem listeleri, gerekli eğitsel önlemleri almak ve çeşitli kişilik ve davranış sorunlarına yardımcı olmak amacıyla daha çok okul öncesi eğitim ve özel eğitim alanında çocukların bütün halinde gelişmelerini izlemek için kullanılmaktadırlar.
Gözlemi yapan kimse çocuğu veya öğrenciyi gözleyerek öğrencide veya çocukta gözlediği betimleyici ifadelerin karşısına, o özellik öğrencide varsa ve gözlemci de gözlemişse "evet bu ifade gözlendi" anlamında bir (V) işa reti veya parantez içerisine (x) koyarak belirtir.
Gözlem listesinde davranışın süresi, sıklığı ve nedenleri belirtilmediği için daha sınırlı bir tekniktir.
3-     Anekdot:
Anekdot, Vak'a Kaydı, Olay Kaydı veya Olay Yazımı olarak da adlandırılmaktadır. Genel olarak Anekdot, bir bilgi toplama tekniği değil gözlem sonuçlarının kaydedilmesi amacı ile geliştirilmiş özel bir formun adıdır. Anekdot, herhangi bir öğrencinin belli bir ortamda, özgül bir davranışının ayrıntılı olarak betimlenmesidir.
Anekdot, uzman, öğretmen ve yöneticilerin zaman zaman tanık oldukları ve önemli gördükleri iyi ve kusurlu olduğunu düşündükleri öğrenci davranışlarının sürekli olarak objektif ve ayrıntılı şekilde kaydedip saklamaları tekniğidir.
4-     Derecelendirme Ölçekleri:
Bireylerin doğal ya da sistematik olarak düzenlenmiş koşullarda gözleme olanağı buldukları diğer kişilerin nitelik ve davranışları hakkında edindiği izlenimleri, gözlem sonuçlarını sayısal olarak belirtmeye yarayan araçlardır.
Derecelendirme ölçekleri bir bireyin belirli bir konuda çeşitli davranış özellikleri hakkında sıralanmış açıklayıcı ifade ya da cümlelerin bireyi tanıma ve gözlemi yapan kişi tarafından işaretlenmesini esas alır.
Derecelendirme ölçekleri, bireyin bazı nitelikler bakımından derecelemesi amacıyla da kullanılmaktadır. Derecelendirme ölçeklerinin çok çeşitleri vardır.
1)    Sayısal derecelendirme: Sayısal derecelendirme ölçeklerinde, değerlendirilen bireyin üzerinde durulan davranışı sıralama biçiminde sayısal olarak verilir.
Davranış
Gelişmişlik Derecesi
Ders içerisindeki dikkat derecesi
1 2 3 4 5
Arkadaşlarıyla uyumu
1 2 3 4 5


2)     Grafiksel derecelendirme: (a- yatay grafiksel, b-dikey grafiksel),
Uyumlu                                     Uyumsuz
|--------- 1-------- 1-------- 1--------- 1
1           2           3           4            5
3)   
Metin Kutusu: | 
İletişim
becerisi çok
gelişmiştir.
Metin Kutusu:  | 
İletişim
becerisi
gelişmiştir.
Metin Kutusu:  | 
Gerektiği zaman ileti-şim kurar.
Metin Kutusu:  | 
Başkalarının
iletişim
kurmasını
bekler.
Metin Kutusu: ---|
İletişim
kurmaktan
kaçınır.

Betimsel grafiksel derecelendirme ölçekleri: Bu ölçeklerde grafiksel derecelendirme ölçeklerinden farklı olarak derecelerin sayılarla belirtilmesi yerine, betimsel anlatımlara yer verilir.
5-                      Özellik Kayıt:
Bireylerin çeşitli özelliklerinin gözlemlenerek kayıt edildiği tekniktir. Gözlemi yapan öğretmen, öğrencide gözlemlediği nitelikleri kaydeder ve öğrenci ile ilgili düşüncelerini yazar.
3.SOSYOMETRİK TEKNİKLER (Başkalarından Bilgi Alma Esasına Dayanan)
1-                      Sosyometri
Bir grubu oluşturan bireylerin sosyal ilişkileri, grubun yapısı, birbirleriyle olan ilişkilerin duygusal biçimleri, grup içindeki alt gruplar, grubun genel görünümü, ahengi grup bütünlüğü hakkında objektif bilgi edinmek için kullanılan güvenilir bir tekniktir. Grup ilişkilerini değerlendirmeye yarayan sosyometri, bireylerin grup içinde kabul edilme derecesini, rolleri ve etkileşim biçimleri hakkında bilgi sağlar. Sosyometri bireyi tanımak için onu tanıyan başkalarından bilgi alma esasına dayanır. Sosyometri, grubun yapısını, alt grupları, lider ve terk edilmiş öğrencileri ortaya çıkaran bir grup tekniğidir.
Lider: Grup tarafından en çok seçilen ve en yüksek puanı alan öğrencidir.
Terk Edilmişler (Seçilmeyenler): Hiçbir üye arkadaş olarak seçmemiştir.
Karşılıklı Çekenler: Grup içinde sadece birbirlerini seçenler.
Klikler: Büyük gruptan soyutlanmış kendi aralarında birbirlerini seçenler.
İki Yönlü İlişki: İki öğrencinin karşılıklı olarak birbirlerini seçmesidir.
Tek Yönlü İlişki: Bir kişinin karşısındaki kişiyi seçmesine karşın, diğerinin onu seçmemesidir.
Reddedilen: Grubun çoğunluğu tarafından seçilmeyendir.
2-                      Kimdir Bu? (Bil-Kim) Tekniği
Gözlemsel teknikler içerisinde yer alan Kimdir Bu? Tekniği; Bil - Kim veya Bu - Kimdir? gibi adlarla da anılmaktadır.
Kimdir bu tekniği birbirlerini tanıyan bir grup içindeki bireylerin birbirleri hakkındaki görüşlerine dayanmaktadır. Kimdir bu tekniği, bir grubun sosyal dokusu içerisinde bireylerin kendilerini ve içerisinde bulundukları gruptaki diğer bireyler tarafından nasıl algılandıklarını, ilişki biçimlerini, kabul ve red derecelerini anlamaya ve böylece bireylerin birbirlerini ve kendilerini değerlendirmesine yarayan bir tekniktir.
4.       ETKİLEŞİME DAYALI TEKNİKLER
1-                      Görüşme:
Görüşme, bireyi tanıma çalışmalarında en yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Belli bir amaçla yüz yüze gelen iki veya daha fazla kişinin, sözel ve sözel olmayan davranış ve teknikler kullanarak yaptıkları bir etkileşim sürecidir.
Bireylerin giyim-kuşamı, beden dili, ses tonu ve genel davranışlarını doğrudan gözleme olanağı bulur. Görüşmenin en üstün yanlarından biri budur.
Görüşmenin Avantajları
Görüşmenin Dezavantajları
S Görüşmede bireyin söyledikleri ve vücut dili değerlendirilerek bir yorum yapılabilir.
S Bireye görüşme teknikleri uygulayabilmek için bireyin okuma yazma bilmesine gerek yoktur.
S Görüşülen kişilerin üzerinde başkalarının doğrudan etkisi yoktur. Bu daha yalın bir izlenimin oluşturulmasını sağlar.
S Yüzyüze bir etkileşim sürecidir. Birey hakkındaki bilgiye vasıtasız olrak ulaşılabilir.
S Görüşme tekniği ekonomik değildir S Bireyin verdiği bilgilerin doğru olduğu kabul edilmektedir
S Görüşme tekniği, taraflar açısından sübjektif olduğundan elde edilen bilgiler yanlış yorumlanabilir.
S Görüşmede taraflara uygun yer, zaman, süre belirlemek oldukça zordur.
S Görüşmede elde edilen bilgiler görüşülen bireyin vermek istedikleri bilgiler ile sınırlıdır.




Görüşmenin Aşamaları
a.      Planlama: Görüşme için planlama önemlidir. Görüşmenin zamanı, yeri ve içeriği görüşme için program yapılmadan önce kararlaştırılmalı ve her iki taraf için de uygun bir zaman seçilmelidir.
b.      Uygulama: Uygulama esnasında görüşmeyi yapacak kişinin görüşmenin içeriği ile ilgili bir öngörü sahibi olması, görüşecek kişi ile iyi ilişkiler geliştirebilmesi gerekir. Görüşülen kişinin kendini açabilmesi için sıcak ve samimi bir orta m yaratabilmek önemlidir. Görüşme esnasında sorulacak sorular iyi seçilmeli, bunlar görüşülen kişinin sosyokültürel düzeyine uygun ve farklı anlamlar uyandırmayacak biçimde net olmalıdır.
c.      Raporlaştırma: Görüşmeci, görüşme içinde yaşananları not alarak ya da görüşme sonunda kaydederek rapor oluşturabilir.
2-      Psikodrama:
Bireyin kendisi için kaygı ve üzüntü kaynağı olan psikolojik problemini rol alarak bir grup karşısında gerçek yaşamda olduğu gibi oynayarak ortaya koymasıdır.
Uzmanlık gerektirmektedir. Önceden yazılmış roller oynanmaz, tamamen sponten olunmalıdır.
Günlük yaşamda bize sıkıntı veren olayları tekrar yaşayarak, bunların yarattığı etkiyi kontrol altına alırız.
3-      Sosyodrama:
Bir grubun müşterek problemli ele alınır. Problemli ferdin, gruptaki diğer fertlerle olan ilgi ve ilişki şekline dikkat edili r. Ele alınan problem grubun müşterek sosyal bir problemidir.
Sosyodramada problem, olayın akışına bırakılır. Önceden kurgu yapılmaz.
Bu şekilde bireyler problemlerine gerçekçi bir açıdan bakmayı öğrenir ve alışkanlık kazanırlar.
Sosyodramada her birey kendisinin değil başkasının rolünü oynar.
Psikodramadan ayrılan temel özelliği budur.
4-                      Oyun Terapisi:
Önceden hazırlanmış bir oyun ortamında serbestçe oynarken, çocukların duygu ve davranışlarını gözlem yoluyla incelemesine dayanan terapi şeklidir. Özel oluşturulan odalarda yapılır.
Oyun terapisi; çocukla terapist arasında kurulan, çocuğun kendi iç dünyasını keşfettiği, bir ilişki sürecidir. Bu süreçte çocuk bazı duygu ve deneyimleri yaşama şansı bulur. Ayrıca, çocuğun gerçek dünyası oyundur. Oyun, terapistin çocuğun dünyasına girmesini sağlayan en iyi yoldur. Bu nedenle oyun terapisi sürecinde çocuk, geçmişte yaşadığı önemli olayları ve kendisini etkileyen duygularını tekrar yaşayabilmektedir.
Ergenlik öncesi ve sözel iletişimde zorlanan çocuklarda etkilidir.
Aşırı hareketli çocuklarda az oyuncak kullanılmalıdır.
Oyun terapisinin kullanıldığı problem durumları:
S Öğrenme güçlüğü
S Cinsel istismar
S Saldırganlık, bağlanma güçlükleri
S Konuşma güçlükleri
S Duygusal huzursuzluk
S Korku, kaygı, yas, benlik kavramı problemi
S Sosyal uyum problemleri, çekingenlik
S Travma sonrası vb.
5-                      Ev Ziyaretleri
Okullarda danışman ve öğretmenler zaman zaman öğrenciler hakkında daha fazla bilgi toplamak ve bireyin içinde yaşadığı çevre hakkında bir fikir edinmek, çevrenin birey üzerindeki olası etkilerini kestirebilmek için ev ziyaretlerinde bulunması yararlı olabilir.
Ev ziyaretleri çocuğun aile ortamı hakkında ilk elde edilen bilgi toplamaya olanak vermesi bakımından etkili bir bilgi toplama tekniğinidir. Ev ziyaretleri ayrıca ailenin psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerine karşı ilgi ve yardımını artırdığı gibi, aile ile okul arasında sıkı bir işbirliği ve yakınlık meydana gelmesinde önemli bir rol oynar. Bu şekilde veli, okulda yönetici, uzman ve öğretmen arasında yeterli ve ortak bir rehberlik anlayışı daha kolay sağlanabilir.
Ev ziyaretlerinin amacı, çocuğun ev yaşamı ile ilgili çeşitli bilgileri toplamak ve onu daha iyi tanıyarak onun kendi kendisini tanımasına ve problemlerinin çözümüne yardımcı olmaktır.
5-                      DİĞER TEKNİKLER
1-     Toplu Dosya
Öğrenci hakkında toplanan çeşitli bilgilerin kaydedildiği araçtır. Öğrencilere daha iyi yardım edebilmek için çeşitli tekniklerle öğrenciler hakkında toplanan bilgilerin sistemli bir şekilde kaydedildiği dosyadır.
Toplu dosyada bulunan bilgilerden; yöneticiler, öğretmenler, veliler, psikolojik danışmanlar ve öğrencinin kendisi yararlanır.
Toplu dosyada; kimlik, ev ve aile, okul başarısı, fiziksel gelişim, test ve envanter sonuçları, katıldığı etkinlikler gibi bilgiler yer alır.
Dosya bilgilerinin gizlilik düzeyleri
1.     Düzey ^ herkese açık ^ boy, kilo, cinsiyet vs.
2.     Düzey ^ sorumlu kişilere ^ aile ile ilgili bilgiler
3.     Düzey ^ öğrenci veya veli onayı ile ^ test sonuçları vs.
4.      Düzey ^ psikolojik ve psikiyatrik inceleme, tıbbi ve yasal işlemler. Bu bilgi toplu dosyalarda yer almamalı.
2-     Zaman Çizelgesi
Öğrenciyi tanımada bize bilgi sağlayacak bir diğer yol ise onun günlük zamanını nasıl değerlendirdiğini, hangi aktivitelere ne kadar zaman harcadığını ve buna ilişkin duygu ve düşüncelerini öğrenmektir. Bu nedenle öğrencilere doldurulacak zaman cetvelleri bu bilgileri sağlamanın yanısıra öğrencinin "zamanı iyi kullanma" konusunda kendini disipline edebilmesine de yardımcı olabilir.
Zaman çizelgesi, öğrencinin zamanını iyi kullanması amacıyla, günün saatlerine bölünmüş bir sayfaya, gösterdiği etkinliklerin türünü, süreleriyle birlikte yazacağı bir çizelgedir.
3-     Vak'a İncelemesi
Bireyi (öğrenciyi) bir bütün halinde tüm yönleriyle ayrıntılı olarak derinlemesine incelemektir. Vak'a incelemesi genişliğine değil derinlemesine bilgi toplamayı esas alan bir tekniktir.
Vak'a incelemesi herkese uygulanmaz. Buna göre psikolojik danışma ve rehberlikte vak'a incelemesi tekniği özel problemleri, öğrenme güçlüğü, sosyal uyum zorlukları olan ve normal yardımların dışında özel ilgi ve dikkat isteyen bi reyler ya da öğrenciler üzerinde uygulanabilir. Vak'a incelemesinde test veya test dışı olmak üzere soruna göre bir takım teknikler kullanılabilir.
Vak'a incelemesinde, bireyin sorununun niteliğine göre, bireyin sağlık muayenesi istenebilir, bireyin kendisinden, ailesinden diğer tanıdıklarından gereken bilgiler alınabilir. Birey özgeçmişi, akademik özgeçmişi, okul çevresi, sosyal yaşantısı ve gelişimi insan ilişkileri, sosyal destek alıp almadığı incelenir ve bunun için gerekirse çeşitli test ve envanterler uygulanabilir.
4-     Vak'a Konferansı:
Bir bireyin davranışlarını daha iyi anlayabilmek için bir grup danışman veya uzmanın bir araya geldiği toplantıdır.
Bireysel yorum veya incelemelerden daha önemlidir. Yönetici ve öğretmenler de katılabilir.
5-     Bibliyoterapi:
Bibliyoterapi, kitaplar aracılığıyla insanların duygusal sorunlarını çözmelerini sağlamayı amaçlayan bir yöntemdir. Burada amaç yine kişinin kendini tanıması, sorunların kaynağını fark etmesi ve bunlarla nasıl baş edebileceğini öğrenmesidir. Esasında bibliyoterapi ile yapılan iş doğru zamanda doğru kişinin doğru kitapla buluşmasını sağlayarak duygusal olarak rahatlamasına yardımcı olmaktır.
Günümüzde bibliyoterapi, kitaplar aracılığı ile bireyin sorunlarını çözebilmesine yönelik bir yardım tekniği olarak kabul edilmiştir. Aslında karmaşık ve iddialı gibi görünmesine karşın "bibliyoterapi" oldukça yalın bir süreci ifade eder: Edebiyat la (edebi eser) okuyucunun kişiliği arasındaki dinamik bir ilişkinin kurulmasıdır. Bu ilişki bir psikolojik danışmanın denetiminde kurulabildiğinde, okuyucu duygusal sorunlarıyla yüz yüze gelebilir ve olumlu değişimler yaşayabilir.
Bibliyoterapide kitap seçiminde dikkat edilmesi gereken belli noktalar bulunmaktadır. Bibliyoterapide faydalanılabilecek kitaplar;
    Bireyin okuduğu, etkisini yaşam boyu hissettiği
    Danışmanın danışan için seçtiği
    Kişinin kendi seçtiği kitaplardır.
Psikolojik danışman danışma sürecinde danışanı için kitap seçerken danışanının okuma düzeyi ile ilgi ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Sonuç olarak bibliyoterapi her ne kadar psikolojik danışma sürecinde duygusal sorunlarını çözmede kullanılsa da burada anılmasının nedeni bireyin kendini tanımasına, anlamasına olanak vermesindendir.
6-     Veli Konferansı (Veli Toplantıları)
Veli konferansında danışman veya varsa danışmanlarla öğrenci velisi bir araya gelerek çocuk hakkında önemli gördükleri konular hakkında görüşmeler yaparlar.
Psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında danışmanlar ile velilerin ara sıra bir araya gelmeleri psikolojik ilişki içinde çocuğun başarı ve uyum durumu özel ihtiyaçları ve problemleri ya da dikkate değer başka bir davranış özelliği hakkında karşılıklı olarak görüşmeleri gerekir. Bu amaç için veli konferansı uygun bir tekniktir.
Veli konferansında gerekli görüldüğü durumlarda veli ile birlikte bu konferansa öğrenci de alınabilir.
Veli konferansı öğrenci ile veli ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra okul aile ilişkilerini pekiştirmekte velinin okulun amaç ve ihtiyaç ve programları hakkında bilgi sahibi olması konusunda bilgilendirilmesinde önemli yararlan sağlamaktadır.


En genel anlamıyla iki kişi arasındaki mesaj alış verişidir. Mesaj veren (Kaynak), mesaj alan (Alıcı), İletişim yolu (Kanal), iletilen (Mesaj) ve mesajla ilgili dönüt iletişimin temel unsurlarıdır.
İLETİŞİM ENGELLERİ
1.    Emir Vermek, Yönlendirmek: Bu iletiler, öğrenciye duygularının, gereksinimlerinin ya da sorunlarının önemsiz olduğunu anlatır. Öğrenci öğretmenin duygu ve gereksinimlerine göre davranmak zorundadır: "Senin susamış olman beni ilgilendirmez, yerine otur ve cezan bitinceye kadar bekle."
Bunlar öğrenciye o anda ki davranışının kabul edilemez olduğunu söyler: "Sızlanmayı kes, bebek değilsin."
Böyle iletiler öğretmenin gücünü korkuya dönüştürür. Öğretmenin söylediklerini kendilerinden daha büyük ve güçlü biri tarafından verilen gözdağı olarak algılarlar: "Sınıftan çık."
Öğretmenlerin bu tür davranışları ile, öğrencilerden karşılık verme, direnme, bağırıp çağırma gibi olumsuz davranışlar ve düşmanca duygular yaratabilir. Bu iletiler, öğretmenin, öğrencinin karar ve yeteneğine güven duymadığını gösterir. "Bu akşam bir çalışma çizelgesi yap, yarın bana göster."
2.    Uyarmak, Gözdağı Vermek: Bu iletiler emir verme ve yönlendirmeye benzer ama çocuğun vereceği yanıtın karşılığı olacak tümceleri de içerirler: "Ağlamayı kes, yoksa seni gerçekten ağlatacak bir şey yaparım."
Bunlar, öğretmenin öğrencilerinin isteklerine ve gereksinimlerine saygı duymadığını anlatır: "Yazını zamanında bitiremezsen bitirinceye kadar burada kalırsın."
Öğrenciyi korkutur ve sindirir: " Kendine çeki düzen vermezsen velini çağıracağım."
Emir verme, yönlendirme gibi uyarı ve gözdağı vermek de düşmanlık yaratır.
Öğrenciler bazen uyarı ve gözdağına şöyle karşılık verirler: "Ne olacağı umurumda değil. Ben yine bildiğimi yaparım." Bazen de yalnızca öğretmenin vereceğini söylediği cezayı uygulayıp uygulamayacağını görmek için yapmaları yasaklanan şeyleri yaparlar.
3.    Ahlak Dersi Vermek: Bu tür ilişkilerle dış otoritenin ve zorunlulukların gücü öğrenciye karşı kullanılır. Öğrenciler, genellikle "yapmalısın, etmelisin"lere karşı koyar ve kendilerini daha güçlü savunurlar.
Ahlak dersi veren iletiler öğrenciye, öğretmenin onun yargısına güvenmediğini, başkalarının doğruluğuna inandığını şeyleri kabul etmesinin onun için daha iyi olacağı düşüncesini verir: "Doğru olanı yapmalı, müdüre ne biliyorsan anlatmalısın."
4.    Öğüt Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek: Bu tür iletiler öğretmenin, öğrencinin sorunlarını kendi kendilerine çözebilme yeteneği olmadığına inandığının kanıtıdır.
Bunlar, bazen öğrenciyi öğretmenine bağımlı yapar, kendisi için düşünmesini engeller ve her sorununda, çözümü kendi dışında bir otoriteden beklemeye başlar.
Öneri üstünlük tavrı olarak görülür. Bu da bağımsızlık elde etmeye uğraşan gençler için çok sinir bozucudur. Önerme, önerinin üstünlüğünü gerektirdiği için, öğrenciler kendi kendilerine, düşünce geliştirmek yerine, önerene karşı çıkarak çok gereksiz zaman harcarlar. Onlara göre zaten öğretmen öğrenciyi anlasa, çözüm önermezdi. Öğrencilerin genel düşüncesi şudur: " Benim ne hissettiğimi, ne düşündüğümü gerçekten anlasanız böyle saçma önerilerde bulunmazsınız."
5.    Öğretmek, Nutuk Çekmek, Mantıklı Düşünceler Önermek: Öğretmen öğrenci ilişkisinde sorun olmadığı zamanlarda öğretme, nutuk çekme öğrenciler tarafından kabul edilebilirken, sorunlu dönemlerde kabul edilemez. Sorunu olan öğrenciler "öğrenmeye" aşağılık duygusu, yetersizlik duygusu ile tepki gösterebilirler.
Mantık ve gerçekler öğrencinin mantıksız ve bilgisiz olduğunu hissettirdiği için genellikle içe kapanıklık ve küskünlük ortaya çıkar.


Öğrenciler de yetişkinler gibi yanlışlarının gösterilmesinden hoşlanmazlar. Sonuna kadar düşüncelerini savunurlar. " Ben haklıyım ve bunu kanıtlayacağım" diye düşünürler.
Nutuk çekme etkisiz bir öğretim yöntemidir. Uygun kullanılmadığı zaman yalnızca etkisiz olmakla kalmaz, nefret edilen bir yöntem olur. Öğrenciler sıkılır ve dinlemeyi bırakırlar.
Öğrenciler bazen öğretmenin "gerçek"lerini çürütmek için sonuçsuz yöntemlere başvururlar. Öğretmenin görüşlerini yalnızca ders dışı konularda değil, ders içinde de eleştirirler. Alışa gelmiş öğrenci tepkilerinden biri şudur. " Siz bu günü anlamak için çok yaşlısınız."
Öğrenciler kendi sorunları hakkında öğretmenlerinden daha fazla gerçek ve geçerli bilgiye sahiptir. Bu yüzden öğretmenin düşünceleri, öğrenciler tarafından bir güç gösterisi olarak yorumlanır.
6.    Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak Bu iletiler, öğrenciler üzerinde öbürlerinden daha olumsuz etki yapar. Benlik kavramı, çocuğu yetiştiren ve onun yaşamındaki en önemli yetişkinler olan ana-baba ve öğretmenlerin yargı ve değerlendirmeleri ile biçimlenir. İşte bu nedenle, olumsuz değerlendirmeler çocuğun benlik saygısının aşınmasına neden olur ve karşı eleştiri için onu kışkırtır. Sonuçta öğrenciler de öğretmenlerine aynı biçimde tepki verir. Öğrencilerin saygısızlığından yakınanlar, çoğunlukla olumsuz değerlendirmeleri çok sık kullanan öğretmenlerdir.
Değerlendirme yapmak öğrencileri çok etkiler. Değerlendirilme korkusu ile duygularını saklar ve yardım için başkalarını ararlar. Bu tür iletilere öz imgelerini korumak için kızgınlıkla karşılık verir ve katı bir savunuya çekilirler. Bir öğrenciye tembel olduğunu söylemek onu kızdırır ve hiçbir zaman çalışmaya yüreklendirmez. En kötüsü de olumsuz değerlendirmelerin yenilenmesidir. Sık sık olumsuz değerlendirilen öğrenciler sevilmediklerini, işe yaramadıklarını ve hiç bir şeyi hak etmediklerini düşünürler.
Bu tip öğrenciler kendilerine zarar verebilecek bir kişilik geliştirebilirler.
7.    Övmek, Aynı Düşüncede Olmak, Olumlu Değerlendirmeler Yapmak Öğretmenler, genel inancın tersine, övmenin olumsuz değerlendirme kadar zarar verdiğini duyunca inanmazlar. Öğrencinin öz imgesine uymayan olumlu bir değerlendirme kızgınlık uyandırır: " Ben iyi bir öğrenci değilim." Öğrenciler bu iletileri, öğretmenin kendilerini yönlendirme ve istediğini yaptırma girişimi için kurnazlık olarak yorumlarlar: " Siz böyle söyleyince sanki ben daha çok mu çalışacağım?"
Öğrenciler haklı olarak, öğretmen olumlu yargılıyorsa başka bir zaman da olumsuz yargılayabilir sonucunu çıkarır. Ayrıca yargılamanın, üstünlüğü hissettirdiğini de düşünür. Övgünün çok sık kullanıldığı bir sınıfta, övgünün yokluğu eleştiri olarak yorumlanabilir. " Resmim hakkında iyi bir şey söylemediniz, demek ki beğenmediniz." Başkalarının yanında övmek, öğrenciyi utandırır. Öğrencilerin çoğu " iyi örnek" olarak gösterilmeyi, " kötü örnek" gibi aşağılayıcı bulur.
Çok fazla övülen öğrenci ise buna alışır hatta övülmeye gereksinim duymaya başlar: " Bakın öğretmenim benim kâğıdıma bakan. Resmim ne güzel, değil mi?", "Öğretmenim bakın, eşyalarımı Hasan ile paylaşıyorum."
Öğrenciler, övgüyü sık kullanan öğretmenin gerçekte kendilerini anlayamadığını ve bu olumlu değerlendirmeleri, onları anlamak için yitirecekleri zamanı kazanmak için kullandıklarını düşünür.
8.     Ad Takmak, Alay Etmek Öğrencilerin benlik imajları üzerinde olumsuz etki yapar.
Öğrenciler bu tip iletilere genellikle aynı tür ileti ile tepki verir: " Şimdi bebek gibi davranan kim?"
Öğrencileri etkilemede bu tip iletileri kullanan öğretmenler hayal kırıklığına uğrar. Öğrenciler öz eleştiri yapacakları yerde, özürlerini kapatmak için öğretmenlerin kullandığı iletileri kullanır: " Ben bebek değilim; bebekler böyle davranmaz. B en böyle davranırım."
9.    Yorumlamak, Analiz etmek, Tanı Koymak: Bu tip iletiler öğrenciye, davranışın nedenlerinin öğretmeni tarafından bilindiğini anlatır:
"Bunu başkalarının ilgisini çekmek için yapıyorsun." Bu amatörce yapılan psikanaliz öğrenciye gözdağı gibi gelebilir ve sıkıntı verir. Öğretmenin çözümlemesi doğruysa, öğrenci kendini çıplak olarak açıkta kalmış hisseder ve utanır. Eğer yanlışsa ki çoğunlukla böyledir, öğrenci yersiz suçlandığı için kızar.
Öğrenciler bu iletileri öğretmenin kendini çok akıllı ve bilgili sanmasının ve üstün olması nedeni ile Tanrı gibi içlerini okumasının bir kanıtı olarak görürler. " Nedenini biliyorum" "içini okuyorum" gibi iletiler öğrencinin konuşma isteğini yok eder. Düşüncelerini öğretmenle paylaşmamasını öğretir ve çok tehlikelidir.
10.   Güven Vermek, Desteklemek, Avutmak, Duygularım Paylaşmak Yüzeyde bu iletiler sorunlu öğrencilere çok yararlıymış gibi görünür, ama gerçekte böyle değildir. Öğretmenin karmaşık duygular yaşayan öğrencisine güven vermeye çalışması onda anlaşılmadığı izlenimini uyandırabilir.
Öğretmenler, öğrencilerin olumsuz duygularından etkilenmediklerinden onları avutmaya çalışırlar. Böyle durumlarda güven verici ve destekleyici iletiler öğrenci tarafından, öğretmenin onun duygularını değiştirmesini istediği biçimde anlaşılır: " Her şey düzelecek, yarın kendini daya iyi hissedeceksin."
Öğrenciler öğretmenlerin bu çabalarının kendilerini değiştirmek için olduğunu sezer ve onlara güvenmezler. Acıma, öğrencinin duygularını incitir ve iletişimini bozar; çünkü öğrenci öğretmenin, duygularını değiştirmeye çalıştığının ayardındadır.
Hiç kimse, kendisine gerçeği algılayamadığının söylenilmesinden hoşlanmaz. Güven vermenin her türlü, sorunlu kişinin abarttığını, gerçekte ne olup bittiğini anlamadığını ve bir bakıma " gerçek dışı" duygular taşıdığına hissettirir.
Bu nedenle öğrenciler de kendilerine destek veren öğretmenlerin çabasına düşmanca tepki verir.
11.   Soru Sormak, Sınamak, Çapraz Sorgulamak Sorunlu olduğu zaman öğrenciye soru sormak onda güvensizlik ve kuşku uyandırır. " Dün akşam ödevini sana söylediğim gibi yaptın mı?" Öğrenciler bazı soruların, onları tuzağı düşürmek ve eksiklerini bulmak için sorulduğunu düşünür: " Ne kadar çalıştın? Bir saat mi? O zaman iyi bir notu hak etmiyorsun." Soruların nedenlerini anlamayan öğrenciler onları gözdağı aracı olarak algılar ve soruya soru ile tepki verir: " Niçin bilmek istiyorsunuz?"
Sorunlu öğrenciye soru soran öğretmenler, öğrencide, sorununu çözmede ona yardımcı olacağı yerde, sorunu onun adına kendisinin çözmesi için bilgi topladığı izlenimini uyandırır: " Kuzenin artık sizde kalacakmış, bu konuda ne düşünüyorsunuz?"
Sorunu olan öğrenciye sorununu çözme amacı ile sorulan her soru, onun konuşma özgürlüğünü sınırlar ve bir sonraki iletisini sanki dikta ettirir. " Bu duyguyu ilk ne zaman farkettin?" diye sorarsanız, öğrenci yalnızca bu duygunun ilk ortaya çıkışını anlatacak, başka hiç bir şey anlatmayacaktır. Avukatlar gerçeği saklamaya çalışan sanıkları konuşturmak için çapraz sorgulama yöntemini öğrenir. Ancak yene de konuşmak istemeyen tanıktan yeterli bilgiyi alamazlar. Demek ki sorgulama, açık ve yapıcı iletişimi kolaylaştırmak için yararlı değildir.
12.   Sözünden Dönmek, Oyalamak, Alay Etmek, Şakacı Davranmak, Konuyu Saptırmak: Böyle iletiler yüzünden öğrenci, öğretmeninin onunla ilgilenmediğini, duygularına saygı göstermediğini, belki de onu dışladığını düşünür.
Öğrenciler sorunlarını dile getirmek istediklerinde çok ciddidirler. Şakayla, espriyle karşılık vermek onları incitebilir ve itilmişlik, bir kenara atılmışlık duygusunu uyandırır.
Öğrencileri başından savmak, o anki düşüncelerinden saptırmak, ilk başta başarılı gibi görülebilir. Ancak kişinin üzerinde konuşulmayan duyguları yeniden çıkaracaktır; çünkü ertelenen sorunlar çözümlenmemiş sorunlardır.





Milli Eğitim Bakanlığında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesinden Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü sorumludur.

Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü 30.4.1992 tarihi ve 3797 sayılı yasayla kurulmuştur.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri İl Danışma Komisyonunun Oluşumu ve Görevleri
Bu komisyon eylül ve haziran ayları olmak üzere yılda en az iki kez toplanır.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri İl Danışma Komisyonu Milli Eğitim Müdürü Veya Yardımcısı/Şube Müdürü Başkanlığında;
1.      İlçelerde şube müdürleri,
2.      Rehberlik ve araştırma merkezi müdürü/müdürleri,
3.      Rehberlik ve araştırma merkezinin/merkezlerinin rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölüm başkanları,
4.     İlköğretim ve orta öğretim kurumlarından seçilen birer okul müdürü, metropol illerde metropolü oluşturan ilçelerden birer okul müdürü,
5.     Değişik türden eğitim-Öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde çalışan en az üç psikolojik danışmandan oluşur.
Görevleri
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri il danışma komisyonu aşağıdaki görevleri yapar.
a)     Eylül ayında yapılacak toplantıda, il ve ilçelerde yapılması düşünülen rehberlik ve psikolojik danışma çalışmalarına ilişkin gerekli ihtiyaçları belirler, çalışmalarla ilgili önerileri değerlendirir ve bunların sağlanması yönünde karar alır.
b)     Haziran ayında yapılacak olan toplantıda il ve ilçelerde yapılan rehberlik ve psikolojik danışma çalışmalarının sonuçlarını değerlendirir. Sonraki öğretim yılı için önerilerde bulunur.

İl/İlçe Düzeyinde Rehberlik Hizmetlerinin Örgütlenmesi:


İl veya ilçelerdeki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinden sorumlu rehberlik ve araştırma merkezleridir (RAM). RAM'lar psikolojik danışma ve rehberlik hizmetinden başka il veya ilçe düzeyinde özel eğitim hizmetlerinden de sorumludur.
RAM'lar il düzeyinde tüm özel eğitim ve rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinden sorumludur. Son yönetmeliğe göre RAM'larda psikolojik danışmandan başka psikolog, çocuk gelişimcisi ve eğitimcisi, sosyal çalışmacı, özel eğitimci, psikometrisi, eğitim programcısı da yer almaktadır.
RAM' larda Görevli Psikolojik Danışmanların Görevleri
a)    Öğrencilerin veya bireylerin kendilerini ilgileri, yetenekleri, meslekî değerleri gibi yönleriyle tanımalarına, meslekler hakkında bilgi edinmelerine, kendi özelliklerine hangi mesleklerin uygun olduğunu fark etmelerine, çevreleri ile olumlu ilişkiler ve daha verimli çalışma alışkanlıkları geliştirebilmelerine, eğitimle ilgili sorunlarını ve güçlüklerini giderebilmelerine yönelik psikolojik yardım hizmetlerini verir. Bu öğrenciler veya bireyler için gerekli resmî işlemleri yapar.
b)    Çalışma alanında yer alan eğitim-öğretim kurumlarının özellik, kademe, türlerine göre ayrı olmak üzere çerçeve programı ve etkinlik programlarının hazırlanmasına ilişkin çalışmaları organize eder ve bu çalışmalara katılır. Bu çalışmanın ön hazırlığı olarak kurumdaki önceki uygulama sonuçlan, kurumun özellikleri ve çeşitli boyutları incelenir.
c)     Psikolojik ölçme araçlarım standartlarına uygun olarak uygular, değerlendirir, sonucunda gerekli rehberlik hizmetini
verir.
d)    Rehberlik ve psikolojik danışma servislerine yönelik olarak yöneltme kapsamındaki çalışmaları organize eder, düzenlenmiş çalışmalara katılır ve bu çalışmalar doğrultusunda çeşitli yayınlar hazırlar.
e)     Rehberlik ve psikolojik danışma servislerinin ihtiyaç ve sorunlarını belirlemeye yönelik çalışmaları yürütür.
f)     Eğitim-öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinden gelen çalışma rapor ve programlarım inceler, değerlendirir ve değerlendirme sonuçlarını genel bir rapor haline getirir. Bu rapora bölümündeki elemanların görüş ve Önerilerini de ekleyerek Bölüm Başkanına iletir.
g)     Hizmetlerle ilgili çeşitli araştırma-geliştirme çalışmalarına katılır.
h)    Eğitim-öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde görev yapan psikolojik danışmanlara, verilecek hizmetlere ilişkin rehberlikte bulunur.
ı)Psikolojik danışmanı bulunmayan okullar öncelikli olmak üzere okulların ve öğrencilerin gereksinimleri doğrultusunda yöneticilere, öğretmenlere, gerekli durumlarda ailelere yönelik toplantı, panel ve konferans gibi el kinlikler düzenler, gerekli hizmet içi eğitim etkinliklerini önerir.
i)       Alanla ve bölümün hizmetleriyle ilgili bilimsel gelişmeleri izler, uygulamalarında bu gelişmelerden yararlanır.
j)     Merkezde diğer meslek elemanlarıyla ekip çalışması yapar ve görevlerine ilişkin kayıtları usulüne uygun şekilde tutar,
k)     Merkez müdürünün vereceği hizmetle ilgili diğer görevleri yapar.
RAM' larda Görevli Psikologların Görevleri
Merkezde görevli psikolog aşağıdaki görevleri yapar:
a)    A tipik özellikleri, uyum güçlükleri, sorunları veya özürleri bakımından incelenmesi ve tanınması gereken danışanlar için tanılama çalışması yapar.
b)    Bu çalışmalar için gerekli psikolojik ölçmeleri yapar, yöntem ve teknikleri kullanır ve bunların sonuçlarını değerlendirir.
c)     Danışanlara kendi alanı ile ilgili olan psikolojik yardımları verir, gerekli terapi çalışmalarını yürütür.
d)     Gerektiğinde danışanları çevrede psikolojik yardım veren başka kurum ve kuruluşlara yönlendirir.
e)     Çevrede ve okullarda alanıyla ilgili araştırmalar yapar veya yapılanlara katılır. Sonuçlan, önerileriyle birlikte ilgililere
iletir,
f)       Alanı ve bölümünün hizmetleriyle ilgili bilimsel gelişmeleri izler, uygulamalarında bunlardan yararlanır.
g)    Merkezdeki diğer meslek elemanlarıyla ekip çalışması yapar ve görevlerine ilişkin gerekli kayıtları usulüne uygun şekilde tutar.
h)     Merkez müdürünün vereceği hizmetle ilgili diğer görevleri yapar.
RAM idari bölümden başka özel eğitim ve rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölümlerinden oluşmuştur. Rehberlik yönetmeliğinin 29. maddesine göre RAM rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölümü personeli aşağıdaki gibi belirtilmiştir.
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri bölümü, bölüm başkanının sorumluluğunda merkezin çalışma alanının kapsamına göre yeterli sayıda psikolojik danışman, psikolog, psikometrisi, eğitim programcısı ve sosyal çalışmacıdan oluşur.
Rehberlik yönetmeliğinin 31. maddesine göre RAM'ların özel eğitim bölümü personeli aşağıdaki gibi belirtilmiştir.
Özel eğitim hizmetleri bölümü, bölüm başkanının sorumluluğunda merkezin hizmet verdiği çalışma alanının kapsamına göre yeterli sayıda çeşitli branşlarda özel eğitimci, psikolog, psikometrisi, çocuk gelişimi ve eğitimcisi, sosyal çalışmacı ve psikolojik danışmanlardan oluşur
RAM'lardan il milli eğitim müdürlüğü sorumludur. Milli eğitim müdürlüğü yönetim yapısı içinde il psikolojik danışma ve rehberlik ve özel eğitim hizmetlerinden sorumlu milli eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürüdür.
Milli Eğitim Bakanlığı tebliğler dergisinde yayınlanan 17 Nisan 2001 tarihi ve 24376 sayılı ve Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğine göre yapılmaktadır.
Psikolojik Danışmanların Görevleri
a)    İl çerçeve programını temel alarak okulunun rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri programını sınıf düzeylerine, okulun türüne ve öğrencilerin İhtiyaçlarına göre hazırlar.
b)     Rehberlik programının ilgili kısmının uygulanmasında sınıf öğretmenlerine rehberlik eder.
c)    Okulunun tür ve özelliklerine göre gerekli eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerini plânlar, programlaştırarak uygular veya uygulanmasına rehberlik eder.
d)     Bireysel rehberlik hizmetlerini alanın ilke ve standartlarına uygun biçimde yürütür.
e)     Eğitsel, meslekî ve bireysel rehberlik çalışmaları için öğrencilere yönelik olarak bireyi tanıma etkinliklerini yürütür.
f)       Bireysel rehberlik hizmetleri kapsamında formasyonu uygunsa psikolojik danışma yapar.
g)    Sınıflarda yürütülen eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerinden, uygulanması rehberlik ve psikolojik danışma alanında özel bilgi ve beceri gerektirenleri uygular.
h)    Okul içinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleriyle ilgili konularda araştırmalar yapar, bunların sonuçlarından yararlanılmasını sağlar.
i)      Öğrencinin mezun olacağı dönemde, okuldaki tüm eğitim ve öğretim sürecindeki gelişimini, yönlendirilmesi açısından önemli özelliklerini ve bu konudaki önerilerini içeren bir değerlendirme raporunu sınıf rehber öğretmeni, veli, öğrenci v e okul yönetiminin iş birliğiyle hazırlar. Bu raporun aslını öğrenci gelişim dosyasına koyar, bir örneğini de Öğrenciye veya velisine verir.
j)    Eğitim-öğretim kurumundaki seçmeli derslerin konulmasında çevre koşulları, okulun olanakları, öğretmen sayısı ve branşı da gözetilerek yeni seçmeli derslere ilişkin araştırma yapar, bu derslerin. zümre öğretmenlerince gerçekleştirilecek program çalışmalarında alanı ile ilgili görüşlerini bildirir.
k)    Okulda özel eğitim gerektiren öğrenci varsa veya kaynaştırma eğitimi sürdürülüyorsa, bu kapsamdaki öğrencilere ve ailelerine gerekli rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini rehberlik ve araştırma merkezinin iş birliğiyle verir.
l)      Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin öğrenci gelişim dosyalarını ve diğer gerekli kayıtlan tutar, ilgili yazışmaları hazırlar ve istenen raporları düzenler
m)    Okula bir alt öğrenim kademesinden veya nakil yoluyla gelen öğrencilerin gelişim dosyalarını inceler, sınıf rehber öğretmeniyle iş birliği içinde değerlendirir. Gerektiğinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde kullanılacak ölçme araçları, doküman ve kaynakları hazırlama ve geliştirme çalışmalarına katılır.
n)      Öğrencilerin ilgi, yetenek ve akademik başarıları doğrultusunda eğitsel kollara yöneltilmesi konusunda branş ve sınıf rehber öğretmenine bilgi verir ve iş birliği yapar.
o)    Ailelere, öğrencilere, sınıf rehber öğretmenlerine ve gerektiğinde diğer okul personeline yönelik hizmet alanına uygun toplantı, konferans ve panel gibi etkinlikler düzenler.
p)    Okulda rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine ilişkin komisyonlara ve toplantılara katılır, gerekli bilgileri verir, görüşlerini belirtir.
q)    Orta öğretim kurumlarında Millî Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliğinin ilgili maddesinde belirtilen görevi yapar.
r)      Ders yılı sonunda bu alanda yapılan çalışmaları değerlendirir, sonuçlarını ve gerekli bilgileri içeren bir rapor hazırlar.
Okul Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yürütme Komisyonunun Kuruluşu ve Görevleri
Her eğitim-öğretim kurumunda rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin planlanması, eş güdümün ve kurum içindeki iş birliğinin sağlanması amacıyla rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu oluşturulur. Bu komisyon, ders yılında birinci ve ikinci dönemin başladığı ilk ay ile ders yılının tamamlandığı son ay içerisinde olmak üzere, yılda en az üç defa toplanır.
Ayrıca ders yılı içinde gerektiğinde okul müdürünün uygun gördüğü tarihlerde de toplanabilir.
Rehberlik ve psikolojik danışma servisindeki psikolojik danışmanlar bu komisyonun sürekli üyesidir. Diğer üyeler her ders yılı başında öğretmenler kurulunda yeniden belirlenir.
Komisyon Kimlerden Oluşur?
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu okul müdürünün başkanlığında aşağıdaki üyelerden oluşturulur:
a)     Müdür yardımcıları.
b)     Rehberlik ve psikolojik danışma servisi psikolojik danışmanları.
c)     Sınıf rehber öğretmenlerinden her sınıf seviyesinden seçilecek en az birer temsilci.
d)     Disiplin kurulundan bir temsilci.
e)     Okul-aile birliği ve okul koruma derneğinden birer temsilci.
f)       Okul öğrenci temsilcisi.
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri komisyonu okuldaki ilgili hizmetlerin yürütülmesi için gerekli önlemleri alır. Komisyon rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde diğer kurum ve ailelerle işbirliğinin oluşturulmasına yardımcı olur.


Okul Müdürünün Görevleri
Okul müdürünün psikolojik danışmanlık ve rehberlikle ilgili görevleri yönetmeliğin 47. maddesinde belirtilmiştir buna göre okul müdürlerinin görevleri aşağıda sıralanmıştır.
a)   Okulda rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için, hizmetin gerektirdiği fiziksel şartlan ve uygun çalışma ortamını hazırlar, kullanılacak araç ve gereci sağlar.
b)    Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonunu kurar, bu komisyona başkanlık eder.
c)   Okulun rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili yıllık program ve yürütme planının hazırlanmasını ve uygulanmasını izler.
d)   Okulun psikolojik danışman ihtiyacını, öğrenci sayısını ve bu sayıdaki artışı dikkate alarak belirler ve bulunduğu il veya ilçe millî eğitim müdürlüğünün ilgili bölümüne bildirir.
e)    Okulda birden fazla psikolojik danışman varsa birini koordinatör olarak görevlendirir.
Okul Rehberlik ve psikolojik danışma servisinde birden fazla psikolojik danışman olması halinde; program, plânlama, araştırma gibi birlikte yapılması gereken görevler dışında, hizmetlerin yürütülmesinde öğrenci sayıları, sınıflar, mesleki formasyon ve özel beceriler gibi ölçütlere göre gerektiğinde psikolojik danışmanlar arasında iş bölümü yapar. Ancak bu iş bö­lümünün dengeli olmasına ve hizmetlerin gerektirdiği eş güdüm ve bütünlüğü zedelememesine dikkat eder.
g)   Rehberlik ve psikolojik danışma servisiyle işbirliği yaparak okuldaki öğretmenleri her sınıfa bir rehber öğretmen olmak üzere görevlendirir. Zorunlu olmadıkça sınıf rehber öğretmenlerini sınıftaki öğrencilerin mezuniyetine kadar değiştirmez ve zorunluluk bulunmadıkça sınıf rehber öğretmenlerini yönetim işlerinde görevlendirmez.
h)   Okuldaki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin ve bu konudaki programın verimli ve düzenli bir biçimde yürütülmesi için psikolojik danışman, sınıf rehber öğretmenleri, öğrenciler ve veliler arasında eş güdümü sağlamak İçin gerekli özeni gösterir.
i)     Öğrencileri yönlendirme çalışmalarında rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisi elemanları, öğrenciler, veliler, sınıf rehber öğretmenleri, branş Öğretmenleri ve diğer yöneticiler arasında iş birliği ve organizasyon ile değerlendirme sonuçlarının bir bütünlük içinde kayıtlarının tutulmasını sağlar.
j)    Başka eğitim-öğretim kurumlarından gelen öğrencilerin gelişim dosyalarını, geldikleri eğitim kurumlarından ister ve rehberlik ve psikolojik danışma servisine iletir.
k)   Rehberlik ve psikolojik danışma servisince hazırlanan program ile yürütme planının birer örneğini ders yılının başladığı ilk ay içerisinde, yılsonu çalışma raporunun bir örneğini ise ders yılının tamamlandığı ay içerisinde bağlı bulunduğu rehberlik ve araştırma merkezine gönderir.
Sınıf Rehber Öğretmenlerinin Görevleri
Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri öğrenciyi merkez alan eğitim anlayışından hareket etmektedir. Her bir öğrencinin kendine özgün özellikleri olabileceği ve buna göre eğitim yapılması gerektiği anlayışı, öğrencilerin sosyal, duygusal ve bilişsel sorunlarıyla ilgilenmeyi zorunlu kılmaktadır.
Rehberlik hizmetleri okulda bir takım çalışmasını öngörür. Buna göre okul psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde öğretmenlerin de önemli görevleri bulunmaktadır. Öğretmenleri kendi alanında öğretim yapmaktan başka sınıf rehber öğretmenliği görevi de yapmaktadır. Bunun için öğretmenlere yaptıkları sınıf rehber öğretmenliği karşılığı ücret ödenmektedir. Sınıf rehber öğretmenliği görevi yönetmeliğin 51. maddesine göre aşağıdaki şekilde belirlenmektedir.
a)   Okulun rehberlik ve psikolojik danışma programı çerçevesinde sınıfın yıllık çalışmalarını plânlar ve bu plânlamanın bir örneğini rehberlik ve psikolojik danışma servisine verir.
b)   Rehberlik için ayrılan sürede sınıfa girer. Sınıf rehberlik çalışmaları kapsamında eğitsel ve meslekî rehberlik etkinliklerini, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisinin organizasyonu ve rehberliğinde yürütür.
c)   Sınıfındaki öğrencilerin öğrenci gelişim dosyalarının tutulmasında, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisiyle iş birliği yapar.
d)   Sınıfa yeni gelen Öğrencilerin gelişim dosyalarını rehberlik ve psikolojik danışma servisi ile iş birliği içinde inceler, değerlendirir.
e)    Çalışmalarda öğrenci hakkında topladığı bilgilerden özel ve kişisel olanların gizliliğini korur.
f)    Sınıfıyla ilgili çalışmalarını, ihtiyaç ve önerilerini belirten bir raporu ders yılı sonunda ilk hafta içinde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisine iletir.
g)   Öğrencilerin ilgi, yetenek ve akademik başarıları doğrultusunda eğitsel kollara yöneltilmeleri konusunda psikolojik danışmanla iş birliği yapar.
h)   Okul müdürünün vereceği, hizmetle ilgili diğer görevleri yapar. İlköğretimde 1'inci sınıftan 5'inci sınıfa kadar olan sınıfları okutan öğretmenler de bu görevleri kendi sınıflarında; üst sınıflardaki sınıf rehber öğretmenleri gibi, öğrencilerinin yaş, gelişim, eğitim durumları, bireysel özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda, rehberlik ve psikolojik danışma servisinin eş güdümünde yürütülür.
Okulların Milli Eğitim sistemi içersinde ilköğretim ve ortaöğretim şeklinde farklılaşması verilecek rehberlik hizmetlerini de farklılaştırmaktadır. Bu nedenle okulöncesi ilköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim düzeyinde farklı rehberlik hizmetleri vermek gerekmektedir.
Okul öncesi eğitim ve İlköğretimde hizmetler genel olarak; öğrencinin kendisi, öğretmeni/öğretmenleri ve ailesi tarafından yetenek, beceri ve diğer özelliklerinin fark edilmesine, öğrencinin yetiştiği ortamın iyileştirilmesine, bireysel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesine, etkili öğrenme ve çalışma becerileri ile motivasyonlarının artırılmasına, ilköğretim sonrası eğitime ve orta öğretime devam edemeyecekler için mesleğe yönlendirmeye yöneliktir.
Orta öğretimde ise hizmetler genelde; üst öğrenime, meslek alanlarına ve mesleğe yönelmede, etkili öğrenme ve çalışma becerileri geliştirmede, meslekler ve gerektirdiği özellikler ile meslek ve çalışma yaşamı konusunda bilinçlendirmede, bireysel özelliklerini değerlendirip farkındalık düzeyini geliştirmede, bireysel ve sosyal gelişimin sürdürülüp yetişkin yaşamına hazırlanmada yoğunlaşır. Orta öğretimdeki hizmetlerde okul türlerine göre gerekli uyarlamalar yapılır.
Yaygın eğitimdeki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri genelde kursiyerlerin mesleğe ve işe yönlendirilmesini, iş yaşamına hazırlığı, bireysel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesini kapsar.
Örgün ve yaygın eğitimdeki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinde, sorunlara erken müdahale ve özellikle sorunun oluşmamasına yönelik gelişimsel, koruyucu yaklaşım esastır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder